Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/354 E. 2022/589 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/354
KARAR NO : 2022/589

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 13/05/2022
KARAR TARİHİ : 05/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ——— müvekkilleri arasında, —— takip tutarının —-. yönünden; ————— sayılı dosyasının takip tutarının ———–ile — sayılı dosyası ile takip tutarının —- işçilik alacakları tazminatı ve diğer alacaklar gerekçesiyle alacak bedellerinin ödenmesinin talep edildiğini; iş bu nedenle ilamsız ve de ilamlı takip açıldığı ve kesinleştiği, ilgili ödeme emirlerinin usulüne uygun şekilde davalı şirkete tebliğ edilmesine rağmen şirketin tasfiyesine karar verilip şirketin —– terkin edildiği, alınan —– kararının müvekkilinin alacağına kavuşmasını engeller mahiyette olduğunu, 6102 Sayılı TTK`nun geçici 7. maddesi uyarınca —— terkin edilen şirketin aynı maddenin 15. bendine göre ihyasının mümkün olduğunu, 6102 Sayılı TTK`nın 547. maddesinde; —-kapanmasından sonra —– işlemlerinin yapılmasının—— olduğu anlaşılırsa,— sahipleri veya alacaklıların, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebileceklerinin belirtildiğini, —– silinmek suretiyle hukuk alemindeki——— takibin tarafı olmak ehliyeti de bulunmadığı, ——- terkin edilmiş şirket hakkında takip işlemlerine başlanması ve yürütülmesinin —ile— yöneltilecek dava sonucunda tüzel kişiliğin yeniden ihyası ile mümkün olduğunu, müvekkillerinin alacağına kavuşmasını teminen mahkemeden şirketin ihyasını talep etme zorunluluklarının doğduğu, —-ihyasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı …—vekili cevap dilekçesinde özetle; —– TTK. M. 32 ve — Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığı, — konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiği ve sonuca bağladığı; yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı verildiği,—-sürecinde yetki ve sorumluğun —- tarafından— eksik bırakılmış olmasının —– sorumluluğu olduğu, — haklarını korumakla görevli olduğu, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçların notere depo edilmesi ya da kafi bir teminat ile karşılanması gerektiği, bu yapılmadan şirketlerin tasfiye sürecinin sonuçlandırılıp, bakiyeler mevcut pay sahiplerine dağıtılmış ve —terkin edilmiş ise terkin işlemlerinin iptali ile şirket tüzel kişiliğinin ihya olunarak tasfiye sürecine yeniden geçilebilir olduğunu,—- iddia edilen eksik işlemlerini, müvekkili — tespit etmesinin mümkün olmadığı, TTK m. 545/1’de düzenlendiği üzere, müvekkili —– —- bildirimi ve başvurusu üzere işlem yaptığını, bu kapsamda herhangi bir sorumluluğunun bulunduğunun kabul edilmesinin kanuna aykırı olacağını, — kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl ettikleri takdirde şirkete ve şirketin alacaklılarına karşı sorumlu olduklarının düzenlenmiş olduğunu, — kurucusu ve—sürecinde açılan davaya rağmen şirketin—talep eden —— kusurundan dolayı —sorumluluğunun bulunmadığı, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığı, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı, müvekkili— dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığı, tasfiye sürecinde eksik olarak yapıldığı iddia edilen işlemlerin muhatabının — olduğu, bu nedenle yasal hasım konumunda bulunan müvekkilinin yargılama masraflarından sorumlu tutulamayacağı, davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği yasal hasım konumunda bulunan müvekkili aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hüküm verilemeyeceği, müvekkili yönünden açılan davanın reddini, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkili müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
