Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1024 E. 2023/1038 K. 19.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/1024 Esas
KARAR NO:2023/1038
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:29/12/2022
KARAR TARİHİ:19/12/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davalı firma tarafından ——tarihinde dava dışı Davacı firma ——— yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderilmiş olduğunu, bu ihtarname ile davalı firmanın Davacı şirketten sanal sunucu kiraladığı, kiralanan sunucunun kurulum işlemi sırasında sorunların meydana geldiği, bu süreçte davalının siber saldırıya maruz kaldığı ve bu nedenlerle zarara uğradığından bahsedilmiş olduğunu, devamında ise davacı Davacıdan kiralanan sanal sunucuda problem olduğu iddiası ile fiziki sunucu kiraladıkları ve bu sebeple Davacı firmadan kiralanan sunucu için peşin ödenen ücretin iadesi davalı tarafından talep edilmiş olduğunu, Davalı tarafından gönderilen ilgili ihtarnameye ——– yevmiye numaralı ihtarnamesi (EK-3) ile cevap verilmiş olduğunu, cevabi ihtarnamede davalı firmanın varlığından bahsettiği sözleşmenin —-değil Davacı firma ——- bulunduğundan bahsedilmiş olduğunu, Devamında ise ihtarnamede belirtilen hususların Davacı firma tarafından kabul edilmediği ihtaren bildirilmiş olduğunu, Anılan cevabi ihtarnamenin muhatap davalıya ulaşmasının ardından yine bir diğer Davacı firma olan——- Aleyhine davalı tarafından icra takibi başlatılmış ——– ve bu takip dosyasına Davacı firma tarafından itiraz edilmiş olduğunu, anılan takibe itiraz edilmesinin akabinde davalı firma tarafından arabuluculuk süreci başlatılmış ve görüşmeler gerçekleşmiş olduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde davalı firmaya bahsi geçen sözleşmeye ilişkin faturalar sunulmuş ve bu faturalardan anılan sözleşmenin tarafı Davacı——- Olduğu anlaşılmış olduğunu, arabuluculuk görüşmeleri anlaşamama ile sonuçlanmış olduğunu, Davalı firma tarafından sözleşmenin tarafı hususundaki hatanın idrak edilmesinin ardından yukarıda bahsi geçen aynı içerikli ihtarname bu sefer davacı —— gönderilmiş olduğunu, daha önce bu ihtarnameye cevap verildiği için ikinci bir cevabi ihtarname gönderilmesine gerek duyulmamış olduğunu, devam eden süreçte ise davalı firma tarafından davacı firma aleyhine——- dosya ile icra takibi başlatılmış olduğunu, anılan bu icra takibine konu ödeme emri Davacı şirket —— adresine gönderilmiş fakat teknik aksaklıklar sebebi bu ödeme emrinden haberdar olunamamış olduğunu, davalı tarafından başlatılan icra takibi Davacı firma —— Banka hesaplarında bloke işlemi tesis edilmesi ile fark edilmiş olduğunu, açıklanan sebepler gereği Davacı firma ——– davalı firmaya herhangi bir borcunun olmadığının tespiti amacı ile işbu menfi tespit davasının açılma zorunluluğu hasıl olduğunu, Davalı firma tarafından gönderilen ihtarnamede beyan edilen hususların aksine Davacı firma sorumluluklarını eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olduğunu, davacı firma ile davalı firma arasında imzalanan ve ekte sunulan sözleşme gereği —— tarihinden itibaren Davacı firma davalıya hizmet vermeye başlamış ve taahhüt edildiği şekilde 5 iş günü içerisinde sunucu hazırlanarak bilgileri iletilmiş olduğunu, Sonrasında ise davalı tarafından ———satın alınan —– hizmeti içerisinde bulunan fakat sözleşme kapsamında taahhüt edilen bir hizmet olmamasına rağmen, davalı firmanın ricası üzerine, yine Davacı şirketten satın alınmış—— içeriğindeki oldukça kapsamlı veriler —— taşınmış, bu nedenle süreç uzamış olduğunu, Sunucunun tesliminden sonra ayıp sayılmayacak nitelikteki fiziksel sunucuya erişim problemi ile ilgili Davacı şirketten 1 kez