Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/226 E. 2022/322 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/226
KARAR NO : 2022/322

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 22/06/2021
KARAR TARİHİ : 11/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle;— tasfiyesinin —- eksik incelemesi ve kusurlu işlemleri nedeniyle tamamlandığı ve kaydının sicilden terkin edildiği, müvekkili şirketin dava dışı —— Esas sayılı dosyası ile alacağa sahip olduğunu, borçlu şirketin kaydının —Türk Ticaret Kanunun geçici 7. Maddesine göre — terkin edildiği, bu nedenle borçlu şirkete tebligat yapılmasının mümkün olmadığını, — tasfiyesinin kaldırılarak şirketin ihyasını, masraf ve vekalet ücretinin de karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı— vekili cevap dilekçesinde özetle; TTK’nın 32 ve Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 34. maddesi çerçevesinde işlem yapıldığını,— —-şirketin “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi”, —- —- ve—- Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi ve ———– Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi kapsamında; son 5 yıla ait —” hususunun belirlenmesinin ardından, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7’nci maddesi ile “—-Tasfiyelerine ve — Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 5’inci maddesi gereğince re’sen terkin kapsamına alındığı,—- ardından — edildiğini, ihtarlara rağmen söz konusu şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, resen terkin işleminin hukuka ve kanuni —- olduğu, davacı vekilince resen terkin işleminin eksik veya usulsüz olduğuna dair bir iddianın ileri sürülmediğini, müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7. maddesi gereğince ——-olması sebebiyle re’sen terkin edilen şirketin faal olduğunun tespiti ile ihyası istemidir.
— cevabi yazısıyla ihyası talep edilen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret kanunun geçici 7. Maddesi uyarınca — tarihinde resen terkin edildiği bildirilmiştir.
— sayılı icra takip dosyası üzerinden –re’sen terkinine karar verilen borçlu şirketin borçlu olduğu, hakkında bir icra takibi olduğu, icra takibinin derdest olduğu, taraf teşkili sağlanması açısından davacı tarafa şirketin ihyası davası açmak üzere yetki ve süre verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
6102 Sayılı TTK’nın 26/06/2012 tarih ve 6335 sayılı yasanın 38. maddesi ile değişik geçici 7. maddesinde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl içinde kanunda yazılı halleri tespit edilen ya da —- tasfiyeleri ve ——– kayıtlarının silinmesi ilgili kanunlardaki — uyulmaksızın bu madde hükümlerine göre yapılacağı düzenlenmiş bulunmaktadır.Aynı maddenin 15. Fıkrasında ” Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince —edilmeksizin — şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, ——ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra —— eder. — borçlarından sorumlu tutulmaz. —-sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. —kaydı silinen —hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” düzenlemesi getirilmiş, Aynı maddenin 2. Fıkrasında Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket hakkında bu madde hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir.Yapılan incelemede ihyası istenen şirketin — tarihinde TTK’nın geçici 7. Maddesi — terkin edildiği, davanın— tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Yapılan yargılamaya göre,— terkin edilen şirket hakkında derdest icra takibi bulunduğu, dolayısıyla faal olduğu, ancak bildirimle yapılan ilana rağmen —— edilmeksizin resen terkin edildiği anlaşılmıştır.—tüm borç ve alacakları tasfiye olunmaksızın tamamlanamayacağı,——– terkin olunamayacağı sonucuna varıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Davacı yan dava dilekçesinde davalı tarafın TTK’nın 541. Maddesine aykırı işlem yapması nedeni ile —— edilmemesi nedeni ile davacının mağdur edildiğini yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca verilen ihya kararlarına dair emsal— hükümden önce tekrar incelenmiştir.
—Sayılı ilamında “….Davalı —– —-TTK geçici 7. Maddeye göre resen terkin işlemi yapılırken aynı maddenin 4. Fıkrasında belirtildiği şekilde şirket yetkilisine usulüne uygun ihtar yapıldığı ispatlanamamıştır.TTK geçici 7. Maddenin 2. Fıkrasına göre davacı veya davalı olarak devam eden davaları— hakkında TTK geçici 7. Madde uygulanmayacaktır.Buna göre davaya konu ve resen —terkin edilen şirketin terkinden önce açılmış ve devam eden davası bulunduğundan ve geçici 7. Maddenin 4. Fıkrasında öngörülen ihtarın şirket yetkilisine yapıldığı da ispatlanamadığından —- yapılan terkin işlemi yasaya aykırıdır. İhya davasının açılmasına davalı — yasaya aykırı yaptığı resen – işlemi ile sebep olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. ” belirtmiştir.
