Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/177 E. 2023/669 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/177 Esas
KARAR NO:2023/669
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/03/2022
KARAR TARİHİ : 18/07/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi

DAVA:Davacı vekili 11/03/2022 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; “1-) Davalı , müvekkil ———– öz kardeşi olup, 18.01.2019 tanzim tarihli, 18.10.2019 vadeli, 500.000,00 TL bedelli senet takibe dayanak gösterilmek suretiyle ——— Esas sayılı dosyası ile 591.123,29 TL üzerinden 18.10.2021 tarihinde müvekkiller hakkında icra takibine girişilmiştir. Takibe dayanak gösterilen senet incelendiğinde, ” nakdi ” bir borç ilişkisi için verilmiş gibi düzenlendiği görülmektedir.Ancak aşağıda izah edeceğimiz olaylar ışığında görülecektir ki gerçekte taraflar arasında ne malen ne de nakden bir alış veriş söz konusudur. 2-) Takip sonrası çıkarılan ödeme emirleri müvekkillere tebliğ edilmiştir. Böyle bir icra takibi beklemeyen müvekkil … derhal kardeşini arayarak kendisi hakkında neden icra takibi yaptığını sormuş, davalı ise ” yanına gelip konuşuruz” demek sureti ile kardeşine güven telkin edip atlatmıştır.Sonrası bir iki günde de telefonu açmamıştır.Bunun üzerine müvekkil henüz takip kesinleşmeden 11 Kasım 2021 tarihinde———- isimli uygulama üzerinden kardeşine sesli mesaj göndererek senedi kardeşleri ———— nezdinde neden verdiklerini hatırlatarak, hangi sebeple icra takibi yaptığını sormuş, takibi geri çekmesini, isterlerse bu senedin verilmesine sebep olup , ortak alınan dairenin 1/2 hissesini kendisine devir edebileceğini iletmiştir.Yine 12 Kasım 2021 tarihinde ——— ortamında yazılı olarak takibi geri çekmesi yönündeki isteğini iletmiştir.Davalı ise hiç cevap vermemiş ve bu yolla yasal süre içerisinde müvekkilin itirazlarını sürmesine fırsat vermemiştir.Davalı 19 Kasım 2021 tarihinde müvekkile ————– isimli uygulama üzerinden sesli mesaj göndererek taşınmazı kaçırdığından bahsetmiş, kendisine sinkaflı cevap vererek alacaklarını müvekkilden tahsil edeceğini bildirmiştir. 3-) Müvekkiller ile davalı arasında herhangi ayni veya nakdi bir ticaret yapılmamıştır. Keza senedin tanzim tarihi ve öncesinde davalının ne banka hesabında ne de elinde böyle bir nakdi para da bulunmamaktadır. Bu hususu aileler de bilmektedir.Yani müvekillere ödünç verilen bir para da söz konusu değildir. Bilakis, takibe dayanak senet teminat amaçlı olarak davalıya verilmiştir.Şöyle ki ; Müvekkil ——– ve davalı kardeşi, dava dışı kardeşleri … adına kayıtlı servis işi ile iştigal eden şirkette maaşlı olarak çalışmaktadırlar. Yani her ikisi de maaşlı çalışandır.Her ikisi de son olarak yaklaşık 2.500,00 TL maaş almaktadırlar.Müvekkil bu iş yerinden 2017 yılında ayrılmıştır.Davalı ise bilindiği kadarı ile halen bu iş yerinde çalışmaktadır. Müvekkil —– davalı kardeşi 2008 yılında yatırım amaçlı ortak bir ev almaya karar vermişlerdir. Mali görünüşü daha iyi durumda olan müvekkil , ——– konut kredisi başvurusunda bulunmuştur. ——-cinsinden kredi çekilerek , yukarıda müvekkillerin yazılı adresinde bulunan, tapunun ———– parselde kayıtlı arsa niteliğindeki ana taşınmaz üzerinde bulunan binanın 2 kat 16 nolu bağımsız bölümünü 140.000,00 TL satın almışlardır. Daire müvekkil adına tescil edilmiştir. Ek 1 de ödeme planı örneğini sunduğumuz üzere, ilk 29 adet taksit ——– üzerinden ödenmiştir. Her ayın taksit ödemesi geldiğinde davalı müvekkile kredi tutarının yarısını vermiş, müvekkil de kendi payını katarak kredi tutarını ödemiştir.