Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/431 E. 2023/21 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/431 Esas
KARAR NO : 2023/21

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/09/2021
KARAR TARİHİ : 12/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —– ait—– plaka sayılı araç 22.01.2021 günü saat 18,30 da müvekkilinin sevk ve idaresindeyken——adına kayıtlı bulunan ve —– idaresinde bulunan ——- plakalı araçla kazaya karıştığını ve tutanağın tutulduğunu, kazanın 22/01/2021 cuma günü 18.30 sularında meydana geldiğini, sıkışık trafikte müvekkilinin durma noktasında ilerlerken, karşı yana ait araç müvekkilinin arkasından önce sola doğru çıkış yapmış olduğunu, oradan gelen motorsikleti gördüğünde direksiyonu ters yöne kırarak hızla sol arkadan müvekkilin aracına çarpmış olduğunu, bu arada motorsikletli sürücünün yere düşerek bağırmaya başlamış olduğunu sürücünün panik içerisinde aniden sola sonra tekrar sağa kırarak ilk darbede yönü değişen müvekkilinin aracına önce sol arka kapıdan, sonra ikinci kez de sol ön kapıdan tekrar çarpmış olduğunu, ikinci çarpma nedeni ile müvekkilin aracının yönünün değişmiş olduğunu, sürücü beyanında kör noktada kalan müvekkilinin aracını görmediğini, çarptığını fark etmediğini, aracında 30 ton kum olduğunu beyan ettiğini, her iki çarpmada da vuran ve kusurlu tarafın karşı yan olduğunu, kaza tutanağındaki çizimlerin çarpma anının değil çarpmalar sonrası araçların konumunu gösterir şekilde çizildiğini, kazanın —– üzerinde, ——önlerinde meydana geldiğini, KUSUR TESPİTİ için, —— sayılı dosyasından başvuru yapıldığını mobese görüntülerinin bulunmaması, kaza yerinde fren izi vb izlerin kalmadığını bu nedenle keşif ve incelemenin yapılmadığını, —— sistemine kusur oranı %50- %50 olarak girildiğini bu oranı kabul etmediklerini, ——- Başvuru ve ——– dosya numarası ile başvuru yapıldığını ve taraflarca anlaşmaya yarılamadığını,——- numaralı bildirim ile başvuru yapıldığını fakat sigortanın herhangi bir ödeme ve düzeltme yapmadığını beyan ederek, taraflar ve tanıklar dinlenerek keşif ile bilirkişi incelemesi yapılmasını, zararların ve aracında meydana gelen değer kaybının ne kadar olduğunun belirlenmesini, alacak olarak şimdilik 1.000 TL sinin davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesini, zarar tutarının kaza tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasını, avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı——vekilinin cevap dilekçesinde özetle;—— müvekkili şirkete ait olan —— Plaka Sayılı ticari araç ile 22.01.2021 tarihinde—– kapalı trafikte ilerlerken, mülkiyeti —— Plaka sayılı araç ile —–trafik kazasına karıştığını, müvekkili şirkete ait aracı kullanan şoförün, trafikte normal seyrinde iken, tüm kontrolleri sağlayıp sinyalini vererek sol şeride geçiş yaptığını ve o esnada aniden—— isimli şahsa ait motorun önüne çıktığını fark edince ona çarpmamak adına direksiyonu hafifçe sağa kırdığını ve o sırada kör noktada bulunan——Plaka Sayılı araca çarptığını, söz konusu olayda—–Plaka Sayılı aracın, müvekkili şirkete ait ——- isimli şoförün sevk ve idaresindeki aracın kör noktasında olduğundan ne şoför ne de müvekkili şirkete bir kusur izafe edilemeyeceğini,—— Plaka Sayılı araç, şoförün göremeyeceği noktada bulunarak kendi aracına çarpmasına sebebiyet vermiş olup kabul beyan etmemekle birlikte kusur oranı dahi davacı yanın kusursuz bulunduğu iddialarının aksine %50-%50 olarak belirlendiğini, davacı dava dilekçesinde trafiğin durma noktasında olup kendilerinin çok ağır seyir halinde olduklarını belirtirken diğer yandan müvekkili şirkete ait aracın hızla sol arkadan kendilerine çarptığını belirtmesinin çelişki içerdiğini, duran trafikte karşı tarafın dava dilekçesinde belirttiği üzere gaza basılmış olsa idi müvekkili şirkete ait aracın sadece——Plaka Sayılı araca değil başka araçlara da çarparak zincirleme kaza meydana gelmesi gerektiğini, olay yerine gelen polis ekipleri ile Trafik Kazası Tespit Tutanağı tutulmuşsa da; bu tutanak doğrultusunda tanzim edilen kusur raporuna göre müvekkili şirkete ait —— Plaka Sayılı aracın %50 kusurlu olarak belirlendiğini, dava konusu olayda asli kusurlu müvekkil şirkete ait olan aracın aniden önüne çıkıp şoförün paniğine sebep olan ——- isimli motorun sürücüsü olduğunu, aracın kör noktasında bulunup gerekli dikkat ve özeni göstermeyen araç sürücüsü——kusurlu olduğunun zaten ortada olduğunu, müvekkili şirket ve şirkete ait aracın sürücüsü olan —– bu kazada hiçbir kusuru bulunmamasına rağmen yapılan hatalı tespitin, müvekkili şirketin ve şirkete ait araç sürücüsü olan —— içerisinde bulunduğu durumu daha da zora soktuğunu beyan ile, fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla; davacının haksız ve mesnetsiz tüm iddia ve taleplerinin reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı—–vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde bahsi geçen 22/01/2021 tarihli kazaya karıştığı belirtilen ——plakalı aracın, müvekkili olduğu şirkete 19/03/2020-19/03/2021 tarihleri arasında geçerli olmak üzere —– numaralı Karayolları Motorlu Araçlar —— ile sigortalandığını, poliçeyi belirtmelerinin davayı kabul ettikleri anlamına gelmediğini, sigorta şirketi nezdinde —— nolu hasar dosyası açıldığını, karşı araç kasko sigortacısı olan —— 30.03.2021 tarihinde 2.375-TL, 29.04.2021 tarihinde 4.592,47-TL hasar bedeli ödendiğini, bu nedenle davacının bakiye hasar bedeli talebinin reddi gerektiğini, dosyada kusur tespitinin yapılması gerektiğini, kusur tespitinin yapılabilmesi için dosyanın ——- gönderilmesini, dava konusunun Asliye Ticaret Mahkemelerinin görev alanına girdiğini, dosyada öncelikle görevsizlik kararı verilmesini, değer kaybı tazminatı talebi yönünden müvekkil şirkete usulüne uygun ve gerekli evraklarla başvuru yapılmamış olduğunu bu nedenle davanın usulden reddini, davacının değer kaybı ve hasar tazminatı talebine yönelik bilirkişi raporu alınmasını ve yapılacak hesaplamanın Yürülükte bulunan ve —– Yayınlanan Karayolları Motorlu Araçlar ——Genel Şartlar Eki uyarınca yapılmasını, müvekkili olduğu şirket temerrüde düşmediğini ve haksız olarak talep edilen faiz talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”KUSUR YÖNÜNDEN:a)Davalı sürücü ——plaka sayılı —– marka çekici sürücüsü) —– %100 (Yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu,b)Davacı sürücü —– plaka sayılı otomobil sürücüsü)——-kusursuz olduğu,c) Mahkeme Heyeti ile birlikte mahallinde yapılan keşifteki tespitler, keşif mahallindeki tanık beyanı içeriği, olaya ait fotoğraflardaki araçların son konumları, hasar durumları, mahal ve yol özellikleri de dikkate alındığında ——- kusur durumuna uyulmadığı, HASAR YÖNÜNDEN: 22/01/2021 tarihinde meydana gelen olaya ait trafik kazası tespit tutanağındaki tespitlerin,—— plakalı araçta meydana gelen maddi hasar ile uyumlu olduğu, Söz konusu aracın toplam hasar tutarının KDV hariç 13.507,26 TL, (KDV dahil 15.938,47 TL) olabileceği, kusur oranı dikkate alındığında; (KDV hariç 13.507,26 TL Hasar Tutarı x %100 Kusur oranı) 13.507,26 TL olabileceği, (KDV dahil 15.938,47 TL Hasar Tutarı x %100 Kusur oranı) 15.938.47 TL olabileceği, DEĞER KAYBI YÖNÜNDEN: (Değer Kaybı Hesaplamasında; Dava konusu —— plaka sayılı aracın modeli, yaşı, km’si, aracın hasar geçmişinin incelenmesinde dava konusu kazadan öncesine ait sisteme kayıtlı 8 ADET KAZA KAYDININ bulunduğu hususu, parça-malzeme-işçilik kalemlerinin niteliği, 22/01/2021 tarihli kazaya ait hasar fotoğraflanndaki hasarın şekli ve niteliği dikkate alınarak Yargıtay Kararları* doğrultusunda değerlendirilmiştir) ——–sayılı kararı) KTK.m.90’da yer alan “ve genel şartlarda ifadesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği de dikkate alınarak değer kaybı yönünden aşağıdaki yönteme göre sonuç belirlenmiş olup;- Serbest Piyasa Koşullarına göre değerlendirmede; Dava konusu —–plaka sayılı ——model araçta oluşan değer kaybı için davaya konu edilen ve davalı tarafın tazmin etmesi istenilen toplam değer kaybı tutarının Yargıtay Kararları doğrultusunda (Aracın serbest piyasa koşullarında dava konusu kazadan önceki 2. el piyasa rayiç değeri ile dava konusu kazadan sonraki onarılmış haldeki 2. el piyasa rayiç değeri arasındaki fark) kaza tarihi itibariyle “ayrıntıları yukarıda açıklanan nedenlerle”; serbest piyasa koşullarında 2.000,00 TL olabileceği değerlendirilmiş olup, sürücünün kusuruna isabet eden tutar dikkate alındığında;(2.000,00 TL Değer Kaybı Tutarı x %100 Kusur oranı) 2.000,00 TL olabileceği, ——gelen belgelerden dava konusu aracın, dava konusu olan—–kapsamındaki kazalardan birinde, dava konusu aracın sürücüsünün %100 kusurlu olduğu kaza da dahil (arkadan çarpma) 5 adet hasar dosyası olduğunun anlaşıldığı (Tablo 2),” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
FERAGAT: Davacı vekilinin feragat dilekçesinde özetle; Anılan dosyasında protokol gereğince davalılar ile sulh olunmuş olunduğunu, tüm taraf vekilleri sulh protokolü gereğince yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini protokolde imza altına almış olduklarını, sulh nedeni ile müvekkilinin zararının giderilmiş olduğunu ve iş bu davanın konusuz kalmış olduğunu, protokol gereğince asıl alacak, faiz, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
SULH: Davalı ——vekilinin sulh dilekçesinde özetle;Belirtilen dosyada, davacı vekili ile sulh olmak ve talep hususunda karşılıklı ibralaşmakla, davada vekalet ücreti ve / veya yargılama gideri hususunda hiçbir taleplerinin olmadığını beyan ettikleri, davacı vekilinin feragat beyanı doğrultusunda gereğinin yapılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi tazminat davasıdır.
