Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/43 E. 2022/582 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/43
KARAR NO:2022/582

DAVA:Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti
DAVA TARİHİ:18/01/2022
KARAR TARİHİ:30/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri —Yönetim Kurulu’nun — tarih ve —sayılı kararı ile — üye olarak alındıkları, konutlarının teslim edilmesine müteakip üye değillermiş gibi hiçbir genel kurul toplantısına çağrılmadıklarını, bu süreçte —önce tasfiye haline girdiği, sonrasında ise tasfiye halinden çıkarıldığı, ancak konutların tümünün teslim edildiği,— başkanının müvekkillerinin üyeliği kanunen devam etmesine rağmen kendi akrabalarını — üye yapmakla —-genel kurulunda istediği kararları aldırmakta olduğu, —sayılı dosyası ile — atanması istemiyle açmış oldukları davanın müvekkillerinin —- tarihli genel kurul toplantısında ortaklıktan çıkarılması ve taraflarının bu genel kurul kararına karşı süresi içinde iptal davası açmamaları nedeniyle usulden reddedildiği, işbu kararı gerekçeli kararın tarafımıza tebliğ edildiği— tarihinde öğrendiklerini; dosyanın son celsesine tevkille giren —arkadaşlarının dosyayı bilmediğinden herhangi bir iptal davası olmadığını beyan ettiğini, oysaki iptal davasının hangi genel kurul kararına karşı açmadıklarından ziyade genel kurulun toplanıp toplanmadığını dahi bilmedikleri, gerekçeli kararla birlikte bu genel kurulun —- tarihinde yapıldığını öğrendiklerini, — sayılı Kooperatifler Kanunun 16. maddesi hükmünde yer aldığını, müvekkillerinin— tarihli toplantıya çağrılmadıkları ve haklarındaki çıkarma kararının kendilerine tebliğ edilmediğini, böyle bir toplantı olduğunu ve bu toplantıda müvekkillerinin ortaklıktan çıkarıldığını gerekçeli kararın yazılması ile öğrendiklerini, müvekkillerinin bilmedikleri bir karara itiraz edemeyeceklerini, ortağın çıkarma kararı verildiği sırada genel kurulda bulunmasının tebligat zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağını, Yargıtay’a göre de genel kurulca alınan çıkarma kararının, hakkında çıkarılma kararı alınan kişinin genel kurula bizzat katılması halinde dahi kendisine tebliğ edilmesinin gerektiği, çıkarılma kararının ortağa tebliğ edildiğinin ispatının—- ait olduğu, kanuna göre —- aracılığıyla tebligatın bir şekil şartı olduğu, — müvekkillerinin açmış olduğu —- atanması davasından sonra müvekkillerini ortaklıktan çıkarmak istendiği, dava açıldıktan hemen sonraki genel kurul toplantısında müvekkilleri hakkında ihraç kararı verildiği, davalı —- bu şekilde —tasfiyesini engellemeye çalıştığı ve müvekkillerince açılmış olan —-atanma talepli davanın da kaybedilmesine neden olmaya çalışıldığı, tebliğ edilen bir karar olmadığı ve bu haliyle de yasada belirtilen hak düşürücü sürenin dolmadığı ve hatta başlamadığı hususlarının değerlendirilmesini bu kararı öğrendikleri — tarihine müteakip işbu tespit ve iptal davasını açtıklarını; davanın kabulü ile, —- müvekkillerine ilişkin usul ve yasaya aykırı üyelikten çıkarma kararının iptalini ve müvekkillerinin — üyeliğinin tespitini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yan üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı — kaydının — tarih ve — sayılı kararı ile yapıldığı, — tarihinde—- verildiği davacının tapusunu aldığına ve istifasını sunduğuna dair talep dilekçesine istinaden— tarih ve —-kararda istifasının oybirliği ile kabul edildiği, ilk genel kurulda istifasına istinaden üyelikten çıkarılacağına dair şerh konulduğu, — tarihli genel kurul kararı ile üyeliğinin sona erdiği, — sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 10. maddesinde her ortağın —- çıkma hakkının bulunduğunun açıkça yer aldığı, — açık kapı ilkesinin benimsenmiş olduğunu ve —- giren veya çıkan ortak sayısının değişebilmekte ve buna bağlı olarak sermaye miktarının artmakta veya azalmakta