Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/678 E. 2022/809 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/678
KARAR NO : 2022/809

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 19/09/2022
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili —–karşı —— esas sayılı dosya ile şirket adına kayıtlı tapunun iptali ve üzerindeki —— olarak kendisi adına tescili talepli dava açtığı, işbu dava ile ihyasını talep ettikleri —–adı geçen davaya konu taşınmaz üzerinde alacaklısı olduğu, —— Esas sayılı dosyası ile ——-borçlu olduğu dosyanın halen derdest olduğu, bu dosyadan uygulanan haczin müvekkilinin açtığı tescil davasına konu taşınmazın kaydında yer aldığı, esas sayısı belirtilen ve Tüketici Mahkemesi’nde görülen davanın 12.04.2022 tarihli duruşmasında mahkemece —–yönelik ihya davası açmak üzere taraflarına mehil verildiği, ihyasını istedikleri—– ticaret sicilinden terkin edilmeden önceki merkez adresi ile tasfiye memurunun adresinin ——- sayılı Genel Kurul Kararı ile silindiği, kanunda aranan 5 yıllık sürenin aşılmadığı ve açıklamalarla da hukuki menfaatleri bulunduğu, kararın —- 16.02.2021 tarihli ve—– sayılı nüshasında ilan edildiği, şirketin——- sicil numarasında kayıtlı olduğu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu geçici 7. madde gereğince; ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanların haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceğini,—— Tüketici Mahkemesi’nde görülmekte olan davanın da devam etmesinin göz önünde bulundurularak 10.02.2021 tarihinde Genel Kurul kararı ile sicilden terkin olunan—— ihyasına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı —– vekili cevap dilekçesinde özetle; Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün Ticaret Siciline tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiği ve sonuca bağladığı, yargı merci gibi hareket edemediği, “.Sicil müdürü tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlüdür. Tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediği incelenir.Tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır.” (TTK.m. 32). Yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı verildiği, aksi halde, tescil talebini gerekçe göstererek reddedeceği, tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğu olduğu, tasfiye memurlarının alacaklıların haklarını korumakla görevli olduğu, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan, tasfiye süreci eksik/erken sonuçlandıran tasfiye memurunun kusurundan dolayı Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün sorumluluğu bulunmadığı, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığı için yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulamayacağı, davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği yasal hasım konumunda bulunan müvekkili aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği, müvekkili müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı ——vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkeme dosyasında müvekkili ——- yönelik şirketin ihyasına karar verilmesi için dava açıldığı, ilgili şirketin yasal tasfiye sürecinin tamamlandığı, bu süreçte —— tasfiye memuru olarak görevlendirildiği, açılan ihya davasının usule ve yasaya aykırı olduğu, davanın reddini talep ettiklerini,——tarafından davacıdan tamamen bağımsız olarak—— yönelik olarak kambiyo senedine ilişkin olarak usulune uygun şekilde icra takibi başlatıldığı, söz konusu icra takibinin kesinleştiği ve bunun akabinde şirket taşınmazlarına haciz konulduğu, ancak söz konusu alacağın halen tahsil edilemediği, söz konusu şirketin herhangi bir borcunun bulunmadığı, ihyası istenen şirketin tasfiye işlemlerinin usulüne uygun olarak yapıldığı ve ticaret sicilinden terkin edildiği, tasfiye memuru müvekkili ——- tasfiyeye ilişkin tüm işlemleri eksiksiz yaptığı, bu kapsamda herhangi bir sorumluluğu bulunduğunun kabul edilmesinin kanuna aykırı olacağı, ihyası talep edilen söz konusu şirketin tasfiyesine başlanıldığı dönemde şirketin aktif pasif herhangi bir mal varlığı, muhtemel bir alacağı veya muhtemel borcu bulunmadığı, tasfiye sürecinin müvekkilinin herhangi bir kusuru olmaksızın eksiksiz bir şekilde tamamlandığı, asla kabul anlamına gelmemekle birlikte şirketin ihyasına karar verilmesi halinde bile tasfiye memuru ——sorumluğundan söz edilemeyeceği, tasfiye memurunun herhangi bir işlemi veya fiili yada eksik bir işlemi söz konusu davanın açılmasına sebebiyet vermediği, bu sebeple müvekkilinin yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerektiği, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun iş bu davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 547. maddesi gereğince Ticaret Sicil Müdürlüğünden tasfiye sebebiyle terkin edilen şirketin faal olduğunun tespiti ile ihyası istemidir.
—— Ticaret Sicil Müdürlüğünün cevabi yazısıyla ihyası talep edilen şirketin son tescilini 16/02/2021 tarihinde yaptırdığı, şirket yetkilisinin ve tasfiye memurunun ——-olduğu, şirketin 16/02/2021 tarihinde sicil kaydının tasfiyenin sona ermesi nedeni ile terkin olduğu bildirmiştir.