———TL karşısında değer kazanması sebebiyle 15/03/2011 tarihinde aynı banka , aynı şubeden ——— yerine 132.000,00 TL yeniden kredi çekilmiştir ( ek 2 ) .Neticede kredi bedellerinin son 8 adedi hariç diğerleri müvekkiller ve davalı tarafından eşit olarak ödenmiştir.Son 8 taksit tutarı olan 20.568,79 TL ise müvekkiller tarafından ödenmiştir.Müvekkil ——-de çalıştığından bankadan çekilen bu kredinin ödenmesine yardımcı olmuştur. 4-) Müvekkil ———–, davalı kardeşi ve tarafların eşleri 2018 yılı sonuna kadar bu evde birlikte oturmuşlardır. Bu tarihte davalı ve eşi evden ayrılmıştır. Aralarındaki anlaşmaya göre davalının tuttuğu evin 1/2 kira bedeli müvekkil tarafından ödenecektir. Müvekkil gerçekten düzenli olarak banka kanalı ile ve açıklamasını da eklemek sureti ile kardeşine kira yardımında bulunmuştur. Bu dekontlar Sayın Mahkemenize sunulacaktır.5-) Müvekkil, daire için 30.000,00 TL peşinat ödendiğini, bu bedelin yaklaşık %70 tutarının kendisi tarafından , geri kalan tutarının davalı tarafından ödendiğini, keza taşınmazı üzerine alırken devir masraflarının kendisi tarafından ödendiğini beyan etmektedir. Müvekkil ve davalı arasındaki anlaşmaya göre , kredi bedeli her ikisi tarafından eşit olarak ödenecektir.Son 8 taksit hariç gerçekten de yarı yarıya ödenmiştir.Kredi bedeli ödemeleri bittikten sona müvekkil —- tarafından kardeşine taşınmazın 1/2 hissesinin devri teklif edilmiş, ancak devir bedeli ödeyecek durumu olmadığını belirten davalı taşınmazı devralmak istememiştir.Bunun üzerine tarafların kardeşleri ————- devreye girmiş, “Ölüm var kalım var “mantığı ile hareket ederek, kendisinin gözetimi ve nezdinde müvekkilden takibe dayanak senet talep edilmiştir. Müvekkil ve eşi kendilerinden talep edilen senedi imzalayarak iyiniyetli olarak ve teminat amaçlı ————nezdinde davalıya teslim etmişlerdir. Takibe dayanak 500.000,00 TL bedelli senet işbu senettir. 6-) Taraflar bahse konu dairenin prim yapması sebebiyle satmak istemişlerdir. Ancak pandemi ve getirdiği ekonomik zorluklarla taşınmaza ciddi bir alıcı çıkmamıştır. Müvekkil …,2021 yılı Ağustos ayında bahse konu taşınmazın satışı amacıyla ——-isimli kişi ile anlaşmıştır. Bu kişi tarafından ————uygulamalara 27 Temmuz 2021 tarihi civarı satış ilanı koyulmuştur. Sonrasında emlakçı ——— aracılığı ile yine aynı uygulamalara 2021 yılı Ağustos ayında yeniden satış ilanı koyulmuştur ( ek 3- ilan örneği ) .Tüm bu işlerden davalı ve kardeşleri ———– haberi vardır. Doğal olarak satış bedelinin belli bir miktarı da kardeşine ait olacaktır.Fakat her ne oldu ise bundan sonra olmuş, davalı bu hususu bilmesine rağmen yaklaşık 3 ay sonra teminat amaçlı verilen senedin tamamı üzerinden icra takibi başlatmıştır.Müvekkil, davalı kardeşi ile görüşerek her ne amaç ile icra takibine başladı ise sorunu halletmek istemişse de , davalının görüşmekten kaçınması sebebiyle neden senedin tamamının işleme koyulduğunu öğrenememiştir. Taşınmaza mevcut şartlarda iyi bir fiyatla alıcı çıkması sebebiyle müvekkil 535.000,00 TL bedel ile taşınmazı üçüncü kişiye satmıştır.Davalı yan ise müvekkilin icra takibinden sonra mal kaçırdığını iddia ederek ————–Esas sayılı dosyalar ile mükerrer olarak tasarrufun iptali konulu davaları açmıştır. 