olduğunu; somut olayda davacı — tek taraflı istifa beyanının yönetim kurulunca — tarih ve —- kararda oybirliği ile kabul edildiği, davacının haksız ve keyfi bir şekilde —üyeliğinden çıkarıldığına dair iddiasının gerçek dışı olduğu, davacının —-işlemlerinden kaynaklanan hiçbir kaybı olmadığı, kendi istifa beyanının kabul edilip daha sonrasında genel kurulda buna istinaden işlem tesis edilmesine karşın sanki istifa beyanı hiç sunmamış gibi dava açma iradesinde bulunmasının kendi içerisinde çelişkili, tutarsız ve haksız bir davranış olduğunu; davacının istifa beyanı kabul edildikten sonra bu beyanı geri aldığına dair açık ya da örtülü başka bir beyanının kayıtlarda bulunmadığı, davacının istifa etmediğine dair bir iddiasının da olmadığına göre açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğu, davacı–üyeliğe kaydının—- tarih ve —-sayılı kararı ile yapıldığı, mahkemece—-müzekkere yazılarak tapu kayıtları celbedildiğinde davacının —üyelik haklarını —devrettiği ve tapuda —-adına mülkiyet hakkı verildiğini, — sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14. maddesinin 3. Fıkrasında ortaklığın devredilebilir olduğunu, davacının ortaklığını eşi —devretmek istemesi beyanı karşısında — tarih ve — karar ile davacının ortaklık statüsünün sona erdiği, yerine eşi— üyeliğinin yapıldığı, davacıya tebligat yapılması için kararın —bildirdiği adrese postalanmasına rağmen iade döndüğü, her iki davacının da üyeliklerini kendi taleplerinin Yönetim Kurulu’nca kabul edilmesi üzerine sona erdiği, —- tarihli genel kurulda ise malumun ilanı yapıldığı, davacıların genel kurul toplantısına usulüne uygun çağrılmadıkları yönündeki iddiasının ortaklıktan çıkma/ortaklığı devretme iradelerine karşı tutarsızlık barındırdığı, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, —üyeliğinin tespiti ile üyelikten çıkarma kararının iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizin iş bu dosyasında davacılar —arasında zorunlu veya ihtiyari dava arkadaşlığı olmadığı anlaşılmakla, her bir davacı yönünden davanın tefrikine karar verilmiştir.
Davacı vekili —tarihli — üzerinden gönderdiği dilekçesi ile davalı ile anlaşmaya vardıklarını, davadan feragat ettiklerini, davalı tarafın vekalet ücreti ve yargılama giderine ilişkin talebi olmaması durumunda taraflarınca da böyle bir taleplerinin olmadığını, vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmolunmamasına karar verilmesini belirtmiştir. Davacı vekilinin vekaletnamesi incelenmiş, davadan feragate yetkisi olduğu görülmüştür.Davalı vekilinin — tarihli —üzerinden gönderdiği dilekçesi ile davacı taraflar ile müvekkili arasında yapılan anlaşma uyarınca davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini belirttiği görülmüştür.Davadan feragat 6100 sayılı HMK’nın 307. uyarınca davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Feragat dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragatın hüküm ifade etmesi karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. 6100 sayılı HMK’nın 311. Maddesi uyarınca feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Bu doğrultuda tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, davacı vekilinin mahkememizde açılan davasından feragat ettiği anlaşılmakla açılan davanın feragat nedeniyle reddine dair aşagıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın Feragat nedeni ile REDDİNE,
2-Alınması gerekli harç peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı yanca yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa veya ahzu kabza yetkili vekillerine iadesine,
6-Davalı vekilinin talebinin bulunmaması sebebiyle davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren— haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,– nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, tarafların yokluğunda, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.