Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/588 E. 2023/308 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/588 Esas
KARAR NO : 2023/308

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/08/2022
KARAR TARİHİ : 28/03/2023
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili 15/08/2022 harç tarihli dava dilekçesinde özetle;Müvekkil şirket, piyasaya süt ve süt ürünleri sattığını, Davalıya süt ürettiğini, düzenli alışveriş esnasında —-resmi İnternet sitesinde 30/11/2021 tarihinde yayınlanan çiğ süt fiyatı, 3.20 TL/Lt’den 4.70 TL/Lt’ye çıkarılmıştır. Yani %50’ye yakın süt ürünlerinin maliyeti artmıştır. 2021 aralık ayından sonra çiğ süt fiyatı 1 nisanda 4.70 TL/Lt’den 5.70 TL/Lt’e 15 mayısta da 7.50 TL/Lt’ye çıkarılmıştır. Bunun yanında diğer maliyetler olarak elektriğe %125 zam, yakıta kademeli olarak sürekli zaman yapıldığı bu sebeple maliyetlerin arttığı aşikardır. Bunun üzerine müvekkil şirket tarafından, 07/12/2021 ve 10/12/2021 tarihinde mail yoluyla süt ürünlerinin yeni fiyatları davalıya bildirilmiştir. Yapılan zam miktarı, dönemin ekonomik koşullarında piyasa artışlarının bir yansıması olarak dürüstlük kuralı ve her tacirin ticaretine ait faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği ilkeleri uyarınca yapılan makul bir fiyat değişikliğidir. Yapılan artışlar piyasa değişikliklerine tamamen uygun hatta piyasadan daha da makuldür.Davalı, aralık 2021 tarihinden sonra yapılan zamlı fiyatlı teslim edilen süt ürünlerini teslim almış faturaları ticari defterlerine işlemiş ve kabul etmiştir. Bu ürünleri kullanmış, satmış, ekonomisine katmış ve kar elde etmiştir. Taraflar arasında dava konusu olan faturaların içeriğinde malları teslim almadığına ilişkin çekişme yoktur. Tarafımızca düzenlenen ve mallarla birlikte teslim edilen 17 adet fatura, davalı tarafından ticari kayıtlarına işlenmiştir. (17 adet faturayı dilekçemiz ekinde sunuyoruz.)Davalı yan, malları teslim almış, ürünleri kullanmış, satmış, kar elde etmiş fakat müvekkilimize ödeme yapması gerekince, ödeme yapmaktan kaçınmıştır. Davalı yan, haksız şekilde ödeme yapmaktan kaçındığı için, tarafımızca —–Esas Sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmıştır. Fakat dava konusu icra takibine, davalı şirket haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğinden işbu davayı ikame etmek zaruri hale gelmiştir.Müvekkil alacağı likit nitelikte olduğundan ve davalı yanca alacağı geciktirmeye yönelik haksız şekilde itiraz edildiğinden, %20’den aşağı olmamak üzere, davalı aleyhine icra-inkar tazminatına hükmedilmesini Sayın mahkemenizden talep ederiz. Demektedir
CEVAP: Davalı vekili tarafından sunulan 15.08.2022 tarihli Cevap Dilekçesinde özetle şu ifadelere yer verilmektedir; Davacı taraf, sehven olduğunu düşündüğümüz şekilde dava konusu ile ilgisi olmayan bir alacağı dayanak göstermiştir. Müvekkil firma tarafınca davacıdan çeşitli süt ürünleri satın alınmaktadır. Müvekkil şirket, davacı ile ticari ilişkisini sürdürmüş olduğu tüm süreç boyunca söz konusu satışların karşılığı olan tutarları eksiksiz şekilde ödemiştir. Ancak davacı taraf, daha önce tarafların mutabık kaldıkları ürün birim fiyatlarını aşan tutarlarda faturalandırma yaparak 12.01.2022 tarihli 17 adet faturayı müvekkile göndermiştir. Söz konusu faturalarda yer alan tutarlar ürünlerin tesliminde davacı firma tarafınca düzenlenen irsaliyelerde belirtilmemiş, söz konusu ürünler taraflar arasında daha önce karşılıklı faturalar ile belirlenmiş fiyatları aşan ve müvekkil tarafınca kabul edilmeyen yüksek fiyattan faturalandırılmıştır. Müvekkil şirket tarafınca 18.01.2022 tarihinde söz konusu fiyat farkına