CEVAP :Davalı —-… vekili cevap dilekçesinde özetle;—-tasdik sayılı kararı —- girdiği, şirketin herhangi bir aktif veya pasif mal varlığı bulunmadığı, TTK hükümleri çerçevesinde alacaklılara alacakları var ise yazdırmak için çağrı yapıldığını ancak herhangi bir başvuru yapılmamış olduğu, müvekkilinin — olduğu şirketin tasfiyesinin yasal hükümlere uygun olarak yapılıp —- sona erdiği, huzurdaki dava yönünden şirketin ihyasını gerektirir diğer bir deyişle —— edilebilecek bir alacağın söz konusu olmadığı, davacının şirkete alacağını yazdırmadığı ve bu hakkını kaybettiğini; davacı tarafça her ne kadar tasfiye halindeki şirkete usule uygun olarak tebligat yapıldığı iddia edilmiş ise de bu iddianın gerçek dışı olduğu, davaya konu edilen —Esas sayılı —- olarak gösterilmesinin mümkün olmadığı, şirketin tasfiyesinin takip tarihinden evvel sona erdiği, …— celbi ile de bu hususun mahkemece görüleceği,—– sayılı takibinin her ne kadar kesinleşmiş olsa da tebligat ve takibin usulsüz olduğu, bu husustaki tüm talep, şikayet ve dava haklarının saklı olduğu,— Esas sayılı takibin usulsüz olarak kesinleşmiş olduğu hususu göz önüne alınarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini; müvekkilinin — bulunduğu şirkete karşı açılan bir başka icra dosyasında yapılan tebligatın usulsüz olduğunun taraflarınca fark edildiğini ve bu kapsamda —-Esas sayılı dosyası ile takibin iptali ve şikâyet konulu davanın ikame edildiği, mahkemece bu dosyanın celp edilmesi ile de görüleceği üzere davacı gibi başka kişilerinde şirket aleyhine kötü niyetli olarak takibe geçip takiplerinin usulsüz olarak kesinleştirildiği, mahkemece— Esas sayılı dosyasından davacıya yetki belgesi almak üzere süre verildiği fakat anılan takibin usulsüz olduğundan bu davanın görülmesi ve ilgili dosyadan yetki belgesi alınmasının da usulsüz olduğunu; — dair koşulları oluşmadığından davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 547. maddesi gereğince —– tasfiye sebebiyle terkin edilen şirketin faal olduğunun tespiti ile ihyası istemidir.
..——- günlü cevabi yazısıyla ihyası talep edilen şirketin — tarihinde yaptırdığı, şirket yetkilisi ve —-… olduğu, şirketin —tarihinde —- ——-
Tasfiyesi istenen şirket aleyhinde davacı yan —- sayılı dosyasında —– tarihinde dava açmıştır. Söz konusu dosyanın yapılan incelemesinde ihyası istenen —– iş kazası nedeniyle hükmedilen maddi ve manevi tazminatın tahsilinin istemine ilişkin olduğu görülmüştür.Davacının bahsi geçen bu iş davasında davacının davalı işyerinde 10/05/2016 tarihinde çalışmakta —- geçirdiğinden bahisle ihyası istenen şirket aleyhine dava açtığı ve mahkemenin davacının davalı şirketin işçisi olarak çalışırken 10/05/2016 tarihinde iş kazasına maruz kaldığı, davalının 85%, davacının 15% oranında kusurlu olduğu gerekçesi ——- mahkemenin—- tarihli gerekçeli kararı ile 86.520,33 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği,— Esas sayılı dosyası ile tazminat alacağın tahsili amacı ile şirket ihyası istenen şirketten tahsili için icra takibine geçildiği, eldeki bu davanın iş bu nedenle ikame edildiği anlaşılmıştır.
Tasfiyenin kapatılması için tüm tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması, tasfiye halindeki şirketin taraf olduğu tüm uyuşmazlıkların neticelenmiş olması gerekir. Şirketin devam eden bir hukuki uyuşmazlığı nedeniyle şirketin ihyasına karar verildiğinde, yapılacak ek tasfiye işlemleri——–
TTK’nın 547. Maddesinde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde şirketin yeniden tescilinin istenebileceği düzenlenmiştir.
TTK 547 maddesi kapsamında açılan davada zaman aşımı veya hak düşürücü süre söz konusu değildir.——– Sayılı ilamında “….TTK’nın 547. maddesi gereğince tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu , terkin edilen şirketin davacıya borçlu olup olmadığının bu davanın konusunu teşkil etmediği ,yapılan ilanlara rağmen alacağın bildirilmemesinin ihya isteminin reddine gerekçe olamayacağı, davacının derdest davanın sonlandırılabilmesi için ihya istemekte hukuki yararı bulunduğu, tüzel kişiliğin sona erdiğinin kabul edilemeyeceği esasen davalı ——-istinaf sebeblerine konu ettiği hususların esas davalarda incelenebilecek nitelikte olduğu gözetilerek, mahkemenin dava dosyası ile sınırlı olarak tüzel kişiliğin ihyasına ve—- atanmasına ilişkin hükmüne yönelik istinaf sebebleri yerinde görülmemiş davalı —- istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” belirtilmiştir.
