Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/142 Esas
KARAR NO: 2023/923
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/02/2022
KARAR TARİHİ: 16/11/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı vekilinin sayın Mahkemenize hitaben düzenlediği 25.02.2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkil tarafından davalıya muhtelif tarihlerde mal ve hizmet arz edildiğini, davalının müvekkile 360.000TL borçlu olduğunu, Davalının 360.000TL borcunu ödememesi üzerine ——–E. Sayılı dosyasıyla takip yapıldığını, davalının takibe, borca itiraz ettiğini, bu nedenlerle, davalının icra takibine itirazının iptalini, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını iddia ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili firma aleyhine açılan itirazın iptali davasının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, Müvekkili şirketin inşaat yapı işleri ile ilgili işler üstlendiğini, davacı ise müvekkil tarafından inşa edilen yapıların mutfak dolabı, pimapen vb. İç inşaat işlerini taşeron olarak üstlendiğini, Davacı yandan yapılacak işler için teklif formu verip yapılacak işin birim fiyatı iş yapılmadan önce belirlendiğini, iş sonunda ise yapılan işler ölçümleri ve sayıları alınarak hak edişi hesaplanarak ödeme yapıldığını, Davacı yan son işin bitiminden sonra piyasada ürün fiyatlarının yükseldiğini, iş başına verdiği birim fiyatların geçerli olamayacağını iddia ederek anlaşılan bedelin üzerinde talepte bulunduğunu, Davacı yan müvekkil firmaya 1.12.2021 tarihli ———- numaralı fatura düzenlediğini , ancak bu faturayı müvekkil firmaya tebliğ etmediğini, bu faturadan ancak takip esnasında haberdar olduğunu ve aynı gün 20.01.2022 tarihli ——— numaralı iade fatura keşide ederek takibe itiraz ettiğini, Müvekkil firmanın davacıya borcuna karşılık 20 adette 592.000TL’lık çek keşide ettiğini , ——— ve EFT yoluyla ödemeler tüm borcunu ödediğini, Bu nedenlerle, hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, davacı taraf aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”Tarafların defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan; Davacının defterlerinde yapılan işler için 1.482.493.00TL’lık faturalar keşide edildiği, Davalının defterlerinde yapılan işler için davacıya 1.280.850.00TL ödemede bulunulduğu, Bu durumda davacının davalıdan 1.482.493.00TL – 1.280.850.00TL = 201.643.00TL alacaklı olduğu ancak yukarıda da açıklandığı üzere; “Uzman raporunda yapılan işlerin maliyeti ortaya konduğu ve 1.244.383.35TL’lık maliyet çıkarıldığı, davacı tarafından bu malzemeler alındıktan sonra nakliyesi, işçiliği, karı vb. kalemlerin de bu maliyet kalemine eklenerek davalıya fatura edilmesi hayatın olağan akışına uygun olacaktır.Bu konuya ilişkin hesaplamalar uzmanlık alanımızın dışında kaldığından , bir yorum yapmaktan kaçınılmıştır. Davacı şirketin davalıya düzenlediği ileri sürülen 1.12.2021 tarihli——— numaralı faturanın davalı şirkete 02.12.2021 tarihinde mail yoluyla davalıya tebliğ edildiği, Davalı şirketin sözkonusu faturayı kayıtlarına almadığı, ilgili vergi dairesine bildirdiğine ilişkin bir belgeye rastlanılamadığı, Faturanın tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içerisinde iade faturası düzenlenip düzenlenmediği ; ———- no’lu fatura davalıya 02.12.2021 tarihinde mail yoluyla davalıya tebliğ edildiği ,——- ———- no’lu iade faturanın ise 20.01.2022 tarihinde keşide edildiğinden (02.12.2021 – 20.01.2022 arası 49 gün) 8 gün içerisinde iade faturası düzenlenmediği görülmektedir. Defter kayıtları arasında farklılık bulunması halinde müstenidatlarının da incelenmek suretiyle