Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/131 Esas
KARAR NO: 2023/143
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 22/02/2022
KARAR TARİHİ : 16/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket sigortalısı——- laboratuvar malzemesi ticareti yapan bir şirket olduğunu, müvekkili şirket sigortalısı ile dava dışı —— bedelle ——— emtianın satışı için anlaştığını, davalı şirket —- verdiğini, müvekkili şirket sigortalısının —- tarihli faturadan anlaşıldığı üzere—- malzemelerinin satışı konusunda anlaştığını, —- satılan malların yola çıktığını, —– tarihinde ise işbu taşımaya ilişkin müvekkili şirket ile sigortalısı—– arasında—- akdedildiğini, —- tarihinde yapılan sevkiyat sonrası ——— sigortalı emtialar araçtan tahliye edilmiş olup, gümrük kontrolleri için açıldığında—– arka kısmında ezik, yırtık olduğunun görüldüğünü, hasara ilişkin antrepoda,—- tarafından ekli tutanak tutulduğunu, —— yapılan bu inceleme ve araştırma sonucu ekte sunulan rapor hazırlanmış olup raporun sonuç kısmında hasarın sebebi olarak hasarın —– sevkiyat sonrası, davalı —–sonucu meydana gelmiş olabileceği kanaatine varıldığını, Hasar gören emtia beyaz eşya olup —— nakliye esnasında arka taraftan aldığı darbeden dolayı ürünün kondanserin hasar gördüğünü ve gövde kısmında çatlama meydana geldiğini, Yapılan incelemeler ve araştırmalar sonucu poliçedeki teminat miktarına uygun olarak uğramış olduğu toplam 10.979,86 TL zararın müvekkili şirket tarafından karşılandığını, TTK m. 1472 gereğince ödediği miktar kadar sigortalısının haklarına halef olan müvekkili şirketin davalı şirkete rücu imkanı doğduğunu, belirtilen nedenlerle 19/10/2021 tarihinde müvekkili şirket tarafından davalı şirkete ekli rücu yazısı gönderildiğini, Açıklanan sebeplerle müvekkili şirket adına alacağın tahsili amacıyla—– dosyasıyla icra takibi başlatılmış olup davalı haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetli olarak takibe ve borca itiraz ettiğini, işbu nedenle öncelikle —— dosya ile dava şartı arabuluculuğa başvurulmuş olup davalı şirket anlaşmaya yanaşmadığından işbu itirazın iptali davasını açma zarureti doğduğunu, müvekkili şirketin TTK M. 1472 gereğince rücu hakkı bulunduğunu, TTK’nin ilgili hükümleri uyarınca davalı şirket kendisinden beklenen dikkat ve özen göstermediğini, aksini ispat yükünün davalıya ait olduğunu, somut olayda da antredepoda emtianın yüklenmesi akabinde kaba ve sert elleçleme yapılarak emtiaya zarar verildiğini, müsnet olayda, davaya konu alacak miktarı davalı tarafça kolayca belirlenebilir olduğundan ve davalı-borçlu tarafından bu husus bilinerek kötü niyetli olarak borca ve icra takibine itiraz edildiğinden, davalı borçlunun %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini de talep ettiklerini, faize itiraz ettiklerini, müvekkili şirketin sigortalısına ödediği ve dekontla da sabit olan 18/10/2021 tarihinden itibaren işlemiş olan ticari avans faiziyle birlikte tazmin edilmesi gerektiğini beyan ile, fazlaya dair diğer tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; icra takibine haksız itirazın iptali ile takibin devamını, haksız ve kötü niyetli itiraz sebebiyle davalıların %20’tan aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine açılan davanın reddi gerektiğini, hasara ve müvekkilinin sorumluluğuna itiraz ettiklerini, davaya konu emtianın da içinde bulunduğu —— tarihinde Teslim Tesellüm tutanağı ile müvekkilinin