Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/207 E. 2023/260 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/207
KARAR NO: 2023/260
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 23/03/2022
KARAR TARİHİ: 15/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili arasında imzalanan taahhütnameler gereğince —- yılının —— reklam kullanım karşılığı toplam 2.415.836,05 TL borç bakiyesinin olduğu, davalı firmaya yazılı olarak bildirimde bulunulmasına rağmen firma tarafından bakiye borç tutarlarına yönelik herhangi bir ödeme yapılmadığı, davalı firmaya aldığı reklam hizmetlerinden vadesi gelen ve ödenmeyen borç bakiyeleri için ihtarat yapıldığı, fatura bedellerinin fatura tarihinden itibaren 90
gün içinde müvekkili kuruma ödenmesinin talep edildiği, davalı firmanın ——– dönemlerindeki dava konusu faturalardan kaynaklı güncel borçlarının olduğu, faturaların vadesi geçtiği halde ödeme yapılmadığı ve fatura bedellerine itiraz edilmediği, kurum alacağının tahsili amacıyla işbu davanın açılması zaruretinin hasıl olduğunu, davanın kabulünü, fazlaya ilişkin halkları saklı kalmak kaydıyla bakiye 2.415 836,05 TL asıl alacağın her bir faturanın vade tarihlerinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte tahsilini, davalının menkul, gayrimenkul malları ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine tedbir konulmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın davacı kuruma iddia edildiği tutarda bir borcu bulunmadığı, davacı kurumun —– tarafından müvekkili şirkete gönderilen mail ile taraflar arasında —— ödenmesi hususunda anlaşmaya varıldığı,—–kapsamında; verilecek reklam meblağı üzerinden belirli bir yüzde ile iskonto hesap edilerek reklam verene iade yapıldığı, müvekkilinin buna göre verdiği reklamlar üzerinden iade almaya hak kazandığı, buna ilişkin davacı kuruma —-açıklaması ile ——- tanzim edildiği, davacı kuruma gönderilen faturanın herhangi bir itiraza uğramaması üzerine müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarına işlendiği, dava dilekçesi ekinde, müvekkiline gönderildiği iddia edilen tüm kurum yazılarının ve faturaların müvekkiline tebliğ edildiğini gösterir belgelerin sunulmamış olduğu, müvekkili şirkete tebliğ edilmeyen yazılı bildirimler ve faturalara ilişkin olarak fatura içeriğinin kabul edildiğinin varsayılması ve vade tarihinden itibaren avans faizi talep edilmesinin mümkün olmadığı, gerek müvekkilinin davacı kuruma verdiği taahhütnamede gerek ise kurum tarafından müvekkiline gönderildiği iddia edilen yazılı bildirimlerde “gecikilen her gün için kanuni faiz ödeneceği” yönünde tarafların anlaştığının görüldüğü, fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla davanın tümden reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında reklam anlaşması kapsamında davacı tarafından——içerisinde davalıya keşide edilen fatura bedellerinden kaynaklı alacağın tahsili istemine ilişkindir.
