Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/653 E. 2022/715 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/653 Esas
KARAR NO : 2022/715

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/02/2021
KARAR TARİHİ : 10/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafça müvekkili aleyhine —–. Sayılı dosyası ile —– senetlerine mahsus haciz yolu ile takibin başlatıldığını ve müvekkili tarafından yasal süresi içerisinde takibe ve türüne itiraz edilmeyip borcun kesinleştiğini, bonoda olması gereken —- olan “—– yada “— yer almadığını, dolayısıyla —- vasfını taşımadığını, bu nedenlerle; menfi tespit davasını konusu —- mevcut alacağa mesnet senedin TTK 776/1 ve 777/1-4 hükümlerine göre —– taşımadığının tespitini,—– senedi vasfı taşımayan senet için, takip tarihinden itibaren işlemiş ticari (avans) faizinin usul, yasa ve kamu düzenine aykırı olması ——– davacı/takip borçlusunun ticari faiz borcundan mesul olmadığının tespitini, takibe ——hükmündeki asıl alacağa, takip tarihinden itibaren yasal faiz (yıllık%9) uygulanarak dosya borcunun belirlenmesini, bu haliyle menfi tespit davamızın kabulüne, dava giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Haksız ve mesnetsiz olan iş bu davanın reddine, %20 den aşağı olmamak üzere davacı yan aleyhine icra tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, icra takibinden sonra açılan kambiyo senetlerinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
Eldeki davada, davacı,—- —–sayılı takip dosyası dayanağı bononun ——– içermediği iddiası ile bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
————– numaralı görevsizlik kararı verilerek dosya Mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda; Davacının davasını ———-menfi tespit davası olarak açtığı, —— —- kararı ile görevsizlik kararı verdiği bu kararın —– tarihinde kesinleştiği davacının dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi talebini içeren dilekçesinin ————- olduğu görülmüştür.
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği—– tarihinden sonra,——- açılmıştır. Burada öncelikli olarak asliye ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
Dava, —- istinaden davacı aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipteki alacağa yönelik menfi tespit davasına ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği —— açılmış olup, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
Takibe konu ——— incelendiğinde;——— tarihli, keşidecisinin ….————–. olduğu, düzenleme ———– mevcut olmadığı gözlemlenmiştir.
Yukarıdaki cümleden olmak üzere, ————– yeri gösterilmemişse, bu durumda bonoyu düzenleyenin adı ve soyadının yanında yazılı yer,—- sayılır. Ancak senette düzenleme yeri ve düzenleyenin adının yanında ———————————————)
Geçersiz olduğu anlaşılan —— sebebiyle, —– hukukundan doğan haklar yitirilmiş olur. İcra takibine dayanak bononun düzenleme yerinin hiç bulunmamasına yani geçersiz ——- olmasına rağmen davalının —- senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlattığı, takibe konu senedin geçersiz kambiyo senedi olduğu nazar alınarak menfi tespit davasını Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı görülmüştür.
Benzer konuya —— ——sayılı ilamında ; “—– olayda, tacir sıfatını haiz——- düzenlenen — senedi vasfı bulunmayıp, ————-hükmündedir. Bu itibarla mahkemece davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken —-değerlendirme— girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçeler ile tarafların tacir sıfatının bulunmaması ve takibe konu evrakın adi senet hükmünde olması durumunda görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu yönünde kanaat bildirdiği görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın ——– olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Tarafların tacir sıfatının olup olmadığının araştırılması amacıyla ——————— müzekkere yazılmış olup, davacı hakkında —- —– tacir sıfatına tabi olduğu, V.U.K 177. maddesi —————- numaralı ——— ——- ——— tamamını aşmadığı görülmüştür. —— ——— beyannamelerini vermediği anlaşılmış olup, verilen beyanname ————- gönderilmiştir.” şeklinde cevap veildiği anlaşılmıştır—–davacı—— V.U.K 177. maddesi 1. Fıkrası 1. ve 3. bentlerinde yer alan maddi limitlerin yarısını, —- yer alan yazılı ————– tamamını aşmadığı anlaşılmıştır.
Benzer konuya ilişkin —————- karar sayılı ilamında;
İstinaf incelemesi bakımından çözümü gereken husus davalının işletmesinin hacim nedeniyle tacir sayılıp sayılmayacağı noktasındadır.
