Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/514 E. 2023/932 K. 21.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/514
KARAR NO : 2023/932

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/07/2022
KARAR TARİHİ : 21/11/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin mirasbırakanı —– hakkında ——.İcra Müdürlüğünün —–. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, İpoteğin paraya çevrilmesi yoluna özgü icra emrinin tebliğ edildiğini, böyle bir takipte icra emri gönderilmesinin usulsüz olduğunu, İlerleyen süreçte—— vefat ettiğini, müvekkillerinin mirasçı sıfatıyla dosyaya dahil edildiğini, İpotek ilişkisi kurulurken mirasbırakan—–eşi —– muvafakatinin alınmadığını, bu yönüyle ipotek akdin hukuken geçersiz olduğunu, müteveffa borçlu —— ile dosya alacaklısı şirket arasında düzenlenen ipotek, teminat ipoteği olduğu doğmuş bir borcun bulunmadığını, taraflar arasında herhangi bir alışveriş yapılmadığını, şu hale göre sözü edilecek bir borcunda bulunmadığını, borcun söz konusu olması halinde borcun tutarı da maksimum 350.000,00 TL ile sınırlı olacağını, faiz ve diğer ferilerinin borca eklenmesinin mümkün olmadığını, bunlara rağmen alacaklı tarafın icra baskısı üzerine gayrimenkullerinin açık artırma ile satışını önlemek için alacaklı vekiline dosyaya mahsuben, —– aracılığı ile —— tarafından 29.09.2020 tarihinde 40.000 TL, —— aracılığı ile 14.08.2020 tarihinde 260.000 TL. Eft yolu ile ödeme yapıldığını, bu ödemelere rağmen alacaklı tarafın halen ipotekli taşınmazların icra yolu ile satışı için prosedürü yürüttüğünü, davalıya 350.000 TL. Üzerinden başlatılan takip konusu bedelle ilgili borçlu bulunmadıklarının tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmektedir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Hakkında ——. İcra Müd. —– sayılı dosyasında icra takibi bulunan borçlu —— henüz sağ iken hakkında icra takibinin kesinleştiğini, takibin devamında borçlu vefat ettiğinden veraset ilamı ile mirasçıların dosyaya dahil edildiğini, icra emrinin mirasçılara tebliğinde hukuka aykırılık olmadığını, tebligatların usulüne uygun şekilde yapıldığı, müvekkili şirketin —– olan ticari alacağının carilerde mevcut olduğunu, müteveffa —–kefil olduğunu taşınmazları üzerinde ipotek tesis ettiğin, ——. İcra Müdürülüğünün —-sayılı dosyasında borçluların —– ve —– arasında akdedilen sözleşmeye bağlı ticari defter ve faturadan doğan sabit cari borç sebebiyle, alacaklı müvekkili lehine —–. no’lu ipotek tesise edildiğini, Mezkur ipoteğin borçlu müteveffa henüz sağ iken—— ticari işletmesi ile ilgili borcuna kefaleten gerçekleştirilmiş olduğunu, borçlunun ipoteğe itirazı olmuşsa da itirazın icra hukuk mahkemesi tarafından reddedildiğini, borçlu ve alacaklısı müvekkili şirket arasında kurulan ipotek, cari hesap alacağı için kefaleten kurulduğundan TBK ve yerleşik Yargıtay kararları gereğince borçlunun eşinin muvafakatinin gerekli olmadığını, ikame edilen haksız davanın ve taleplerin reddini, davacıların %20 icra inkar tazminatına mahkumiyetini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmilini talep etmişlerdir.

DELİLLER:
—-Tapu Müdürlüğünün 20/07/2022 tarihli yazı cevabı, —— Vergi Dairesinin 02.02.2023 tarihli yazı cevabı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı.31/01/2023 tarihli ara karar ile dosyanın —– Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak ticari defter ve belge incelemesi için mali müşavir bilirkişiye tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 24.03.2023 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi raporunda özetle; Dava dosyası ve içeriği ile davalı şirket ticari defter kayıtları, fatura ve ödeme/çek/senet vb. belgelerinin tarafımdan tetkikinde; Davalı şirket ticari defter kayıtlarında dava konusu ipotekli taşınmazın ipoteğinden kaynaklı ödenen 300.000,00 TL nın kayıtlı olduğu, bakiye 50.000-TL ile ferileri hususunda alacakları bulunduğu,  Dava tarihinde davalı şirketin(dava dışı —— bakiye ticari alacağının bulunduğu, takibin devam ettiği anlaşılmaktadır.
