Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/596 E. 2023/509 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/596 Esas
KARAR NO : 2023/509

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/08/2021
KARAR TARİHİ : 30/05/2023

Görevsizlik kararı, akabinde Yetkisizlik kararı üzerine Mahkememize tevzi edilen dava dosyası mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVA:
Davacı tarafından —– Asliye Hukuk Mahkemesine verilen dava dilekçesinde özetle; —–resmi nikahlı eşi olduğunu ve eşinin 05.06.2021 tarihinde karaciğer yetmezliğine bağlı olarak vefat ettiğini, murisin vefatı ile —– Hukuk Mahkemesinin —– esas, ——karar sayılı kararı ile kanuni mirasçısı olduğunu, murisin sağlığında davalı firmaya 22.08.2019 başlangıç tarihli 13 yıl süre ile aylık 57,99 USD den, —— poliçe numarası ile pirim ödemesinin 05.06. 2021 tarihine kadar düzenli olarak yapıldığını, davalı firmanın murisin vefatından önce anlaşma gereği Vefat teminatı olarak 11.000 USD Pirim vermeyi taahhüt ettiğini, davalı sigorta şirketinin muris —– vefatı sonrası vefat teminatı olarak tarafına 11.000 USD’yi ödenmesi için “ Ölüm belgesi, miraşsçılık belgesi, Epikriz raporu, Medula kayıtları “ ile ilgili belgeleri yasal süre içerisinde teslim etmesine rağmen davalı sigorta şirketi tarafından sürekli oyalandığını ve mağdur edildiğini, bu nedenle murisin vefatı teminatı olarak tarafına ödenmesi gereken 11.000,00 USD’nin davalı sigorta şirketinden alınarak kendisine verilmesini, yapılan yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili tarafından—— Asliye Hukuk Mahkemesine verilen cevap dilekçesinde özetle;; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkili şirketin ticari merkezi—– olduğunu, bu nedenle yetkisizlik kararı verilmesini, yine Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olmasına rağmen davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığını, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesini, yine müteveffanın 22/08/2019 tarihli —– Başvuru Formunu doldurup imzaladığını ve tamamen sağlıklı olduğunu beyan ettiğini, ancak vefat nedeninin poliçe öncesi dönemde de var olan Siroz, Kronik Hepatit B ve Diabetes Mellitus hastalıklarının olduğunun tespit edildiğini, müteveffanın iyi niyete ve kanunlara aykırı olarak beyan verdiğini, tazminat ve faiz taleplerinin kanuna aykırı olduğunu, bu nedenle davanın reddi ile yapılan yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER:
—–Sigortası sözleşmesi ile tüm dosya kapsamı. —– İl Müdürlüğünün yazı cevabı ve tüm dosya kapsamı.Mahkememize açılan davanın —– Asliye Hukuk Mahkemesinin —- esas—— Karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememiz esasına kaydedildiği görüldü.06/03/2023 tarihli ara karar ile dosyanın doktor bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 04/05/2023 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle; —– Poliçe Numarası :—- Tanzim Tarihi :23/08/2019 Başlangıç Tarihi: 22/08/2019 , Bitiş Tarihi :23/08/2032 ve Süresi 13 Yıldır. 22.08.2019 tarihinde —– tarafından imzalanmıştır.—– ,02.06.2021 tarihinde yatarak tedavi olduğu ,—-Devlet Hastanesi —- Bakım Servisi’ nde 05.06.2021 tarihinde vefat etmiştir. —— ölümü ile poliçe kurulum aşamasında sağlık beyanında olmadığını ifade edilen karaciğer hastalıklığı, diyabet dm(şeker hastalığı) arasında illiyet bağı olduğundan sigorta şirketinin tazminat ödeme borcu ortadan kalkmış bulunmaktadır şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, —— sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.Sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğünü düzenleyen 6762 sayılı TTK’nın 1290. maddesi (6102 sayılı TTK 1435,1439 ve 1440. maddeler) Yargıtay’ın yerleşik kararları ile hayat sigortalarında da uygulanmaktadır. Hatta anılan bu düzenleme, Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi ile sözleşme hükmü halini almıştır.
Gerek TTK’nın düzenlemeleri ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre sigorta şirketinin sorusu üzerine veya her hangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmesinin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlü olup, şayet sigortalı tarafından var olan hastalık kasten bildirilmemiş ise sigortacının sözleşmeden cayma hakkı söz konusudur.
Davacının murisi ile davalı arasında 23/08/2019 başlangıç tarihli —–Sigorta Poliçe sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra,muris 05/06/2021 tarihinde vefat etmiştir. Muris sigortalı —–, 22/08/2019 tarihli —— Formunu doldurmuş, imzalamış ve tamamen sağlıklı olduğunu beyan etmiştir.
