Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/799 E. 2023/764 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/799 Esas
KARAR NO: 2023/764
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/09/2022
KARAR TARİHİ: 28/09/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi

DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait ——– plakalı ticari aracı ile dava dışı ——— sevk ve idaresindeki ——– plakalı aracın 23/09/2022 tarihinde çarpışması sonucu maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, dava dışı karşı araç sahibinin değer kaybına ilişkin tazminat davasının ——– Asliye Hukuk Mahkemesinin ——– Esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, kazanın meydana geldiği tarihi kapsayacak şekilde 14/12/2019 – 14/12/2020 tarihleri arasında davalı sigorta şirketi nezdinde aracın genişletilmiş artı sigorta sözleşmesinin yapılmış olmasına binaen sigorta şirketine başvuru yapıldığını, anlaşmalı diğer davalıya aracın onarılması için teslim edildiği, onarıma başlanılmaması sebebiyle 28/06/2021 tarihine kadar aracın müvekkiline teslim edilemediğini, müvekkiline ait aracın personel taşımacılığı yapan servis olduğunu ve ayda 6.000 -7.000 TL arasında kazancının bulunması sebebiyle her iki davalıdan da uğranılan zararlara ilişkin olmak üzere şimdilik 500,00 TL’nin davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı ——– Sigorta Cevap dilekçesinde özetle; “Alacağın belirlenebilir olduğu hallerde, hmk 107 kapsamında belirsiz alacak davası açılmasında hukuki menfaat yoktur. kazanç bedeli talebi teminat kapsamında bulunmadığından müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. davacının iddiaları gerçeği yansıtmamakta olup müvekkil şirketin, aracın onarımını geciktirmesi söz konusu değildir.kabul anlamına gelmemek üzere, bakiye tazminat hesaplansa dahi, müvekkil şirket poliçe teminat limitleri dahilinde sorumludur.tüm açıklamaların ışığı altında davanın çözümüne bakıldığında tacir olan davacı Kurum ile davalı arasında sözleşmeden doğan bir hukuki ilişki bulunmayıp haksız fiilden kaynaklanan ilişki bulunmaktadır. O nedenle davada TK. 21/2. maddesinin uygulama olanağından söz edilemeyeceğine göre, tacir olan davacı yönünden ticari bir iş niteliği kabul edilemez. Bu durumda tacir olan davacı ancak açacağı ayrı bir dava yoluyla B.K. 105. maddesindeki yasal koşulları kanıtlamak suretiyle munzam zararını isteyebilir.Hal böyle olunca hükmedilen tazminata yürütülecek faiz reeskont faizi değil yasal faizdir. O nedenle mahkemenin direnme kararı usule ve yasaya uygun olup onanmalıdır.” denmiştir.Davalı ———- Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; “Ticari dava şartı arabuluculuk tahakkuk ettirilmeksizin dava açıldığından dava şartı yokluğundan usulden ret kararı verilmesi gerekmektedir:müvekkilimiz usulüne uygun olarak arabuluculuk görüşmelerine davet edilmediğinden tanzim edilen arabuluculuk son tutanağı yok hükmündedir. arabuluculuk tutanağı yok hükmünde olduğundan dava şartı arabuluculuk başvurusu gerçekleşmemiştir usulden ret kararı verilmesi elzemdir, dava konusu talep 2 yıllık zamanaşımına tabidir dava zamanaşımına uğramıştır zamanaşımı defimiz vardır:4) ——— esas sayılı dosyasının gerekçeli kararı müvekkilimize tebliğ edilmeden dosya kesinleşemez, görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulamaz: araç mahrumyiet bedeli aracın işleteninden ve sürücüsünden talep edilebilir. davanın pasif husumet yokluğundan dolayı reddedilmesi gerekmektedir: müvekkilimiz temerrüde düşürülmediğinden huzurdaki dava müvekkilimiz’e açılamaz, müvekkilimiz ile davacı arasında herhangi bir sözleşmesel ilişki bulunmamaktadır. kasko poliçesi davacı ile sigorta şirketi arasındadır. sözleşmenin nispiliği ilkesi gereği müvekkilimizden talepte bulunulamaz: araç onarımının makul sürede yapılmadığı iddiasının sonucuna onarımın yapıldığı servis katlanmalıdır, müvekkilimiz katlanamaz: davacı aracının kaza yaptığı tarihte ayda ortalama 6.000-7.000 tl kazandığı iddiası olanaksızdır:” denmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, trafik kazasından kaynaklı olarak kazanç kaybı bedeli tazminatı istemine ilişkindir.