——–233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2/1. maddesi uyarınca ise ‘teşebbüs’ olarak adlandırılan Kamu İktisadi Teşebbüsleri, Kararname’nin 4/2. maddesi uyarınca söz konusu kanun hükmünde kararname ile saklı tutulan haller dışında özel hukuk hükümlerine tabidir. Bu bağlamda, dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 16/1. maddesi uyarınca özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek üzere kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar tacir sayılacağından, somut uyuşmazlıkta —-tacir olduğu gözetilmelidir…” şeklindeki ilamında —olduğu belirtilmiştir. ——Bu nedenle mahkememiz görevli olduğundan esasa geçilmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış dosya alanında uzman bilirkişilere tevdii edilmiştir. Bilirkişi heyeti —- tarihli raporunda “….1.Her iki tarafın ticari defterlerinin açılış-kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı; usul ve yasaya uygun tutulduğu;
2. Değerlendirme başlığı altında (1) sayılı bentte saptanan uyuşmazlık konusunun somut olay özelinin (2) sayılı bentte yapılan incelemesi sonucunda;
A) Davacının uyuşmazlığa esas faturayı —- beyan ettiği; 3 ayı aşan süreden sonra iade ettiği; yine, davacının alacağına esas hizmetlere, davalının aracılık ettiği reklam yayınlarından kaynaklanmasına göre, aracılık görevini yerine getirdiğinin davacının vaki iddiasıyla aleyhine sübuta erdiği;
B) Davacının —– tarihli mailinde ——- ücreti için borcu bulunmaması koşulunun yer almamasma ve cari hesap ilişkisine göre, artık malinde yer almayan hususu yeni (fatura iadesi) koşul olarak ileri süremeyeceği;
C) Davacının cari hesap bakiyesinde gözüken —— faturasının indirilmesinden sonra davacının 1.819.308,70 TL bakiye alacağı bulunduğunun tespit edildiği;
2. Davacının faiz ve başlangıcı yönünden taleplerinin incelenmesinde;
A) Değerlendirme başlığı altında (3/A) sayılı bentte açıklanan gerekçelerle, kabul biçimine göre- harçlandırılarak müddeabih haline getirilmiş birikmiş faiz alacağı bulunmadığından hesaplama yapılmadığı;
B) Kararlaştırmada yer alan “ fatura tarihinden itibaren 90 gün içinde ödeneceği düzenlemesinin, muaccelliyet tarihi belirtiği; davacının miktar içeren ihtarnamesi bulunmadığı; taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinde fatura tarihi +90 günü aşan ödemeler sebebiyle uygulamaya göre, davacının fatura tarihi +90 gün sonrası için faiz ısteyebıleceği esasının öre 1.819.308,70 TL’ye aşağıda gösterilen tarihlerden itibaren Mahkemece benimsenmesi ihtimaline tarihlerden itibaren faiz yürütülebileceği;
C) Sayın Mahkeme’nin gerek asıl alacak gerekse faiz yönünden bilirkişi görüşünü uygun görmemesi halinde 2.415.836,05 TL’ye aşağıda gösterilen tarihlerden itibaren faiz yürütülebileceği görüş ve kanaatinde olduklarını…” belirtmişlerdir.
Davacının incelenen ticari defterlerine göre davacı ve davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usul ve yasaya uygun tutulduğu ve lehlerinde delil vasfı bulunduğu, davacının davalıdan 2.415.836,05 TL alacaklı gözüktüğü, davalının düzenlemiş olduğu 121.917,97 TL tutarındaki 2 adet —— faturasının davacı şirket defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Davalı şirket ticari defter ve kayıtlarına göre ise davacının davalıdan 1.819.308,70 TL alacaklı gözüktüğü, davalının 718.445,32 TL tutarında 3 adet risdurn faturası tanzim ettiği görülmüştür. Tarafların ticari defter ve kayıtlarındaki uyumsuzluk davalı şirket tarafından tanzim edilen 596.527,35 TL tutarlı ——– açıklamalı faturanın davacı kurum kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunun 12. Sayfasında ayrıntılı şekilde izah edildiği üzere davalınm, — yılında davacı kurumdan ——–adet belge karşılığında —–hariç 4.261.701,00 TL tutarında mal/hizmet satın aldığını, 2 adet belge karşılığında 565.575,65 TL tutarında mal/hizmet satışı yaptığını beyan ettiği,davacının,—-yılında davalıya —— adet belge karşılığında —- hariç 4.261.707,00 TL mal/hizmet satışı yaptığı, 2 adet belge karşılığında 608.851,05 TL mal/hizmet aldığını beyan ettiği,Tarafların beyan ettiği belge adetlerinde uyumsuzluk bulunmadığı, —– satırda gösterilen tutarlar arasındaki 43.276.00 TL (608.851.05 — 565.575.65) farkın; davalı tarafından– yılında tanzim edilen —– tutarlı fatura bedelinin davacı tarafından — yılında kayıtlarına almasından kaynaklandığı, bir başka ifadeyle davacının —- beyanında bu faturanın beyan edilmediğinin, fatura bedelinin—- beyanına ilave edildiğinin, ancak belge adedine ilave edilmemesinden kaynaklandığı,davacı ——davalı şirket tarafından tanzim edilen ve uyuşmazlık konusu olan”— açıklamalı —– tutarlı faturayı—– ile beyan ettiği görülmüştür.
