Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/561 E. 2023/51 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/561 Esas
KARAR NO: 2023/51
DAVA : İtirazın İptali (Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/08/2022
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkilinin davalı —–firmasının sahibi —– anlaşarak, nakliye işinde kullanılan ——olarak adlandırılan belgeyi, davalı —–kullanmak üzere anlaştıklarını, bu belgenin alımı için davalı firmanın sahibine ——– banka aracılığı ile ödeme yapıldığını, —– davalı firmada kullanılmak üzere alındığını ancak müvekkili firmaya verilen ortaklaşa kullanılması sözünden cayıldığını, bunun üzerine müvekkili firmanın ödemiş olduğu —– iade edilmesinin talep edildiğini, talepi üzerine parça parça ödemelerin yapıldığını, davalı firmanın ödemesi gereken ——- bakiye kaldığını, müvekkilinin davalı firmaya kalan bakiyenin ödemesi konusunda ikazlarda bulunmasına rağmen davalı firmanın ödeme yapmaktan kaçındığını, bunun üzerine müvekkilinin davalı tarafa karşı —–sayılı dosyası ile başlattığı icra takibine itiraz ettiğini, davanın açıldığını belirterek davalının —– yapmış olduğu haksız itirazın iptaline ve takibin devamına, yapılan haksız itiraz sebebiyle davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Her türlü fazlaya ilişkin talep, dava ve müracaat hakları saklı kalmak kaydı ile; öncelikle davanın husumet yönünden reddine, bunun mümkün olmaması halinde haksız ve hukuksuz olarak açılan işbu davanın esastan reddine, davanın açılmasında kusur ve ihmali bulunmayan müvekkilimiz aleyhine yargılama masrafı ve vekalet ücretine hükmedilmemesine, tüm yargılama masrafı ve vekalet ücretlerinin davacı üzerine bırakılmasına dair karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle; “Davalı ——– Sayın Mahkemenizde yapılan incelemede hazır bulunmadığı. Sayın Mahkemenize delil, belge ve defterlerini ibraz etmediği, ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişi bildiriminde de bulunmadığı, kayıtlarını ibraz etmeyen tarafın defter ibrazından kaçınmış sayılacakları karşı tarafın delillerini kabul etmiş sayılacakları ve haklarında ——tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7251 sayılı kanunun 23. Maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK’nın 222. Maddesinin 3. Fıkrası uyarınca ticari defterlerin sunulmaması halinde sunan tarafın kayıtlarına delil olarak dayanılacağı hususundaki takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu; Davacı ——– incelenen ticari defterleri ve dayandığı belgeler ile yardımcı defterlerinin birbirini tamamlaması, teyid etmesi ve usulune uygun tutulmuş olması nedeniyle TTK. md. 85 ve HMK 222. madde gereğince sahibi lehine delil niteliğinde bulunduğu; —– numaralı yevmiye defteri kaydında, ——dekontunda yer alan davacı ——- tarafından —– numaralı hesabına—–ödemeye ilişkin olduğu, bu husustaki takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu; Davacı——- incelenen kayıtlarına göre, taraflar arasında sözleşmeden dönülmesinden kaynaklı davalının bir kısım ödeme sonrası —— bakiye borcunun kaldığı; Davacı —– defterlerine göre, açık hesap ilişkisinden kaynaklı takip tarihi —– itibariyle davacı ——davalı ——– alacaklı olduğu; Davalı ——— incelemede hazır bulunmadığı ve Sayın Mahkemenize delil, belge ve defterlerini ibraz etmediği, ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişi bildiriminde de bulunmadığından tarafların defter kayıtları arasında farklılık bulunup bulunmadığının tespit edilemediği;” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Taraflar arasında davalı —- nakliye işinde kullanılan — davalı şirkette de kullanmak üzere anlaştıklarını, davalının şirket yetkilisi hesabına —–gönderildiğini, davalı yanca sözleşmeden dönüldüğünü, davalı yanın bir kısım ödeme sonrası bakiye alacağın kaldığını ileri sürerek takip başlatıldığı, takibe itiraz üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davalı yan süresinde cevap dilekçesi sunmadığı, bilirkişi raporunun dosyaya sunulmasından sonra “daya cevap dilekçesi” başlıklı—– havale tarihli beyan dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır. Davalı yan ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine esas olmak üzere mahkememize ibraz etmediği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin ticaret kayıtları celb edilip incelendiğinde (münferiden) Şirket Müdürünün —— olduğu görülmüştür.
