Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/726 E. 2023/571 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/726 Esas
KARAR NO: 2023/571
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/09/2022
KARAR TARİHİ:15/06/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dilekçesinde özetle;——-plakalı araç ile yine aynı mevkide seyir halinde olan davalı sigortalı şirket ile sigortalanmış araç arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği belirtildiğini, Müvekkilinin davalı-borçlu sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasına rağmen sigorta şirketi kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu tazminatı ödememiş, müvekkilinin haklarını(tazminatını) sebepsiz yere ödemeyerek ihlal etmiştir , ödemekle zorunlu olduğu tazminatı sürümceme de bırakarak sebepsiz zenginleşmeye gitmiş, tahsil etmemiz gereken tazminat alacağımız yasal süresinde tahsil edilememiştir. Alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve yasal faizi aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar talebimize ilişkin huzurdaki davayı açma zarureti doğduğunu, müvekkilinin uğradığı zararın daha fazla artmaması adına dosyanın bilirkişiye gönderilmesini talep ettikleri, müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL’sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu başvuru kapsamında hasarın meydana geldiği olay 21.05.2020 tarihinde gerçekleşmiştir. ——–yoluna başvuru ve sayın mahkemeniz nezdinde ikame edilen arabuluculuk başvurusu ise kaza tarihi üzerinden 2 yıldan fazla bir zaman geçmesinden sonra gerçekleştirilmiştir. huzurdaki uyuşmazlıkta, 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra müvekkili şirket aleyhine işbu dava ikame edilmiştir. sayın mahkemeniz tarafından davanın zamanaşımı nedeniyle doğrudan reddine karar verilmesini talep ediyoruz.davacı taraf, daha önce aynı olay ve aynı talebe ilişkin sigorta tahkim komisyonu nezdinde “faiz” talebini de içeren dava ikame etmiş; bu talep kabul edilerek hüküm kurulmuştur. dolayısıyla, hali hazırda temerrütten kaynaklı faize de hükmedilen “kesin hüküm” nedeniyle davanın reddi gerekmektedir. öncelikle, hali hazırda asıl alacağa bağlı olarak tahakkuk eden faiz ödendiği için karşı yanın talebinin mesnedi ve karşılığı bulunmamaktadır. bir an için böyle bir zararın varlığı kabul edilse dahi, munzam zarara ilişkin talepler hukuken “dolaylı zarar” kapsamında olup dolaylı zararlar 2918 sayılı ktk’nın 92. maddesi uyarınca poliçe teminatı dışındadır.kabul anlamına gelmemek kaydıyla, ilgili zararın varlığı halinde dahi, söz konusu zararın somut deliller vasıtasıyla maddi ispat vasıtasıyla kanıtlanması gerekmektedir. bu kapsamda karşı yanın, ——— gibi tamamen soyut hususlar öne sürülerek uygun illiyet bağı bulunmayan ve sigortanın sorumluluğundan bahsedilemeyecek bir meblağın tahsilini talep etmesi haksız ve hukuka aykırıdır.netice olarak, huzurda görülen uyuşmazlık kapsamında karşı yanca talep edilen munzam zararın, öncelikle kesin hüküm nedeniyle reddine, aksi halde 2918 sayılı ktk. ve ilgili mevzuat uyarınca poliçe teminatı dışında kalması, ek olarak somut vasıtalarla ispat dahi edilememiş olması nedenleriyle reddine, aksi halde karşı yanın işbu talebine ilişkin mahrum kaldığı munzam zararı gösteren somut deliller dosyaya sunulmadığı için ispatlanamamış davanın reddine, karar verilmesini talep ederiz.zamanaşımına uğramış davanın reddine,kesin hüküm nedeniyle davanın reddine, 2918 sayılı ktk. ve mevzuat gereği teminat dışında kalan “dolaylı zarar” talebinin reddine,mahrum kalındığı iddia olunan somut munzam zarara ilişkin delil sunulmadığı için ispat edilemeyen taleplerin reddine, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkil şirket aleyhine tazminata hükmedilmesi halinde bakiye teminat limiti gözetilerek hüküm kurulmasına ve dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, TBKnın 122.maddesine dayalı munzam zarar istemine ilişkindir.Hukukumuzda alacaklıya, zararın varlığını, miktarını ve borçlunun kusurunu ispat zorunda kalmaksızın temerrüt faizini talep edebilme hakkı tanınmıştır. Ayrıca temerrüt faizi yükümlülüğünün doğumu için borçlunun alıkoyduğu paradan yarar sağlaması şart olmadığı gibi bu yararların iadesi amacı da bulunmaz. Temerrüt faizi talep edebilmek için borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olması şart değildir. Borçlu, bu konuda kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ileri sürerek ve bunu kanıtlayarak faiz ödeme yükümlülüğünden kurtulamaz. Bunun yanında temerrüt faizi, sözleşmeden doğan para borçlarının yanı sıra, sözleşme dışı hukukî ilişkiden kaynaklanan para borçlarında da uygulama alanı bulur—————-
