Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/369 E. 2022/383 K. 27.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/369 Esas
KARAR NO : 2022/383
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/05/2021
KARAR TARİHİ: 27/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan dava dilekçesi ile;—– Esas sayılı dosyası tahtında ikame edilen ve borçlu tarafından haksız olarak takibe itiraz edilmesinin ardından—- uğradığı zararların tazmini bakımından itirazın iptali davası ikame edilmesi adına —- sayılı başvuru numarasıyla zorunlu arabuluculuk şartı yerine getirildiğini, dosya tahtında gerek görüşmeler yapıldığı ve ancak anlaşma sağlanamadığını,—- hükmü uyarınca, davalı/borçlunun icra takibine itirazının iptali için eldeki davayı açtığını, davalı ———-olduğunu, dava dışı —-firması ile birlikte müvekkil —— içerisine girmiş ve avukat olması hasebiyle müvekkil —– tarafından iş ilişkisi kapsamında gönderilen dava konusu meblağları yediemin sıfatıyla saklayacağı taahhüdünde bulunduğunu, bu kapsamda da müvekkil ile yedieminlik sözleşmesi yapıldığını,—- müvekkile — olmak üzere taraflar arasında —— imzalandığını, — sözde yöneticileri —– arasında —– sağlamak için görüşmeler yapıldığını, davalı — avukat olması hasebiyle müvekkil’in sözleşmesel ilişki kapsamında karşı tarafa göndereceği ve dava konusu meblağları yediemin sıfatıyla hesabında tutabileceğini ve akabinde ise dava dışı —-firmasına gönderebileceğini ifade ettiğini, işlem güvenliğinin tesis edilmesi amacı ve davalı —- —– duyulan güven neticesinde müvekkil şirket bu teklifi kabul ettiğini, bu kapsamda ilgili kredi sözleşmesine ilaveten dava dışı —— olarak tanıtılan, iş ilişkisinin bir parçası olan ve yediemin olarak müvekkil şirket tarafından gönderilen parayı tutacağını taahhüt eden davalı ile zincirleme yediemin sözleşmeleri imzaladığını, müvekkilin iradesinin fesada uğratıldığını, anılan sözleşmeler gereğince müvekkil şirket tarafından avukat ve iş ilişkisinin bir parçası sıfatıyla yediemin olan davalı’nın hesabına sözleşme ile kararlaştırılan meblağlar gönderildiğini, Bu kapsamda ——gönderildiğini, Ancak bahse konu son ödemenin yapılmasından sonra müvekkil şirket ve müdürleri davalı —— ödemenin teyidi için ulaşmaya çalışmışsa da bu çabalar sonuçsuz kaldığını, davalı —–, müvekkil şirketi aldatan işlemlerde bulunarak ve bu anlamda sahte belgeler ile güven tesis edilerek ödemelerin yapılması sağlandığını, —- tarihinde— adına —tutarındaki ödemeyi,—- şubesinden alındığını iddia ettikleri ve— hesaplarında taahhüt ettiği miktar kadar para olduğunu gösterir belgeler sunarak birden fazla kez ertelendiğini, müvekkilinin —şubesinden alındığı iddia edilen belgelerin doğruluğunu teyit etmek için — tarihinde —- gittiğini ve belgelerin sahte olduğunu ve —— hesabına herhangi bir şekilde para transferi gerçekleşmediği öğrendiğini, davalı ve ortakları müvekkil’e yeni işi için finansman bulacakları taahhüdünde bulunduğunu, bu uğurda sahte evraklar tanzim edildiğini, bir takım paralar tahsil edildiği sonrasında yedieminde olan paraları da zimmetine geçirerek müvekkil’i zarara uğrattığını, borçlu— — depozltosunu en geç —– göndereceğini emanet hesabına son emanet depozitosu yatırılmasının ardında Alacaklı borçluya —- toplam kredi miktarını göndereceğini borçlu tarafından —- emanet depozitosu —-önce ödenmezse alacaklı kredi anlaşması ile bağlı olmayacak yani müvekkil projesine finans desteği sağlanması adına dava dışı şirket ile —- akdetmiş ise de—- süre boyunca müvekkil çeşitli nedenlerle oyalanmış ve çeşitli sözleşmeler imzalanması sağlanamadığını, söz konusu —– tarihli kayıtlar ile paranın hesapta olduğu gösterilmekte ise ——soruşturma dosyası kapsamında düzenlenen müzekkere cevabında, —- tarafından davalı —- hesabına gönderilen paraların hemen ertesi gün hesaptan çekilmiş olduğunun görüldüğü bildirilerek, hesap hareketleri gönderildiğini, davalı söz konusu tutarları yediemin olarak hesabında tutma taahhüdünü ihlal etmiştir ve avukat olması sebebi ile kendisine duyulan güveni de fazlası ile zedelediğini, davalı —- yapılan görüşmelerde ise davalı —–kendi birtakım borçları olduğunu ve fakat çekmiş olduğu bu meblağları hemen yerine koyacağını şifahen müvekkil şirket’e bildirdiğini, Akabinde ise davalı —— bu taahhüdünü de yerine getirmediğini, bu durum üzerine sahte banka belgeleri de düşünüldüğünde Müvekkilin dolandırıldığı sonucuna ulaşmış ve bu konuya ilişkin suç duyurusunda bulunduğunu, dava dışı ——şirket tarafı olduğu Kredi Sözleşmesinin gereğini yerine getirmediğini, bu davanın davalı’ya yediemin sıfatı ile ödenen paraların tahsiline ilişkin olduğunu, davalının yediemin sıfatı ile ödenen meblağları tuttuktan sonra dava dışı şirkete ödeyeceğini beyan etmesi üzerine —- yapma saiki ile parayı davalının hesabına yatırdığını, henüz taraflar arasında herhangi bir işlem yapılmamasına karşın —- yatırdığı para, davalı tarafından hemen ertesi gün çekildiğini, müvekkil tarafından şüpheli —— gönderilen paraların beklenmeksizin davalı tarafından yedieminlik ve iş ilişkisine aykırı bir şekilde çektiğini, müvekkil—– şirketinin, davalının hem taraflar arasında akdedilen sözleşmelere aykırı davranışları hem de avukat