Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/191 E. 2022/574 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/191 Esas
KARAR NO:2022/574

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:16/03/2022
KARAR TARİHİ:29/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Müvekkilinin —-hizmeti vermekte olup — olduğunu, Müvekkili ile davalı şirket arasında —alımı konusunda anlaşmaya varılmış olup icra takibine dayanak faturalarda belirtilen yemekler eksiksiz teslim edilmiş olduğunu, Müvekkili tarafından yemek hizmeti verilmesine rağmen — Esas sayılı dosyasına konu fatura bedelleri tahsil edilemeyince — Esas sayılı dosyası üzerinden davalı hakkında icra takibi başlatılmış olduğunu, Davalarının kabulü ile davalı borçlunun —–Esas sayılı dosyasına vaki İTİRAZININ İPTALİNE, davalı borçlu aleyhine —- aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı tarafından dosyaya— tarihli ve — bedelli fatura ile —tarihli ve —-bedelli fatura sunulmuş olup davacı işbu faturalara istinaden Müvekkilden toplamda — alacaklı olduğunu iddia ettiğini, fakat dosyaya mübrez faturaların Müvekkili tarafından teslim alındığına dair hiçbir gösterge bulunmamakla birlikte dosyaya sunulan faturalarda müvekkile ait herhangi bir imza veya kaşe de bulunmamakta olduğunu, bu nedenle faturaların usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinin ispatının da mümkün olmadığını, davacı tarafın müvekkiline karşı dava konusu hizmeti sağlamamış olup bu husus faturaların irsaliyeli olmamasından da açıkça anlatabilmekte olduğunu, davacının müvekkiline karşı sözleşmeden doğan borcunu ve nihayetinde —borcunu yerine getirmemiş olduğnu, bu sebeple öncelikle faturaya ve sözleşmeye konu ifayı yerine getirmeyen davacıya karşı herhangi bir nam ve ad altında borçlarının bulunmadıklarını belirttiklerini, kaldı ki sözleşmeden doğan borcunu yerine getirdiğini ispat yükü davacıda olup davacı iddiasını herhangi bir şekilde temellendirememiş ve ispatlayamamış olduğunu, bilindiği ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında da yer aldığı üzere faturanın tesliminin dahi tek başına malların teslim edildiğini ispat etmeye yeterli olmadığı hüküm altına alınmış olduğunu, bu anlamda davacı tarafın faturada belirtilen malların teslim edildiğini yazılı delil ile ispatlamak zorunda olduğunu, dava konusu faturaların usulüne uygun düzenlenmemiş olması, tebliğininin yapılmamış olması, müvekkilinin dava konusu faturalarda belirtilen hizmeti davacıdan almamış olması, davacının kötü niyetle ve haksız kazanç sağlamak amacıyla hareket ederek huzurdaki davayı açtığı konusunu tartışmasız hale getirmekte olduğunu, keza takibin mükerrer yapıldığı ve bu durumun da kötü niyetli olduğunun açık olduğunu, haksız ve yasaya aykırı olarak açılmış davanın reddine,davacı taraf aleyhine —-az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR:—raporunda özetle; “Dava dosyasına sunulan belgelerin-evraklann-tarafların ticari defterlerinin incelenmesi/irdelenmesi /değerlendirilmesi neticesinde; Davalı tarafin davacı tarafa — takip tarihi itibari ile talep etmiş olduğu —- borcu olduğu tespit edilmiştir.” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, faturadan kaynaklı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın—- aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının —- alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe—taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak —Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf ,bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”—fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren — gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Somut olayda; davacı davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla — sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın asıl ve faiz alacağına yönelik itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde tarafların ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapılmadığı, davalının ticari defter ve kayıtlarında davacıya —- borçlu olduğunun tespit edildiği, sonuç olarak davacının davalıdan takip tarihi— itibariyle — alacaklı olduğunun tespit edildiği, davacının davalıyı takipten önce temerrüde düşürmediği anlaşılmıştır.Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan —alacaklı olduğu, form —beyannamelerinden davalının davacıdan fatura alarak kayıtlarına intikal ettirmesi ve kendi ticari defterlerinde borçlu olarak gözükmesi karşısında artık ispat yükünün davalı tarafa geçmiş olduğu ve aksinin dosya kapsamı itibariyle ispat edilemediği, faturaya dayalı ve likit olması nedeniyle davacının ayrıca icra inkar tazminatına müstahak bulunduğu anlaşılmakla —- üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.Davacının takipteki asıl alacağa işletilen temerrüd faizine ilişkin olarak davacının davalıya takip tarihinden önce temerrüde düşürdüğünü ispatlayamaması karşısında faize ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Davada hükmedilen kabul ve reddedilen miktarın —- yılı kesinlik sınırı olan — altında kalması nazara alınarak kesin olarak karar verilmiştir. Zira —esas ve — karar sayılı ilamında benzer konuya ilişkin; ” karar altına alınan miktarın yıllar itibariyle yeniden değerlendirme oranları nazara alındığında — yılı istinaf kesinlik sınırı olan —- altında kaldığı, dolayısıyla istinafa gelen davalı yönünden kabul edilen dava miktarı itibariyle mahkeme kararının tutar itibariyle kesin nitelikte olduğu anlaşıldığından tarafça yapılan istinaf başvurusunun bu sebeplerle reddinin gerekeceği, kanunun bahşetmediği bir hakkın ise mahkemece taraflara verilemeyeceği, dolayısıyla yerel mahkeme kararında istinaf yasa yolunun açık olduğunun bildirilmesinin taraflar lehine kazanılmış hak doğurmayacağı üzere davalı vekilinin istinaflarının esastan incelenemeyeceği anlaşılmıştır. ” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalı tarafından— sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın —- üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan — üzerinden—oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan — harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan —harcın mahsubu ile bakiye — karar harcının davalıdan tahsili ile—
4-Davacı tarafından yatırılan —başvuru harcı, —peşin harç toplamı —Bilirkişi ücreti, tebligat gideri, müzekkere gideri ve dosyadaki diğer masraflar) olmak üzere toplam —yargılama giderinden davanın kabul —oranına göre hesaplanan — davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan bir gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Arabuluculuk ücreti —kabul oranına göre — davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Arabuluculuk ücreti —red oranına göre — davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
9-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden — vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan —- vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda, kabul —- ve reddedilen miktarın —- kesinlik sınırının altında kalması nazara alınarak davanın bakımından KESİN olarak verilen karar açıkça okunup anlatıldı.