Davacı vekili 15/12/2022 havalı tarihli dilekçesi ile; “sulh nedeni ile müvekkilin zararı giderilmiş ve iş bu dava konusuz kalmış olup, protokol gereğince asıl alacak, faiz, yargılama gideri ve vekalet ücreti talebimiz olmadığını beyan ederiz” şeklinde talepte bulunduğu anlaşılmıştır.Davalı sigorta vekilinin 16/12/2022 tarihli dilekçesi ile; ” Huzurdaki davada, vekalet ücreti ve / veya yargılama gideri hususunda hiçbir talebimizin olmadığını beyan eder, davacı vekilinin feragat beyanı doğrultusunda gereğinin yapılmasını saygı ile bilvekale arz ve talep ederiz.” şeklinde talepte bulunduğu anlaşılmıştır.Taraflar arasında imzalandığı anlaşılan 09/12/2022 tarihli İbraname ve Sulh Anlaşması incelendiğinde; ” İş bu sulh Protokolü taraflarca —– konumda olan —— esas sayılı dosyasına protokolün gereği olan meblağın ödenmesinden itibaren 5 gün içerisinde sunacaklar ve sulh nedeni ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini talep edecekler, tüm taraflar/vekilleri ayrı ayrı yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığını kabul ederler, bu kabulü ayrıca mahkemeye beyan edeceklerdir. ” şeklinde anlaşmaya varıldığı anlaşılmıştır.
Sulh; HMK’nin 313’üncü maddesi uyarınca görülmekte olan bir davada, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Aynı Kanunun 315’inci maddesi gereğince sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. ——-Davalı sigorta şirketi vekilinin vermiş olduğu 16/12/2022 tarihli dilekçesinde, tarafların sulh protokolü yaparak bu protokol çerçevesinde davacının feragat ettiğini, bu nedenle davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.
Davacı vekilinin vermiş olduğu 15/12/2022 havale tarihli dilekçesinde özetle; tarafların sulh olduğunu, davanın konusuz kaldığını, karşı taraftan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını bu yönde hüküm kurulmasını talep etmiştir.Dilekçeler, davacı ve davalı vekilinin beyanı ve tüm dosya kapsamı incelendiğinde, taraflar sulh olduğundan, davanın konusuz kalması nedeni ile Karar Verilmesine Yer Olmadığına dair karar verilmesi gerekmiş olup, bu nedenle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.6100 sayılı HMK’nın 331. maddesinde; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” şeklinde hüküm tesis edildiği görülmüştür. Yargılama giderleri yönünden ise HMK 331/1 maddesi gereğince yapılan değerlendirmede, davacının davanın açıldığı tarih itibariyle dava açmakta haklı olduğu, ancak sulh protokolü kapsamında yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması talep edildiği, arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında olduğu—— karar sayılı ilamı nazara alınarak yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalının sorumlu olduğuna karar verilmiş ise de tarafların karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmaması hususu nazara alınarak arabuluculuk ücreti davacı üzerinde bırakılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl alacağa ilişkin davanın konusuz kalması nedeniyle ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Sunulan sulh protokolü uyarınca taraflar lehine ve aleyhine avukatlık ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Taraf vekillerinin karşılıklı olarak vekalet ücretine yönelik talepleri nazara alınarak vekalet ücreti hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Sulhun ilk celseden sonra yapıldığı anlaşıldığından Harçlar Kanunun 22. Maddesi uyarınca alınması gereken 113,93 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak yatırılan 59,30 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 54,63‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine
6-Yapılan masrafların masrafı yapan taraf üzerinde bırakılmasına,
7-Artan gider avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
8-1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde—— Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.