Davacının davalı tarafından keşide edilen uyuşmazlık konusunu teşkil eden 31.12.2021 tarihli faturayı yaklaşık 3 ay geçtikten sonra davalıya iade ettiği görülmüştür. Mahkememizin 21.09.2022 tarihinde icra edilen ön inceleme duruşması ——– nolu ara kararı ile davacı yana davalının keşide ettiği —— faturasının kabul edilmemesinin sebebi olarak davalının muaccel borcu olmasını beyan ettiği nazara alınarak buna dair taraflar arasında bir sözleşme hükmü, mail vs bulunup bulunmadığı hususunda kesin süre verilmiş davacı yanca verilen kesin süre herhangi bir delil sunulmamış, bu hususta taraflar arasında zımni anlaşma olduğu yolunda beyanda bulunulmuştur.
Faturaya sekiz günlük süre içinde itiraz edilmemişse, TTK.m.21/£.2’ye göre, itiraz etmeyen kimse, fatura içeriğini kabul etmiş sayılır. Ancak sekiz gün içinde itiraza uğramayan fatura, taraflar arasında, aksi iddia ve ispat edilemeyen bir delil, geçici bir zaman için de olsa borçluyu sorumlu kılan bir ödeme emri de sayılmaz. İtiraza uğramayan fatura, içeriğinin aksi ispat edilebilir ticari bir belgedir. Ayrıca adına fatura düzenlenen, bu faturayı ticari defterlerine itirazsız olarak kaydetmişse, bu kayıt, fatura konusu sözleşmenin ve bu sözleşmedeki işin yapıldığı anlamına gelir. Davalı horçlunun uzun süre sonra iade faturası düzenlemesi Özellikle bu faturanın karşı tarafın defterlerine kaydedilmemiş olması karşısında bu olguyu değiştiremez. Bu durumda beorçlu taraf, faturaları ticari defterine işlemişse, (kayıtlarına almamış ya da sonradan çıkarmış olması mühtemel bulunmakla beraber,——-beyan ettiği) borcun doğmadığını veya borcu ödediğini ispatlamak zorundadır. Bir başka anlatımla ispat yükünün iade edilen fatura nedeniyle davacıda olduğu anlaşılmıştır.
Davacının davalı yanca keşide edilip— beyan edilen faturayı yaklaşık 3 ay sonra iade ettiği görülmüştür. ——-Dava, TBK 470 ve devamı maddelerde düzenlenen ve konusu kilit parke taşı imali ve teslimi işi olan eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davasıdır. Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen futuradaki alacakla ilgili olarak, süre geçtikten sonra iade edilmesi veya ticari defterlere kaydedildikten sonra iade faturası düzenlenmesi, borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç değildir. İtiraz yüresi geçtikten sonra, faturaların doğrudan içide edilmesi veya iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacaktır. Faturaya itiraz edilmemesi sözleşme ilişkisini ka nıtlamaz ise de, sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde, bu sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir.Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kuralla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı taraf faturaların davalı tarafa tebliği edildiğini ve iade edilmediğini bildirmiş ve tebliğ belgeleri sunmuştur. Davalı tarafın beyanları ise faturaların tebliğ edildiğini ortaya koymakta ancak teslim edilmeyen malların faturalarının iade edilmediğini savunmaktadır. Kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olması (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altında olması (HMK190) nedeniyle, tebliğ edildiği anlaşılan faturalara itiraz edildiği veya süresi içinde iade edildiği olgusundan lehine hak çıkaracak taraf olarak ispat yükü altında olan davalı bunu kanıtlayamamış ve fatura içerikleri kesinleşmiştir. Bu nedenle davanın kabulü gerekirken kismen kabul kararı verilmesi doğru olmadığının ” belirtmiştir.————
Somut olayda davacının davalı yanca keşide edilen ——- faturasını alarak kayıtlarına işlediği, —- beyan ettiği, yasal süre içinde faturaya itiraz etmediği, yaklaşık 3 ay sonra faturayı iade ettiği görülmüş ise de —– ile beyan edilmiş ve yasal sürede itiraz edilmemiş faturanın iade edilmesi alacağı ortadan kaldıran bir neden değildir. Davacıya borcu olan kişiye —– indirimi uygulanmadığına dair sözleşme hükmü, mail , vs varsa sunması için kesin süre verilmiş ise de davacı yanca bu hususta somut bir delil ibraz edilememiştir.Tüm bu anlatılan nedenlerden ötürü davacının davalıdan 1.819.308,70 TL alacaklı olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı yan dosyada mübrez taahhütnamelerde fatura tarihinden itibaren 90 gün içerisinde ödenmesi yönünde belirli vadede ödeme yapılması hükmü bulunduğunu, TBK 117 gereği davalının belirlenen vadede temerrüde düştüğünü belirtmiştir.