farklılığın neden kaynaklandığı ve hangi tarafın defterindeki kayda değer verilmesinin gerektiği; Davacının defter kayıtlarına göre davalıdan (Takip talebi gereği) 360.000TL alacaklı olduğu, Davalının defter kayıtlarına göre ise davacıya borçlu olduğu tutar 201.643.00TL olduğu, 360.000 – 201.643 = 158.357.00TL’lık fark ; 15.11.2019 tarihinde ——— şahsi hesabından ———- gönderilen 2.000+4.000=6.000TL’nin şirket kayıtlarında yer almaması nedeniyle dikkate alınmadığı, ———– tahsilatları ; davacının gayriresmi kayıtlarında 64.000TL ; davalının kayıtlarında 14.000TL defter kaydı olan + gayriresmi olarak 56.850.00TL olmak üzere toplam 70.850.00TL olarak görüldüğünden , davacıda ; 70.850 – 64.000 = 6.850.00TL eksik görülmektedir. Davalının kayıtlarında görülen ———- no’lu çekle 7.000 + ——— no’lu çekle 30.000 + ———- no’lu çekle 30.000 + ———- no’lu çekle 12.000TL olmak üzere toplam 79.000TL’nin davacının kayıtlarında görülmediği, Davalıda gayriresmi kayıtlarında görülen ———- no’lu 25.000.00TL çek ödemesinin davacının kayıtlarında görülmediği, Davalının gayriresmi kayıtlarında görülen ———- no’lu 20.000TL’lık çek ödemesinin , davacının kayıtlarında görülemediği, Davalının defter kaydında 31.12.2020 tarih ———– yevmiye no’da Kasa-Muhtelif Cari Ödemeler hesabıuda kayıtlı 14.200TL’nin davacının kayıtlarında görülemediği, Davalının gayriresmi kayıtlarıda görülen ———- gönderilen 7.000TL’lık havalenin davacının kayıtlarında görülemediği, Toplam : 6.000 + 6.850 + 79.000 + 25.000 + 20.000 + 14.200 + 7.000 = 158.850.00TL olarak, hesaplanmaktadır. 158.357 – 158.850 = 493.00TL gibi çok nispi bir fark oluşmaktadır. (?) Havale dekontları, EFT dekontlarına dayalı ödemeler ve bu belgelere dayalı defter kayıtları davalının defterlerine kayda değer verilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyduğundan, davalının defterlerine değer verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Tarafların masraf, vekalet ücreti ve benzeri taleplerinin Sayın Mahkemenizin takdirleri içinde kaldığı,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”Taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunduğu; Davacı … Ltd. Şti.’nin incelenen ticari defterleri ve dayandığı belgeler ile yardımcı defterlerinin birbirini tamamlaması, teyid etmesi ve usulune uygun tutulmuş olması nedeniyle TTK. md. 85 ve HMK 222. madde gereğince sahibi lehine delil niteliğinde bulunduğu;Davalı ——– Şti. tarafından 2020 yılında sadece Yevmiye defterinin tutulduğu, açılış tasdiki ile yıl sonu kapanış tasdikinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu ticari defterleri ve dayandığı belgeler ile yardımcı defterlerin birbirini teyid edip etmediğinin tespit edilemediği, 2021 yılı defterlerinin usulüne uygun tasdik ve uygun tutulmuş olduğu, bu durumlarıyla davacı … Ltd. Şti.’nin incelenen defterlerinden sadece 2021 yılı ticari defterleri ve dayandığı belgeler ile yardımcı defterlerinin birbirini tamamlaması, teyid etmesi ve usulune uygun tutulmuş olması nedeniyle TTK. md. 85 ve HMK 222. madde gereğince sahibi lehine delil niteliğinde bulunduğu; Davacı … Ltd. Şti.’nin incelenen kayıtlarına göre, davacı … Ltd. Şti.’nin davalı ——— Şti.’den takip tarihi 10.01.2022 itibariyle 449.493,-TL alacaklı olduğu ancak 360.000,-TL’nin takip ve dava konusu edildiği; Davalı ——— Şti.’nin incelenen kayıtlarına göre, davalı ——– Şti.’nin davacı … Ltd. Şti.’ne takip tarihi 10.01.2022 itibariyle 82.815,- TL borçlu bulunduğu; Taraf defterlerinin incelenen kayıtları arasındaki toplam 366.678,- TL fark olduğu, farkın nelerden kaynaklandığına dair “6. Defter kayıtları arasında