Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/314 E. 2023/65 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/314 Esas
KARAR NO: 2023/65
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/04/2022
KARAR TARİHİ : 24/01/2023
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dilekçesinde özetle;Müvekkili aleyhinde ——— dosyası ile başlatılan icra takibi sebebiyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötüniyetli icra takibi nedeniyle asıl alacağın %40’ından az olmamak üzere icra inkar tazmiatına hükmedilmesi ile takibin tedbiren durdurulmasını Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
DELİLLER:
—- tarihli yazı cevabı, —– sayılı dosya sureti,—— tarihli yazı cevabı ile tüm dosya kapsamı.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, —–sayılı dosyasında başlatılan icra takibine konu alacak nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
—– tarihinde yürürlüğe giren TTK’nın 5. maddesinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmü yer almaktadır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/3. maddesine göre de; Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Somut olayda; —– sayılı icra takibinde senet suretlerinin bulunmadığı, takip talebindeki senetlerin tanzim ve vade tarihlerinin —- olduğu ve ilamsız icra takibi başlatıldığının anlaşıldığı,
Davalı tarafça sunulan —- tarihli beyan dilekçesinin ekinde —– tarihli satış sözleşmesinin sunulduğu ve satış sözleşmesinde senet suretinin bulunduğu,
— gelen yazı cevaplar incelendiğinde, davacının —– tarihininden itibaren ticari faaliyetinin bulunduğu, davalının ise sözleşme tarihinde ticari faaliyetinin bulunduğu, davacının sözleşme ve takibe konu senet tanzim tarihi itibariyle davacının ticari ve mesleki amaçla hareket etmediği, davalının da satış sözleşmesindeki alacağına ilişkin senede konu alacak nedeniyle davacı hakkında icra takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının tacir olduğu iddia edilmediği gibi, takip dayanağı bononun zamanaşımına uğraması nedeniyle kambiyo vasfını kaybetmesi karşısında eldeki davada davalının dayandığı temel ilişki yönünden uyuşmazlık Türk Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan da değildir. Görev kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her safhasında ve re’sen nazara alınmalıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1. maddesindeki tanımlara göre tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, sağlayıcı, kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesine göre tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; dava konusu uyuşmazlıkta ticari ve mesleki amaçlarla hareket etmeyen davacının taraf olduğu beyan edilen sözleşmenin tüketici işlemi niteliğinde olduğu, bu haliyle dava konusu uyuşmazlığın çözümünde mahkememizin görevsiz, tüketici mahkemelerinin ise görevli olduğu anlaşılmakla davanın görev yönünden usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden, İstinaf yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli —— Nöbetçi TÜKETİCİ Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, aksi taktirde mahkememizce Resen davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece KARAR VERİLMESİNE,
4-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi için taraflardan biri tarafından başvuruda bulunulmadığı takdirde, mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesine, harç, yargılama gideri, vekalet ücreti, gider avansı vd hususların talep halinde, 6100 Sayılı HMK’nın 331/2. ve 331/2. maddesi gereğince mahkememizce hüküm altına ALINMASINA,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair tarafların yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/01/2023