Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/688 E. 2023/505 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/688
KARAR NO : 2023/505

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/09/2022
KARAR TARİHİ : 30/05/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi

DAVA: Davacı vekili 21/09/2022 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; “Dava dosyasına sunmuş olduğumuz tüm belge ve beyanlarımızla birlikte müvekkilimin davalılar/borçlular tarafından alacağının dava tarihi itibariyle bilirkişi marifetiyle asıl alacak, hakediş alacağı, diğer hak ve alacaklar vedahi tüm bu alacaklarının denkleştirici adalet ilkesi gereği hesaplanmasını ve ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, Bir numaralı bent gereği mahkemenin aksi kanaatte olması halinde dava dosyasına sunmuş olduğumuz tüm belge ve beyanlarımızla birlikte müvekkilimin davalılar/borçlular tarafından alacağının bilirkişi marifetiyle asıl alacak, hakediş alacağı, diğer hak ve alacaklar ve dahi tüm bu alacaklarının fatura tarihinden 7 gün sonra temerrüte düşmesi nedeniyle , her bir kalem içim temerrüt tarihinden dava tarihinde kadar işlemiş ticari avans faizi ile birlikte hesaplanmasını, Davalhlar/borçlular tarafın mal kaçırma ihtimaline karşı teminatsız bir şekilde menkul ve gayrimenkullerine tedbir konulmasını, Tüm yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini sayın mahkemeden saygılarımızla vekaleten arz ve talep olunur. ” denmiştir.