— mahkemesince, derdest davası bulunan şirketin resen terkin edildiği, TTK’nın geçici 7.maddesinin 4 üncü fıkrası uyarınca usulüne uygun şekilde ihtar yapılmadığı, ihtarın yalnız ilan yoluyla yapıldığı ve şirket yetkililerine ihtar tebliğ edilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili — yetkilisine şirket kayıtlarındaki adreslerine gerekli ihtarın gönderildiğini, ancak adreste tanınmadıkları gerekçesi ile iade edildiğini, TTK geçici 7/f.4-a maddesi uyarınca şirketin terkin edileceğinin kapsama giren diğer şirketlerle birlikte –yapıldığını savunmuş ise de, —– dışında, –çıkarttığına ilişkin herhangi bir— belge sunulmamıştır.Buna göre davalı tarafından, ihyası istenen şirket yöneticileri adına çıkartılan bir tebligatın bulunduğu kanıtlanmamış olmakla, davalının yukarıda bahsi geçen mevzuata ilişkin yasal yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmemiş olması sebebiyle, davacının davasının kabulü yönünde kurulan hükümde ve davalının yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasında usule aykırılık bulunmamaktadır. ” belirtmiştir.( Aynı dairenin aynı yöndeki gerekçeleri için bkz. —— ilamı)
—- Sayılı ilamında “….Davalı ——— —– TTK’nın geçici 7. maddesine göre resen terkin işlemi yapılırken, aynı maddenin 4. fıkrasında belirtildiği şekilde şirket yetkilisine usulüne uygun tebligat yapıldığı ispatlanamamıştır. Dolayısıyla terkin işleminin yasaya aykırı şekilde yapıldığının kabulü gerekir. İhya davasının açılmasına davalı —- yasaya aykırı yaptığı resen terkin işlemi ile sebebiyet verdiğinden, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. ” belirtmiştir.
Mahkemece ———— işlemi yapılmadan önce —kişiliğine ve şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere ayrı ayrı ihtar yapılıp yapılmadığı hususunda müzekkere yazılmış — tarihli yazı cevabı incelendiğinde — tebligat çıkartılmakla yetinildiği, çıkartılan — şerhi ile bila tebliğ iade döndüğü,— şirketi temsil ve ilzama yetkili kimselere ayırca tebligat çıkartılmadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafın bahsettiği TTK’nın 541. Maddesi — terkin edilen şirketlere uygulanacak bir madde olup ihyası istenen şirketin TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca —– edilmeksizin resen terkin edildiği anlaşılmıştır. Olayları anlatmak taraflara hukuki nitelendirmeyi yapmak mahkemeye aittir. Davacı taraf netice itibarı ile — işleminin usulsüz yapılması nedeni ile davalının dava açılmasına neden olduğunu ileri sürerek davalıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmiştir. Dava dilekçesinde belirttiği nedenin mahkemenin kabul gerekçesi ile birebir örtüşmesi gerekmemektedir. 6100 Sayılı HMK’nın 326. Maddesi kanunda yazılı haller dışında yargılama giderinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınması gerektiği hükme bağlanmıştır. Yukarıda alıntılanan– kararları dikkate alındığında davalının usul ve yasaya aykırı terkin işlemi nedeni ile vekalet ücreti ve yargılama giderinden sorumlu tutulması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, ihyası talep edilen şirket hakkında devam eden icra takibi olması sebebiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE, —— tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi gereğince re’sen sicilden terkin edilen ——-6102 Sayılı TTK 547 maddesi gereğince —— esas sayılı icra takip dosyası ile sınırlı olmak üzere, terkin edilen şirket hakkında yürütülen icra takibinin sonuçlanması ve infazı bakımından — terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA,——— yeniden TESCİLİNE,
2-Kararın—— ilan edilmesine,
3-Alınması gerekli 59,30 TL başvuru harcı, 80,70 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı yanca yapılan 37,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davacı vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan — maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.