Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/161 E. 2022/675 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/161 Esas
KARAR NO:2022/675

DAVA:İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ:04/03/2022
KARAR TARİHİ:27/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili tarafndan —numaralı — ile sigorta teminatı altına alınan sigortalısı — ait emtianın —kara yoluyla taşınmasının davalı Şirket sorumluluğunda gerçekleştirildiğini, taşıma konusu emtianın alıcısına kısmen hasarlı teslim edildiğini, — üzerine şerh düşüldüğünü, ihbar üzerine yaptırılan — sonrası alınan rapor sonucu belirlenen 274,05Euro hasar tutarının sigortalıya ödenmesi ile sigortalısının haklarına hem TTK md. 1472 kapsamında kanuni halef olduğunu, hasarın tüm sorumluluğunun davalı şirkette olduğunu, ödenen tazminatın rücuen talebi amacıyla başlatılan takibe davalı borçlunun itirazı ile takibin durduğunu, davalı borçlunun haksız itirazının iptali le takibini kaldığı yerden devamına, haksız itiraz eden davalı borçlunun %20den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkûm edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının halefyete dayanarak müvekkiline rücu edebilmesi için öncelikle sigortalıya ödemede bulunmuş olması gerektiğini, uyuşmazlığa ilişkin olarak— Konvansiyonu Hükümlerinin uygulanmasının zorunlu olduğunu, dava konusu hasarın yükleme ve istifleme hatasından kaynaklandığını, hasarın meydana gelmesinde müvekkili şirketin herhangi bir kusur ve sorumluluğu bulunmadığını, taşımanın müvekkili şirket tarafından yapılmadığını, müvekkili şirketin taşıma işleri komisyoncusu olduğunu, malın bedelinin ödenip ödenmediğinin belli olmadığını, teslim şekl —-olduğunu, geçerli poliçe olmadığını, meydana gelen hasardan fiili taşıyıcının sorumlu olduğunu, talep edilen faizin hukuka aykırı olduğunu, alçağın likit olmadığını, davanın reddi ile kötü niyetli takip başlatan davacının, takip konusu alacağın %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle; “Sayın Mahkeme görevlendirmesi, dosya içeriği ve dosyada mevcut delillerin yukarıda detaylı olarak ele alınıp incelenerek değerlendirilmesi neticesinde, her türlü hukuki mütalaa ve takdir hakkı tamamı ile delillerle doğrudan temas eden Sayın Mahkemeye ait olmak üzere Bilirkişiliğimizce; Dava konusu olayda, davalı — akdi ve fiili taşıyıcı olduğu, taşıma işinde meydana gelen hasarın — Konvansiyonu 23’üncü ve 25’nci madde kapsamında sovtaj tenzili sonrası net (274,05Euro ödeme günündeki TL karşılığının) 2.715,40TL olduğu, zararın davalı fiili taşıyıcının sorumluluğunda olan sabitlemenin yetersizliği sonucu oluştuğu,Davacı sigorta şirketinin 6102 sayılı TTK 1472’nci maddesine göre şartlarının varlığının yerine geldiği sübuta ermiş olması nedeniyle halefiyet hakkı elde ettiği, elde etmiş olduğu halefiyet gereğince, zararın meydana gelmesinde tek başına sorumlu olduğu tespit edilen fiili taşıyıcı davalı — 25’inci madde gereğince hesaplanan (274,05Euro ödeme günündeki TL karşılığının) 2.715,40TL tutarında gerçek zarar bedelini rücuen talep edebileceği, Davacı sigorta şirketinin, rücuen talep edebileceği gerçek zarar tutarı olan 2.715,40TL’na 3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 2/2 maddesi gereğince takip tarihinden itibaren — kısa vadeli mevduata uygulanan reeskont avans faizi oranında faiz talep edebileceği, Davacının—-Esas sayıl dosyası nezdinde başlatmış olduğu takibin yukarıda hesaplanan asıl alacak tutarı olarak 2.715,40TL, kadar kısmı için yerinde olduğu, davacının hesap edilen kısım kadar takibin devamını talep edebileceği” şeklinde sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, sigortacının sigortalısına ödediği tazminat bedelinin kusurlu 3. kişiye karşı açmış olduğu rücu olacağına dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir. İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Somut olayda, Davacı sigorta şirketi tarafından “——- götürülmek üzere teslim alınan —-cinsi emtianın kısmi hasarlandığı, davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısına 274,05 euro ödediği anlaşılmıştır.07/10/2022 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre taşımaya konu emtiadaki hasar nedeniyle davacı sigorta şirketi tarafından hasar bedelinin sigorta tazminatı olarak ödendiği yönünde değerlendirmelerde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda, taşıyıcının dava dışı sigortalıya ait—-cinsi emtiayı tam ve eksiksiz olarak teslim almış, ancak karayolunda taşıması meydana meydana gelen hasar nedeniyle emtianın zarara uğradığı, 07/10/2022 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre dava konusu emtiadaki hasarın taşıma sırasında meydana geldiği dolayısıyla taşıma işini üstlenen davalı taşıma şirketi —. 