Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/62 E. 2023/207 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/62 Esas
KARAR NO : 2023/207

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/01/2022
KARAR TARİHİ : 02/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalı şirket ile müvekkili arasında yürütülen ticari ilişki neticesinde davalı şirketin müvekkili şirkete ödenmeyen bakiye 126.000, -TL Cari Hesap alacağına ilişkin olarak —— Esas sayılı icra takibine davalı borçlu tarafından icra itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında davalı tarafın—– ilinde mevcut çiftliğinde 2018 yılında yapılan elektrik tesisat işi için malzeme ve işçiliğe ilişkin ticari ilişkiye dair müvekkili tarafından düzenlenen faturanın davalı tarafından kabul edildiğini, ancak cari hesap bakiyesinin bu güne kadar ödenmediğini, yürütülen icra takibini haksız olarak itiraz ederek durduran kötüniyetli davalı şirket icra iflas kanunu madde 67/2 uyarınca %20’den az olmayan miktarda icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesi gerektiğini, arabuluculuk sürecinde taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını belirterek davanın kabulü ile davalı borçlunun ——- Esas Sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline ile takibin devamına, haksız ve mesnetsiz itiraz nedeniyle davalı borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama masrafları ve ücreti vekâletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Müvekkili Şirket ile davacının——-yer alan çiftlik inşaat projesinin elektrik işlerinin davacı tarafından yüklenici sıfatı ile yapımı konusunda anlaştıklarını, davacı ve müvekkilinin iş sonunda karşılıklı yaptıkları hak ediş ile yapılan ve yapılmayan işleri tespit ettiklerini ve bu hak ediş uyarınca müvekkilinin davacıya yaptığı ve bundan sonra da yapmayı taahhüt ettiği işler için tüm tüm ödemeleri yaptığını, yerinde yapılacak inceleme neticesinde de görüleceği üzere davacının işlerini eksik ve hatalı yaptığını bu sebeple nefaset kesilmesi gerektiğini, sonrasında müteaddit defalar bu eksik ve ayıpların giderilmesinin istenmesine rağmen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu işlerin müvekkilin kendi çalışanlarınca ve/veya başka firmalara tamamlatıldığını belirterek haksız ve kötü niyetle açılan işbu davanın reddine, muhakeme masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafından ödenmesine karar verilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”Davacı —–ile davalı ——-incelenen ticari defterleri ve dayandığı belgeler ile yardımcı defterlerinin birbirini tamamlaması, teyid etmesi ve usulune uygun tutulmuş olması nedeniyle TTK. md. 85 ve HMK 222. madde gereğince sahipleri lehine delil niteliğinde bulunduğu; Davacı ——incelenen kayıtlarına göre, davacı ——06.07.2021 tarihinden itibaren davalı——–açık hesap ilişkisinden kaynaklı 24.11.2021 takip tarihi itibariyle de 126.000,- TL alacaklı olduğu ve bu tutarın takip ve dava konusu edildiği; Davalı——incelenen kayıtlarına göre, cari hesabın kapalı olduğu davalı—— davacı ——- borcunun ve alacağının bulunmadığı; Davacı ile davalının incelenen kayıtları arasındaki farkın davacı tarafından davalıya kesilen ancak davalı kayıtlarında bulunmayan 06.07.2021 tarihli,—— numaralı, 126.000,- TL bedelli faturadan kaynaklandığı; Davacı tarafından davalıya kesilen ancak davalı kayıtlarında yer almayan 06.07.2021 tarihli, ——numaralı, 126.000,- TL bedelli “Elektrik işleri malzeme ve işçilik dahil (04.02.2019——- nolu iptal olan faturalara istinaden yeniden düzenlenmiştir.)” açıklamalı e-Arşiv faturanın elektronik ortamda davalıya iletilebileceği, davalı söz konusu faturaya karşı herhangibir iade faturasının/ihtarnamenin görülmemediği; Söz konusu e-arşiv faturaya ilişkin davalı—— davacı ——–2021 döneminde 1 adet