Tasfiyesi istenen şirket aleyhinde davacı yan—–Tüketici Mahkemesinin——Esas sayılı dosyasının 12/04/2022 tarihli tensip tutanağı ara kararı gereğince, davacı tarafa şirketin ihyası davası açmak üzere yetki ve süre verilmiş olduğu anlaşılmıştır.İlgili dava dosyası UYAP üzerinden celp edilmiş,—–Esas sayılı dosyasında dava tarihinin 05.11.2022 olduğu, iş bu dosyada davacı olan ——bahsi geçen bu dosyada da davacı olduğu,bu dosya ile birleşen —–Tüketici mahkemesinin —— karar sayılı dosyasında huzurdaki davacının davacı, ihyası istenen şirketin ise davalı sıfatına haiz olduğu, dava tarihinin 05.11.2020 olduğu görülmüştür. Her ne kadar davalı tasfiye memuru cevap dilekçesinde ihyası istenen şirketin ——Tüketici mahkemesinin bahsi geçen dosyasında tarafı olmadığını ileri sürmüş ise de bu dosya ile birleşen —– Tüketici mahkemesinin ——- Esas sayılı dosyasının davalılarından birisi ihyası istenen şirket olup davacısı da huzurdaki davacıdır. İtiraz yersiz olup itibar edilmemiştir.
Tasfiyenin kapatılması için tüm tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması, tasfiye halindeki şirketin taraf olduğu tüm uyuşmazlıkların neticelenmiş olması gerekir. Şirketin devam eden bir hukuki uyuşmazlığı nedeniyle şirketin ihyasına karar verildiğinde, yapılacak ek tasfiye işlemleri, tasfiye üstlenmiş olduğu görevin devamı niteliğindedir. ——TTK’nın 547. Maddesinde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde şirketin yeniden tescilinin istenebileceği düzenlenmiştir. TTK 547 maddesi kapsamında açılan davada zaman aşımı veya hak düşürücü süre söz konusu değildir. ——-TTK’nın 547. maddesi gereğince tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu , terkin edilen şirketin davacıya borçlu olup olmadığının bu davanın konusunu teşkil etmediği ,yapılan ilanlara rağmen alacağın bildirilmemesinin ihya isteminin reddine gerekçe olamayacağı, davacının derdest davanın sonlandırılabilmesi için ihya istemekte hukuki yararı bulunduğu, tüzel kişiliğin sona erdiğinin kabul edilemeyeceği esasen davalı tasfiye memurunun istinaf sebeblerine konu ettiği hususların esas davalarda incelenebilecek nitelikte olduğu gözetilerek, mahkemenin dava dosyası ile sınırlı olarak tüzel kişiliğin ihyasına ve tasfiye memuru atanmasına ilişkin hükmüne yönelik istinaf sebebleri yerinde görülmemiş davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” belirtilmiştir.Yapılan yargılamaya göre, her ne kadar dava konusu şirket kendisi tarafından tasfiye sürecine girip tasfiyeyi sonuçlandırmış ve sicilden terkin edilmiş ise de dava konusu terkin edilen şirket hakkında halen devam eden derdest dava bulunduğu, dolayısıyla faal olduğu, derdest olan davanın sonucuna göre şirket borcu ortaya çıkabileceği, tasfiyenin şirketin tüm borç ve alacakları tasfiye olunmaksızın tamamlanamayacağı, ticaret sicilinden terkin olunamayacağı sonucuna varıldığından ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547/2. maddesi gereğince “Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmü dikkate alındığında davanın kabulüne, dava konusu şirketin ihyasına, son tasfiye memuru olan davalı ——tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, ihyası talep edilen şirket hakkında devam derdest dava olması sebebiyle, dava konusu şirketin tasfiyesinin tamamlanmamış olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, dava konusu şirketin ihyasına, son tasfiye memuru olan davalı ——- tasfiye memuru olarak atanmasına, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olması sebebiyle işbu davalı yönünden davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.——Tasfiye sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmasından davalı tasfiye memuru sorumlu bulunduğundan davada taraf sıfatı bulunduğu, davalı tasfiye memuru aleyhine davanın kabulü nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi HMK 326/1 gereği olduğu gözetilerek; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün davacı yargı gideri bakımından kaldırılarak yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tasfiye memurundan tahsiline karar verilmiştir.” belirtmiştir.
——-Belirtilen yasa maddesinde açıkça düzenlendiği üzere; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa davaya dayanak olan işlemlerin sonuçlandırılmasına münhasır olarak şirketin yeniden tescili talebi ile işbu davanın açılıp görülmesi mümkündür. Davacının açtığı dava sonucunda davanın kabulüne karar verildiği taktirde tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığından bahsedilemeyecektir.——-
Davacının şirket aleyhine açtığı dava sonuçlanmadığına göre tasfiye eksik yapılmıştır. İlanlara başvurulmamış olması sonucu değiştirmez. İhya davası şirketin aktif hale gelmesi için değil, söz konusu hukuk davasına münhasır olmak üzere davanın sonuçlandırılması ve sonrasında tasfiyenin tamamlanmasını temin için açılmıştır. Tasfiye işlemi eksik yapıldığı ve davacının dava açmasına sebebiyet verildiği için yargılama giderlerinin tasfiye memuru üzerinde bırakılmasında ve vekalet ücreti takdirinde bir usulsüzlük yoktur.” gerekçeleri ile tasfiye memurunun vekalet ücretinden ve yargılama giderinden sorumlu olduğu belirtilmiştir.