Her iki tarafın dosyaya sunduğu banka dekontu incelendiğinde, ———- üzerinden davacı şirket hesabına davalı şirket temsilcisi —–hesabından —– bedelin gönderildiği tespit edilmiştir. İhtilaf konusu iş bu ————–bedelin sözleşmeden dönülmesinden kaynaklı geri ödenen bedel mahsup edildikten sonra bakiye alacağın tahsiline ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Davacı şirketin davalı şirket aleyhine başlatmış olduğu —–sayılı takipteki ödeme emri incelendiğinde —- asıl alacak üzerinden takip başlatıldığı, borcun sebebi kısmına—— yazıldığı görülmüştür.
Davacı şirket ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan bilirkişi raporunda “Davacı——– incelenen kayıtlarına göre, taraflar arasında sözleşmeden dönülmesinden kaynaklı davalının bir kısım ödeme sonrası——– bakiye borcunun kaldığı” tespit edilmiştir.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Her iki ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbiri ile uyuşması halinde ticari defterler ,içeriğine göre delil vasfına sahip olabilecektir.
Mahkememizce —— günü yapılması istenilen defter incelemesine davalı yanın hazır olmadığı duruşma olan 1 nolu celsede karar verildiği, davalı şirkete duruşma zaptının tebliği ile inceleme gün ve saati ihtar edildiği, davalının ticari defterlerini dosyaya ibraz etmediği gibi dava dosyasına ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişiyi bildirmediği, 6100 sayılı Hmk’nın 222/3. maddesinde,——tarihli resmi gazetede yayımlanan 7251 sayılı kanunla ticari defterlerin sunulmamasına ilişkin 23. madde ile değişiklik yapılmış ve ticari defterlerin davalı tarafından sunulmaması halinde davacının ticari defter kayıtlarının lehine delil olacağının belirtildiği, davacı davacı — incelenen defter kayıtlarına göre, taraflar arasında sözleşmeden dönülmesinden kaynaklı davalının bir kısım ödeme sonrası —– bakiye borcunun kaldığı, böylece bilirkişinin davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde takip tarihi itibariyle davacının davalıdan —— alacaklı olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır. Eldeki dosya incelendiğinde davalı tarafın ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere ibraz etmediği ve bu nedenle usulüne uygun tutulmuş davacı kayıtlarının ticari defterlerin delil niteliği göz önüne alınarak davacı lehine delil teşkil ettiği görülmüş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar bilirkişi raporunda alacak bedeli alternatifli olarak tespit edilmiş ve ikinci alternatifte açık hesap ilişkisinden kaynaklı davacının alacağının —olduğu ortaya konulmuş ise de davacı vekili dava dilekçesinde alacağın sebebini taraflar arasındaki sözleşmeye konu —— bakiyesi olarak belirlediği, takip dosyasında da borcun sebebi olarak açık hesap ilişkisinin ileri sürülmediği, davacı şirket ticari defter ve kayıtlarında —-bedel iadesine ilişkin alacağın takibinin yapılarak —- alacak kaydının mevcut olduğu, bu haliyle davacının talebinden fazlasına hükmedilemeyeceği, sonuç olarak açık hesap ilişkisinden ayrık olmak üzere salt —– yapılan ödemeden bakiye kalan alacak hakkında hüküm verilmesi gerektiği hususları hep bir arada değerlendirilerek kısmen kabul kısmen ret kararı verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu ——-‘Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir. Somut olayımızda davalı yan almış ödemeden bakiye kalan borcunun tespitini kendi ticari defter ve kayıtları üzerinden rahatça tayin ve tespit edebileceği hususu nazara alınarak söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilerek %20 icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalı tarafından ——— icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 49.000 TL üzerinden iptaline takibin 49.000 TL üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-49.000 TL üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatının (9.800 TL) davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 3.347,19‬ TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 850,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.496,33‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvuru harcı, 850,86 TL peşin harç toplamı 931,56‬ TL ile 1.298,50 TL ( Bilirkişi Ücreti, Tebligat Gideri, Müzekkere Gideri, Dosya Ücreti) olmak üzere toplam 2.230,06‬ TL yargılama giderinden davanın kabul 0,69 ve red 0,31 oranına göre hesaplanan 1.538,74 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan bir gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Arabuluculuk ücreti 1.320,00 TL’nin kabul oranına 910,8‬0 TL’sinin göre davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Arabuluculuk ücreti 1.320,00 TL’nin red oranına 409,2‬0 TL’sinin göre davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
9-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——–Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.19/01/2023