Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/346 E. 2022/588 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/346
KARAR NO:2022/588

DAVA:Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ:13/05/2022
KARAR TARİHİ:05/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tasfiye Halinde —şirketi ile müvekkilleri arasında, yönünden:—-Esas sayılı dosyası ile—- Esas sayılı dosyası ile—- Esas sayılı dosyası ile takip tutarının —- işçilik alacakları tazminatı ve diğer alacaklar gerekçesiyle alacak bedellerinin ödenmesinin talep edildiğini; iş bu nedenle ilamsız ve de ilamlı takip açıldığı ve kesinleştiği, ilgili ödeme emirlerinin usulüne uygun şekilde davalı şirkete tebliğ edilmesine rağmen şirketin tasfiyesine karar verilip şirketin ticaret sicilinden terkin edildiği, alınan tasfiye kararının müvekkilinin alacağına kavuşmasını engeller mahiyette olduğunu, 6102 Sayılı TTK`nun geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edilen şirketin aynı maddenin 15. bendine göre ihyasının mümkün olduğunu, 6102 Sayılı TTK`nın 547. maddesinde; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, —- yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklıların, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebileceklerinin belirtildiğini, tasfiyesi tamamlanıp ticaret sicilinden silinmek suretiyle hukuk alemindeki varlığı sona eren (münfesih) şirketin takibin tarafı olmak ehliyeti de bulunmadığı, Ticaret sicilinden terkin edilmiş şirket hakkında takip işlemlerine başlanması ve yürütülmesinin — ile ticaret sicile yöneltilecek dava sonucunda tüzel kişiliğin yeniden ihyası ile mümkün olduğunu, müvekkillerinin alacağına kavuşmasını teminen mahkemeden şirketin ihyasını talep etme zorunluluklarının doğduğu, — ihyasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle;—- tasfiye sürecine girdiği, şirketin herhangi bir aktif veya pasif mal varlığı bulunmadığı, TTK hükümleri çerçevesinde alacaklılara alacakları var ise yazdırmak için çağrı yapıldığını ancak herhangi bir başvuru yapılmadığı, bu nedenle müvekkilinin —-olduğu şirketin tasfiyesinin yasal hükümlere uygun olarak yapıldığı ve tasfiyenin sona erdiği, huzurdaki dava yönünden şirketin ihyasını gerektirir veya ek tasfiyeye konu edilebilecek bir alacağın söz konusu olmadığı, davacının şirkete alacağını yazdırmadığı ve bu hakkını kaybettiği, davacı tarafça her ne kadar tasfiye halindeki şirkete usule uygun olarak tebligat yapıldığı iddia edilmiş ise de bu iddianın gerçek dışı olduğu, davaya konu edilen—-borçlu olarak gösterilmesinin mümkün olmadığı, şirketin tasfiyesinin takip tarihinden evvel sona erdiği, —-tasfiye evraklarının celbi ile bu hususun mahkemece görüleceği,—- takibinin usulsüz olduğu, bu kapsamda —- Esas sayılı dosyası ile takibin iptali ve şikâyet konulu davanın ikame edildiği, mahkemece bu dosyanın celp edilmesi ile davacı gibi başka kişilerinde şirket aleyhine kötü niyetli olarak takibe geçtiği ve takiplerin usulsüz olarak kesinleştirildiğini; mahkemece—-Esas sayılı dosyasından davacıya yetki belgesi almak üzere süre verildiği ve anılan takibin usulsüz olduğundan bu davanın görülmesi ve ilgili dosyadan yetki belgesi alınmasının usulsüz olduğu, izah edilen nedenler çerçevesinde davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, ek tasfiye ve/veya şirketin ihyasına dair koşulları oluşmadığından davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
CEVAP :Davalı—vekili cevap dilekçesinde özetle; —, TTK. M. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığı, — Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki taleplerin, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiği ve sonuca bağladığı; yargı merci gibi hareket edemeyeceği, “— tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlüdür. Tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediği incelenir. Tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır.” yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı verildiği, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluğun şirket —olduğu,—- tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının — sorumluluğu olduğu, — alacaklıların haklarını korumakla görevli olduğu, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçların —depo edilmesi ya da kafi bir teminat ile karşılanması gerektiği, bu yapılmadan şirketlerin tasfiye süreci sonuçlandırılıp, bakiyeler