farklar yönünden inceleme” de detaylı açıklama yapıldığını; Tarafların———- Başkanlığına beyan ettikleri 2020 yılına ait Ba Bs Formlarında mutabık oldukları, 01.12.2021 tarihli ———– numaralı 297.478,- TL faturanın da davalı kayıtlarında bulunmadığı, dava dosyasında davalıaya ait 2021 yılı Ba formları bulunmadığından söz konusu faturanın davalı tarafından ———– Başkanlığına bildirilip bildirilmediğinin tespit edilemediği; Dava dosyasında bulunan banka dekontlarının incelendiğinde, toplam 122.000,-TL ödemenin davalıdan davadışı ———, Toplam 60.000,-TL ödemenin davadışı şahıslardan davadışı ——— ve ———- ödendiği, davalı tarafından davacıya yapılan toplam 317.000,- TL ödemenin ise hem davacı hem davalı kayıtlarında yer aldığı; Davacı vekilinin cevap dilekçesinde iddia ettiği ödemelerin davacı ve davalı kayıtlarında bulunup bulunmadığı yönünden incelenmede, Davacı vekilinin 04.04.2022 tarihli cevap dilekçesinde toplam tutarını 592.000,- TL olarak belirttiği bütün çeklerin davalı kayıtlarında yer aldığı, 15.11.2020 keşide tarihli ———- numaralı 25.000,- TL tutarlı çekin dava dosyasında bulunan kopyasında 25.000,- TL olduğu da görülen çekin davalı kayıtlarında 50.000,- TL olarak yeraldığı, Davalının davacıya ciroladığı toplamı 75.000,-TL olan 3 çekin davacı kayıtlarında yer aldığı ancak davalının kendi kayıtlarında bulunmadığı; Davalı tarafından ——– ve——- ait hesaplara toplam 491.000,-TL EFT yapıldığına dair, dava dosyasında bulunan dekontlar incelendiğinde, davalı tarafından davadışı ———- toplam 122.000,- TL ödeme yapıldığı, Davalı vekilinin davalı ——— ile davacı yanın mal alımlarında 120.850,- TL ödendiğini belirttiği ancak kredi kartları ile ödemelerin davalı kayıtlarında toplam 64.000,-TL davacı kayıtlarında ise toplam 49.000,-TL olarak yer aldığı, Davalıya ait bağımsız bölüm satışından davadışı ——— tarafından müvekkilinin borcuna mahsup edilmek üzere davacı yana 50.000,- TL gönderildiğini, söz konusu ödemeye ilişkin ——— Bankası ——— Şb. banka dekontunda dava dışı ———- tarafından dava dışı ———- 28.08.2020 tarihinde 50.000,- TL ödendiği; Dosya kapsamında yapılan incelemede dava konusu faturadaki işlerin miktar ve birim fiyatlarının uzman raporunda belirtilen miktar ve birim fiyatlarla uyumsuz olduğu, ancak dava konusu fatura dışındaki diğer faturalardaki iş miktarları ve birim fiyatların da sözleşme ve uzman raporundaki miktar ve fiyatlar ile uyumsuz olduğu, buna karşın mali incelemede de belirtildiği üzere bu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, Davacı tarafından sözleşme ve uzman raporunda belirtilen bütün işler için fatura düzenlenmediği, yapılan iş bedelinin sadece bir kısım iş kalemlerine yansıtıldığı için dava konusu fatura bedeli ile faturaya konu işin uyumlu olup olmadığı teknik olarak tespit edilemeyeceği, Davalı dilekçesinde yer alan ve dosyada sunulan ek-5 görsel resminde davacının ——— adresinde incelenmiş dosyaya sunulan mail ——– ortamda aynı olduğu tespit edildiği, Davacının davalıya 2 adet mail atıldığı ve mail içeriklerinde birer adet fatura görseli yer aldığının tespit edildiği, Davalı ve davacının mail adresinde gönderilen e-postanın alıcı tarafından alınıp alınmadığı ——– sunucusu tarafından yapılacak inceleme neticesinde kesin sonuç alınabileceği, ——– sunucu ———- ait olduğundan sunucular üzerinde herhangi bir inceleme yapılmadığı,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:Dava, faturalardan kaynaklı açık hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir. İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak ——– Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmuş olduğu, ticari defterlerinde yapılan incelemeye göre takip tarihi itibariyle davalının 449.493,00 TL borçlu olduğu, davacının 360.000,00 TL üzerinden takip başlattığı, davalı şirketin 2020 yılı yardımcı defterlerin birbirini teyid edip edemediğinin bilirkişi tarafından tespit edilemediği, davalı yanın yemin deliline başvurarak taşınmaz satışından yapılan ödemenin ve kredi kartı ile yapılan ödemelerin ispatı için yemin teklifinde bulunduğu, davacı şirket yasal temsilcisinin huzurda yeminli beyanının alındığı, incelenen defter ve kayıtlar neticesinde 08/02/2023 tarihli bilirkişi heyet raporunun oluşturulduğu, dosyaya sunulan mezkur bilirkişi raporunda konu ile alakalı olarak: ” Taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunduğu; Davacı … Ltd. Şti.’nin incelenen ticari defterleri ve dayandığı belgeler ile yardımcı defterlerinin birbirini tamamlaması, teyid etmesi ve usulune uygun tutulmuş olması nedeniyle TTK. md. 85 ve HMK 222. madde gereğince sahibi lehine delil niteliğinde bulunduğu; Davalı ——– Şti. tarafından 2020 yılında sadece Yevmiye defterinin tutulduğu, açılış tasdiki ile yıl sonu kapanış tasdikinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu ticari defterleri ve dayandığı belgeler ile yardımcı defterlerin birbirini teyid edip etmediğinin tespit edilemediği…” Davacı … Ltd. Şti.’nin incelenen kayıtlarına göre, davacı … Ltd. Şti.’nin davalı ——– Şti.’den takip tarihi 10.01.2022 itibariyle 449.493,-TL alacaklı olduğu ancak 360.000,-TL’nin takip ve dava konusu edildiği; Davalı ——— Şti.’nin incelenen kayıtlarına göre, davalı ——– Şti.’nin davacı … Ltd. Şti.’ne takip tarihi 10.01.2022 itibariyle 82.815,- TL borçlu bulunduğu… ” yönünde kanaat bildirildiği görülmüştür.Davacı yan takip talebinde;”TARAFLAR ARASINDAKİ TİCARİ ALIŞVERİŞTEN DOĞAN FATURALAR VE CARİ HESAP ALACAĞI 360.000,00 TL”şeklindeki açıklamalarına istinaden fatura alacağı talebinde bulunduğu görülmüştür.Netice itibariyle takip tarihi itibariyle davacının davalıdan taleple bağlı kalınarak 360.000,00 TL alacaklı olduğunun bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edildiği, davalının ticari defterlerinde dahi davacının 82.815,00 TL alacaklı gözüktüğü, ihtilaflı ödemelere ilişkin davalı vekilinin yemin teklifinde bulunduğu, davacı şirket yasal temsilcisinin söz konusu ödemelere ilişkin yemin ederek ödemeleri inkar ettiği, davacının davalıdan davalı şirketin 2020 yılı yardımcı defterlerin birbirini teyid edip edemediğinin bilirkişi tarafından tespit edilemediği hususları hep bir arada değerlendirilerek davacı alacağı ispatladığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.Alacağın likit olması konusunu ——— Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. ——— Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE;
davalı tarafından ——— sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 360.00,00 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan 360.000,00 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 24.591,60 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 4.347,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 20.243,70 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 56.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvuru harcı, 4.347,90 TL peşin harç toplamı 4.428,60 TL ile 4.000,50 TL ( Bilirkişi ücreti, Kep reddiyatı, Posta masrafı, Elektronik posta masrafı) olmak üzere toplam 8.429,10 TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk ücreti 1.560,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde——— Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/11/2023