destek talebinde bulunulduğunu, davacı şirket yetkilileri ise davalı firmanın yaşadığı probleme ilişkin sorunu derhal gidererek, davalı firmaya bilgi vermiş olduğunu, davalı firma çalışanı ——- tarafından da herhangi bir problem kalmadığı yönünde, e-posta üzerinden teyit bilgisi Davacı şirkete iletilmiş olup ilgili yazışma görüntüsü ekte mevcut olduğunu,—– Bu nedenle davalı tarafından gönderilen ihtarnamede, kurulum aşamasında çok sayıda ayıp meydana geldiği yönündeki beyanlar gerçeği yansıtmamakta olup Davacı firma tüm sorumluluklarını yerine getirmiş olduğunu, açıklanan sebepler gereği Davacı firmanın davalı firmaya herhangi bir borcu bulunmamakta olup bu durumun sayın mahkeme tarafından da tespit edilmesi gerekmekte olduğunu, Davalı tarafından ileri sürülen sunulan hizmetin ayıplı olduğu sebebi ile siber saldırıya maruz kaldıkları ve zarara uğradıkları ve bu sebeple iade talep ettikleri iddiası tamamen yersiz olup Davacının böyle bir yükümlülüğü bulunmamakta olduğunu, Şöyle ki; Davacı şirket ile davalı firma arasında bulunan Kiralık ——– maddesi’ne göre, ———– tarafından muhafaza edilen server’larda gelecek saldırılara ve bilgi hırsızlığına karşı MÜŞTERI, ——- tarafından ——–etmek ve gizliliği korumakla yükümlüdür.——-aldığı veya alınmasını önerdiği önlemlere rağmen MÜŞTERİ gereken dikkat ve özeni göstermez ve sitesinin, bilgilerinin, maillerinin, belgelerinin kısmen veya tamamen zarar görmesine neden olursa bundan münhasıran Müşteri sorumlu olduğunu beyan ederek; Öncelikle Davacı şirketin telafisi imkansız zarara uğramasını önlemek amacıyla, Davacı şirket aleyhine başlatılan——— Sayılı icra takip dosyasının teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına, Davanın kabulüne karar verilerek, Davacı firmanın davalı firmaya herhangi bir borcu olmadığın tespit edilmesine, Davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile takip bedeli olan 53.300,54TL’nin %20’si üzerinden kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında —– kiralanmasına ilişkin sözleşme akdedildiği, 27.04.2022 tarihinde davalı firmaya kiralananın sanal ortamda teslim edilmesinin taahhüt edildiği, davacı yanın delil olarak sunduğu kendi aralarındaki yazışmalarda bulunan açık ikrarlarından anlaşılacağı üzere 10.05.2022 tarihinde sanal ortamda teslimin sağlandığı ve teslimin ertesi günü (11.05.2022 tarihinde) ayıp meydana geldiği, 13.06.2022 tarihinde yeniden bir ayıp meydana geldiği, 19.07.2022 tarihinde davalı firmanın sanal sunucularının saldırıya uğradığı ve davacıya bildirilmesine karşın davacı firma tarafından müvekkil firmaya herhangi bir dönüş yapılmadığı; nihayetinde davalı firma tarafından 04.08.2022 tarihinde ayıp nedeniyle sözleşmeden dönüldüğü davacı firmaya iletilmiş, dönüş alınmaması üzerine ——- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile keyfiyet davacıya bildirilmiş ve davacı tarafından ödeme gerçekleştirilmemesi üzerine ———– dosyasıyla icra takibine girişildiği ihtilafsız olduğunu, kira sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda göreve ilişkin temel düzenleme hmk md. 4/1–a’dır. söz konusu düzenlemeye göre; 2004 sayılı icra ve iflas kanunu’nda düzenlenen kiralanan taşınmazların ilamsız icra yoluyla tahliyesi hariç kira ilişkisinden doğan tüm uyuşmazlıklarda görevli mahkeme sulh hukuk mahkemeleridir. kira ilişkisinden kaynaklanan tüm uyuşmazlıklar sulh hukuk mahkemesinin görev alanına dahil olup; burada miktar açısından da herhangi bir sınır bulunmamaktadır.kiralananın ayıplı olduğu karine olarak açık olmakla birlikte davacıya ihbar edildiği davacının bir kısım ayıbı giderdiği ancak ayıbın tekrar ettiği davacı yanca sunulan belgelerden