mevcut pay sahiplerine dağıtıldığı ve şirket kayıtları sicilden terkin edilmiş ise terkin işlemlerinin iptali ile şirket tüzel kişiliğinin ihya olunarak tasfiye sürecine yeniden geçilebilir olduğunu,—- iddia edilen eksik işlemlerini müvekkili — tespit etmesinin mümkün olmadığı, TTK m. 545/1’de düzenlendiği üzere, müvekkili — bildirimi ve başvurusu üzere işlem yaptığını; bu kapsamda herhangi bir sorumluluğunun bulunduğunun kabul edilmesinin kanuna aykırı olacağı,— kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl ettikleri takdirde, şirkete ve şirketin alacaklılarına karşı sorumlu olduklarının düzenlenmiş olduğunu, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan, şirketin kurucusu ve —olan tasfiye sürecinde açılan davaya rağmen şirketin ticaret sicilinden silinmesini talep eden— kusurundan dolayı — sorumluluğunun bulunmadığı, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığı, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını; müvekkili —- dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığı, tasfiye sürecinde eksik olarak yapıldığı iddia edilen işlemlerin muhatabının—olduğu, bu nedenle yasal hasım konumunda bulunan müvekkilinin yargılama masraflarından sorumlu tutulamayacağı, davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği yasal hasım konumunda bulunan müvekkili aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hüküm verilemeyeceği, müvekkili yönünden açılan davanın reddini, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkili müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 547. maddesi gereğince —-tasfiye sebebiyle terkin edilen şirketin faal olduğunun tespiti ile ihyası istemidir.— günlü cevabi yazısıyla ihyası talep edilen şirketin son tescilini — tarihinde yaptırdığı, şirket yetkilisi ve — davalı — olduğu, şirketin — tarihinde sicil kaydının tasfiyenin sona ermesi nedeni ile terkin olduğu bildirmiştir.Tasfiyesi istenen şirket aleyhinde davacı yan —Esas sayılı takip dosyasında —– tarihinde takip başlatmıştır. Söz konusu takip dosyasının yapılan incelemesinde ihyası istenen şirket işçisi olan —- iş akdinin ihyası istenen —haksız, bildirimsiz ve geçersiz olarak fesh edilmesi nedeni ile hak kazanmış olduğu kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, hafta tatili,—alacaklarının tahsili istemi ile takip başlattığı görülmüştür.— tarihli karar tensip tutanağı ile alacaklı vekiline şirket ihyası davası açmak üzere yetki verildiği görülmüştür. Eldeki bu dava iş bu nedenle ikame edilmiştir. Davacı asilin —– sorgulaması yapılmış — tarihine kadar kesintili olarak ihyası istenen şirket bünyesinde çalıştığı görülmüştür.Tasfiyenin kapatılması için tüm tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması, tasfiye halindeki şirketin taraf olduğu tüm uyuşmazlıkların neticelenmiş olması gerekir. Şirketin devam eden bir hukuki uyuşmazlığı nedeniyle şirketin ihyasına karar verildiğinde, yapılacak ek tasfiye işlemleri, tasfiye üstlenmiş olduğu görevin devamı niteliğindedir.—-
TTK’nın 547. Maddesinde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde şirketin yeniden tescilinin istenebileceği düzenlenmiştir. TTK 547 maddesi kapsamında açılan davada zaman aşımı veya hak düşürücü süre söz konusu değildir. —–TTK’nın 547. maddesi gereğince tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu , terkin edilen şirketin davacıya borçlu olup olmadığının bu davanın konusunu teşkil etmediği ,yapılan ilanlara rağmen alacağın bildirilmemesinin ihya isteminin reddine gerekçe olamayacağı, davacının derdest davanın sonlandırılabilmesi için ihya istemekte hukuki yararı bulunduğu, tüzel kişiliğin sona erdiğinin kabul edilemeyeceği esasen davalı — istinaf sebeblerine konu ettiği hususların esas davalarda incelenebilecek nitelikte olduğu gözetilerek, mahkemenin dava dosyası ile sınırlı olarak tüzel kişiliğin ihyasına ve —-atanmasına ilişkin hükmüne yönelik istinaf sebebleri yerinde görülmemiş —istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” belirtilmiştir.Yapılan yargılamaya göre, her ne kadar dava konusu şirket kendisi tarafından tasfiye sürecine girip tasfiyeyi sonuçlandırmış ve sicilden terkin edilmiş ise de dava konusu terkin edilen şirket hakkında halen devam eden derdest icra takibi bulunduğu, dolayısıyla faal olduğu, derdest olan takip sonucuna göre şirket borcu ortaya çıkabileceği, tasfiyenin şirketin tüm borç ve alacakları