17/1’e göre oluşan hasardan sorumlu olmasının kabulü gerekeceği, emtianın hasar değerinin 783,00 euro olduğu, hasarlanan emtia hurda değerinin 508,95 euro olduğu, toplam zararın (783-508,95=) 274,05 euro olduğu, davacının davalıdan talep edebileceği tazminat miktarının 274,05×9.9084= 2.715,40 TL olduğu, asıl alacak takibinde bu miktar üzerinden yapıldığı, bu haliyle asıl alacak yönünden davacının talebinin yerinde olduğu, davacının davalıyı takipten önce temerrüde düşürdüğünü ıspatlayamaması nedeniyle temerrüd tarihinin takip tarihi olarak esas alınması gerektiği vicdani kanaatine ulaşılmış olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacının alacağının likid olmadığı kanaati ile icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir.—esas ve — karar sayılı ilamında benzer konuya ilişkin; ” İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek, haklı çıkması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra takibine itiraz eden borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Öte yandan, alacağın likit ve belli olması gerekir. Genel bir kavram olarak, “likid (ligiude) alacak”; “tutarı belli (muayyen), bilinebilir, hesaplanabilir alacaktır” Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için; ya, alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez.Somut olayda; davaya konu uyuşmazlıkta tarafların kusurunun belirlenmesi gerektirdiğinden alacağın likit olmadığı, bu nedenle davacı kurumun istinafının yerinde olmadığı, aracında davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı olduğundan davalınında istinafı da yerinde görülmemekle istinaf istemlerinin reddine karar verilmesi gerektiği gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” şeklinde karar verildiği görülmüştür. Sonuç olarak davaya konu uyuşmazlıkta tarafların kusurunun belirlenmesi gerektirdiğinden alacağın likit olmadığı değerlendirilerek icra inkar tazminat talebi reddedilmiştir.
Davada kabul ve reddedilen miktarın 2022 yılı kesinlik sınırı olan 8.000,00 TL nin altında kalması nazara alınarak kesin olarak karar verilmiştir. Zira — Bölge Adliye Mahkemesinin —Hukuk Dairesi’nin —esas ve — karar sayılı ilamında benzer konuya ilişkin; ” —karar altına alınan miktarın yıllar itibariyle yeniden değerlendirme oranları nazara alındığında 2021 yılı istinaf kesinlik sınırı olan 5.880,00 TL’ nin altında kaldığı, dolayısıyla istinafa gelen davalı yönünden kabul edilen dava miktarı itibariyle mahkeme kararının tutar itibariyle kesin nitelikte olduğu anlaşıldığından tarafça yapılan istinaf başvurusunun bu sebeplerle reddinin gerekeceği, kanunun bahşetmediği bir hakkın ise mahkemece taraflara verilemeyeceği, dolayısıyla yerel mahkeme kararında istinaf yasa yolunun açık olduğunun bildirilmesinin taraflar lehine kazanılmış hak doğurmayacağı üzere davalı vekilinin istinaflarının esastan incelenemeyeceği anlaşılmıştır. ” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalı tarafından—-sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 2.715,40 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Yasal şartları oluşmayan icra inkar tazminat talebinin reddine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 185,48 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 104,78‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvuru harcı, 80,70 TL peşin harç toplamı 161,4‬0 TL ile 3.044,75 TL ( Bilirkişi ücreti, tebligat gideri, müzekkere gideri, Dosya ücreti) olmak üzere toplam 3.206,15‬ TL yargılama giderinden davanın kabul 0,92 ve red 0,08 oranına göre hesaplanan 2.949,65 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan bir gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Arabuluculuk ücreti 1.560,00 TL’nin kabul oranına 1.435,2‬0 TL’sinin göre davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Arabuluculuk ücreti 1.560,00 TL’nin red oranına 124,8‬0 TL’sinin göre davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine
9-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan— uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden— vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—- uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan — vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne, dava değeri kesinlik sınırının altında kalması nazara alınarak KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.