anlaşılmaktadır:davacının iade yükümlülüğünün doğması için kusurlu olması gerekmemektedir:kabul anlamına gelmemekle birlikte kiralanın ayıpsız olduğu kabul edilse dahi fesih iradesinin kiraya verene ulaşmasını müteakip davalı müvekkilin kira ödeme borcu sona ereceğinden bakiye döneme ilişkin kira bedelinin iade edilmesi gerekmektedir:davacı aleyhine hükmedilecek tazminat miktarı 53.300,54-tl’nin %20’sinden aşağı olamayacağı gibi daha yüksek oranda tazminata hükmedilmesi gerekmektedir:ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat koşulunun sağlanması şart olup somut dosya kapsamında işbu şart ve birlikte aranacağı yüksek ihtimale dayanan zarar şartı oluşmadığından ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir.davanın görevsiz mahkemede açılmış olması nedeniyle,dava şartı olan zorunlu arabulucuğun yapılmamış olması nedeniyle,esasa girilmesi halinde davacı yan iddiasını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmesini, konulmuş olan ihtiyati tedbirin derhal kaldırılmasını,davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER:İhtarnameler, sözleşmeler,——esas sayılı dosya sureti, —— yazı cevabı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı. —- tarihli ara karar ile dosyanın mali müşavir bilirkişi —– bilgisayar Mühendisi —-ve nitelikli hesaplama uzmanı—— tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 27/04/2023 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi heyet raporunda özetle; Dosyaya sunulan belgeler, davacıya ait davaya konu sistemler üzerinde yapılan incelemeler ve taraflar arasındaki yazışmalar üzerinden yapılan detaylı incelemelerde tespit edilen hususlar bütün olarak değerlendirildiğinde; Taraflar arasında——- isimli sözleşmenin 27.04.2022 tarihinde yapıldığı ve dava konusu ilgili ürün ve hizmetlerin Davacı tarafından Davalı’ya gerekli sistem kurulumlarını tamamlayarak 11.05.2022 tarihinde sorunsuz bir şekilde davalının hizmetine verildiği, 13.06.2022 tarihinde oluşan sorunların davaya konu sunucuya davalı tarafça yüklenen yazılımlar arasında ———bulunduğu tespit edildiği ve zararlı yazılımlar nedeniyle sunucunun işletim sisteminde sorunlara neden olduğu ve çözüm önerisi olarak yedekleme alınıp sistemin yeniden kurulması gerektiği davacı tarafından davalıya yazılı olarak 15.06.2022 tarihinde bildirilmesine rağmen davalının sorumluluğunda yüklenmiş olarak belirtilen zararlı yazılımlar hakkında davalının herhangi bir işlem yapmaması ve yeni sistem kurulumu için davacıya onay vermemesi nedeniyle davacının üstüne düşen destek hizmetini vermeye çalıştığı anlaşıldığı, ancak davalının sorumluluğunu tam olarak yerine getirmediği, daha sonrasında ilgili sunucuya belli aralıklarla yapılan——- olarak belirtilen siber saldırıların ise davalı tarafından yüklendiği ifade edilen ——– neticesinde yapılma ihtimalini oldukça artırdığı görüş ve kanaati oluştuğu, Davacı ve davalının incelenen 2022 yılı yasal ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK’nın ve 213 sayılı VUK’nun ticari defterlere ilişkin madde hükümlerine uygun ve e- defter esasında tutuldukları, açılış kapanış tasdiklerinin kanuni sürelerinde yapılmış, onaylı oldukları ve sahipleri lehine delil olma niteliklerinde oldukları tespit edildiği, Davalı tarafından davacıya ödenmiş ve İcra takip konusu yapılmış 39.834,07 TL’nin, her iki tarafın yasal ticari defterlerinde kayıt görmüş olduğu tespit edildiği, Tarafların 2022 yılı ticari defterleri kayıtları ve bu kayıtlardan oluşmuş muavin defter bakiyelerinin 0,00 TL. sıfır bakiye verdiği tespit edildiği, Davalı şirketin davacı şirket ile ilgili olarak, davacı şirketten “Kiralık sunucu Hizmet Sözleşmesi” adı altında