ilişkin 17 adet iade faturası düzenlenmiş ve davacı firmaya gönderilmiştir. Ekte sunulan müvekkil şirkete ait hesap ekstresi, tarafların ticari defterleri ve ihtarnameler incelendiğinde bu husus açıkça görülecektir—– Noterliğinin—– yevmiye numaralı 20.01.2022 tarihli ihtarnamesi ile davacı şirket tarafınca müvekkil şirkete gönderilen söz konusu faturalara ilişkin itirazlarımız ile söz konusu 17 adet faturanın kabul edilmediği ve her bir faturaya yönelik düzenlenen iade faturalarının davacıya iletildiği, söz konusu iade faturalarında belirtilen bedelin haricinde kalan tutarların ise ödendiği davacı şirkete bildirilmiştir. (Ek-2: —-. Noterliğinin —– yevmiye numaralı 20.01.2022 tarihli ihtarnamesi ve tebliğ şerhi) Davacı şirket tarafınca —– Noterliğinin —– yevmiye numaralı 25.01.2022 tarihli ihtarnamesi gönderilerek müvekkil şirket tarafınca gönderilen fiyat farkı faturalarının kabul – 3 -edilmediği bildirilmiştir. Söz konusu ihtarname müvekkil şirkete 31.01.2022 tarihinde tebliğ edilmiştir. (Ek-3:—-. Noterliğinin—– yevmiye numaralı 25.01.2022 tarihli ihtarnamesi ve tebligat zarfı) Müvekkil şirket tarafından düzenlenen iade faturaları 18.01.2022 tarihlidir. Davacı tarafın söz konusu iade faturalarının kabul edilmediğine dair göndermiş olduğu ihtarname ise müvekkil şirkete 31.01.2022 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bilindiği üzere, Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2 maddesinde; “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” denilmektedir. Davacı taraf söz konusu iade faturalarına kanunda öngörülen 8 günlük süre içerisinde itiraz etmemiş, dolayısıyla söz konusu faturalarda yer alan içerikleri kabul etmiştir. Nitekim bu husus, müvekkil şirket tarafınca gönderilen—– Noterliği’nin 02.02.2022 tarihli ve—– yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı firmaya bildirilmiştir. (Ek-4: —–Noterliği’nin 02.02.2022 tarihli ve —– yevmiye numaralı ihtarnamesi) Davacı taraf, haksız ve kötüniyetli olarak tarafların mutabık kaldığı bedeli aşacak şekilde faturalar düzenleyerek müvekkil şirkete göndermiş, müvekkil şirket tarafınca söz konusu bedellerin kabul edilmediği bildirilerek iade faturalar düzenlenmiş, iade faturası düzenlenen tutarlar haricinde kalan kısım ise eksiksiz olarak davacı firmaya ödenmiştir. Bu husus ekte sunulan hesap ekstresi ve her iki şirketin ticari defterleri incelendiğinde ortaya çıkacaktır. Ayrıca davacı taraf müvekkil şirketçe düzenlenen iade faturalarına kanunda öngörülen süre içerisinde itiraz etmediğinden hukuken söz konusu fatura içeriklerini kabul etmiş sayılmaktadır. Davacı tarafın müvekkilden talep edebileceği hiçbir hak ve alacağı bulunamamasına rağmen —– numaralı dosyası ile müvekkil aleyhine icra takibi başlatılmış, tarafımızca söz konusu takibe süresi içinde itiraz edilmiştir. Ancak davacı tarafça itirazın iptali davası açılmış olup haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan işbu davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Davacı taraf dava dilekçesinde; —– resmi internet sitesinde yayınlanan çiğ süt birim fiyatlarında artış olduğu ve enflasyon sebebiyle maliyetlerin arttığını belirterek süt ürünlerinin yeni fiyatlarının müvekkil şirkete mail yoluyla bildirildiği belirtilmiştir. Söz konusu e-mail yazışmalarının dava dilekçesi ekinde sunulduğu belirtilmişse de gerek müvekkile tebliğ edilen evraklar arasında gerekse dosya kapsamında herhangi bir mail yazışması görülmemiştir. Kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için söz konusu fiyat artışının müvekkil şirkete elektronik posta yoluyla bildirildiği düşünülse dahi taraflar arasında yazılı