Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/466 E. 2022/722 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/466 Esas
KARAR NO : 2022/722

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/06/2022
KARAR TARİHİ : 10/11/2022

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkiline ait ——–plakalı araç ile davalı …—– ancak olay ——– idaresindeki —– araç arasında —— tarihinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, işbu kaza neticesinde —— oluşturulan trafik kazası kayıtlarında karşı tarafa %100 kusur atfedildiğini, ———— müvekkile ait araçta mezkur kaza nedeniyle değer kaybı ve hak mahrumiyet kaybı meydana geldiğini, kaza sonucu müvekkil araçta meydana gelen değer ve hak mahrumiyet —— uğradığı zarar miktarı tam olarak belirlenemediğini kaza sonucu müvekkili araçta değer ve hak mahrumiyet kaybı meydana geldiğini, müvekkiline ait araçta ———– mahrumiyet kaybı bedellerinin kaza tarihinden itibaren işleyecek olan faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı —— yapıla ————— istinaden tarafımın kusur oranının %100 olduğunu ifade ettiğini, Söz konusu kusur değerlendirmesi hatalı ve taraflı olduğunu, bu bakımdan mahkemenizce tarafsız bir bilirkişiye kazanın meydana gelmesinde tarafların kusurunun hesaplattırılarak bir değerlendirme yapılması zorunlu olduğunu, davacının asli kusur izafesi yersiz ve hatalı olduğunu, Türk Borçlar Kanunun 49’ncu maddesinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğunda———- illiyet bağıdır. Haksız fiil sorumluluğundan söz edebilmek için ortaya çıkan zararın haksız fiili meydana getiren fiil neticesinde olması gerektiğini, bir diğer ifade ile, davranış ile zarar arasında —— bulunması gerektiğini, bazı durumlarda davranış ile zarar arasındaki uygun illiyet bağının kesilmesi mümkün olduğunu, bu durumlarda davranış gerçekleştiren kişiyi haksız fiilden sorumlu tutmak mümkün olmadığını, bu durumlardan biri de zarar görenin kusuru olduğunu, bu kapsamda davacıda söz konusu kazanın meydana gelmesinde kusurludur ve davacının kusuru illiyet bağını kesecek nitelikte olduğunu, ayrıca davacı,———- dosya ile aynı olay için icra takibi başlatmıştır ve itirazları üzerine icra takibi durdurulmuştur. Davacı derdest takiple aynı konuda dava açmakla kötü niyetli olduğunu, davacının kaza tarihinden itibaren faiz istemi hukuka aykırı olup; bu konuda da itiraz ettiklerini, ayrıca davacının —– istenen tedbir talepleri de, davanın değeri göz önünde bulundurulduğunda dürüstlük kuralına uygun değildir, ve reddinin gerektiğini beyan ederek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1. maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır. HMK 114/1.c maddesi uyarınca “Mahkemenin görevli olması” dava şartlarından olup, HMK 138 maddesi dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerekmektedir. HMK 115. maddesinde ise “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir…” düzenlemesi yer almaktadır.
TTK’nun 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1.fıkrasında “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan ———– tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda …” sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, ——————–kişiye————– denir” hükmünü içermektedir.
6102 sayılı TTK 16/1.maddesinde: —- varmak için ticari———— ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere ————— kişileri tarafından —- ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.” ve TTK’nun 19. maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Davacı şirket ve davalı şirketin Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir oldukları, meydana gelen trafik kazasında davacı şirkete ait araçla davalı şirkete ait aracın çarpışması sebebiyle maddi zarar meydana geldiği, dosyada mevcut kaza tarafı araçların ———- aracında hususi araç olduğu, olayın haksız fiil kapsamında kaldığı ve olay sırasında hasar gören araçların davacı ve davalı ——işletmeleri ile ilgili olduğuna dair bir delilin bulunmadığı, hal böyle olunca da davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla————— dava şartı yokluğu nedeniyle usuldan reddi ile mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden, İstinaf yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli——- Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, aksi taktirde mahkememizce Resen davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece KARAR VERİLMESİNE,
4-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi için taraflardan biri tarafından başvuruda bulunulmadığı takdirde, mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesine, harç, yargılama gideri, vekalet ücreti, gider avansı vd hususların talep halinde, 6100 Sayılı HMK’nın 331/2. ve 331/2. maddesi gereğince mahkememizce hüküm altına ALINMASINA,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair tarafların yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı