Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/240 E. 2023/542 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/240 Esas
KARAR NO : 2023/542
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/04/2022

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davacının avukatı müvekkilinin,—–şirketi nin sahibi ve yetkilisi —- ile —– ilçesi —– Köyünde bulunan tarım arazilerine basınçlı sulama sistemi için anlaştıklarını, bunun için—— banka kanalıyla 255.000,00 TL ve davalı şirkete de 1.000.000,00 TL ödemesine karşılık davalıların 750.000,00 TL fatura düzenlediklerini ve ihtarlarına rağmen damlama ve sulama borularını teslim etmediğini bunun üzerine —–.icra müdürlüğünün —–esas sayılı ilamsız takip’e başladıklarını, davalıların icra dosyasına yapmış olduğu borca itirazın neticesinde takip’in durduğunu, mahkemeden duran icra takibinin iptalini talep etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yapılan işin ——Şubesi tarafından verilen zirai krediye istinaden gerçekleştirilen bir iş olduğunu, teslim edilen malzeme ve imalatların yerinde kontrolü yapıldıktan sonra bankanın ödemeyi yaptığını, davacının eksik ve ayıplı işler için kanunda aranan sürelerde ihbarda bulunmadığını, müvekkil şirketin borçlu olmadığı gibi alacaklı olduğunu, bu nedenlerle davanın esastan reddini talep etmiştir.

DELİLLER:
08/11/2022 tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 20/12/2022 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle; —–2020 ve 2021 yılı defter ve belgelerinin ——olan dava konusu ile ilgili yerinde incelenmesi neticesinde, Takdiri Sayın Mahkemenize ait olmak üzere, Davalı —— tacir olmadığından yerinde defter ve belgelerini inceleme yetkisi yapılmadığı, ——şirketi, tutmakla mükellef olduğu büyük defterini yerinde inceleme için bilirkişiliğimize ibraz etmediğinden defter ve belgelerinin kendisi lehine delil olmadığı, Davalının defter ve belgelerine göre dava tarihi itibariyle davacıya 250.000,00 TL borcu olduğu şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
04/01/2023 tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 05/01/2023 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi ek raporunda özetle; Davalının, davacıya tanzim ettiği yukarıda yazılı 3 adet faturayı BS formu ile bağlı olduğu vergi dairesine beyan ettiği şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, genel haciz yolu ile başlatılan takibe itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1. maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır. HMK 114/1.c maddesi uyarınca “Mahkemenin görevli olması” dava şartlarından olup, HMK 138 maddesi dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerekmektedir. HMK 115. maddesinde ise “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir…” düzenlemesi yer almaktadır.
TTK’nun 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1.fıkrasında “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda …” sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.6102 sayılı TTK 16/1.maddesinde: “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.” ve TTK’nun 19. maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır.
6102 sayılı TTK’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmasının gerekli ve yeterli olduğu belirtilmiş; müteakip 5. maddesinde ise, “Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görev konusunda kazanılmış hak da sözkonusu olmaz.Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tarafların tacir olup olmadığının araştırılarak görevli mahkemenin belirlenmesi gerekmektedir.
Benzer nitelikteki Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görülen davada —– Bölge Adliye Mahkemesi —–Hukuk Dairesi’nin—-Esas ve —— Karar sayılı ilamında; “Açıklanan nedenlerle mahkemece,davalı tacir ise de davacının tacir olmadığı, davanın TTK.nın 4.maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan bulunmadığı dikkate alınarak, davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla bakılarak karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun bu nedenle kabulü ile” şeklinde belirtildiği,
Yargıtay—–.Hukuk Dairesinin —- Esas ve ——Karar sayılı ilamında; “Somut olayda; mahkemece, davacı ile davalı arasındaki aboneliğin tarımsal sulama aboneliği niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde , uyuşmazlığın çözümünün Ticaret Mahkemelerinin değil Genel Mahkemelerin görevi içerisinde olduğu ve görevle ilgili düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği göz önünde bulundurularak, görevsizlik kararı verilmesi ve talep halinde dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir.” şeklinde belirtildiği görülmüştür.
Davacı hakkında yapılan araştırmada davacının vergi mükellefiyetinin bulunduğu, tacir olarak defter ve belge tutma yükümlülüğünün bulunmadığı, tacir sıfatının bulunmadığı, davalı şirketin tacir olduğu, diğer davalının da şirket yetkilisi olduğu anlaşılmıştır. Davacının tacir olmadığı, taraflar arasındaki sulama sistemi ürünleri ve kurulmasına yönelik eser sözleşmesinin ise davayı ticari dava haline getirmediği ve uyuşmazlığa konu dava ticari dava niteliğinde olmadığı sonucuna varılmaktadır. Huzurdaki uyuşmazlığın çözümünde genel mahkeme asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmakla; dava şartı yokluğu nedeniyle usuldan reddi ile mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden, İstinaf yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli —–Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, aksi taktirde mahkememizce Resen davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece KARAR VERİLMESİNE,
4-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi için taraflardan biri tarafından başvuruda bulunulmadığı takdirde, mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesine, harç, yargılama gideri, vekalet ücreti, gider avansı vd hususların talep halinde, 6100 Sayılı HMK’nın 331/2. ve 331/2. maddesi gereğince mahkememizce hüküm altına ALINMASINA,Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalılar vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.