6-) Müvekkiller iyi niyetlidir.Takibe dayanak senedi kardeşine teminat amaçlı olarak vermiştir. Ahlaken, son 8 taksit hariç diğer kredi bedelinin davalı ile yarı yarıya ödendiğini, son 8 taksitin düşülmesi ile ödenilen kredi bedelleri ve evin satışından elde edilen gelir dahil olmak üzere kardeşine bu evin satışı dolayısı ile yaklaşık 260.000,00 TL borcu olduğunu kabul etmektedir. Ancak fazladan talep edilen 331.123,29 TL tutarında borçları olmadığını beyan etmektedirler. Buna mukabil davalı, esasen teminat amaçlı verilen senedin tamamını icra takibine konu ederek kötü niyet örneği göstermektedir.Üstelik bir yandan alacağının ödenmesini talep ederken diğer yandan müvekkil adına kayıtlı olup servis işinde kullanılan araçlar kaydına haciz koyduğu yetmezmiş gibi, yakalanmaları için şerh koydurmuştur. Yani ne müvekkil ile görüşmekte, ne de borcunu ödemesi için imkan vermektedir.Esasen amacının – muhtemelen memleketlerindeki mal paylaşımdan kaynaklı olarak- müvekkile zarar vermek olduğu kuvvetle muhtemeldir. Yukarıda aktardığımız olaylar ,takip konusu senet ve borcun doğumuna ilişkin taraflar arasındaki anlaşma farazi olmayıp, tarafların öz kardeşleri —— nezdinde cereyan etmiştir.Anneleri —- babaları ——— her iki tarafın maddi durumunu, bu evi ortak aldıklarını ,sorunun bu sebeple kaynaklandığını bilmektedirler. Bundan başkaca müvekiller ile davalı arasında hiçbir surette ticaret veya para alıp verişi gerçekleşmemiştir. Davalının senet bedelinin tamamı üzerinden başlatmış olduğu icra takibi sebebiyle haksız olduğunu düşündüğümüzden ötürü ,İcra İflas Kanununun 72/VIII maddesi hükmü gereği Sayın Mahkemeniz huzurunda iş bu davayı ikame etmek zorunluluğu doğmuştur.” denmiştir.

CEVAP: Usulüne uygun tebliğe rağmen davalı tarafın dosyamıza herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kambiyo senedinin konu edildiği icra takibi nedeniyle kısmen borçlu olunmadığının tespiti davasıdır.
Uyuşmazlık temelde, davaya konu bononun verilme sebebinin taşınmaza ilişkin teminat olup olmadığı ile bu bono nedeniyle davacıların, davalıya borçlu olup olmadığı noktasındadır.
Davacılar ——-tarafından 18/01/2019 tarihinde, davalı … lehine, 500.000,00 TL bedelli, 18/10/2019 vadeli 1 adet bono keşide edilmiştir.Davalı takip alacaklısı ——– tarafından, davacı takip borçluları hakkında, ——–sayılı takip dosyasında, bonoya dayalı olarak 500.000,00 TL asıl alacak, 90.123,29 TL işlemiş faiz, 1.000 TL komisyonun tahsili istemiyle 18/01/2021 tarihli takip talebi ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatılmıştır.
Davacı taraflarca, davaya konu bononun davalıya teminat olarak verildiğinden bahisle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 72. maddesi uyarınca 331.123,29 TL yönünden borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır.
