Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/118 E. 2023/741 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/118 Esas
KARAR NO: 2023/741
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/02/2022
KARAR TARİHİ: 21/09/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi

DAVA: Davacı vekili 16/02/2022 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; “Müvekkil şirket ile davalı ——— şirketi ——– arasında yalnızca merkez için elektrik hizmeti almak üzere Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi akdedilmek istenmiş ancak davalı ———- şirket personellerinden biri tarafından ———– yer alan fabrika için de sözleşme düzenlenmiştir. Sözleşmenin akdedilmesinin ardından hatanın fark edilmesiyle davalı ———– ile iletişime geçilmiş ve 1 ay kullanımın ardından sözleşmeyi sonlandırabilecekleri konusunda taraflar mutabık kalmışlardır. Bu doğrultuda müvekkil şirket ———– yer alan fabrika için 1 ay hizmet almış ve bu kullanıma ilişkin bedeli ödeyerek ———- bilgisi dahilinde sözleşmeyi sonlandırmıştır . Arka planda tarafların mutabık kaldığı haklı bir fesih gerçekleşmesine rağmen ———- tarafından müvekkil şirket adına ceza-i şart faturası kesilmiştir. Mezkur fatura hukuka aykırı olmasına rağmen müvekkil şirket aleyhine ticari itibar açısından olumsuz bir durum oluşmaması için fatura bedeli ödenmiştir. Davalı tarafından düzenlenen cezai şarta ilişkin fatura açıkça hukuka aykırıdır. Zira müvekkil şirketce mezkur sözleşme haklı olarak sona erdirilmiş ve müvekkil tarafından yalnızca 1 ay kullanılmış bir elektrik için 1 aylık elektrik faturasının 2 ile çarpılarak cezai şart faturası düzenlenmiştir (1 aylık elektrik faturası ve cezai şart faturası bilahare sunulacaktır.) Taraflar arasında hataen düzenlenen sözleşmenin 9.3. maddesinde görüleceği üzere dahi cezai şartın en yüksek iki faturadan oluşacağı belirtilmiş olup, somut olayda halihazırda oluşmuş 2 adet fatura söz konusu olmadığından cezai şart faturasının düzenlenmesine dair şartlar da zaten oluşmamıştır. Dolayısıyla 1 aylık kullanılmış bir fatura için bunun 2 ile çarpılarak 26.100,00 TL’lik cezai şart faturası kesilmesi hukuka ve hakkaniyete büsbütün aykırılık teşkil etmektedir. Buna karşılık, zaten davalı ——– tarafından sözleşmenin hataen akdedilmiş olduğu, yalnızca 1 aylık kullanımdan sonra sona erdirileceği konusunda mutabık kalınmış olup, sonradan cezai şart faturası kesilmesi ———- kötü niyetli olduğunu, sözleşme akdetmek için çeşitli kötü niyetli girişimlerde bulunduğunun ispatıdır. Bu konuda davalı şirket, ———– da şikayet edilmiş olup, şikayet dilekçemizi de ekte sunuyoruz. (Şikayet dilekçesi bilahare sunulacaktır.) Kanunlara ve ticari teamüllere yani hukuka aykırı davranış sergileyen davalı ———- müvekkil şirkete karşı hukuka aykırı ve kötü niyetli girişimleri neticesinde müvekkil şirketin mağduriyetinin daha fazla artmaması adına, müvekkil ile davalı ———– arasındaki ——— şubesi için akdedilen ve hukuka uygun şekilde feshedilen sözleşme uyarınca müvekkil şirketçe ticari itibarı dolayısıyla ödenmek durumunda kalınan haksız cezai şartın müvekkile iadesi için başlatılan icra takibinin devamına, davalının itirazı haksız olduğundan davalı aleyhine İİK m. 68/son uyarınca alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatı ödenmesi için bu davayı açma zarureti hâsıl olmuştur. Diğer yandan, işbu dava ikame edilmeden önce arabuluculuğa başvurulmuş, anlaşma sağlanamamış olup, arabuluculuk son tutanak aslı ektedir. denmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “Davacı ile müvekkil şirket arasında, hem ——— elektrik aboneliği hem de ———- elektrik aboneliği için iki ayrı “Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi” imzalanmıştır. Her iki sözleşmenin de süresinin, elektrik tedariğinin başlama tarihinden itibaren 12 ay süre olacağı taraflarca imza altına alınmıştır. Ancak davacı tarafça ——— Nolu aboneliği için bir aylık elektrik kullanımı akabinde usulüne aykırı, bildirimsiz ve haksız bir şekilde süresinden önce tedarikçi değişikliği yapılmak suretiyle sözleşme feshedilmiştir. Hal böyle olunca, müvekkil şirket de taahhüt edilen süreye istinaden 3. Kişilere karşı taahhüt altına girdiğinden sözleşmenin açık hükmüne istinaden Davacıya cezai şart faturası tanzim etmiş ve davacı da bu bedeli ödemiştir. Akabinde açmış olduğu haksız icra takibine itiraz etmemiz nedeniyle huzurdaki dava ikame edilmiştir. Davacı dava dilekçesi ve ekinde hiçbir delil sunmamış, sözleşme, bir aylık elektrik faturası, cezai şart faturası ve mail yazışmalarını bilahare dosyaya sunacaklarını beyan etmiştir. Ancak huzurdaki dava basit yargılama usulüne tabi bir davadır. Dolayısıyla Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) md. 318-319 vd hükümlerince dava dilekçesine tüm delillerini eklemekle mükelleftir. Ayrıca, 28.