belge ile KDV hariç 106.779,66 tutarında alım yaptığını Gelir İdaresi Başkanlığı’na beyan ettiği ve bu beyanın davacı beyanı ile de uyumlu olduğu ancak kendi defter kayıtları ile uyumlu olmadığı bu faturaya kayıtlarında yer vermediği; Sayın Mahkemenizin davacı lehine avans faizi hakettiğine hüküm vermesi halinde; Davacı tarafın 3095 sayılı yasaya istinaden, 24.11.2021 takip tarihinden 02.01.2022 tarihine kadar %16,75, 02.01.2022 tarihinden 31.12.2022 tarihine kadar %15,75, 31.12.2022 tarihinden itibaren %10,75 oranında avans faizi talep edebileceği;” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Taraf şirketin bilirkişi marifetiyle incelenen kayıtlar neticesinde oluşturulan08/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda; “Davacı ——incelenen kayıtlarına göre, davacı —— 06.07.2021 tarihinden itibaren davalı —— açık hesap ilişkisinden kaynaklı 24.11.2021 takip tarihi itibariyle de 126.000,- TL alacaklı olduğu ve bu tutarın takip ve dava konusu edildiği——-davacı ile davalının incelenen kayıtları arasındaki farkın davacı tarafından davalıya kesilen ancak davalı kayıtlarında bulunmayan 06.07.2021 tarihli, —— numaralı, 126.000,- TL bedelli faturadan kaynaklandığı——- davacı tarafından davalıya kesilen ancak davalı kayıtlarında yer almayan 06.07.2021 tarihli, —— numaralı, 126.000,- TL bedelli “Elektrik işleri malzeme ve işçilik dahil (04.02.2019——- nolu iptal olan faturalara istinaden yeniden düzenlenmiştir.)” açıklamalı e-Arşiv faturanın elektronik ortamda davalıya iletilebileceği, davalı söz konusu faturaya karşı herhangibir iade faturasının/ihtarnamenin görülmemediği, söz konusu e-arşiv faturaya ilişkin davalı —–, davacı——2021 döneminde 1 adet belge ile KDV hariç 106.779,66 tutarında alım yaptığını Gelir İdaresi Başkanlığı’na beyan ettiği ve bu beyanın davacı beyanı ile de uyumlu olduğu ancak kendi defter kayıtları ile uyumlu olmadığı bu faturaya kayıtlarında yer vermediği…” şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunduğu görülmüştür.
Davalı yan taraflar arasındaki sözlü sözleşmeye konu işlerin ayıplı olduğunu savunmuştur. —— Bölge Adliye Mahkemesi —— Hukuk Dairesi’nin —– esas ve——- karar sayılı ilamında benzer olay hakkında; “davacının hak kazandığı iş bedelinin hesabında, eserin teslim tarihindeki mahalli piyasa rayiçlerine göre değerinin belirlenmesi gerekmekte iken salt asgari tarife bedelleri üzerinden değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi; yine işin ayıplı olup olmadığının çelişkiye mahal vermeksizin tespiti ile ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı değerlendirilmeksizin hüküm kurulması yerinde olmamıştır. Bu nedenle taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı göz önüne alınarak yeniden oluşturulacak bilirkişi heyeti vasıtasıyla; davacının yapmış olduğu işin teslim edilen yer ve zamandaki piyasa rayiçlerine göre hesaplatılması; yapılan işte eksik veya ayıp bulunup bulunmadığının daha önce alınan bilirkişi raporu ve emsal dosyalara sunulan bilirkişi raporları ile karşılaştırılarak çelişki yaratılmadan ortaya konulması, ayıp bulunuyorsa niteliğinin tespiti ile süresinde ayıp ihbarı bulunup bulunmadığının tartışılarak davacı tarafın talep edebileceği iş bedeline hükmedilmesi gerekmektedir.” şeklindeki açıklamalarının ışığı altında davalı tarafça ileri sürülen ayıp hususunda karşı tarafa yapılan ayıba yönelik ihbar bildirimine ilişkin bilgi ve belgelerin iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize bildirilmesinin istenilmesine rağmen davalı yanın safahatta ayıp bildirimine ilişkin yazılı belge sunamadığı, bu hususta dinlenen tanık beyanlarından ayıbın davacı yana süresinde ihbar edildiğinin kesin olarak ortaya konulamamasından kaynaklı bu hususta davalı yanın savunmalarını ispatlayamadığı vicdani kanaatine ulaşılmıştır.