antreposuna teslim alındığını, Davaya konu emtianın ———- yapıldığını, emtianın —-herhangi bir hasar görülmediğini, ancak ambalajı açıldığında emtiada hasar olduğunun belirlendiğini, bu durumun müvekkilinin antrepo personeli ile alıcının —- gelen yetkili personelinin imzası ile tutanak altına alındığını, tutanaktan da görüleceği üzere, dava konu emtianın ambalajında herhangi bir hasar mevcut olmadığından; antrepo işletmecisi müvekkilinin de – ambalaj içeriğini kontrol yükümlülüğü bulunmaması neden ile -emtiayı taşıyıcısından teslim alırken, taşıma senedine veya teslim tutanağında bir hasar kaydı düşmediğini, bu tespit sonrası emtia —- tarihinde alıcının yetkilendirdiği taşıyıcıya teslim edildiğini, Dosyaya sunulan eksper raporundan alıcının emtiayı aldıktan sonra —- tarihinde eksper incelemesi yapıldığının görüldüğünü, Eksper raporunda emtianın alıcı adresindeki yapılan incelemede, ambalajda hasar olduğu ve bu hasarın etiketle kapatıldığının ifade edildiğini, oysa —– yapılan incelemede ambalaj hasarının olmadığı açık olarak belirlendiğini, dolayısı ile eksper raporunda ifade edilen bu durum alıcının tesliminden sonra da gerçekleşmiş olabileceğini, müvekkilinin sorumluluğu açısından asıl olanın —- tarihli tutanak içeriği olduğunu ki bu tutanağa göre de, ambalaj hasarı olmaması nedeni ile ambalaj için hasarın müvekkili antreposunda meydana geldiğinden söz etmenin mümkün olmadığını, sorumluluğun kusur sorumluluğu olduğunu ve davacının hasarın antrepo sorumluluğundan meydana gelmiş olduğunu kanıtlamakla yükümlü olduğunu, Kaldı ki, eksper raporunda yer verilen fotoğraftaki ambalaj hasarı ile emtiada meydana gelen hasar arasında uyumsuzluk olduğunun açıkça görüldüğünü, bu nedenlerle müvekkilin sorumluluğu bulunmadığını, davacının rücu hakkı yönünden itiraz ettiklerini, davacının dosyaya —– etmediğini, davacının poliçedeki şartın gerçekleştiği kanıtlaması gerektiğini, aksi halde geçerli bir poliçenin bulunmadığının kabulü ile poliçe ve ödemeye dayalı taleplerinin, rücu hakkı bulunmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmesi gerektiğini, Hasar miktarı ve talebe yönelikte itiraz ettiklerini, Emtiada meydana gelen hasarın tamirinin mümkün olduğunu, onarım için teklif alındığı ve hasarın 261,00.-Euro + 300,00.-TL karşılığı giderilebileceği dosyaya sunulan belgelerden görüldüğünü, Hal böyle iken – muhtemelen alıcı ile irtibatlı olan- bir firmadan fiyat teklifi alınarak 1.630,00.-Euro bedelli emtiada 1.130,00.-Euro hasar talep edildiği görüldüğünü, davacının/sigortalısına halef olarak talep edebileceği hasar gerçek hasar olması gerektiğini, alınan tamir teklifinden de görüleceği üzere hasarın 261,00.-Euro+300,00.-TL’ iken davacının alıcının sübjektif önerisini kabul ederek gerçek hasarı yansıtmayan ödemenin rücuen talep edilmesinin mümkün olmadığını, eksper raporunda hasar miktarına dahil edilen Poliçe ilave bedeli adı altına %10 ‘luk miktar da rücu talebine konu edilemez olduğunu, Takiple talep edilen işlemiş faize itiraz ettiklerini, icra takibinde işlemiş faiz talep edilmiş ise de, takip öncesi muaccel olan bir alacak mevcut olmadığından davacının faiz talep etmiş olmasının da yerinde olmadığını beyan ile, müvekkili aleyhine açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporuna özetle;” Mevcut verilerin değerlendirilmesi sonucu, meydana gelen olayda; Zarar sorumlusunun sorumlu tutulabilceği zarar tutarının 9.790,20TL olabileceği, Dosya