Başvuru Formundaki “Sigortalı Adayı Sağlık Beyanı” bölümünde sorulan “Şimdiye kadar aşağıda belirtilen hastalıklarla ilgili bir şikâyetiniz oldu mu? Bunlardan herhangi birisi nedeniyle veya başka bir sebeple hastanede yattınız mı ya da tedavi gördünüz mü? Ameliyat oldunuz mu? (Kalp ve Damar Hastalıkları, Kan Hastalıkları, Felç, Yüksek Tansiyon, Şeker, ve Kan Şekeri Yüksekliği, Kan Yağları Yüksekliği, Tüberküloz, Kanser, Diğer Habis Kitleler, Böbrek veya Mesane Rahatsızlıkları, Mide, Akciğer, Karaciğer, Safrakesesi, Dalak, Pankreas ve Bağırsak rahatsızlıkları, Meme veya Kadın Rahatsızlıkları, Ruh ve Sinir Hastalıkları, Görme ve Duyma Bozuklukları, Kalıtsal Hastalıklar, Hormonal Bozukluklar, Guatr ya da Salgı Bezi Hastalıkları)” diye açıkça sorulmasına rağmen rahatsızlığını söylememiş ve alenen sorulmasına rağmen “HAYIR” yanıtını vererek ilgili formu imzalamıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, poliçenin düzenlenmesi sırasında hastalıklarının olup olmadığı, sigortalının önceki hastalıkları ile ölümü arasında illiyet bağının olup olmadığı, bu hastalıkları kasten gizleyip gizlemediği, dolayısı ile ihbar yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yapılan yargılamada murisin 01/01/2017 ile 05/06/2021 tarihleri arasındaki tedavi takip belgelerine ilişkin kaşıtların — temin edildiği ve —–Hastanesi’nden tedavi belgelerinin temin edilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 266. (1086 Sayılı HUMK m. 275) maddesinde, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerektiği hükmüne yer verilmiştir. Bu nedenlerle poliçenin düzenlenmesi sırasında davalı tarafça iddia edilen hastalıkların sigortalıda bulunup bulunmadığı, sigortalıda gizlediğini belirtilen hastalığı ile ölümü arasında illiyet bağı olup olmadığı, başka bir anlatımla ölümün gizlediği belirtilen hastalıktan meydana gelip gelmediği hususunda rapor düzenlenmesi amacıyla dosyanın nfeksiyon hastalıkları/iç hastalıkları uzmanı doktor bilirkişisine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi —– tarafından hazırlanan 04/05/2023 tarihli raporda; Başvuru Formundaki “Sigortalı Adayı Sağlık Beyanı” bölümünde açıkça sorulmasına rağmen rahatsızlığını söylememiş ve alenen sorulmasına rağmen “HAYIR” yanıtını vererek ilgili formu imzaladığı, ancak —-ölüm belgesinde(ölüm tarihi 05.06.2021) yer alan bilgilerden ,22/08/2019 tarihi öncesi tespit edilmiş olan ancak beyan edilmeyen hastalıkları mevcut olduğu, muris —— ölümü ile poliçe kurulum aşamasında sağlık beyanında olmadığını ifade edilen karaciğer hastalıklığı, diyabet dm(şeker hastalığı) arasında illiyet bağı olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Yargıtay —.Hukuk Dairesi’nin —- Esas ve ——Karar sayılı ilamında ” Murisin hastalıkları ile ölümü arasında illiyet bağı olup olmadığı konusunda uzman Doktor bilirkişiden rapor alınarak belirlenmesi gerekir. Mahkemece, bu hususda doktor bilirkişiden rapor alınmaksızın davacının tedavi evrakları üzerinden poliçenin düzenlendiği tarihte onkoloji tedavisi gördüğü ve buna ilişkin ilaçlar kullandığından ötürü beyan yükümlüğüne aykırı davrandığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Eksik inceleme ile karar verilemez.” şeklinde belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ve tespitler ışığında; sigortalı murisin tüm tedavi evraklarının ilgili hastanelerden getirtildiği, sigortalı murisin tedavi gördüğü ve gizlediğinin belirtidiği hastalığı ile ölümü arasında illiyet bağının olduğu, başka bir anlatımla ölümün gizlenen hastalıktan meydana geldiği, davacının Başvuru Formundaki Sigortalı Adayı Sağlık Beyanı bölümüne ilişkin “okumadığı, sorulmadığı, banka görevlisi tarafından doldurulduğu” şeklindeki itirazları yerinde görülmemiş olup, sigortalının hastalığını sigorta yapılışı sırasında bildirilmediği anlaşıldığından bildirim yükümlülüğüne uyulmamış olunması nedeniyle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememize açılan maddi tazminat talebinin REDDİNE,
2-Peşin alınan 324,99 TL harç ile alınması gerekli 179,90TL peşin harcın düşümü ile Hazineye irat kaydına, bakiye kalan 145,09‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA ,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-680,00 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair tarafların yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.