Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/306 E. 2023/280 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/306 Esas
KARAR NO : 2023/280

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 26/04/2022
KARAR TARİHİ : 21/03/2023
GEREKÇELİ KARAR

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından hizmet alımı ihaleleri kapsamından çalıştırılan—— iş akdi, tazminat almayı hak edecek şekilde iş akdinin sonlanması nedeniyle alt işveren nezdinde çalışan sigortalı işçiye kıdem tazminatı olarak 28.06.2019 tarihinde ödenen ve davalı alt işverenliklerin sorumluluklarına isabet eden toplam (57.184,04) TL.’nin, taraflar arasında imzalanan teknik şartname hükümleri gereği, her bir davalının kendi dönemlerindeki süre sorumluluklarına göre, ödenen tutarların ödeme tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte, tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalılar tarafından dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
DELİLLER:
—- Müdürlüğünün 17/10/2022 tarihli yazı cevabı, —– Ticaret Sicil Müdürlüğünün yazı cevabı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı,04/10/2022 tarihli ara karar ile dosyanın bir İş Mevzuatından Kaynaklı Nitelikli Hesaplama Uzmanına tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 16/01/2022 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi raporunda özetle; Hukuki durumun ve delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davacı yanın rücuan talep hakkının bulunduğunun kabulü halinde: 1. SEÇENEKTE : Davacının ödediği tutarın tamamını rücu hakkının bulunduğunun kabulü halinde, 2. SEÇENEKTE : Davacının ödediği tutarın yarısının rücu hakkının bulunduğunun kabulü halinde, davacı yanın davalılardan rücuan talep edebileceği alacak tutarının … bakımından 2.324,39 TL, … bakımından 11.481,40 TL, … bakımından 3.037,92TL , … Ve … bakımından 7.795,96 TL, … bakımından 1.887,67 TL, … bakımından 7.785,29 TL, … Ve ——. Bakımından, 21.546,88 TL olduğu şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava asıl işveren davacı kurumun davalı şirketler tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemine ilişkindir.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından hizmet alımı ihaleleri kapsamından çalıştırılan işçi —– iş akdini tazminat almayı hak edecek şekilde sonra erdiğini, taraflar arasında imzalanan teknik şartname hükümleri gereği, her bir davalının kendi dönemlerindeki süre sorumluluklarına göre, ödenen tutarların ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davaya konu uyuşmazlıgın sigortalı işçinin kıdem tazminatı ve ihbar tazminatını hak edecek şekilde iş akdinin sonlandırılması sebebiyle, buna bağlı olarak ödenen kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ve ihbar tazminatından davalı alt işverenlerin sorumluluğu hususunda toplanmaktadır.Dava konusu olayda davacı ile davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Dava dosyasında mevcut —–Başkanlığı’nın 05/10/2022 tarihli Sigortalık Tescil Ve Hizmet Kaydı Tespitine göre, sigortalı —— 08/02/2007 ile 12/06/2019 tarihleri arasında sigortalı olduğu; sigorta olarak çıkış tarihinin 12/06/2019 olduğu, prim gün sayısının 12 yıl 4 ay 4 gün gün olduğu tespit edilmiştir.Dava dosyasında mevcut Kurum Kıdem Tazminatı Bordrosuna göre sigortalının aylık brüt ücreti 3.893,75 T. Üzerinden çalışması karşılığı brüt kıdem tazminatının 48.066,18 TL brüt ihbar tazminatının 7,268,33 TL, yıllık izin ücretinin 648,96 TL olduğu, sigortalıya net ödenecek miktarın 47.701,36 TL. olarak hesaplandığı,Dava dosyasında mevcut belgelere göre sigortalı işçiye 47.701,36 TL ödeme yapıldığı tespit edilmiştir.Davacı şirketin dava dışı işçisine yaptığı ödemeyi davalı şirketlerden alt işveren sıfatlarından kaynaklı tahsil hakkının bulunup bulunmadığı ve davalı şirketlerin sorumlu olacağı miktarın saptanması amacıyla dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi raporunda rucü alacağına esas olmak üzere alternatifli hesaplama yapıldığı, davacı yanca alternatifli hesaplamalardan 1. Seçenek olan ödenen bedelin tamamının rücusuna ilişkin hesaplamanın kabul edilmesi talep edildiği görülmüştür.Benzer konuya ilişkin Yargıtay —- Hukuk Dairesinin —– esas ve —–karar sayılı ilamında; “Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. —— kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.” şeklindeki açıklamalarından hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğunun bulunmadığı, davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğu, kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumlu olduğu ve ihbar tazminatından ise son işverenin sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.Somut olayımızda, davanın tarafları arasında akdedilen hizmet alım sözleşmeleri ve eki teknik, idari şartnameler nazar alındığında sözleşme hükümlerinde çalışanların iş sözleşmesinin son ermesinde davacı tarafça yapılacak ödemelerin yüklenicilerin sorumlu olduğuna ilişkin hüküm bulunmadığı görülmekte ise de dosyaya sunulan hizmet alım sözleşmeleri ve sözleşme eki mahiyetindeki şartnameler ve Yargıtay —–. Hukuk Dairesinin —— esas ve —— karar sayılı ilamı nazara alındığında dava dışı işçiye ödenmiş tazminat bedellerinin tamamının sorumlu oldukları dönemle sınırlı olmak üzere davalılardan alınarak davacıya verilmesinin gerektiği anlaşılmakla bilirkişi raporunda alternatifli hesaplamalardan 1. seçenek olan ödenen bedelin tamamına yönelik hesaplama esas alınarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-2.324,39 TL alacağın ödeme tarihi olan 28/06/2019 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … alınarak davacıya verilmesine,
2-11.481,40 TL alacağın ödeme tarihi olan 28/06/2019 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … alınarak davacıya verilmesine,
3-3.037,92 TL alacağın ödeme tarihi olan 28/06/2019 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … alınarak davacıya verilmesine,
4-7.795,96 TL alacağın ödeme tarihi olan 28/06/2019 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Ve …müştereken ve müteselsilen alınarak ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-1.887,67 TL alacağın ödeme tarihi olan 28/06/2019 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
6-7.785,29 TL alacağın ödeme tarihi olan 28/06/2019 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …-alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
7-21.546,88 TL alacağın ödeme tarihi olan 28/06/2019 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Ve ——- müştereken ve müteselsilen alınarak ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
8-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 55.859,51 TL lik kısım yönünden alınması gereken 3.815,76 TL harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
10-Davacı tarafından yapılan toplam 1500,00 TL bilirkişi ücreti ve 725,5‬ TL posta gideri olmak üzere toplam 2.225,50 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer OLMADIĞINA,
11-Arabuluculuk ücreti olan 1320,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.