VUK 177.1.madde de ——- —— malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı ———– veya satışlarının toplamı—– aşanların ——düzenlenmiştir. Ticari ilişkinin başladığı ve devam ettiği ——- yıllık ———– satımlar ise —— Davanın açıldığı ———- satımda ise —————-
Vergi Dairesinden davalının —- beyannameleri getirtilmiş olup incelendiğinde ————– olduğu ,2015 yılı dava tarihi itibariyle ise alımları ——,satışları ———-
—— ile ——– ayrımına ilişkin —— kararı ile; “5362 sayılı —- Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 63 üncü maddesi ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 12 nci ve 17 nci maddelerinin uygulaması bakımından; —— tespit edeceği ve —- yayımlanacak —- ——— dahil olup, —-sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya ——- kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının —– numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların ———— siciline ve dolayısıyla ——— kaydedilmeleri,” karara bağlanmıştır.
Anlatılanlara göre davalının faaliyetinin VUK 177.madde—— olduğu ve———– yıllık —— satımlarının yukarıda yazılı miktarların yarısını aşması gerektiği, davalının ise bu tutarların yarısını aşan ölçüde olmadığı anlaşılmakla ;———– davalının tacir bulunmaması nedeniyle asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin hükme yönelik olarak ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçelerinin ışığı altında davacının faaliyetinin VUK 177.madde dahilinde işletmeci olduğu ve işletme defteri tuttuğu,————— satımlarının yukarıda yazılı miktarların yarısını aşması gerektiği, davacının ise bu tutarların yarısını aşan ölçüde olmadığı anlaşılmakla; —– olan davacının tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır.
———– ilamında; “…Dava konusu —— takip tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı davacının lehtar, davalının ise keşideci sıfatı taşıdığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Zamanaşımına uğramış olan bono nedeniyle kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilir ise de taraflar arasında temel ilişki bulunması halinde zamanaşımına uğramış olan bonoya yazılı delil başlangıcı olarak dayanılabilir ve böyle bir durumda alacak tanık dahil her türlü delil ile kanıtlanabilir. Ancak bu halde mahkemenin görev durumu temel ilişkinin ticari iş kapsamında bulunup bulunmadığı sonucuna göre belirlenecektir. Öte yandan sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayanılması halinde ise TTK 732. maddesine göre mahkemenin görev durumu belirlenecektir. Somut olayda ise, davacı vekili dava dilekçesinde— davalıya verilen para karşılığı alındığını beyan ettikten sonra dava konusu alacağın mesnedinin sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkin olduğunu bildirmiştir. Bu durumda mahkemece davacı vekiline davasının dayanağı açıklattırılarak, temel ilişkiye dayanılması halinde temel ilişkinin ticari iş kapsamında olup olmamasına göre görev durumunun belirlenmesi, sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayanılması halinde ise TTK 732. maddesi karşısında görev durumu hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler açıklığa kavuşturulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü mahkeme kararının kaldırılmasına” şeklindeki açıklamalarının ışığı altında davaya konu senedin kambiyo hukukundan kaynaklanan hakları yitirdiği, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. Maddesi kapsamında bir davanın ticari dava sayılabilmesi için hem tarafların her ikisinin tacir olması hem de uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması gerektiği bu haliyle taraflardan davacının tacir sıfatının bulunmadığı ve sonuç olarak kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve asliye ticaret mahkemesini görevli kabul etmek mümkün değildir.
Sonuç olarak —— sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verildiği, mahkemenin bu kararında taraflar arasındaki ilişkinin geçersiz kıymetli evraktan kaynaklı ticaret mahkemelerinin görevli olduğu yönündeki yanlış değerlendirmeleri ile mahkememize kaydı yapılan menfi tespit davasında karşı görevsizlik kararı vermek gerekmiştir. Zira somut olayda, tacir sıfatını haiz olmayan davacı ile tacir sıfatını haiz davalı arasında düzenlenen senetin kambiyo senedi vasfı bulunmayıp, senet adi senet hükmündedir. Usul ekonomisi ilkeleri ve adil yargılanma hakkının ihlal edilmemesi amacıyla kamu düzeninden olan göreve ilişkin değerlendirmeler doğrultusunda ele alınarak sonuca gidilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK’nun 114/1-c ve 115/2. Maddesi uyarınca görev nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin KARŞI GÖREVSİZLİĞİNE, görevli mahkemenin ———- HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
Ancak bu konuda———— görevsizlik kararı verip kesinleştiği ve mahkememiz ile arasında OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI doğduğu dikkate alınarak , işbu kararın İstinaf yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde MERCİİ TAYİNİ için dosyanın ———Adliyesi ‘nin ———-dairesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2. Maddesi gereğince “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edeceği”şeklindeki düzenleme nazara alınarak YARGILAMA GİDERLERİ KONUSUNDA BU AŞAMADA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize veya mahal Asliye Hukuk Mahkemesine sunulacak dilekçe ile İSTİNAF yolu açık olmak üzere karar verildi.