aldığı hizmet ile ilgili olarak sunulan hizmetin ayıplı olduğu ve siber saldırıya maruz kaldıkları, zarara uğradıkları ve bu nedenlede peşin ödenen tutarın iadesini talep ettiklerinin anlaşıldığı, Kiralık Sunucu Hizmet Sözleşmesi’nin 5.5. maddesi ve ilgili hükmü uyarınca, davalının sistemleri üzerinde siber saldırı nedeniyle bazı sorunlar ortaya çıkmasında davacı şirketin bir sorumluluğu bulunmadığı, ve davacı şirketin sözleşmeye göre gerekli özeni ve yükümlülüğü yerine getirdiği ve davacı şirketin ihmalinin bulunmadığının işbu heyette bulunan bilişim uzmanı tarafından da tespit edildiği, Fakat davacı şirketin hizmet gereklerini sözleşmeye göre eksiksiz yerine getirdiği anlaşıldığından peşin ödenen tutarın iadesinin mümkün olmadığı, daha açık bir ifade ile davacının davalı şirkete borcu olmadığı şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.18/05/2023 tarihli ara karar ile dosyanın bilgisayar Mühendisi bilirkişi uzmanına tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 18/06/2023 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi heyet ek raporunda özetle; Dosyaya sunulan belgeler, davacıya ait davaya konu sistemler üzerinde yapılan incelemeler ve taraflar arasındaki yazışmalar, davalının adresinde yerinde inceleme esnasında beyan edilen ve sunulan belgeler üzerinden yapılan detaylı incelemelerde tespit edilen hususlar bütün olarak değerlendirildiğinde; kök raporumuza ek olarak teknik açıdan davaya yön verecek önem arz eden aşağıdaki husuların cevaplanması neticesinde netlik kazanacağı; Davalının yerinde incelemede sunduğu ve detaylı olarak incelenen görsellerden de anlaşılacağı üzere davalının davacıdan aldığı davaya konu Sunucu’da bulunan dosyalarını ——tarihinde ilgili sunucudan alarak dava dışı firmadan aldığı yeni Sunucu’ya taşıma işleminin yapıldığına dair beyanının doğrular nitelikte olduğu, bu sebeple;
Davacı ——–tarafından davalıya iletilen destek taleplerinde bahsetmiş olduğu “davaya konu Sunucuya davalı tarafça yüklenen yazılımlar arasında ——- iddiasının davacı ———tarafından tam olarak hangi dosyalarda nasıl ve ne tür zararlı yazılım olduğunu ve zararlı yazılımların tam olarak ne olduğu ve sunucuda nasıl bir soruna sebep olduğunun açıkça ıspatlaması gerektiği, ıspatlaması durumunda davacının teknik açıdan sorumluluğunun yerine getişmiş sayılacağı, Ancak davacının iddia etmiş olduğu zararlı yazılımların neler olduğunun ve hangi dosyalardan ibaret olduğu açıkça ıspatlayamaması durumunda ise, davacının davalıya vermiş olduğu Sunucuda oluşan sorunlardan dolayı davalı da işlerinin aksamaması açısından başka bir
firmadan Sunucu kiralamak zorunda kaldığı anlaşılacağı ve bu nedenle davacının teknik açıdan
sorumluluğunun tam olarak yerine getişmiş sayılamayacağı sonuç ve kanaatine oluştuğu şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:Dava, davacının —— sayılı icra takibine konu alacaktan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.Mahkememizce çözülmesi gereken uyuşmazlık; davacının davalıya——sayılı icra takip dosyasından borçlu olup olmadığı, taraflar arasındaki sunucu kiralama ve hizmet sözleşmesinden kaynaklı olarak davacı tarafça ayıplı hizmet verilip verilmediği, davacının güvenlik hizmeti verme yükümlüğünün bulunup bulunmadığı, sunucuda ayıp var ise açık ayıp mı yoksa gizli ayıp mı olduğu, ayıplı olduğunun kabulü halinde davalının sözleşmeden dönme talep edip edemeyeceği, ayıbın sözleşmeden dönmeyi haklı kılacak nitelikte olup olmadığı, bu seçimlik hakkın kullanılmasının mümkün olup olmadığı, davacının ödenen bedeli iadesi gerekip gerekmediği, sözleşmeden dönme mümkün ise davalının sunulan hizmetle birlikte hizmetten elde