tasfiye olunmaksızın tamamlanamayacağı, ticaret sicilinden terkin olunamayacağı sonucuna varıldığından ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547/2. maddesi gereğince “Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son — veya yeni bir veya birkaç kişiyi —- olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmü dikkate alındığında davanın kabulüne, dava konusu şirketin ihyasına, son —- olarak atanmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, ihyası talep edilen şirket hakkında devam eden derdest icra takibi olması sebebiyle, dava konusu şirketin tasfiyesinin tamamlanmamış olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, dava konusu şirketin ihyasına, son —olarak atanmasına, davalı —yasal hasım olması sebebiyle işbu davalı yönünden davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
—-Tasfiye sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmasından davalı tasfiye memuru sorumlu bulunduğundan davada taraf sıfatı bulunduğu, davalı —aleyhine davanın kabulü nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi HMK 326/1 gereği olduğu gözetilerek; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün davacı yargı gideri bakımından kaldırılarak yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı— tahsiline karar verilmiştir.” —Belirtilen yasa maddesinde açıkça düzenlendiği üzere; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa davaya dayanak olan işlemlerin sonuçlandırılmasına münhasır olarak şirketin yeniden tescili talebi ile işbu davanın açılıp görülmesi mümkündür. Davacının açtığı dava sonucunda davanın kabulüne karar verildiği taktirde tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığından bahsedilemeyecektir. —- Davacının şirket aleyhine açtığı dava sonuçlanmadığına göre tasfiye eksik yapılmıştır. İlanlara başvurulmamış olması sonucu değiştirmez. İhya davası şirketin aktif hale gelmesi için değil, söz konusu hukuk davasına münhasır olmak üzere davanın sonuçlandırılması ve sonrasında tasfiyenin tamamlanmasını temin için açılmıştır. Tasfiye işlemi eksik yapıldığı ve davacının dava açmasına sebebiyet verildiği için yargılama giderlerinin tasfiye memuru üzerinde bırakılmasında ve vekalet ücreti takdirinde bir usulsüzlük yoktur.” gerekçeleri ile— vekalet ücretinden ve yargılama giderinden sorumlu olduğu belirtilmiştir.Aynı zamanda bu kararda açıkça belirtildiği üzere ilanlara rağmen başvurmamış olmanın sonucu değiştirmeyeceğini belirtmiştir. Davalı —vekilinin davacının ilanlara rağmen başvurmadığı ve alacağını yazdırmadığı bu nedenle hakkını kaybettiği yolundaki iddiası temelsiz olup itibar edilmemiştir.Şirketin tasfiyesinin takip tarihinden evvel sona ermesi nedeni ile davacının herhangi bir şey talep edemeyeceği yolundaki iddia da temelsizdir. Takibin usulsüz kesinleştiği yolundaki iddia bu davanın konusu değildir. Davacının alacaklarının ödendiği yolundaki iddianın da bu dava içinde incelenmesi mümkün değildir. Derdest icra takibinde taraf teşkilinin sağlanabilmesi amacı ile şirketin ihyası talep edilmiş olup davanın icra takibini devam ettirmek için şirket ihyasını talep etmesinde hukuki yararı mevcuttur.
6102 sayılı TTK’nın 541. Maddesi uyarınca henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçları karşılayacak tutarda paranın şirketçe —-depo edilmesi lazımdır.—-Somut olayda ; terkin olunan şirketin eski çalışanı olan davacının eksik gösterilen sigortalı hizmet tesbiti davası açıldığı ,davanın sürdürülebilmesi için davacı vekiline davalı şirketin tüzel kişiliğinin ihya davası açmak üzere süre verildiği, açılan bu davanın görülebilmesi için şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına, —- atanarak tescil ve ilanına karar verildiği , tasfiyeden sonra dava açılmış olsa da davacı bakımından tasfiyenin usulune uygun sonlandığının kabul edilemeyeceği , şirketin alacağı ve borcu bulunmadığı bu sebeble ihyasında hukuki yarar bulunmadığı savunmasının dinlenebilir olmadığı , ,toplanan tüm delillere göre TTK 547 maddede ki ek tasfiye koşullarının gerçekleştiği kanaatına varan mahkemenin takkdirinde isabetsizlik olmadığı,ihya ve yeniden — atanmasına ve tasfiye usulune uygun sonlandırılmadığından davalı— HMK 326/1 gereği yargı gideri aleyhine hüküm verilen davalıdan alınacağından istinaf sebebleri yerinde bulunmamakla davalı — vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” belirtmiştir.