Yapılan yargılamaya göre, her ne kadar dava konusu şirket kendisi tarafından — girip tasfiyeyi sonuçlandırmış ve sicilden terkin edilmiş ise de dava konusu terkin edilen şirket hakkında halen devam eden derdest icra takibi bulunduğu, dolayısıyla faal olduğu, derdest olan takip sonucuna göre şirket borcu ortaya çıkabileceği, tasfiyenin şirketin tüm borç ve alacakları tasfiye olunmaksızın tamamlanamayacağı, — terkin olunamayacağı sonucuna varıldığından ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547/2. maddesi gereğince “Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için —- veya yeni bir veya birkaç kişiyi ——– olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmü dikkate alındığında davanın kabulüne, dava konusu şirketin ihyasına,——- olarak atanmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, ihyası talep edilen şirket hakkında devam eden derdest icra takibi olması sebebiyle, dava konusu şirketin tasfiyesinin tamamlanmamış olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, dava konusu şirketin ihyasına,— olarak atanmasına, davalı .— hasım olması sebebiyle işbu davalı yönünden davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
—-…—– tasfiyenin gereği gibi yapılmasından davalı——— sorumlu bulunduğundan davada taraf sıfatı bulunduğu, davalı —- aleyhine davanın kabulü nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi HMK 326/1 gereği olduğu gözetilerek; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün davacı yargı gideri bakımından kaldırılarak yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı ——- tahsiline karar verilmiştir.”
——“… Belirtilen yasa maddesinde açıkça düzenlendiği üzere; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa davaya dayanak olan işlemlerin sonuçlandırılmasına münhasır olarak — talebi ile işbu davanın açılıp görülmesi mümkündür. Davacının açtığı dava sonucunda davanın kabulüne karar verildiği taktirde tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığından bahsedilemeyecektir.—-Davacının şirket aleyhine açtığı dava sonuçlanmadığına göre tasfiye eksik yapılmıştır.— olması sonucu değiştirmez. İhya davası şirketin aktif hale gelmesi için değil, söz konusu hukuk davasına münhasır olmak üzere davanın sonuçlandırılması ve sonrasında —- tamamlanmasını temin için açılmıştır— yapıldığı ve davacının dava açmasına sebebiyet verildiği için yargılama giderlerinin —— üzerinde bırakılmasında ve vekalet ücreti takdirinde bir usulsüzlük yoktur.” gerekçeleri ile — vekalet ücretinden ve yargılama giderinden sorumlu olduğu belirtilmiştir.Aynı zamanda bu kararda açıkça belirtildiği üzere ilanalara rağmen başvurmamış olmanın sonucu değiştirmeyeceğini belirtmiştir. Davalı —-vekilinin davacının ilanlara rağmen başvurmadığı ve alacağını yazdırmadığı bu nedenle hakkını kaybettiği yolundaki iddiası temelsiz olup itibar edilmemiştir. 6102 sayılı TTK’nın 541. Maddesi uyarınca henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçları karşılayacak tutarda —- — edilmesi lazımdır. Bahsi geçen—-çıkmıştır. Şirket usul ve yasaya aykırı olarak —-yılında—- terkin edilmiştir.
—- ilamında “…—-; terkin olunan şirketin eski çalışanı olan davacının eksik gösterilen—davası açıldığı ,davanın sürdürülebilmesi için davacı vekiline davalı şirketin tüzel kişiliğinin ihya davası açmak üzere süre verildiği, açılan bu davanın görülebilmesi için şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına, —— atanarak tescil ve ilanına karar verildiği ,——- dava açılmış olsa da davacı bakımından tasfiyenin usulune uygun sonlandığının kabul edilemeyeceği , şirketin alacağı ve borcu bulunmadığı bu sebeble ihyasında hukuki yarar bulunmadığı savunmasının dinlenebilir olmadığı , ,toplanan tüm delillere göre TTK 547 maddede ki ek tasfiye koşullarının gerçekleştiği kanaatına —- takkdirinde isabetsizlik olmadığı,ihya ve yeniden —- atanmasına ve— uygun sonlandırılmadığından davalı —- HMK 326/1 gereği yargı gideri aleyhine hüküm verilen davalıdan alınacağından istinaf sebebleri yerinde bulunmamakla davalı— vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” belirtmiştir.