——Somut olayda taraflar arasındaki sözleşmelerin —- maddesinde “…yapılacak her türlü ödeme ——– tarihinden itibaren hastanenin nakit durumuna göre —- günlük süreler içerisinde yapılacaktır.” düzenlemesini getirmiştir. Sözleşmenin bu hükmü ile alacağın muaccel olacağı tarih belirtilmiştir. Oysa BK. 101/1 maddesi gereğince muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyle mütemerrit olur…” belirtmiştir.
Yukarıda tanıtılan protokol hükmü, gerekse yukarıda tanıtılan yüksek yargı uygulaması dikkate alındığında, davacının düzenlediği fatura tarihinin 90 gün sonrasını İstenebilir hale geleceği tarihin düzenlediği; bir başka anlatımla alacakların muacceliylet tarihine ilişkin düzenleme olduğu; TBK m.117/1 uyarınca, “muaccel borcun borçlusunun alacaklısının ihtarıyla” temerrüde düşeceği; davacının miktar belirterek davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin belgeye ulaşılmadığı anlaşılmış alacağa dava tarihinden itibaren faiz işletilmiştir. ———–
Davacının dava dilekçesinde alacağı için ticari avans faizi talep ettiği görülmüştür. Taraflar arasında imzalanmış olan ve dosyada mübrez taahhüt incelenmiş “… Ödemelerin gerçekleşen yayın üzerinden faturalandırılacağı, fatura bedelini yukarıda mutabık kalınan vade ile —- bankasındaki —- İban nolu—- Hesabına ödeneceği, aksi taktirde gecikilen her gün için kanuni faiz ödemeyi kabul ve taahhüt ederim” düzenlemesi bulunduğu keza yine davacı tarafından davalıya gönderilen 26.07.2021 tarihli yazısında da gecikilen günler için kanuni faiz ödenmesi gerektiği ibaresi olduğu görülmüştür. Ödenecek faiz miktarının taraflarca kararlaştırılması halinde akdi (iradi) faizden söz edilir. Ticari işlerde hem anapara hem de temerrüt faiz miktarı serbestçe kararlaştırılabilir (TTK m. 8/1). Taraflar arasında faiz oranı kararlaştırılmamakla beraber Kanuni faiz ödenmesi gerektiğini öngördüğü hallerde ödenecek faiz ise kanuni (yasal) faiz olarak nitelendirilir. Bu nedenle alacağa yasal faiz işletilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, denetime uygun bulunan bilirkişi heyeti raporu birlikte değerlendirilmiş davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile;
a-1.819.308,70 TL alacağın dava tarihi 23.03.2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
b-Fazlaya dair istemin reddine,
2-Alınması gerekli 124.276,98 TL karar ve ilam harcından davacı yanca yatırılan 41.256,45 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 83.020,53 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı yanca yatırılan 80,70 TL başvuru harcı, 41.256,45 TL peşin harç olmak üzere toplam 41.337,15 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 4.500,00 TL bilirkişi ücreti, 549,50 TL tebligat ve müzekkere masrafı olarak toplam 5.049,50 TL yargılama giderinden kabul ve reddedilen orana göre hesaplanan 3.802,66 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf yargılamada kendisini vekil marifetiyle temsil ettirmiş olmakla kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan AAÜT gereği 189.965,44 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ÖDENMESİNE,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen miktar üzerinden hesaplanan 83.618,01 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
7-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde HMK 333. maddesi gereği artan gider avansının yatırana İADESİNE,
8———bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.174,80 TL sinin davalıdan, 385,20 TL sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,——– Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilleri ve davalı vekilinin yüzüne karşı, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/03/2023