CEVAP: Davalı —- ve—- vekili cevap dilekçesinde özetle; “Müvekkil şirket —- sınırları içinde mal ve eşya taşımacılığı gerçekleştiren bir nakliyat firmasıdır. Müvekkil şirket —-ile davacı—- arasında 01/10/2018 tarihinde 18 aylık bir süre içeren (01/10/2018-01/04/2020) taşıma sözleşmesi ihdas edilmiştir. Anılan taşıma sözleşmesi kapsamında davacı taraf bir süre müvekkil şirkete karşı edimini ifa etmişse de, sözleşmede belirtilen süreye aykırı olarak, 2019 yılının sonunda taşıma faaliyetlerini haksız olarak yarıda kesmiş ve yine müvekkil şirkete içeriği gerçeğe aykırı olan ihtarname yollayarak sözleşmeyi fesih etmiştir. Ardından 14/08/2020 tarihinde müvekkil şirket ve müvekkil —aleyhine —-. İcra Dairesinin —- dosya numaralı icra takip dosyası ile takibe geçmiş, 17/08/2020 tarihinde müvekkil şirket —27/08/2020 tarihinde ise müvekkil —- takibe itiraz etmişler ve icra takibi durdurulmuştur. Davacı taraf son olarak 16/03/2022 tarihinde arabulucuya başvurmuş ancak yapılan görüşmeler olumsuz sonuçlanmıştır. Gelinen aşamada iş bu dava ikame edilmiş olup davacının talepleri hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğundan cevap verme zorunluluğumuz hasıl olmuştur. Şöyle ki; Belirsiz alacak davasının, davalı müvekkil şirketin yerleşim yerinde açılması gerekirken, alacaklı şirketin yerleşim yerinde açılması hukuka aykırıdır. Bu nedenle iş bu davanın yetki yönünden usulden reddi gerekmektedir.
Dava şartı arabuluculuğun yerine getirilmemesinden dolayı davanın usulden reddi gerekmektedir. üzere, taşıma işlerinde zamanaşımı süresi 1 yıl olarak belirlenmiştir. Huzurdaki uyuşmazlık taşıma sözleşmesinden kaynaklı fatura alacağına ilişkin olduğundan alacak zamanaşımına uğramıştır. Yukarıdaki, Yargıtay kararı ve İlk derece mahkemesi kararları da taşıma işlerinden kaynaklı fatura alacaklarının 1 yıllık zamanaşımına tabii tutulduğunu ortaya koymaktadır. Bu kapsamda İş bu uyuşmazlık bağlamında alacağın zamanaşımına uğradığı aşağıdaki kronolojik sıralamada ifade edilmiştir. ” denmiştir.
Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket, sektörünün önde gelen firmalarından olup, kurumsal bir firma olmanın gerektirdiği şekilde, ilke ve prensiplerine bağlı olan profesyonel bir şirkettir.Müvekkil şirket, —- Müdürlüğü—- kıtası olmak üzere 160 ülkede, 1000i aşkınhizmet veren dünyanın en büyük “kontrat lojistiği” ve “—–” şirketlerinden biri olup, tüm dünyada 10 milyon m² depolama alanı ve 50 bine yakınçalışanı mevcuttur. Müvekkil şirket —– ilgili şirketin —- işlerini operasyonel şekilde yürüten tüzel kişiliktir. Müvekkil şirket sektördeki başarısını; profesyonel ekibine, yüksek standartlardaki çalışmalarına, ilke ve prensiplerine bağlı olmasına ve mevzuattan doğan yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirmesine borçludur. Bu kapsamda belirtmek isteriz ki davacının iddia ettiği hususlar gerçek dışı ve mesnetsiz olmakla birlikte, aşağıda ayrıntıları ile açıkladığımız nedenlerle işbu huzurdaki davanın reddi gerekmektedir. Müvekkil şirket, davalılardan, —–ile Taşıma Hizmet Sözleşmesi imzalamış ve işbu sözleşme uyarınca —- şirketi,—– müşterilerine ait ürünleri bildirilen yerlerden teslim alınarak uygun nitelikteki araçlarla taşınması ve teslim için gösterilen adreslere teslim etme görevini üstlenmiştir. Davacı —– ile müvekkil şirket arasında herhangi bir ticari ilişki mevcut değildir. Davacının dava dilekçesi ekinde sunulu arabuluculuk son tutanağı incelendiğinde, müvekkil şirket —- taraf olarak yer almadığı tespit olunacaktır. Ayrıca, arabuluculuk tutanağında görüşmeye konu vakıa —– İcra Müdürlüğünün —–. Sayılı dosyasına vaki itirazın iptalidir. Davacıya, huzurdaki davaya konu vakıaya dair arabuluculuk tutanak aslını sunması için kesin süre verilmeli ve akabinde davanın usulden reddine karar verilmelidir. Davacı, dava dilekçesinde alacak iddiasını, taşıma sözleşmesine dayandırarak, taşıma ilişkisinden kaynaklı alacak olarak nitelendirmiş ve dosyaya sunulu faturalarda da fatura açıklama olarak Nakliye Bedeli dercedilmiştir. TTK’nın Taşıma İşleri başlıklı Dördüncü Kitabı altında anılı 855. Maddesinde zamanaşımı düzenlenmiştir. Müvekkil şirkete ilişkin herhangi bir fatura düzenlenmemiş olmasına rağmen, haklarımıza halel gelmemesi adına davacının alacak iddialarının zamanşımına uğradığına dair itirazımızı Sayın Mahkemeye sunarız.