ettiği ve davacıya iadesi gereken tespiti mümkün bir yarar bulunup bulunmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.Davalı tarafın görev itirazının değerlendirilmesinde, taraflar arasındaki sözleşme kiralama ve hizmet sözleşmesi niteliğinde olduğundan salt kira sözleşmesi niteliği tespit edilemediğinden görev itirazının reddine karar verilmiştir. Davalı tarafın dava şartı arabuluculuk itirazının değerlendirilmesinde; ticaret mahkemelerinde açılan menfi tespit davasında dava tarih itibariyle arabuluculuk dava şartına tabi olmadığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde sözleşme örneğinin sunulduğu, davalı yanca cevap dilekçesinde sözleşme ilişkisinin kabul edildiği, dava dilekçesinde sunulan sözleşme örneğinin incelenmesinde taraf imzalarının bulunmadığı, taraflar arasında taraflar arasındaki sunucu kiralama ve hizmet sözleşmesinin mevcut olduğu anlaşıldığı, davalı vekili tarafından bilirkişi raporunda belirtilen sözleşme hükümlerine davalı vekili tarafından açıkça itiraz edilmesi nedeniyle davalı vekiline, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisine yönelik yazılı sözleşme bulunup bulunmadığı, sözleşme var ise bir örneğini mahkememize sunması için süre verilmiş ise de davalı yanca sözleşme örneği sunulmadığı, bu haliyle dosyadaki bilgi ve belgelere göre taraflar arasında sunucu kiralama ve hizmet sözleşmesinin varlığı kabul edilmiş fakat dava dilekçesini ekinde sunulan sözleşmenin taraflarca imzalı olmadığından hükümleri değerlendirmeye alınmamıştır. Menfi tespit davası, 2004 Sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Menfî tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davalı yanca ayıplı hizmet verildiği iddia edilmiştir.Yapılan yargılama sırasında dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edilerek alınan kök raporda; taraf defterlerinin uyumlu olduğu, alacak-borç bakiyesinin bulunmadığı, icra takibine konu yapılan davalı tarafından davacıya ödenen 39.834,07 TL’nin her iki taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, bilişim ve yazılı uzmanı tarafından davacı kayıtları üzerinde yapılan incelemede taraflar arasında yazışmalardan davacının sistemin kurulumunu tamamlayarak 11/05/2022 tarihinde hizmet verdiği ve davalının yazılı olarak onayladığı, sunucunun incelenmesinde davalı tarafça yüklenen yazılım arasında zararlı yazılımlar bulunduğunun tespit edildiği ve davalıya 15/06/2022 tarihinde bildirim yapıldığı, hizmet gereklerinin eksiksiz yerine getirildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.Davalı vekilinin davalı kayıtlarının yerinde incelenmesine ilişkin itirazının kabulü ile yerinde inceleme yapılarak alınan ek raporda teknik bilirkişi tarafından yapılan tespitler incelendiğinde; davalının dava dışı firmadan aldığı yeni sunucuya taşıma işleminin yapıldığı tespit edilmiş ise de davacının ayıplı hizmet verdiğinin ispatlanamadığını anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; huzurdaki davanın menfi tespit davası olarak açıldığı, menfi tespit davasında ispat yükünün kural olarak davalı alacaklıya ait olduğu gözetildiğinde davalı tarafa yemin delilinin hatırlatıldığı, davalının davacının ayıplı hizmet verdiğinin ispatlanamadığı anlaşılmakla, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememize açılan davanın KABULÜ ile, davacının ——- esas sayılı icra takibine konu alacaktan dolayı davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 3.640,95 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan 9.200,00 TL bilirkişi ücreti ve 145,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 9.345,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/12/2023