Dosyanın Nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi ek raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 01.04.2023 tarihli bilirkişi ek raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi ek raporunda özetle; Dava dosyası ve içeriği ile davalı şirket ticari defter kayıtları, fatura ve ödeme/çek/senet vb. belgelerinin tarafımdan tekrar tetkikinde; Davalı şirketin —– ile 2017-2019 arasındaki ticari ilişkilerinde mal alışlarının bildirildiği BA Formu ile mal satışlarının bildirildiği BS Formu tutarları aylar itibariyle listelenen tutarlarda 2017-2019 arasında ticaret hacimlerini açıklamaktadır.
22/06/2023 tarihli ara karar ile dosyanın Nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 21.06.2023 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi raporunda özetle;—–İcra Dairesinin —– Esas sayılı dosyasında hesap tarihi 21.06.2023 itibariyle; Tablo 1 de yapılan hesaplamanın Sayın mahkemece kabulü halinde 128.842,95 TL bakiye borç olacağı, Tablo 2 de yapılan hesaplamanın Sayın mahkemece kabulü halinde 50.000,00 TL bakiye borç olacağı tespit edilmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, davacıların —–İcra Müdürlüğü’nün —–esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe konu borçtan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.—-. İcra Müdürlüğü’nün—– Sayılı İcra takibine konu alacak bakımından kısmi ödeme yapılmış olduğu iddiasına ve dava dilekçesinde istirdat talebi olmadığı gözetilerek bu aşamada davacıların menfi tespit davası açmasında hukuki yarar bulunduğu, davacıların davayı açmaktaki haklılık oranlarının dava tarihine göre tespit edilmesi, davacıların icra dosyasına konu alacak nedeni ile davalıya borçlu olup olmadığı hususlarında uyuşmazlığın toplandığı görülmektedir. —–.İcra Müdürlüğü’nün —– esas sayılı icra takibinde takip borçlusu —– vefatı nedeniyle mirasçılarının icra takibine dahil edildiği görülmektedir.—– Bölge Adliye Mahkemesi —-. Hukuk Dairesi’nin —-Esas ve —–Karar sayılı ilamında: “Bilindiği üzere, davacı, dava dilekçesinde tarafların kimler olduğunu belirtir ve dava, dava dilekçesinde gösterilen taraflar arasında devam eder. Ancak davanın açılmasından sonra, dava dilekçesinde gösterilen taraflarda değişiklik yapılması ihtiyacı ortaya çıkabilir. Bu değişiklik örneğin, taraflardan birinin dava sırasında ölmesinde veya dava yürürken dava konusunun devrinde olduğu gibi zorunlu (yasal) nedenlerle olabileceği gibi, davacının iradesine bağlı (iradi) değişiklik şeklinde de olabilir (—– Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, —–).” şeklinde belirtilmiştir. Bu açıklama ışığında icra takibinde kip borçlusu—— vefatı nedeniyle mirasçılarının icra takibine dahil edilmesinde usulsüzlük görülmemiştir.
Davacılar vekilince ipotek ilişkisi kurulurken eşin rızasının alınmadığından geçersiz olduğunu iddia etmiş, ipotek kurulan —– Mahallesi, 27 pafta, 142 Ada, 116 Parselde kayıtlı zemit kat—- no’lu ve —–no’lu taşınmazların tapu kayıtları getirilmiş, incelendiğinde taşınmazlarda aile konutu şerhi bulunmadığı ve ipotek akit tablosunda eş rızasının bulunmadığı anlaşılmıştır.—– Bölge Adliye Mahkemesi —– Hukuk Dairesi’nin —– Esas ve —–Karar sayılı ilamında; “Öncelikle TMK’nun 194. maddesindeki özel düzenleme uyarınca eşin rızasının alınması şartının ancak ipotek edilen taşınmazın aile konutu olması haline mahsus olduğunu belirtmek gerekir. Dosya içerisinde yer alan tapu kaydından ipoteğe konu taşınmazlar üzerinde aile konutu şerhi bulunmamaktadır. Kaldı ki davacı yan iş bu davada dava konusu ipotekli taşınmazların aile konutu olarak kullanıldığını ileri sürmemekte, ipotek tesis aşamasında eş rızasının alınmaması ya da usulüne uygun alınmaması nedeniyle ipoteğin geçersiz olduğu iddiasına dayanmaktadır.4721 sayılı TMK. madde 881; “Hâlen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir.” hükmünü amirdir. TBK’nun 603. Maddesi “Kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler, gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan diğer sözleşmelere de uygulanır.” hükmünü içermektedir. İpotek ile verilen teminat ise kişisel bir teminat olmayıp ayni bir teminattır. Bir başka anlatımla ipotek TBK’nun 603. Maddesi kapsamında olmadığından eş rızasının alınmasına gerek yoktur. Davalı bankanın tapuya güven ilkesi uyarınca davacı eşin muvafakatını alma zorunluluğu söz konusu olmadığından dava konusu ipotek sözleşmesi geçerlidir. (Emsal Yargıtay——. Hukuk Dairesi 28/11/2016 tarih ve—–Esas —– Karar,12/10/2017 tarih ve —-Esas —— Karar sayılı ilamları). ” şeklinde belirtilmiştir.
Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m. 194/1). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Bu geçersizliği, rızası gereken eş, konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla ancak evlilik birliği süresince ileri sürebilir. Evlilik ölümle veya boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise, Türk Medeni Kanunun 194. maddesinin “aile konutuna” sağladığı koruma da sona erer ve rıza alınmadan yapılan tasarruf işlemi yapıldığı andan itibaren geçerlilik kazanır. Davacı ile aile konutu üzerinde ipotek tesis ettiren eşi —— evliliği,——yargılama devam ederken 31.05.2012 tarihinde ölümü ile sona ermiştir. Evlilik ölüm ile sona erdiğine göre dava konusu taşınmaz aile konutu olma niteliğini kaybetmiştir. Diğer bir ifadeyle evliliğin sonlanmasıyla aile konutu ile kira sözleşmesini feshetme, devretme ve üzerindeki hakları sınırlandırmaya ilişkin kısıtlama “kendiliğinden” ortadan kalkar. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun —– Esas ve —–Karar sayılı ilamında açıklanmıştır.) Bu açıklamalar ışığında ipoteğin geçersiz olduğu itirazı yerinde görülmemiştir.İpotek kurulan taşınmazlardaki tapu kayıtları, ipotek akit tablosu ve ipotek talepnamesi incelendiğinde; dava dışı —– mevcut geçmiş ve gelecek borçlarına teminat olmak üzere, davalı şirket lehine faizsiz 20 yıl süreli süreli fekki bildirilinceye kadar 350.000,00 TL ipotek tesis edildiği ve tesis edilen ipoteğin üst sınır ipoteği olduğu anlaşılmıştır.Dava dışı ——mevcut geçmiş ve gelecek borçlarına teminat olmak üzere verilen ipotek bakımından davalı şirket ve dava dışı —– ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla talimat yazılarak alınan bilirkişi raporunda dava dışı —–davalı şirkete ipotek limitinden fazla borcu olduğu anlaşılmıştır.Dava öncesinde davalı şirkete 29/09/2020 tarihinde 40.000,00 TL ve 14/08/2020 tarihinde 260.000,00 Tl ödeme yapıldığı, belirtilen ödemelerin davalı şirket kayıtlarında göründüğü fakat icra dosyasına huzurdaki dava açıldıktan sonra bildirildiği anlaşılmıştır.TMK’nun 851 ve 881.maddelerinde ifadesini bulan azami meblağ ipoteğinde (üst sınır ipoteği) borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan, taşınmazların ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosundaki limitle sınırlanabilir. MK’nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç miktarının bu limiti aşması mümkün değildir. HGK’nun 24.05.1989 tarih ve——. sayılı kararında da yukarıdaki kural benimsemiştir. İpoteğin üst sınır ipoteği olması halinde borçlu sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumludur.
Somut olayda; MK’nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç miktarının limit olan 350.000,00 TL’yi aşması mümkün olmadığından; nitelikli hesap uzmanı tarafından tablo-2 olarak yapılan hesaplamanı dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla, aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın KISMEN KABULÜ ile
-Davacıların —-İcra Müdürlüğü’nün—– esas sayılı takibe konu borçtan dolayı davalı şirkete bakiye 50.000,00 TL borcunun bulunduğunun tespitine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 50.000,00 TL lik kısım yönünden alınması gereken 3.415,5‬0 TL harçtan peşin alınan 5.977,13 TL harcın mahsubu ile hazineye İrat Kaydına, bakiye 2.561,63‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara İADESİNE,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı yanın ödediği anlaşılan miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 47.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacıların borçlu olduğu anlaşılan miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 3.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 503,25 TL posta gideri, 3.415,50 TL peşin harç, 80,70 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 7.046,45 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 6.039,81 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacılara VERİLMESİNE, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde BIRAKILMASINA, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer OLMADIĞINA,Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacılar ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.