Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/482 E. 2023/597 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 022/482 Esas
KARAR NO:2023/597
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 01/07/2022
KARAR TARİHİ: 22/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davalarının kabulüne, davalı borçlunun——— dosyasına vaki İtirazın iptali ile %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle yetki ilk itirazlarının kabulüne ve dosyanın yetkili ve görevli —— Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, esasa ilişkin olarak ise davacının davasının reddine, müvekkili aleyhine haksız ve kötü niyetli olarak ———- üzerinden icra takibine girişen davacının %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;” Davacı——— dönemi yasal ticari defterlerinin; 6102 sayılı T.T.K. ve 213 sayılı V.U.K.’nun ticari defterlere ilişkin madde hükümlerine uygun esaslarda tutuldukları, açılış kapanış tasdiklerinin kanuni sürelerinde yapılmış, onaylanmış ve sahipleri lehine delil niteliklerinde oldukları tespit edilmiştir. Davacı —- ait olan ve mahkemenizin davacının bağlı olduğu —– celp ettirdiği —-beyanında davalı — düzenlediği ——- olarak beyan edildiği ve cari hesap ekstresi ile örtüştüğü tespit edilmiştir. Sayın Mahkemenin davalı —- bağlı olduğu —- celp ettirdiği —– beyannamesinde yapmış olduğu alışı ——– olarak beyan ettiği; incelenen dava dosyası kapsamında tespit edilmiştir. Nihai karar Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; Davacı —- davalı———-alacağı olduğu, davacının ticari defter kayıtları ve oluşan muavin defter hesap hareketleri ve bakiyesinden tespit edilmiştir. Davacının tespit edilen 14.298,19 TL. tutarlı asıl alacağına, taraflar tacir olduklarından, 3095/2 sayılı yasaya istinaden, 09.03.2022 takip tarihinden itibaren başlamak üzere %15,75 ve değişen oranlarda avans faizinin uygulanması gerekeceği, kanaatim hasıl olmuştur.” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
EK RAPOR: Bilirkişi ek raporunda özetle; “Kök raporumda bir değişiklik yapılmaması ve davalının yukarıda yaptığım değerlendirmelerim neticesinde davacının düzenlemiş olduğu; faturayı kabul etmesi gerekeceği sonucu ve kanaati hasıl olmuştur.” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf ,bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Takibe ve davaya konu edilen, ———- tutarlı, e-arşiv faturadan kaynaklı ihtilafın doğduğu anlaşılmıştır.Talimat mahkemesince aldırılan davalı yanın ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifeti ile incelenmesi neticesinde oluşturulan 22/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda; ” İcra takip tarihi itibariyle, davalının ticari defter kayıtlarına göre davacının davalıdan alacağı bulunmadığı,Davacının takibe konu ettiği ———tarihli faturayı davalı şirkete usulüne uygun tebliğ edip etmediği hususunda ve söz konusu fatura içeriği mal veya hizmetin teslim edildiğine dair bir bilgi ve belgenin dava dosyasında bulunmadığı, fakat davalının faturada belirtilen malları teslim almadığına ve faturanın iptalini isteyerek, davacı firmaya borcu olmadığına dair bildirim yaptığı belgelerin dava dosyasında mevcut olduğu, davalı şirketin defterlerinde söz konusu faturanın kayıtlı olmadığı, dava konusu faturanın tarafların —–tarafından gönderilen yazıda —— yönünde sonuç ve kanaate varıldığı anlaşılmıştır.