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren ve HMK’nın 139 ve 140 maddesinde yapılan değişiklikler ile de aynı yönde düzenlemeler getirilmiştir.İşbu sebeple, davacının dava dilekçesi sunmakla iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının başladığı açık olduğundan ve delillerini dilekçesine eklemediği görüldüğünden, dosyada mevcut delillerle karar verilmesi gerekmektedir. Nitekim davacı delilleri tarafımıza da gönderilmemiş olduğundan, savunma ve cevap hakkımızı kısıtlayan bu delil sunmama işlemine de itiraz ederiz. Davacı tarafça dosyaya sunulacak tüm belgelere karşı cevap ve itiraz haklarımız saklıdır.tüketimine sahip bir tacir olup, basiretli bir tacir olma yükümlülüğü altındadır. Tüm işlemlerinde de basiretli bir tacir olarak hareket etme yükümlülüğü mevcuttur. Bir tacir tarafından sunulan böylesi gerçek dışı ve dayanaksız iddiaların hukuken dinlenilmesi dahi mümkün değildir. Davacı ile müvekkil şirket arasında, davacının iddiasının aksine, iki aboneliği için de serbest iradesi ile sözleşme imzalanmış olup, taahhüt süreleri 12 ay olarak belirlenmiştir. Yine iddiasının aksine sözleşmenin tüm ekleri ve formlar da davacı tarafça imzalanmış, Sözleşmelerin birer nüshası da kendilerine teslim tutanağı ile bırakılmıştır. Sözleşmelerin ekindeki imzalı teslim formları ile de bu husus sabittir.
Davacı elektrik piyasasında yıllık 100.000 kwh üstü elektrik tüketimineNitekim müvekkil şirketin bilgisi dahilinde bir ay portföyde kaldığı, akabinde ———- muvafakati ile çıkış yaptığı iddiaları da tamamen gerçek dışıdır. Müvekkil şirket ———- hiçbir zaman sözleşmesinin süre bitiminden önce feshedileceğine ilişkin bir muvafakati, izni yahut onayı ve mutabık kalma durumu kati suretle olmamıştır. Sözleşme hükmü elektrik alıcısının son bir yıl içindeki en yüksek iki fatura bedelinin cezai şart olarak ödeneceği şeklinde olup; bu hüküm için davacı elektrik alıcısının müvekkil şirketten bir aydan fazla elektrik kullanmış olması gibi bir şart söz konusu değildir. Davacı müvekkil şirketle sözleşme imzaladıktan sonra; hiç müvekkil şirketten elektrik kullanmamış olsaydı dahi, davacının geçmiş dönem faturalarına istinaden bu cezai şartın uygulanması imkanı doğacaktır. Davacının cezai şartın en az iki ay kaldığı takdirde iki aylık uygulanacağı gibi bir anlam çıkartarak menfaat yaratmaya çalışılması kabul edilemez ve sözleşmesel dayanağı olmayan bir iddiadır.Müvekkil şirket davacı ile sözleşme imzalamış, sözleşme ile üstlendiği elektrik satışını yapmış, davacının elektrik alım taahhüdüne istinaden de elektrik satın almış, ancak davacının süresinden önce haksız feshi nedeniyle zarara uğramıştır. Davacı sözleşme hükmünü alenen ve açıkça ihlal etmiş durumdadır. Basiretli bir tacir olarak sözleşmesel yükümlülüğünü yerine getirmemesinin sonucu olan cezai şartı geri istemekte pek tabi haksızdır. Elektrik piyasasında yıllık 100.000 kwh üstü elektrik tüketen kullanıcılar ile tedarikçiler arasında yapılan anlaşmalar kurum denetimine tabi olmayan, sözleşme hükümlerinin geçerli olduğu, özel hukuk hükümlerine tabi anlaşmalardır. Taraflar tacir olup huzurdaki uyuşmazlık ticaret hukuku hükümlerine ve taraflar arasındaki sözleşmeye göre çözümlenecektir. Nitekim Davacının haksız şikayetine karşı savunma ve cevaplarımız sunulmuş, şirketimize hiçbir yaptırım da uygulanmamıştır. Mahkemece ——— gerekli görülür ise bu evrakların celbi istenebilecektir.Huzurdaki mesnetsiz davanın ve haksız icra inkar tazminatı talebinin de yukarıdaki açıklamalarımız ışığında tümden reddini talep ederiz.
” denmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, taraflar arasında akdedilen elektrik sözleşmesinin, davacı yanın hataen imzaladığından bahisle ödenen cezai şartın haksız olduğu iddiasına dayalı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davaya konu taraflarca imzalanan ——— ve ——— adreslerine yönelik 29.01.2021 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmelerine istinaden davalı şirkete elektrik verilmeye başlandığı,———- adresine yönelik sözleşmenin yaklaşık 1 ay sonra davacı tarafça feshedildiği bunun üzerine davalı tarafça hesaplanan cezai şart bedelinin davacıdan tahsil edildiği anlaşılmıştır.Her tacirin ticaretine ait faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.Basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümü aslında objektif bir özen ölçüsü getirmekte ve tacirin ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinde kendi yetenek ve imkanlarına göre ondan beklenebilecek özeni değil, aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli öngörülü bir tacirden beklenen özenin gösterilmesinin gerekli olduğu kabul edilmektedir. Gerekli tedbirleri almadan sözleşme yapan ve borç altına giren tacirin alabileceği tedbirlerle önleyebileceği bir imkansızlığa dayanması kabul edilebilecek bir durum değildir.Yargıtay basiretli tacir ilkesini sözleşmenin imzası, ifası ve feshi aşamalarının hepsinde gözetilmesi gereken bir ilke olduğunu açıkladıktan sonra, basiretli tacir ilkesini dürüstlük kuralı ile birlikte değerlendirmiş, sırf başkalarını zarara sokacak şekilde bir kullanım olmaması hasebiyle de sözleşme özgürlüğü ve ahde vefa ilkesi lehinde karar vermiştir Diğer yandan irade bozukluğu hâlleri ise 6098 sayılı TBK’nın 30 ila 39. maddeleri arasında “Yanılma”, “Aldatma” ve “Korkutma” başlıkları altında düzenlenmiş olup bir hukuki işlemin geçerli ve amacına uygun hukuki sonuçlar doğurabilmesi için o hukuki işlemi yapan kişi veya kişilerin sağlıklı bir şekilde oluşmuş iradelerinin bulunması ve yine bu iradelerinin istenilen hukuki sonuca uygun şekilde açıklanması gerekmektedir. Bu açıklamalar ışığında somut olayda davacı taraf her ne kadar ——— adresine yönelik sözleşmenin hataen imzalandığını ve sonrasında davalı tarafın bilgisi dahilinde sözleşmenin feshedildiğini bu sebeple cezai şartın haksız olduğunu iddia etmiş ise de davacının sözleşmeyi imzalarken, sözleşmenin ifasında ve sonrasında basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunmaktadır.——– adresine yönelik sözleşmenin (ek 2) ekinde bulunan tüketim listesinde abone müşteri no bağlı bulunduğu ——— şeklinde belirtildiği ve listenin altında davacı şirket kaşe ve imzasının bulunduğu yine sözleşmede ki kefaletnamede kefil sıfatıyla davacı şirket yetkilisi ———– 410.000 TL miktarla müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladığı benzer şekilde ——— adresine yönelik yapılan sözleşmenin (ek 1) ekinde bulunan tüketim listesinde abone müşteri no şeklinde belirtildiği ve listenin altında davacı şirket kaşe ve imzasının bulunduğu yine sözleşmede ki kefaletnamede kefil sıfatıyla davacı şirket yetkilisi ———- 15.000 TL miktarla müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladığı görülmektedir. Hal böyleyken basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü altında bulunan davacı tarafça imza ve kaşe yapılan sözleşmelerin ayrı sözleşmeler olduğu açık iken davalının cevap dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar basiretli tacir gibi davranmadığı hususunu doğrulamaktadır. HMK 203/1 maddesi gereği dinlenen tanık beyanları da davacı iradesinin fesada uğratıldığı yolundaki iddiasını ispat etmekten uzak olup davacı taraf ispat külfetini yerine getirememiş olmakla ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.Her ne kadar davacı taraf alacak iddiasının kanıtlayamadığı sabit ise de davanın kötüniyetle açıldığının da sabit olmaması nedeniyle davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddi gerektiği anlaşılmakla koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.

Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememize açılan itirazın iptali davası ve icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Davalı tarafından talep edilen kötü niyet tazimatının yasal şartları oluşmadığından talebinin REDDİNE,
3- Peşin alınan 315,23 TL harçtan, alınması gerekli 269,85 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 45,38‬ TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
5-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-1.320,00 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/09/2023