—-. Sayılı ilamında “…—- yapıldığı tarih itibariyle usulüne uygun yapılmış olsa bile — açılan davanın yürütülmesi amacıyla şirketin ihyası yasal zorunluluktur. Tasfiyede ilanların yapılmış olması, davacının —- başvurmaması sonucu değiştirmez. Davacının şirketten alacaklı olup olmadığı, İş Mahkemesindeki yargılama sonucu belirlenebilecek bir husustur. Sonuç olarak; TTK 547. maddedeki ek tasfiye işlemleri için şirketin ihyası isteminin koşullarının oluştuğu, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla..” şeklindeki kararında tasfiyenin yapıldığı tarih itibarı ile usule uygun yapılsa dahi tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi için şirketin ihyasına ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin — tahsil edilerek davacısına ödenmesine dair mahkeme kararını onamıştır. Kaldı ki somut olayda davacı yanca — Sayılı dosyasında tasfiye tarihinden çok önce iş kazası nedeni ile dava açılmıştır. Davalı şirket hakkında açılan davadan haberdar olmasına rağmen tasfiyeyi tamamlayarak— terkinini sağlamıştır.
Keza yine terkin tarihinden sonra açılan dava nedeni ile — yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına dair yerel mahkemece verilen bir kararı — ilamı ile onamıştır.
—-“….TTK’nın 547/2. maddesine göre, ek tasfiye işlemlerini yapmaları için — veya yeni bir veya birkaç kişi — olarak mahkemece atanarak tescil ve ilan edilir. Bu davada — hasım gösterilmesi gerektiğinden, dava dilekçesinde açıkça davalı olarak—- gösterilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesi tarafından, daha önce şirketi tasfiye eden— atanmasında da hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Tasfiye işlemleri tamamlanıp —- ilan edildiği tarihte, itirazın iptali davasına konu ticari ilişki bulunduğundan bu durumu bilebilecek durumda olan— HMK’nın 326. maddesi dikkate alındığında yargılama giderlerinden davalı– tutulması da isabetli olmuştur. ” belirtmiştir. Somut olayda da davacı ve ihyası istenen şirket arasında iş kazası nedeni ile uğranılan maddi ve manevi tazminatın tahsili amacı ile derdest dava varken şirket usul ve yasaya aykırı olarak — sürecine girerek tasfiyeyi sonuçlandırmıştır. Davalı — şirketin aynı zamanda yetkilisi olup bu durumu bilecek durumdadır. Tüm bu anlatılan ve atıf yapılan emsal içtihatlardan ötürü davalı — giderlerinden ve davacının vekalet ücretinden sorumludur.
— ilamında “…İlk derece mahkemesince davanın kabul edilerek davacı lehine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu bağlamda tasfiye sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmamasından —– sorumlu olup, davada taraf sıfatı bulunan —mahkemece hükmedilen harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. —-, bu giderleri, ek tasfiye için ihya edilen şirketin tasfiye giderlerine ekleyebilecektir.” belirtmiştir.
HMK’nın 326. maddesi uyarınca, aksine düzenleme bulunmadıkça yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Tüm bu anlatılan nedenlerden ötürü davanın kabulüne karar verilmiş, davalı … yasal hasım olması nedeni ile yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamış, yukarıda anlatılan nedenlerden ötürü — yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutularak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE, ..—- tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince —- terkin edilen——6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince ——— sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere, terkin edilen şirket hakkında derdest olan takibin sonuçlanması ve infazı bakımından —– terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA, ..——- TESCİLİNE,
2- —–olarak en ——- işlemlerinin —- tarafından yürütülmesine, ek tasfiye işlemleri bitinceye kadar —-görevine devam etmesine,
3- Kararın ———- ilan edilmesine,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken maktu harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç, 101,75 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam—- yargılama giderinin davalı— tahsiliyle davacıya verilmesine, davalı … yasal hasım olması sebebiyle davacının işbu davalıyla ilgili yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6- Davalı tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan ——ücretinin davalı —– tahsiliyle davacıya verilmesine,
8-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı ve davalı—-vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.