Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/463 E. 2023/631 K. 11.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/463 Esas
KARAR NO:2023/631
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/12/2018
KARAR TARİHİ: 11/07/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi

DAVA:Davacı vekili 27/07/2020 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı arasında —– sözleşmesi ile —-imzalandığını, davalının 02.10.2013 tarihinden itibaren 24 ay süre içinde 20 milyon —– göndermeyi taahhüt ettiğini, bu taahhüde karşılık davalının gönderdiği —- indirimli ücret üzerinde 0,022 TL/adet üzerinden ücretlendirildiğini ancak taahhüt süresince davalının belirtilen —- kadar gönderim yapmadığını, gönderilen sms adedinin 13.065.579 adet olduğunu, —- miktarının taahhüt kapsamında yerine getirilmediğini, gönderilen —– miktarı ile eksik kalan ——–miktarı arasındaki farkın ücretlendirileceği ve davalı tarafından ödeneceğinin sözleşmede belirtildiği, bu nedenle eksik — bedelli —— numaralı faturaların davalı adına düzenlendiğini, fatura vadelerinin 30.04.2016 olmasına rağmen davalının ödeme yapmadığını, bu nedenle davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığını, davalının faturalara konu hizmeti almadığı iddiasının yerinde olmadığını, anılan nedenlerle fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL’nin davalı şirketten tahsil edilerek müvekkile ödenmesi iddia ve talebiyle huzurdaki davayı ikame etmiştir.
Davacı vekili 22/10/2020 harç tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini artırdığı görülmüştür.