bir anlaşma söz konusu olmadığı sürece fiyat artışının müvekkil tarafınca kabul edildiği sonucu çıkarılamaz.Taraflar birer ticari şirkettir, aralarındaki ticari ilişki ise bir satış ilişkisine dayanmaktadır. Bilindiği üzere, sözleşmesel ilişkideki asli edimlerden birisi davacı şirketçe söz konusu ürünlerin müvekkil şirkete teslimi, diğeri ise müvekkil şirket tarafınca söz konusu ürünlerin ücretinin ödenmesidir. Sözleşmenin kurucu unsurlarından birisi olan ürün fiyatında yapılan artışın elektronik posta yoluyla yapılması ticari bir şirketten beklenemez. Kaldı ki, söz konusu değişikliğin tek taraflı olarak davacı şirketçe bildirilmesi söz konusu fiyat artışının müvekkil şirket tarafınca kabul edildiği anlamına gelmez. Davacı taraf basiretli bir tacir olmanın gerekliliklerine aykırı şekilde tarafların mutabık kalmadığı bedelleri müvekkil firmaya yansıtmaya çalışmış ve haksız şekilde icra takibi başlatmıştır. Sözleşmesel ilişki içerisinde bulunan ticari şirketler arasında fiyat artışı gibi önemli değişikliklerin yazılı bir protokol ile ve şirket içinde bu tür finansal kararları almakla yetkilendirilmiş bir kişi tarafınca yapılması gerekmektedir. Ancak taraflar arasında böylesi bir anlaşma yapılmamıştır. Her iki tarafın ticari bir şirket olduğu göz önüne alındığında, tarafların mutabık kalmadığı ve buna ilişkin hiçbir delilin de sunulmadığı bir bedelin müvekkil tarafınca ödenmesi ticari hayatın olağan koşullarına uygun değildir.Davacı tarafından açılan haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın reddine karar verilmesini talep ederiz. Ayrıca davacı taraf, icra takibine konu alacağın müvekkil şirketten talep edilemeyeceğini bilinmesine rağmen haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatmış olduğundan İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2 maddesi uyarınca davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ederiz. Demektedir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava faturaya dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. Ödeme emri borçluya 08.07.2022 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı yasal süre içerisinde 12.07.2022 tarihinde ödeme emrine itiraz dilekçesini icra müdürlüğüne sunmuştur. İcra müdürlüğünce ödeme emrine itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğ edilmediği anlaşılmakla, itirazın iptali davalarının 1 sene içerisinde açılmasını öngören hak düşürücü sürenin başlamadığı ve davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.27/10/2022 tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 30/12/2022 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle;
“1.Davacı Davacı .—- ve Davalı —– defter ve kayıtlarının HMK 222. Maddesine göre kendi lehlerine delil kabul edilebileceği,
2.Davacının defter kayıtlarına göre Davalının 86.128,37 BORÇLU olduğu, Davalının defter kayıtlarına göre Davacıya İcra Takip tarihi itibari ile Borcu/alacağı, Olmadığı,
3.Davacı ile Davalı Arasındaki Cari hesap farkının Davalı Tarafında Keşide Edilerek Noter Kanalı ile İhtarname Ekinde Gönderilen 17 adet faturanın (76.876,02 TL) Davacı defter kayıtlarında olmamasından ve Davacı Tarafından 2022 yılında keşide edilen 2 adet faturanın davalı defter kayıtlarında olmamasından kaynaklandığı, (9.252,35 TL) Toplam Farkın 86.128, 37 TL olduğu,
4-Davacı tarafından düzenlenen 12/01/2022 Tarihli faturalara karşı Davalı tarafından 8 gün içinde 16.12.2022 tarihinde Davacıya 17 adet (76.876,02 TL) iade/fiyat farkı faturası düzenlendiği
5-Davacının, Davalı tarafından İhtarname ekinde gönderilen 17 adet faturaya karşı itirazının dosyada mevcut olmadığı, 8 gün içinde itiraz etmediği.