Davacı yanın ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifeti ile incelenmesi neticesinde oluşturulan 14/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda;
” Davacının tespit edilen 14.298,19 TL. tutarlı asıl alacağına, taraflar tacir olduklarından, 3095/2 sayılı yasaya istinaden, 09.03.2022 takip tarihinden itibaren başlamak üzere %15,75 ve değişen oranlarda avans faizinin uygulanması gerekeceği, kanaatim hasıl olmuştur. ” yönünde sonuç ve kanaate varıldığı anlaşılmıştır. 14/02/2023 tarihli bilirkişi raporuna karşı ileri sürülen itirazlar incelenerek bilirkişi tarafından kök rapordaki tespit ve kanaatlerinin cari olduğu yönünde değerlendirmelerde bulunduğu görülmüştür.Davada davacı ——– ödenecek tutarlı faturadan dolayı takip talebi başlatmış, davalı tarafta faturada belirtilen malları satın ve teslim almadığını belirterek borca itiraz etmiştir. Dava dosyasında dava konusu olan faturanın davalı tarafa tebliğ edildiği hususunda herhangi bir belge mevcut değildir. Fakat davalının elektronik faturada bahsedilen mal ve hizmetlerin taraflarına teslim edilmediğini ve faturanın iptalini belirten 28.08.2021 tarihli kaşeli ve imzalı yazısı ve ayrıca davacı tarafından gönderilmiş mutabakat formuna da; “size borcumuz yoktur dolayısıyla mutabık değiliz” şeklinde belirtilmiş kaşeli ve imzalı yazıları mevcuttur. Davalının defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde dava konusu faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir. Davacının takibe konu ettiği —- tarihli faturayı davalı şirkete usulüne uygun tebliğ edip etmediği hususunda ve söz konusu fatura içeriği mal veya hizmetin teslim edildiğine dair bir bilgi ve belgenin dava dosyasına sunulmadığı, davalının faturada belirtilen malları teslim almadığını ileri sürerek faturanın iptalini isteyerek, davacı firmaya borcu olmadığına dair bildirim yaptığı belgelerin dosyamız arasında olduğu, yine davalı şirketin defterlerinde de söz konusu faturanın kayıtlı olmadığı hususları hep bir arada değerlendirilerek davacının davalıya faturaya konu malları teslim ettiğinin ispatlanamaması karşısında açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı yan faturaya konu malların teslim edildiğine ilişkin tanık dinletme talebinde bulunmuştur. Benzer konuya ilişkin ——— sayılı ilamında; “Taraflar arasındaki somut davada, davacı taraf tarih ve satış bedeli itibariyle teslim iddiasını HMK’nın senetle ispat kuralları gereğince yazılı belge ile ispatlamak zorundadır. Mahkemece davalı tarafça tanık dinlenmesine karşı çıkılmadığı ve tanık beyanı ile teslim hususunun ispatlandığı değerlendirmesi yapılmışsa da, bu değerlendirme de yerinde değildir. Senetle ispat kuralı gereği yazılı belge ispat edilmesi gereken bir hususta tanık dinlenebilmesi için mahkemenin uyuşmazlıkta senetle ispat kuralı gereği tanık dinlenemeyeceği ihtarını yapıp davalı taraftan tanık dinlenmesine muvafakat edip etmediklerini sorması gereklidir.” şeklindeki tespit ve değerlendirmeler nazara alınarak cevap dilekçesinde davacı tarafından dinlenilmesi istenilen tanık ——- dinlenilmesi hususunda davalı yanın muvafakatinin olup olmadığı —— nolu celsede davalı vekilinden sorulmuş olup, davalı vekilinin tanık dinletmeye ilişkin muvafakatlerinin bulunmadığı anlaşılmakla sabık tanıkların dinlenmemesine karar verilmiştir.Her ne kadar davacı taraf alacak iddiasının kanıtlayamadığı sabit ise de davanın kötüniyetle açıldığının da sabit olmaması nedeniyle davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddi gerektiği anlaşılmakla koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir. ———-Davada reddedilen miktarın ——- kesinlik sınırı olan ——- altında kalması nazara alınarak kesin olarak karar verilmiştir. Zira————- karar sayılı ilamında benzer konuya ilişkin; ” … karar altına alınan miktarın yıllar itibariyle yeniden değerlendirme oranları nazara alındığında ———- yılı istinaf kesinlik sınırı olan 5.880,00 TL’ nin altında kaldığı, dolayısıyla istinafa gelen davalı yönünden kabul edilen dava miktarı itibariyle mahkeme kararının tutar itibariyle kesin nitelikte olduğu anlaşıldığından tarafça yapılan istinaf başvurusunun bu sebeplerle reddinin gerekeceği, kanunun bahşetmediği bir hakkın ise mahkemece taraflara verilemeyeceği, dolayısıyla yerel mahkeme kararında istinaf yasa yolunun açık olduğunun bildirilmesinin taraflar lehine kazanılmış hak doğurmayacağı üzere davalı vekilinin istinaflarının esastan incelenemeyeceği anlaşılmıştır. ” şeklinde karar verildiği görülmüştür.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının alacağına ilişkin talebin REDDİNE,
2-Davalı tarafından talep edilen kötü niyet tazimatının yasal şartları oluşmadığından talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 182,62 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 2,72 TL’ nin davacıya İADESİNE,
4-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ye göre tespit edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
7-1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, dava değeri kesinlik sınırının altında kalması nazara alınarak KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 22/06/2023