ve yediemin olarak yükümlülüklerini ihlal etmesi bakımından —-tutarında alacağı bulunduğunu, —– alacağı bakımından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, alacağın tahsili için davalı tarafa——-yevmiye numaralı ihtarname gönderilmiş ve davalıya taraflar arasında imzalanan Yediemin sözleşmelerinin feshedilmiş olduğunu, müvekkil Şirket’e ait ve davalı uhdesinde tutulan paranın derhal ödenmesi gerektiği bildirilmiş ise de müvekkil şirket tarafından bugüne kadar herhangi bir olumlu netice elde edilemediğini ve bunun üzerine davalı tarafa karşı —— sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçildiğini, Davalı borçlu kendisine tebliğ edilen ödeme emrine itiraz etmiş ve takibin durmasına neden olduğunu, Davalının söz konusu tutarları hala nezdinde tutmasının, müvekkile iade etmemesinin hukuki dayanağı bulunmadığını, davalının sözleşme ile belirlenen hesabına müvekkil tarafından gönderilen bedellerin tamamını faizi ile birlikte iade etmekle yükümlü olduğunu, davanın kabulü ile —– dosyasına davalı/borçlunun yaptığı haksız itirazlarının iptaline, Davalı/borçlu aleyhine %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminata vekalet ücreti ile birlikte yargılama giderlerinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından mahkememize sunulan cevap dilekçesi ile; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı yan taraflar arasındaki uyuşmazlığın finans sözleşmesi olması ve bu sözleşmenin de yabancı menşeili iki ayrı şirket olması nedeni ile görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğunu savunmuştur.
Davacı yan cevaba cevap dilekçesinde davalı tarafın tacir olmadığını,ilaveten taraflar arasındaki yedieminlik sözleşmesinin davalı tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığını,bu nedenle uyuşmazlığın nispi veya mutlak ticari dava olmaması nedeni ile görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu ileri sürmüştür.
Asliye Hukuk mahkemesince takibe konu vedia sözleşmesi gereği TBK’nın 561. Maddesi ve TTK’nın 4. Maddesi gereği sadece bir tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması nedeni ile görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğundan bahisle görevsizlik kararı vermiştir.
6102 sayılı TTK’nın 5. Maddesi “aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmüne haizdir.
—– Dava konusu somut olayda yedieminlik işi, davalının ticari işletmesi ile ilgili olup; davacının da bir limitet şirket niteliğinde tacir sıfatında olmasına göre davanın ticari nitelikte olduğu kabul edilerek, uyuşmazlığın ticaret mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir. ” belirtmiştir.Somut olayda davalı yan avukat olup yedieminlik işini meslek edinmiş bir kimse değildir. Kurulan yedieminlik sözleşmeleri de davalının ticari işletmesi ile ilgili değildir.
—- Sayılı ilamında “…Somut olaydaki uyuşmazlık, davalı alacaklı, kumculuk yapan davacılardan satın alınıp onlara emanet olarak bırakılan altınların iade edilmemesinden dolayı icra takibi yapıldığını, menfi tespit talep eden davacının ise alacaklı olan davalıların iddialarını kabul etmeyip borçlu olmadığı yönünde tespit talebinin bulunduğu, dosyada taraflar arasında görev hususunu belirleyecek nitelikte ticari vedia sözleşmesine ilişkin delil bulunmadığı; dava konusunun mutlak ticari davalardan olmadığı, davalıların tacir olduğuna dair dosyada delil bulunmaması ve bu nedenle davanın nispi ticari dava olarak da değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir.
” gerekçesi ile verdiği kararda taraflar arasında görev hususunu belirleyecek nitelikte ticari vedia sözleşmesine ilişkin delil bulunmadığı; dava konusunun mutlak ticari davalardan olmadığı, davalıların tacir olduğuna dair dosyada delil bulunmaması ve bu nedenle davanın nispi ticari dava olarak da değerlendirilemeyeceği gerekçesi ile uyuşmazlığa asliye hukuk mahkemesince bakılması gerektiğini belirtmiştir. Somut olayda taraflar arasında ticari vedia sözleşmesi bulunmamaktadır. Davalı yan —– olup tacir sıfatına haiz değildir.Kurulan yedieminlik sözleşmeleri de davalı tarafın ticari işletmesi ile ilgili değildir.Davalı yedieminlik işini meslek edinmiş bir kimse olmayıp avukat sıfatına haizdir. Bu nedenle uyuşmazlığa bakma görevi asliye hukuk mahkemesine aittir. Bu nedenle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
G.D: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın mahkememizin görevsiz olması nedeniyle HMK 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE, Görevli mahkemenin —– Mahkemesi olduğuna,
2-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının da istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde, daha önce —- Mahkemesince de görevsizlik kararı verilmiş olması nedeniyle mahkemeler arasında olumsuz görev uyuşmazlığı ortaya çıkacağından dava dosyasının merci tayini için—-Dairesi’ne gönderilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin HMK m.331/2 fıkrası uyarınca görevli mahkemece dikkate alınmasına,
Dair tarafların yokluğunda dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda iş bu gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —- Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/05/2022