——-Somut olayda ; terkin olunan şirketin eski çalışanı olan davacının eksik gösterilen sigortalı hizmet tesbiti davası açıldığı ,davanın sürdürülebilmesi için davacı vekiline davalı şirketin tüzel kişiliğinin ihya davası açmak üzere süre verildiği, açılan bu davanın görülebilmesi için şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına, tasfiye memuru atanarak tescil ve ilanına karar verildiği , tasfiyeden sonra dava açılmış olsa da davacı bakımından tasfiyenin usulune uygun sonlandığının kabul edilemeyeceği , şirketin alacağı ve borcu bulunmadığı bu sebeble ihyasında hukuki yarar bulunmadığı savunmasının dinlenebilir olmadığı , ,toplanan tüm delillere göre TTK 547 maddede ki ek tasfiye koşullarının gerçekleştiği kanaatına varan mahkemenin takkdirinde isabetsizlik olmadığı,ihya ve yeniden tasfiye memuru atanmasına ve tasfiye usulune uygun sonlandırılmadığından davalı tasfiye memurunun HMK 326/1 gereği yargı gideri aleyhine hüküm verilen davalıdan alınacağından istinaf sebebleri yerinde bulunmamakla davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” belirtmiştir.
——-Tasfiye yapıldığı tarih itibariyle usulüne uygun yapılmış olsa bile tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi amacıyla şirketin ihyası yasal zorunluluktur. Tasfiyede ilanların yapılmış olması, davacının tasfiye memuruna başvurmaması sonucu değiştirmez. Davacının şirketten alacaklı olup olmadığı, İş Mahkemesindeki yargılama sonucu belirlenebilecek bir husustur. Sonuç olarak; TTK 547. maddedeki ek tasfiye işlemleri için şirketin ihyası isteminin koşullarının oluştuğu, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla.” şeklindeki kararında tasfiyenin yapıldığı tarih itibarı ile usule uygun yapılsa dahi tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi için şirketin ihyasına ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin tasfiye memurundan tahsil edilerek davacısına ödenmesine dair mahkeme kararını onamıştır. Kaldı ki somut olayda söz konusu dava zaten tasfiyenin tamamlandığı belirtilen tarihten önce açılmıştır.Davalı tasfiye memuru şirket hakkında devam eden dava olmasına rağmen şirketi ticaret sicilinden terkin ettirmiştir. Bu nedenle davalı tasfiye memuru yargılama giderlerinden ve davacının vekalet ücretinden sorumludur.
——Sayılı ilamında “.—–İlk derece mahkemesince davanın kabul edilerek davacı lehine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu bağlamda tasfiye sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmamasından tasfiye memuru sorumlu olup, davada taraf sıfatı bulunan tasfiye memurunun mahkemece hükmedilen harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Tasfiye memuru, bu giderleri, ek tasfiye için ihya edilen şirketin tasfiye giderlerine ekleyebilecektir.” belirtmiştir.HMK’nın 326. maddesi uyarınca, aksine düzenleme bulunmadıkça yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Tüm bu anlatılan nedenlerden ötürü davanın kabulüne karar verilmiş, davalı ——-ticaret sicil müdürlüğü yasal hasım olması nedeni ile yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamış, yukarıda anlatılan nedenlerden ötürü tasfiye memuru yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutularak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE, —– sicil nosuna kayıtlı bulunup 16.02.2021 tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince sicilden terkin edilen TASFİYE HALİNDE—— 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince—— Tüketici mahkemesinin ——- Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere, terkin edilen şirket hakkında derdest olan davanın sonuçlanması ve infazı bakımından sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA,——Ticaret Sicil Müdürlüğüne yeniden TESCİLİNE,
2- Tasfiye Memuru olarak en son tasfiye memuru olan——kimlik numaralı—— atanmasına, ek tasfiye işlemlerinin tasfiye memuru tarafından yürütülmesine, ek tasfiye işlemleri bitinceye kadar tasfiye memurunun görevine devam etmesine,
3- Kararın——- ilan edilmesine,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken maktu harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç, 145,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 306,4‬0 TL yargılama giderinin davalı tasfiye memuru ——tahsiliyle davacıya verilmesine, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olması sebebiyle davacının işbu davalıyla ilgili yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan—— tahsiliyle davacıya verilmesine,
8-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,——-Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı ve davalı tasfiye memuru vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.