kapsamındaki verilerden, hasarın hangi aşamada meydana geldiğini, buradan hareketle de zarar sorumlusunu, denetlenebilir bir şekilde tespit edebilmenin veya bu konuda yaklaşık bir görüş oluşturabilmenin mümkün olamayacağı, Davacı takip alacaklısının ——- icra dosyası nezdinde başlattığı takipte dayanadığı halefiyetin kaynağı olan ödeme dekontunun dosya kapsamında mevcut olmadığı, Sunulmayan dekont ve bağlı abonman poliçenin yokluğunda, ödeme yapılıp yapılmadığı, ödemenin hak ve menfaat sahibine yapılıp yapılmadığını denetleme imkanının olamayacağı, Derdest davanın konusu, takibe vaki itirazın iptali davası olduğundan, takip ile sıkı sıkıya bağlı olduğu nazara alındığında, dosya kapsamında sunulması gerekitği halde sunulmayan takip dayanağının yokluğunda, davalı/takip borçlusunun takibin iptalini talep edebileceği sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı,” şeklinde sonuç ve kanaatin varıldığı beyan edilmiştir.
EK RAPOR: Bilirkişi ek raporuna özetle; “Kök raporumuzda da yer aldığı gibi, zarar sorumlusunun sorumlu tutulabilceği zarar tutarının 9.790,20TL olabileceği, Dosya kapsamındaki verilerden, hasarın hangi aşamada meydana geldiğini, buradan hareketle de zarar sorumlusunu, denetlenebilir bir şekilde tespit edebilmenin veya bu konuda yaklaşık bir görüş oluşturabilmenin mümkün olamayacağı şeklindeki kök raporumuzdaki görüşün muhafaza edildiği, Davacnın takipyte dayandığı ödemenin, zarar gören emtia üzerinde hak ve menfaat sahibi olan ——– değil, dosyada temlik aldığına veya ödemenin kendisine yapılamasına muvafakat edildiğine dair bir belgenin sunulu olmadığı farklı bir firmaya yapılmış olduğundan, halcfiyctin oluştuğunun söylenemeyeceği, eksik halefıyet ile ödenen tamzinatın rücu edilemeyeceği, Dosyaya davalı sigorta şirketince gönderilen zeyilnamenin rizikonun gerçekleşmesienden sonra düzenlendiği sübuta ermekle, zeyilname ile sigotalısı değiştirilen poliçenin meydana gelen hasara sigorta teminatı sağladığını ileri sürülemeyeceği, bu nedenle de geçerli bir poliçe olmadan yapılan ödemenin hatır ödemesi——– şeklinde olacağından, böyle bir ödemenin rücuen talep edilemeyeceği, Gelinen aşamada zarar gören emtia ——- hak ve menfaat sahibi olmayan bir firma adına düzenlenen poliçenin bağlı olduğu abonman poliçenin dosyaya sunulu olmadığı, bu yöndeki nahi takdirin Sayın Mahkemeye ait olacağı sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı,” şeklinde sonuç ve kanaatin varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısına yaptığı ödemenin davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Getirtilen——– takip dosyasında davacı tarafça davalı hakkında başlatılan takipte davalıya ödeme emrinin tebliği ile süresinde takibe itiraz edildiği, mahkememizde açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Dosyada toplanan deliller uyarınca davacının davalıdan rücuen talepte bulunup bulunamayacağı, zararın davacı sigorta poliçesi kapsamında kalıp kalmadığı, hasarın hangi aşamada meydana geldiği, buna göre davalının sorumluluğunun tespiti ve hasarın miktarının belirlenmesi bakımından dosya konu hakkında uzman bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, en son güncel itirazların karşılandığı 10/12/2022 tarihinde bilirkişi heyet raporu hazırlanmıştır.10/12/2022 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu olayın meydana geliş şekli değerlendirilerek; davacının sigortalısına ait hasar gören