Iv-esasa dair açıklamalarımız hakkında
davanın müvekkil şirket yönünden husumet yokluğu nedeni ile reddi gerekir
davacı, müvekkil şirketin taşıma işleri nedeni ile Diğer davalılar ile sözleşme imzaladığını, işbu sözleşme gereğince edimlerini ifa ettiğini ancak alacaklarını tahsil edemediğini, anılan nedenlerle sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini ve alacaklarının tahsili talepli olarak huzurdaki davayı ikame ettiğini bildirmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki davacı —- ile müvekkil şirketin herhangi bir ilişkisi mevcut değildir. Taraflar arasında herhangi bir sözleşme mevcut olmadığı gibi, davacı yanca müvekkil şirkete kesilmiş bir fatura da mevcut değildir. Diğer davalıların, davacı ile girdiği ticari ilişkide, sözleşmeye müvekkil şirketin unvanını da eklemeleri kendilerine ancak prestij sağlayacak olup, bu hususta müvekkilin talimat ya da talebi de mevcut değildir.Davacının, diğer davalılar ile olan ilişkisi hasebi ile müvekkil şirkete husumet yöneltmesi mümkün olmayıp, taleplerin müvekkil şirket yönünden husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi talebimizdir.
Müvekkil Şirkete Kesilen Bir Fatura Mevcut DeğildirDavacının, dava dilekçesi ekinde sunulu faturalar incelendiğinde, tüm faturalar fiziki olarak kesilen faturalar mevcut olup, muhatabı da diğer davalıdır. İşbu faturalar kapalı fatura olarak kesildiğinden her ne kadar müvekkil şirket ile ilgisi bulunmasa da alacak iddiasını ispat yükü alacaklı taraftadır.Müvekkil şirketin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde davacı tarafından müvekkile bırakın fatura tanzim edilmesini tek bir mail ile dahi ilişki mevcut olmadığı tespit olunacaktır. Anılan nedenlerle, davalının defterlerinde kayıtlı dahi olmayan bir alacak için dava ikame etmesi kötü niyetin varlığına karine teşkil ettiğinden, davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi de talebimizdir. ” denmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık taşımacılık sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.Taraflar arasında 01/10/2018 tarihinde —–arası taşımacılık sözleşmesi kurulmuş ve davacı taraf alacaklarına yönelik en son keşide edilen faturanın 10.02.2020 tarihinde tanzim edildiği görülmüştür.
Davacı taraf alacaklarına yönelik olarak —-. İcra Dairesi —–Esas sayılı dosya ile 14.08.2020 tarihinde icra takibi başlatmıştır.Davacı vekili zararın tazmini talepli —- Noterliği 05.11.2019 tarih —- yevmiye numaralı ihtarnameyi dosyaya sunmuştur.Davalı yanlarca süresi içerisinde verilen cevap dilekçeleriyle zamanaşımına def’inde bulunulduğundan, olayda öncelikle zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının tespiti gerekmektedir.
TTK’nın 855/1. maddesinde; bu kitap hükümlerine tabi taşımalarda, yolcunun bir kaza sonucu ölmesi veya bedensel bütünlüğü zedeleyen bir zarara uğraması hâlinde istem haklarının on yılda, diğer zararlarda ise bir yılda zamanaşımına uğrayacağı; ikinci fıkrasında bu sürenin, eşya taşımasında eşyanın gönderilene teslimi, yolcu taşımasında yolcunun varma yerine ulaşması, eşyanın tamamen zayi olmuş veya yolcu gideceği yere ulaşamamış olması halinde ise eşyanın teslimi ve yolcunun ulaşması gereken tarihten itibaren işlemeye başlayacağı düzenlenmiştir. Hükmün beşinci fıkrasında ise eşyanın zayi olmasının, geç teslim edilmesinin veya hasara uğramasının taşıyıcının kasıtlı ya da pervasızca bir davranışından kaynaklanması halinde taşıyıcının sorumluluğun üç yılda zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir.Somut olayda TTK’nın 855/2. maddesi gereğince eşyanın teslim tarihinden itibaren bir yıllık zamanaşımı süresi bulunduğu gözetilerek bir karar verilmesi gerekir. Dava konusu cam eşyanın gönderilene teslimine yönelik son faturanın 10.02.2020 tarihinde düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı tarafça TTK’nın 855/2 hükmü gereğince 10.02.2020 tarihinden itibaren en geç (icra takibi ve ihtarname tarihlerine ilişkin zamanaşımının kesilmesi sebepleri de dikkate alınarak) 14.08.2021 tarihine kadar bir yıllık süre içerisinde alacak talebinde bulunması gerekir iken davacının bir yıllık zamanaşımı süresinden sonra 21.09.2022 tarihinde dava açmış olduğu ve dava tarihi itibariyle bir yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda TTK’nın 855/5 hükmü gereğince taşıyıcının kastından veya pervasızca bir davranışıyla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş fiilinden veya ihmali düzenlemesi kapsamında üç yıllık zamanaşımı süresinin uygulanmasını gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Dolayısıyla işbu davada TTK 855/1’de belirtilen 1 yıllık zaman aşımı süresinin dolmuş olduğu anlaşılmakla, davacının davasının zaman aşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.

Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Davalılar —– Yönünden kötü niyet tazminatı koşulları oluşmadığından talebin reddine,
3-Alınması gerekli 179,90 TL harçtan peşin yatırılan 80,70 TL harcın düşümü ile geri kalan 99,20 TL harcın davacı taraftan tahsili ile hazineye irad kaydına ,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
5-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davalılar kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-1.560,00 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı—. Vekilinin yüzüne karşı, davalılar —- vekillerinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.