Davalı yan taraflar arasındaki sözlü sözleşmeye konu işlerin eksik bırakıldığını ve dava dışı üçünçü kişilere tamamlattırıldığını savunmuştur. ——Bölge Adliye Mahkemesi ——. Hukuk Dairesi —–Esas ve——-Karar sayılı ilamında; ” Bakiye iş bedeline ilişkin istinaf nedeni yönünden yapılan değerlendirmede; yerleşik Yargıtay kararları uyarınca sözleşmenin fesh edilmemiş olması ve hukuken ayakta bulunması halinde kural, gerçekleştirilen imalâtı yüklenicinin yapmış olmasıdır. Bunun aksini süren iş sahibi, yüklenicinin işi eksik bıraktığı ve eksikliği kendisinin giderdiğini yasal delillerle kanıtlamak zorundadır. Somut dosyada, davalı iş sahibi eksik işleri başkasına tamamlattırdığını savunmuşsa da, bu savunmasını yasal delillerle kanıtlayamamıştır. Bu yönde tanık beyanı tek başına ispata yeterli de değildir Sözleşme de feshedilmediğine göre kalan işlerin de davacı tarafından yapıldığının kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle, davalının bu yöne ilişkin istinaf nedeni yerinde değildir.” şeklindeki gerekçeler nazara alınarak davalı vekiline 31/03/2022 tarihli ve —-nolu celsenin —– nolu ara kararı uyarınca; “—— cevap dilekçesinde eksik işlerin olduğuna yönelik savunmaları kapsamında ——-yer alan çiftlik inşaat projesinin elektrik işlerinin yapımı konusunda anlaşılan sözleşmenin fesh edilip edilmediği, fesh edilmiş ise feshe ilişkin bilgi ve belgelerin 2 haftalık kesin süre içerisinde mahkememize bildirilmesinin istenilmesine,” karar verilmiştir. Davalı vekili konu hakkında sözleşmenin fesh edildiğine ilişkin yazılı bir belgeyi mahkememize sunmamıştır. Mezkur İstinaf kararı nazara alınarak davacının konu hakkında dinlettiği tanık beyanlarından sözleşmenin fesh edildiğinin kabulü mümkün olmadığından, iş bu hususun davalı yanca ispatlanamadığı vicdani kanaatine ulaşılmıştır.
Dosya kapsamında yapılan incelemede davacı yanın 24/11/2021 tarihinde—–İcra Müdürlüğünün——- icra dosyası üzerinden takip başlattığı, takibin itiraz neticesinde durduğu, davacı yanın itirazın iptali davasını ikame ettiği, davalı vekilinin eksik ve ayıplı işlerin olduğundan bahisle davanın reddini talep ettiği, bu hususların ispatlanması nevinden tanık dinletmek istediğinin mahkememize bildirildiği, yukarıdaki paragraflardan olmak üzere davacının eksik ve ayıplı işleri ilişkin savunmalarına mahkememizce itibar edilmediği, teknik bilirkişi eliyle taraf şirketlerin ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacının ticari defterlerindeki kayda değer verilmesi gerektiği vicdani kanaatine ulaşıldığı, davacının ticari defter ve kayıtlarının taraflarca Gelir İdaresi Başkanlığına beyan edilen —-formları ile uyumlu olduğu hususları hep bir arada değerlendirilerek hesaplama yapan bilirkişi raporu esas alınarak davanını kabulü yönünde hüküm kurulmuştur.Alacağın likit olması konusunu——- Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. ——– Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Somut olayımızda davacının talep ettiği alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalı tarafından——- sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin DEVAMINA,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan 126.000,00 TL üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 8.607,06‬ TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 1.521,77 TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.085,29‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 19.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvuru harcı, 1.521,77 TL peşin harç toplamı 1.602,47‬ TL ile 1.700,00 TL (Bilirkişi Ücreti, Kep Reddiyatı, Posta Masrafı, Elektronik Posta masrafı) olmak üzere toplam 3.302,47‬ TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan masrafların davalı üzerinde bırakılmasın,
7-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra talep halinde talep edene iadesine,
8- Arabuluculuk ücreti 1.560,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde——Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı davacı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.