6-Dosyaya sunulu Davalı taraf 2021 BA formuna göre 12 adet belge karşılığı 79.833,20 TL (KDV hariç) Davacıdan alımının olduğu, Dosyaya Davacının 2021-2022 yılları ve Davalının 2022 yılı Ba-Bs formlarının sunulmadığı,” şeklinde tespitte bulunmuştur.
Taraflar arasında ticari ilişki olduğu konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf davacı tarafından düzenlenen faturalarda yer alan bedelin fahiş olup olmadığı, bedel üzerinden tenzilat yapılıp yapılamayacağı konusundadır. Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesi ile davacı tarafın süt ürünlerini mutabık kaldıkları fiyatı aşan bedelle müvekkiline sattığını ve fiyat farklarına ilişkin iade faturaları düzenlendiklerini belirtmiştir.Davacı yan 25.01.2022 tarih ——yevmiye nolu ihtarname ile fiyat farkı faturalarına itiraz ettiğinden davalı vekilinin faturalara itiraz edilemediğine ilişkin sunmuş olduğu savunma 6102 sayılı TTk’nın 18/2.maddesi uyarınca kabul edilmemiştir.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Davalı vekilinin vermiş olduğu cevap dilekçesi ile taraflar arasındaki akdi ilişkinin kabul edildiği anlaşılmıştır. Anlaşmazlık fatura bedellerinin fahiş olup olmadığı noktasındadır.Sözleşme serbestisini düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 26.maddesi uyarınca taraflar herhangi bir bedel üzerinde anlaşabileceklerdir. Davacı taraf 07.12.2021 ve 20.12.2021 tarihli mailler aracılığıyla süt ürünlerine ilişkin güncel fiyatları davalıya bildirmiş davalı taraf bu fiyatlara ilişkin herhangi bir itirazda bulunmamış ayrıca yeni fiyatlardan alınan süt ürünlerini alıp kullanmıştır. Bedelin fahiş olduğu veya anlaşılan miktardan yüksek olduğunu yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında davalı tarafın kanıtlaması gerekmektedir. Her ne kadar davalı vekilince taraflar arasında fiyatlara ilişkin mutabakat olduğu beyan edilmiş ise de dosya içerisinde davalı tarafça bu yönde sunulan bir delil bulunmadığından faturada yer alan bedellerin taraflarca anlaşılan bedeller olduğu kabul edilmiştir. Takip ve dava konusu 17 adet fatura ile sınırlı olduğundan faturalar bedeli olan 76.876,02 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne dair aşağıda ki şekilde karar verilmiştir.Alacağın likit olması konusunu Yargıtay Genel Kurulu ,——Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. Yargıtay —-Hukuk Dairesi’nin—–. Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle yüzde 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Tarafların tacir olduğu görülmekle takipte talep edilen faizin yerinde olduğu anlaşılmıştır.

Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; ——Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın 76.876,02 TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin kabul edilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilerek devamına,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan 76.876,02 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 76.876,02 TL lik kısım yönünden alınması gereken 5.251,40 TL harçtan peşin alınan 1.042,17 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.209,23 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 1.042,17 TL peşin harç ve 80,70 TL başvurma harcı davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 12.300,16 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 87,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.087,50 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 968,85 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8- Kabul red oranına göre belirlenen 1.176,00 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına, Yine Kabul red oranına göre belirlenen 144,00 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.