Munzam zarara ilişkin düzenleme TBK’nın 122. Maddesinde yapılmış olup, anılan madde “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Munzam zarar talep edebilmek için ilk koşul bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. İkinci koşul; borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının mevcudiyetidir. üçüncü koşul; borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olmasıdır. Dördüncü koşul ise borçlunun temerrüdü ile alacaklının munzam zararı arasındaki illiyet bağının mevcudiyetidir.——– sayılı kararında belirtildiği üzere munzam zararın ispatına ilişkin yükümlülük, bu zararın varlığını iddia eden alacaklının üzerinde olup, alacaklı tarafından yasal ispat vasıtalarıyla somut, inanılır ve açık bir biçimde ispatlaması gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 194. maddesi gereğince ispata elverişli şekilde somutlaştırılarak ileri sürülen iddianın ispatı için gerekli tüm deliller somut olarak ortaya konulmalıdır. Bu itibarla salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan olan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı olarak ileri sürülen aşkın (munzam) zarar talebi, alacaklının bu sebeple zarara uğradığını açık ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, TBK’nın 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın kanıtı olarak ileri sürülemez ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzluklar alacaklı zararı olarak kabul edilemez. Dolayısıyla TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Başka bir anlatımla yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, davacıyı ispat yükünden kurtarmayacağı gibi herhangi bir ispat kolaylığı da sağlamaz. Bu itibarla ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan hareketle ileri sürülen soyut ve varsayıma dayalı zarar iddiaları hükme esas alınamaz ——-Ayrıca bir para borcunun ödenmesinde temerrüde düşülmesinden dolayı alacaklının zarara uğrayacağı kabul edilerek bu zararın, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum dikkate alınarak belli bir oranda olacağı benimsenmiş ve TBK’nın 120. maddesi yollaması ile 3095 sayılı Kanun’un hükümleri çerçevesinde temerrüt faiz oranları belirlenmiştir. Uğranıldığı iddia olunan zararın, yetkili merciin belirlediğinden fazla ve bu nedenle TBK’nın 122. maddesine dayanılarak munzam zarar istenilmesi hâlinde ise artık açılmış olan davaya özgü somut vakıalara dayanılması gerekir. Bunlar da yasal, elverişli ve geçerli delillerle, geçerli ispat kuralları dairesinde kanıtlanmalıdır. Burada kanıtlanacak olgular geç ödeme ile davacının maruz kaldığı zararı doğuran vakıalar ve bu vakıalar nedeniyle uğranılan fiili zarardır. ———-Somut olayda; davacı tarafından dava dilekçesinde kendi durumuna özgü şekilde açık ve somut olarak oluşan bir zarar olgusuna dair bir iddiada bulunulmadığı, davacının ispata yeter herhangi bir delil sunmadığı, ekonomik koşullar nedeniyle genel ve soyut hususlardan ziyade davacının geç ödeme nedeniyle kendisinin şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olgusunu ileri sürüp ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememize açılan davanın REDDİNE,
3-Alınması gerekli 179,90 TL harçtan, başlangıçta alınan 80,70 TL harcın düşümü ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
3-Yargılama giderlerinin ve başvuru harcının davacı üzerinde BIRAKILMASINA ,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 500,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Dosyada bulunan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/06/2023