CEVAP:Davaya konu faturaların müvekkile tebliğ edilmediğini, iddia edilen taahhütnamedeki İmzanın müvekkile ait olmadığını, bu nedenle taahhütnamenin müvekkili bağlamayacağını, ——- yürürlüğe girdiğini ve önceden izin alınmadan —- yasaklandığını, bu yasaklama dolayısıyla Tacirlerin özel kişilere—- veya email gönderimi neredeyse durma noktasına geldiğini, bu kanuna dayalı olarak ———–gönderimi yasaklandığını, dolayısıyla iddia edilen taahhüdün yerine getirilememesi, zaten bir yasal zorunluluktan kaynaklandığını, bu nedenle zaten müvekkil Şirketin elinde olmayan, yani yasal zorunluluktan kaynaklanan — gönderimi azalmasından müvekkil Şirketin sorumlu tutulamayacağından hareketle davanın reddini savunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava,———– kapsamında davacı tarafından açılan alacak davasıdır.
Taraflar arasında 04/10/2013 tarihli abonelik sözleşmesi ve bu sözleşmenin eki olarak 02/10/2013 tarihli —- sözleşmesi akdettikleri görülmüştür. Toplu — taahhütnamesine göre 24 ay boyunca 25 milyon adet —-gönderiminin davalı tarafça taahhüt edildiği ve taahhüt kapsamında yerine getirilmeyen— miktarı açısından bu—- gerçekleşmiş gibi fatura edileceği kararlaştırılmıştır.19 ay boyunca 13.065.579 adet — gönderiminin gerçekleştirildiği görülmüştür. ——- istemlerinde ve davacı tarafından sunulan belgelerde toplu — gönderiminin alt limitinin 20.000.000 olarak belirlenip taahhüt alındığı ve netice olarak 6.934.421 adet —–taahhüt kapsamında gönderilmediği görülmüştür. Nitekim taahhüt olarak alınan miktar için her bir ——ücretinin 0,022 TL olarak belirlendiği görülmüştür.Davalı vekili tarafından imzaya yapılan itiraz sonucunda davalı şirket yetkilisine imza örneklerinin alınması için davetiye çıkarılmışsa da davalı şirket yetkilisi belirlenen gün ve saatte duruşmada hazır bulunmamıştır. Davalı şirket yetkilisinin imza örnekleri sunmak için duruşmaya icabet etmemesi nedeniyle imzanın kendisinden sadır olduğu kabul edilmiştir. Mahkememizce yapılan yargılama sonrası verilen karar üzerine kanun yolu incelemesinin yapıldığı —– sayılı bozma ilamında da değinildiği üzere;
Taraflar arasında imzalanan 04/10/2013 tarihli —– bu sözleşmenin eki olan 02/10/2013 tarihli ——- gereğince , davalının —- adet bareminde —- gönderim birim fiyatı 4.5 kr olmasına rağmen davalının bu taahhüdü karşılığında —– gönderim birim fiyatının 2.2 kr olarak belirlendiği,19 aylık süre boyunca davalı tarafından 13.065.579 adet — gönderiminin gerçekleştiği, taahhütte yer alan 6.693.421 adet — ait taahhüdün gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.Davacı —— davalının taahhüdüne rağmen gerçekleşmeyen 6.693.421 adet —- karşılığı düzenlediği fatura bedelinin ödenmesini talep etmektedir.Davalı ise, 6.693.421 — taahhüdünün yerine getirilmediğini kabul etmekle birlikte bunun yasal değişiklikler karşısında oluşan zorunluluktan kaynaklandığını, ayrıca hizmet almadığını beyanla gönderilemeyen —- bedelinden sorumlu tutulamayacağını beyan etmektedir.6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun; ” İfa imkânsızlığı ” başlıklı 136.maddesinde;” Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer.Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır.Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.””Kısmi ifa imkânsızlığı” başlıklı 137.maddesinde ise;” Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle kısmen imkânsızlaşırsa borçlu, borcunun sadece imkânsızlaşan kısmından kurtulur. Ancak, bu kısmi ifa imkânsızlığı önceden öngörülseydi taraflarca böyle bir sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, borcun tamamı sona erer.
Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, bir tarafın borcu kısmen imkânsızlaşır ve alacaklı kısmi ifaya razı olursa, karşı edim de o oranda ifa edilir. Alacaklının böyle bir ifaya razı olmaması veya karşı edimin bölünemeyen nitelikte olması durumunda, tam imkânsızlık hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.Somut olay açısından—— uyarınca elektronik ticari iletilerin alıcılara gönderilmesi için önceden onay alınması gerektiği düzenlenmiştir. Onayın ne şekilde alınacağı ise 15.07.2015 tarihinde yürürlüğe giren Ticari İletişim ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında ki Yönetmelik 7. Maddesi uyarınca belirlenmiş olup bahse konu kanun ile kanunun yürürlük tarihi olan 01.05.2015 tarihinden itibaren davalının herhangi bir kusurunun bulunmadığı hukuksal ifa imkansızlığı kapsamında değerlendirilebilecek yasak mahiyetinde ki kısıtlamanın uygulamaya konulduğu anlaşılmaktadır.Kanun ile getirilen onaya tabi tutma ve izin alma halleri de yasak mahiyetinde olup sonradan ortaya çıkan imkansızlık halini oluşturmaktadır.
Her ne kadar ek bilirkişi raporunda ——– tarihi baz alınıp aylık ——- ortalaması alınarak hesaplama yapılmış ise de yasaklamanın yani imkansızlık halinin ilgili kanunun yürürlük tarihi olan 01.05.2015 tarihi itibarıyla başladığı yönetmeliğin ise mahiyeti itibarıyla kanun uygulamasını kolaylaştırma amacıyla sınırlı olduğu ve yeni bir yasaklama getirmediği bu nedenle imkansızlık halinin başlama tarihinin 01.05.2015 tarihinin alınması gerektiği kaldı ki taraflar arasında bu tarih öncesine ilişkin uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle de her ne kadar davacı tarafça taahhüt süresi sonrası taahhüt edilip gönderilmeyen bakiye —— gönderim ücreti talep edilmiş ise de taraflar arasında ki taahhüt süresinin 24 ay olduğu ancak 01.5.2015 tarihi itibariyle TBK 136 m. kapsamında davalı açısından ifa imkansızlığı hali oluştuğu ayrıca taraflar arasında ki abonelik ve taahhüt sözleşmesinde 24 aylık taahhüt süresinin bitimi öncesi —— tarihleri arasına ilişkin davalının gönderilmeyen sms bedeli ödemesini zorunlu tutar ayrıca bir taahhüt bulunmadığı ve bu sebeple 01.05.2015 tarihi itibarıyla taahhüt yükümlülüğünün ortadan kalktığı ve herhangi bir alacak bulunmadığı kabulüyle davanın 152.557,26 TL üzerinden reddine dair aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur.

Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Peşin alınan 170,78 TL harç ile 2.435,00 TL ıslah harcının toplamı olan 2.605,78‬ TL’den alınması gerekli 269,80 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 2.335,98‬ TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 23.883,59 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/07/2023