ürünün—- tanzim tairhli——— plakalı araç ile yapıldığı, toplam —— cinsi ürünün göndericisinin dava dışı —- firması, alıcının —-teslim yerinin davalı —— Olduğu, taşıma sonrası ——- açıldığında, malzemenin hasarlı olduğu ancak koli dış yüzeyinde herhangi bir hasarın olmadığının tespit edildiği, dosyaya sunulu olan fotoğraflardan yola çıkarak, hasarın taşımanın hangi aşamasında veya antrepoda meydana geldiğini tespit edebilmenin mümkün olmadığı, davalı antrepodan çıkış tutanağına göre de koli üzeinde hasar olduğuna dair telsim alan tarafından bir şerh düşülmediği, sonuç olarak dosya kapsamındaki verilerden, hasarın hangi aşamada meydana geldiğini ve zarar sorumlusunu, denetlenebilir bir şekilde tespit edebilmenin mümkün olamayacağına ilişkin bilirkişi kök ve ek raporları hep bir arada değerlendirildiğinde, davacının davasını ispatlayamadığı, davalının meydana gelen hasardan sorumluluğu bulunmadığı davacı sigorta şirketinin söz konusu ödemesinin lütuf ödemesi olarak değerlendirilmesi gerekmiştir.
Alınan son güncel bilirkişi raporu, dosya kapsamına uygun gerekçeli ve denetlenebilir nitelikte olduğundan mahkememizce hükme esas alınmış, taşımada meydana gelen hasarın davalı taşıyıcının sorumluluğu devam eden süreçte meydana geldiğinin ispatlanamaması nedeniyle davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Dava itirazın iptali davası olup, yasal dayanağını 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 4949 sayılı Kanun’la değişik “6-İtirazın Hükümden Düşürülmesi” ana başlıklı 67. maddesinden almaktadır. “a) İtirazın İptali” alt başlıklı 67. maddede aynen;
Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
——
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava eme hakkı saklıdır.
—— Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Davalı vekili tarafından cevap dilekçesi ile kötü niyet tazminatı talep etmedikleri anlaşılmakla yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.
Davada hükmolunün miktarın—- kesinlik sınırı olan ———— altında kalması nazara alınarak kesin olarak karar verilmiştir. Zira —— ilamında benzer konuya ilişkin; ” … karar altına alınan miktarın yıllar itibariyle yeniden değerlendirme oranları nazara alındığında —— istinaf kesinlik sınırı olan 5.880,00 TL’ nin altında kaldığı, dolayısıyla istinafa gelen davalı yönünden kabul edilen dava miktarı itibariyle mahkeme kararının tutar itibariyle kesin nitelikte olduğu anlaşıldığından tarafça yapılan istinaf başvurusunun bu sebeplerle reddinin gerekeceği, kanunun bahşetmediği bir hakkın ise mahkemece taraflara verilemeyeceği, dolayısıyla yerel mahkeme kararında istinaf yasa yolunun açık olduğunun bildirilmesinin taraflar lehine kazanılmış hak doğurmayacağı üzere davalı vekilinin istinaflarının esastan incelenemeyeceği anlaşılmıştır. ” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının Davalı hakkındaki davasının REDDİNE,
2-Davalı vekilinin dava dilekçesinde tazminat talebi olmaması ve kötü niyet hususunun ispatlanamaması nedeniyle yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 139,02 TL harçtan mahsubu ile bakiye 40,88 TL harcın davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ye göre tespit edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
7-1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, dava değeri kesinlik sınırının altında kalması nazara alınarak KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.16/02/2023