——– Noterler Birliğinden, Davaya konu ——— ve ——– plakalı araçların dava konusu kaza tarihi olan 23.09.2020 tarihindeki ruhsat bilgilerinin ve trafik kayıtlarının celp edildiği görüldü. Davalı ——- Sigortadan, Davaya konu ——— ve ——– plakalı araçlar arasında 23.09.2020 tarihinde meydana gelen trafik kazasına ilişkin hasar dosyasının (davacının tazminat ödenmesine yönelik başvurusu var ise buna ilişkin talebin yapıldığı tarih ve var ise ödeme tutarı ve tarihini gösterir dekontlar/makbuzların tamamının onaylı bir suretinin celp edildiği görüldü. ——— Merkezinden, 23.09.2020 tarihinde meydana gelen trafik kazasına ilişkin kaza tespit tutanağının celp edildiği görüldü. ———-, 23.09.2020-28.06.2021 tarihleri arası itibariyle dava konusu öğrenci ve personel taşımacılığı yapıldığı belirtilen ——— plakalı araca ilişkin (yakıt bakım vs.masraf ve amortisman giderleri) düşüldükten sonra pandemi koşulları da dikkate alınarak günlük ve aylık ortalama net kazancına ilişkin emsal oluşturacak bilgi ve belgelerin celp edildiği görüldü. Kural olarak haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil sebebiyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir.Zarar bir eksilmeyi ifade eder. Haksız fiilin borç doğurmasının sebebi doğan zararı giderme yükümlülüğünden kaynaklanır. Haksız fiil faili bu fiili ile yaratmış olduğu eksilmeyi gidermek, zarar gören kişiyi fiilden önceki durumuna getirme borcu altına girmiştir. Haksız fiil failinin borcu doğan bu zararı tazmin etmeye dayanır. Buna göre haksız fiilden doğan tazminat borcunun üst sınırını doğan zarar oluşturur. Zarar belirlenirken, uğranılan gerçek zararın dışına taşılamaz. Zarar görenin zararla ilgisi saptanamayan giderleri zarar kapsamının dışında tutulmalıdır.Davalı sigorta şirketi, Kasko Genel Şartları ve poliçe özel şartları uyarınca davacının aracında meydana gelen gerçek zarar miktarı ile sınırlı sorumlu olup, dolaylı zarar niteliğindeki kazanç kaybı bedelinden davalı sigorta şirketinin sorumlu olmadığı anlaşılmakla davalı sigorta şirketi bakımından tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d madde ve fıkrası gereği tarafların taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartıdır. Aynı kanunun 115. Maddesi mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında araştıracağını, dava şartı noksanlığı tespit edilmesi durumunda davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bilindiği üzere, dava şartlarından olan husumet (sıfat) ehliyeti, davanın tarafları arasındaki ilişki ile ilgili olup, dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verilebilmesi için bu kişilerin gerçekten davacı ve davalı sıfatlarını haiz olmaları gerekir. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı), kural olarak o hakkın sahibine aittir(aktif husumet).Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişi olup, doktrinde buna da pasif husumet (veya davalı sıfatı) denmektedir . Husumet ehliyeti, dava şartı olup, mahkemece re’sen dikkate alınmalıdır. Dava konusu kazanç kaybı talebinden kaynaklı olarak davalı ——— Şti.’nin herhangi bir kanuni sorumluluk ve yükümlülük yüklenmediği, aracın eksper raporundan tespit edildiği üzere ——– Oto isimli iş yerinde tamir gördüğü bu sebeple herhangi bir kusurlu davranışı ve sorumluluğu olmadığından davanın davalı ——— Sigorta… yönünden pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın davalı ——– şirketi yönünden reddine,
2-Davanın davalı ——– şirketi yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine,
3-Alınması gerekli 269,85 TL harçtan peşin yatırılan 80,70 TL harcın düşümü ile geri kalan 189,15‬ TL harcın davacı taraftan tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA ,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalı ——- şirketi kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ——– şirketine verilmesine, (Esastan Red)
5-Davalı ——– şirketi kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ——– şirketi verilmesine, (Husumet Yokluğu Nedeniyle Red)
6-1.320,00 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı ———- Sigorta vekilinin yüzlerine karşı diğer davalı sigortanın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/09/2023