—-.Tasfiye yapıldığı tarih itibariyle usulüne uygun yapılmış olsa bile tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi amacıyla şirketin ihyası yasal zorunluluktur. Tasfiyede ilanların yapılmış olması, davacının— başvurmaması sonucu değiştirmez. Davacının şirketten alacaklı olup olmadığı, İş Mahkemesindeki yargılama sonucu belirlenebilecek bir husustur. Sonuç olarak; TTK 547. maddedeki ek tasfiye işlemleri için şirketin ihyası isteminin koşullarının oluştuğu, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla..” şeklindeki kararında tasfiyenin yapıldığı tarih itibarı ile usule uygun yapılsa dahi tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi için şirketin ihyasına ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin — tahsil edilerek davacısına ödenmesine dair mahkeme kararını onamıştır. Somut olayda davacının —Yılı sonlarına kadar davalı şirket bünyesinde kesintili çalışması olduğu görülmektedir. Davacı icra takibinde ihyası istenen şirketten kıdem , ihbar tazminatı, fazla mesai, —talep etmiştir. Yine seri diğer dosyalardan ( Davacısının — olduğu ) da davalı şirketin hakkında iş kazası nedeni ile derdest — dava bulunmasına rağmen tasfiyeyi sonuçlandırarak sicilden terkinini sağladığı görülmüştür. Davalı —şirketin aynı zamanda yetkilisidir.
—TTK’nın 547/2. maddesine göre, ek tasfiye işlemlerini yapmaları için son—veya yeni bir veya birkaç kişi — olarak mahkemece atanarak tescil ve ilan edilir. Bu davada —hasım gösterilmesi gerektiğinden, dava dilekçesinde açıkça davalı olarak— gösterilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesi tarafından, daha önce şirketi tasfiye eden —-atanmasında da hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Tasfiye işlemleri tamamlanıp ticaret sicilinde ilan edildiği tarihte, itirazın iptali davasına konu ticari ilişki bulunduğundan bu durumu bilebilecek durumda olan— tasfiyeyi kapatması ve HMK’nın 326. maddesi dikkate alındığında yargılama giderlerinden davalı—- sorumlu tutulması da isabetli olmuştur. ” belirtmiştir. Somut olayda da davacı ve ihyası istenen şirket arasında işçilik alacaklarının tahsili amacı ile derdest icra takibi bulunmaktadır. Her ne kadar bu takip terkin tarihinden sonra açılmış ise de ihyası istenen şirketin tasfiye işlemleri tamamlanıp ticaret sicilinde ilan edildiği tarihte işçilik alacakları nedeni ile davacı ile ihyası istenen şirket arasında hukuki ilişki bulunmaktadır. Davalı —- şirketin aynı zamanda yetkilisi olup bu durumu bilecek durumdadır. Tüm bu anlatılan ve atıf yapılan emsal içtihatlardan ötürü davalı —-yargılama giderlerinden ve davacının vekalet ücretinden sorumludur.—.İlk derece mahkemesince davanın kabul edilerek davacı lehine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu bağlamda tasfiye sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmamasından tasfiye memuru sorumlu olup, davada taraf sıfatı bulunan—- mahkemece hükmedilen harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. —bu giderleri, ek tasfiye için ihya edilen şirketin tasfiye giderlerine ekleyebilecektir.” belirtmiştir.HMK’nın 326. maddesi uyarınca, aksine düzenleme bulunmadıkça yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Tüm bu anlatılan nedenlerden ötürü davanın kabulüne karar verilmiş, davalı—-yasal hasım olması nedeni ile yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamış, yukarıda anlatılan nedenlerden ötürü — yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutularak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE, — tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince sicilden terkin edilen —-6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince —-Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere, terkin edilen şirket hakkında derdest olan takibin sonuçlanması ve infazı bakımından sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA,— yeniden TESCİLİNE,
2—-olarak en son —- atanmasına, ek tasfiye işlemlerinin —tarafından yürütülmesine, ek tasfiye işlemleri bitinceye kadar —görevine devam etmesine,
3- Kararın — ilan edilmesine,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken maktu harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yapılan — başvurma harcı, — peşin harç,— tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam —yargılama giderinin davalı—tahsiliyle davacıya verilmesine, davalı — yasal hasım olması sebebiyle davacının işbu davalıyla ilgili yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği — maktu vekalet ücretinin davalı— tahsiliyle davacıya verilmesine,
8-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren—- haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,— nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı ve davalı — vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda, davalı tarafın yokluğunda, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.