Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/39 E. 2023/223 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/39 Esas
KARAR NO: 2023/223
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/01/2022
KARAR TARİHİ:07/03/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi.

DAVA: Davacı vekili 17/01/2022 harç tarihli dava dilekçesinde özetle;Müvekkil şirketin ticari ilişki neticesinde davalıya ticari mallar sattığını ve servis hizmeti verdiğini, Bu satışlar ve servis hizmetleri için e-fatura tanzim ettiğini,. faturanın davalı/borçluya gönderildiğini, Faturanın davalı/borçluya tesliminden sonra faturaya ve içeriklerine yapılmış herhangi bir itiraz/iade bulunmadığını, . bu faturanın bedeli müvekkil şirkete ödenmediğini, bu nedenle de davalı/borçlu aleyhine—– dosyası üzerinden 14.883,14-TL tutarında icra takibi başlatıldığını, Başlatılan takibin ardından davalı/borçlu tarafından yasal süresi içerisinde borca ve yetkiye itiraz edildiğini, söz konusu itirazlar haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin alacağını elde edememesini sağlamaya yönelik olduğunu, davalı/borçlunun haksız ve mesnetsiz borca itirazları ticari defter ve kayıtların incelenmesi ile de açığa çıkacağını, Borçlunun yetkiye itirazlarının açık yasa hükmü uyarınca kabulü mümkün olmadığını, Davalının itirazı üzerine duran takibe devam edebilme gayesi ile ticari davalarda arabuluculuk yoluna da başvurulduğunu —— arabuluculuk sürecinden de sonuç alınamadığını, Arabuluculuk son oturum tutanağı taraflarca e-imza ile imzalanmış olduğunu, Mahkeme dosyasına sunulduğunu, Müvekkil şirketin, davalı/borçluya satmış olduğu mallarda ve verdiği servis hizmetinde bir noksanlık ve ayıp ——bulunmadığını, satılan malların ve hizmetin bedeli ödenmediğini, takibe kötü niyetli olarak itiraz edildiğini,. Davalının fatura içeriklerine itiraz etmemesi malları aldığını ve mallarda bir noksanlık olmadığını kabul ettiğini gösterdiğini,, Buna rağmen ödeme yapılmaması ve takibe itiraz edilmesi müvekkil şirketin alacağına kavuşmasını engellemek/geciktirmek amacını taşıdığını Borçlunun bu şekildeki itirazı da kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, Bu nedenle davalı/borçlunun yapılan haksız ve kötü niyetli itirazların iptalini ve borçlunun alacak tutarının %20′ sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini talep etmektedir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının davasında haksız ve dayanaksız olduğunu, Müvekkil firmanın Gaziantep ilinde faaliyet yürütmekte olduğunu, mahkemenin yetkisine itiraz edildiğini, Davacı şirketin, müvekkil şirketten 14.883,14 TL alacağı olduğu iddiası doğru olmadığını, Müvekkil firmanın, davacı tarafın yapılan işlemlere ilişkin fatura bedellerini ödediğini, Bu hususun ticari defter ve kayıtlarda olduğunu, davaya konu fatura ve içeriğinin kabulü mümkün olmadığını, Dava konusu fatura ve içeriğine ilişkin herhangi bir mal ve hizmet alınmadığını, alacak verecek ilişkisi bulunmadığını, Davacının, müvekkilden herhangi bir alacağı olmadığından açılan haksız icra takibine haklı nedenlerle itiraz edildiğini, Bu sebeple davacının davasının reddi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği, Davacının davasının reddine, kötü niyetli takip nedeniyle alacağın %30′ sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminata hükmedilmesine karar verilmesini arz ve talep etmektedir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, fatura alacağına dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde düzenlenmiştir. İcra dosyası celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
HMK 222/3 maddesinin ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.” şeklinde düzenlenmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf ,bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.
Somut olayda; davacı davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın asıl alacağına yönelik itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, taraflara ticari defter ve belgelerini sunması için süre verildiği, tarafların ticari defterleri bakımından alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında tarafların yasal defterlerini süresinde açılış ve kapanış tasdikinin yapıldığı, davacı kayıtlarında davalının 14.883,14 TL borçlu göründüğü, davalı kayıtlarında ise davacının 2.564,10 TL borçlu göründüğü tarafların mal veya hizmet satışı yaptığı bağlı bulundukları vergi dairelerine beyan ettikleri —– birbiri ile örtüşmediği ve davalının —–formunda davacı tarafından düzenlenen dava konusu faturanın bulunmadığı tespitine yer verildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan alacağı bulunup bulunmadığının ticari defter ve belgelerden tespit edilmediği, davalı yanın usule uygun tutulan ticari defter ve belgelerinin sahibi lehine delil niteliğinde olduğunda davacının ticari defter ve belgelerinin alacağın varlığı bakımından lehe delil olarak değerlendirilmediği, bilirkişi tarafından yapılan incelemede davacı kayıtlarını tevsik edici belge bulunmadığının tespit edildiği, bu haliyle davacı tarafça alacağın ispatlanamadığı, davacı tarafça mahkememize açılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verildiği, davalının kötüniyet tazminatı talebinin değerlendirilmesinde; takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davalının üzerinde olup davacı tarafın kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememize açılan itirazın iptali davası ve icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
2- Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 179,90 TL harçtan peşin yatırılan 179,75 TL harcın düşümü ile geri kalan 0,15 TL harcın davacı taraftan tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA ,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 9.200,00 vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-1.320,00 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesi uyarınca KESİN olarak verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
07/03/2023