Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/262 E. 2023/26 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/262 Esas
KARAR NO : 2023/26

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/04/2022
KARAR TARİHİ : 12/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—— Sayılı dosyası kapsamında taraflarınca başlatılan icra takibine davalının yapmış olduğu itirazların iptali ile icra takibinin devamına karar verilmesini, fazlaya ilişkin hak ve alacakları ile ilgili dava ve talep hakları saklı kalmak üzere alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleriyle ücreti vekâletin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”Davacı tarafından Davalıya Hizmet Satımı yapıldığı, Davacının——Esas sayılı dosya 9.520 TL Asıl alacak, 5.528,97 TL Faiz, 15.048,97 TL toplam alacak için takip başlattığı, Davacı tarafından ibraz edilen 2018 dönemine ait Ticari Defterlerin, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 224 ve 225. maddeleri, VUK 215-2019 maddesi hükümleri ile Tek düzen Hesap planı Genel tebliğine uygun tutulduğu, 6762 Sayılı eski T.T. Kanunun 66. Maddesi ve 6102 Sayılı Yeni T.T. Kanunun 64. Maddelerine göre uygun olarak Envanter .Yevmiye ve Defter-i kebir’in Noter açılış , Yevmiye Defteri kapanış tasdiklerini süresi içinde yaptırdığı ve defterlerin birbirlerini teyit ettiği, Davalı Ticari Defterlerinin İbraz edilmemesi dolayısı ile Ticari defterler üzerinde inceleme yapılamadığı ve takip tarihi itibari ile Davacıya borç tutarının tespit edilemediği, —–14/01/2022 tarih ve——Esas sayılı Takip Talebi konusu 18/09/2018 tarihinde Davacı tarafından düzenlenen satış faturasının 30/09/2018 tarihinde ve—— yevmiye numarası ile Davacı ticari defterlerine kayıtlı olduğu. Davacı ticari defter kayıtlarında davalı cari hesabının—– Hesap kodu ile —- hesabında takip edildiği, 14/01/2022 takip tarihi itibari ile davalı cari hesabının 9.520 TL borçlu olduğu, Davacı ve Davalının —–bildirimlerine ilişkin bağlı bulundukları Vergi dairelerinden gelen cevap yazıları ekinde yer alan, 2018 yılında yapmış oldukları satış —- ve alış—— bildirimlerinin uyumsuz olduğu. Davacı tarafından düzenlenen faturanın —-bildiriminde beyan edildiği. Davalı tarafından—— bildiriminde beyan edilmediği,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
EK RAPOR: Bilirkişi ek raporunda özetle;”Kök rapordaki görüş ve kanaatlerimde herhangi bir değişiklik olmadığını, aynen iştirak ettiğimi,——gelen Cevap yazısına istinaden Davalı firmanın —— 01/06/2018 Teşvik başvurusunun bulunduğu, ilgili dönem teşvik prim onay işleminin 05/07/2019 tarihinde yapıldığı ve tutarların emanet hesabında beklediği.” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir. İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak —– Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Davacı ——ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde davacı şirket tarafından davalı şirkete hizmet satımı yapıldığı, davacı ticari defter ve kayıtlarından davalının açık hesap ilişkisinden kaynaklı 9.520,00 TL borçlu olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.Mahkememizce 01/07/2022 günü yapılması istenilen defter incelemesine davalı yanın hazır olmadığı duruşma olan ——nolu celsede karar verildiği, davalı şirkete duruşma zaptının tebliği ile inceleme gün ve saati ihtar edildiği, davalının ticari defterlerini dosyaya ibraz etmediği gibi dava dosyasına ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişiyi bildirmediği, 6100 sayılı Hmk’nın 222/3. maddesinde, 28/07/2020 tarihli ——- yayımlanan 7251 sayılı kanunla ticari defterlerin sunulmamasına ilişkin 23. madde ile değişiklik yapılmış ve ticari defterlerin davalı tarafından sunulmaması halinde davacının ticari defter kayıtlarının lehine delil olacağı belirtildiği, dava dosyasında yer alan takibe ve davaya konu edilen faturaların davalıya tebliğ edildiği, söz konusu faturalara davalı tarafın 8 gün içinde itiraz ettiğine ve iade ettiğine dair dosyada mevcut belge ya da bilginin bulunmadığı; davacı —— incelenen defter kayıtlarına göre, davacının 14/01/2022 takip tarihi itibariyle davalıdan 9.520,00 TL alacaklı olduğu böylece bilirkişinin davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 9.520,00 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davacının davalıyı takipten önce temerrüde düşürdüğünü ispatlayamadığı, bu haliyle davacının davasını asıl alacak üzerinden ispat ettiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Alacağın likit olması konusunu ——Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir.—— Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davada hükmedilen miktarın 2023 yılı kesinlik sınırı olan 17.830,00 TL nin altında kalması nazara alınarak kesin olarak karar verilmiştir. Zira ——karar sayılı ilamında benzer konuya ilişkin; ” ——karar altına alınan miktarın yıllar itibariyle yeniden değerlendirme oranları nazara alındığında 2021 yılı istinaf kesinlik sınırı olan 5.880,00 TL’ nin altında kaldığı, dolayısıyla istinafa gelen davalı yönünden kabul edilen dava miktarı itibariyle mahkeme kararının tutar itibariyle kesin nitelikte olduğu anlaşıldığından tarafça yapılan istinaf başvurusunun bu sebeplerle reddinin gerekeceği, kanunun bahşetmediği bir hakkın ise mahkemece taraflara verilemeyeceği, dolayısıyla yerel mahkeme kararında istinaf yasa yolunun açık olduğunun bildirilmesinin taraflar lehine kazanılmış hak doğurmayacağı üzere davalı vekilinin istinaflarının esastan incelenemeyeceği anlaşılmıştır. ” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
TASHİH:
Her ne kadar kısa kararın (1) no’ lu maddesinde “Davanın KABULÜNE;” şeklinde yazılmış ise de gerekçeli karar yazım aşamasında sehven “KISMEN” kavramının yazılmadığı fark edilmiştir. 6100 sayılı kanunun 304. Maddesi ” Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. ” hükmünü getirmiştir. Henüz karar tebliğe çıkartılmadan söz konusu hata fark edildiğinden resen tashih yapılmıştır. Bu nedenle hükmün 1. Maddesinde geçen “Davanın KABULÜNE; ” ibaresinin “Davanın KISMEN KABULÜNE; ” şeklinde resen tashihine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalı tarafından—— sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın —— üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan 9.520,00 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 650,31 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 181,76 TL harcın mahsubu ile bakiye 468,55‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvuru harcı, 181,76 TL peşin harç toplamı 262,46‬ TL ile 1.954,00 TL ( Bilirkişi ücreti, tebligat gideri, müzekkere gideri, dosya ücreti) olmak üzere toplam 2.216,46‬ TL yargılama giderinden davanın kabul 0,63 ve red 0,37 oranına göre hesaplanan 1.396,36 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan bir gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Arabuluculuk ücreti 1.320,00 TL’nin kabul oranına 831,6‬0 TL’sinin göre davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Arabuluculuk ücreti 1.320,00 TL’nin red oranına 488,4‬0 TL’sinin göre davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
9-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—– uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden—– vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—– uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan —— vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, dava değeri kesinlik sınırının altında kalması nazara alınarak KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.