Kambiyo senetlerine ilişkin menfi tespit davalarında dava konusu senedin teminat senedi olduğuna dair ispat yükünün kime ait olduğu üzerinde durulması gereken husustur. Bu kapsamda genel ispat kurallarına ilişkin olan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince, bir kambiyo senedinin teminat senedi olduğundan bedelsizliğine dair iddia ile açılan menfi tespit davasında ispat yükü, iddia olunan bu vakıadan kendi lehine hak çıkaran senet borçlusuna ait olacaktır. Zira borçlu olunan bir senede ilişkin açılan menfi tespit davasında senedin bedelsiz olduğuna dair iddianın ispatı sonucu verilecek olan karar ile sorumluluk ortadan kalkacaktır. Bu tür bir karar ile lehine hak kazanan, dava konusu senet borçlusu olduğundan anılan senedin bedelsiz olduğuna dair iddianın ispat yükü de yine senet borçlusu üzerindedir. Ayrıca bir temel alacağın varlığına karine teşkil eden kambiyo senedinin teminat senedi olduğundan bahisle bedelsizliğine dair iddianın ispatı, karinenin aksini iddia eden senet borçlusu tarafından gerçekleştirilmelidir. Ayrıca senette borcun nedeni nakit olarak belirtilmiş ve bu durumun aksi iddia ediliyorsa ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır.
Menfi tespit davasının konusunu oluşturan senedin bedelsizliğine dair iddiayı ispat yükü üzerinde olan senet borçlusu bu iddialarını HMK’nın 201. maddesi gereğince yazılı delille/kesin delille ispatlamak durumundadır. Zira bir kambiyo senedine bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, değeri ne olursa olsun tanıkla ispat olunamayacaktır. Senede karşı senetle ispat kuralı olarak adlandırılan bu kuralın karşı tarafın muvafakati ve HMK’nın 202. maddesinde düzenlenen delil başlangıcı olarak adlandırılan iki istisnası mevcut olup anılan iki durumun gerçekleşmesi halinde senede karşı tanıkla ispat mümkündür.
Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı borçlular davanın konusunu oluşturan senedin teminat senedi olduğuna dair iddialarını yazılı delille/kesin delille ispatlayamamış iseler de davacı tarafça dosyaya sunulan —– yazışmaları, kira ödeme belgeleri ile —– temin edilen ve ———– müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunduğu konut kredi sözleşmesine ait belgeler dikkate alındığında dayanılan bu belgelerin davacının iddialarını muhtemel gösteren yazılı delil başlangıcı mahiyetinde belgeler olduğu ve tanıkla ispatı mümkün kıldığı kabulü ile dinlenen hem davacı hem davalı tanıklarının benzer beyanlarında dava konusu bononun taşınmaza yönelik teminat amaçlı verildiğinin ispatlandığı anlaşılmakla davanın asıl alacak miktarı olan 500.000 TL üzerinden kabul edilen 260.000 TL bedelden bakiye kalan 240.000 asıl alacak üzerinden olmak üzere davacının —— sayılı icra takibine konu 18/01/2019 tanzim, 18/10/2019 vade tarihli 500.000,00 TL bedelli, keşidecisi .——– senetten kaynaklı olarak 240.000,00 TL miktarı ile sınırlı olmak üzere davalıya borçlu olmadığının tespitine dair davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıda ki şekilde karar verilmiştir.
Davalının kötü niyeti ispatlanamadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davacının ——– Esas sayılı icra takibine konu 18/01/2019 tanzim, 18/10/2019 vade tarihli 500.000,00 TL bedelli, keşidecisi …, lehtarı … olan senetten kaynaklı olarak 240.000,00 TL miktarı ile sınırlı olmak üzere davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Davacının şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 240.000,00 TL lik kısım yönünden alınması gereken 16.394,4‬0 TL harçtan peşin alınan 5.654,76 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.739,64 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 5.654,76 TL peşin harç ve 80,70 TL başvurma harcı davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 36.600,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 379,5‬0 TL posta giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 323,57 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8- Kabul red oranına göre belirlenen 1.364,19 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına, Yine Kabul red oranına göre belirlenen 235,80 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacılar vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/07/2023