Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1021 E. 2023/808 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/1021 Esas
KARAR NO: 2023/808
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/12/2022
KARAR TARİHİ: 05/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıya takip talebinde takip öncesi işlenmiş olduğu iddiası ile istenen 377,58 -usd reeskont avans faizi yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, 3095 sayılı faiz kanunun uyarınca takip sonrası dönemde işleyecek faizinde devlet bankalarının dövize verdiği en yüksek faiz oranı olup davalı alacaklının yine kanuna ve tüm mevzuata aykırı olarak talep ettiği reeskont avans faizi ( ki bu ikisi bir arada da bulunması mümkün değildir) yönünden de borçlu bulunmadığımızın tespitine karar verilmesini, kabul anlamına gelmemek kayıt ve şartı ile; bir an için alacağın kamu düzenine uygun olarak talep edildiği vede zaman aşımına uğramadığı farz edildiğinde, bu faiz talebinin hukuka aykırılığı kaldırılarak takip sonrası dönemde işleyecek faizin yasal normlara çekilmesine karar verilmesini, davalı alacaklı tarafına kamu düzenine aykırı bir şekilde 1.377,58-usd’ nin türk parası karşılığını takip talebine yazmadığından bu rakam tarafımızca merkez bankası satış kuru baz alınarak harca esas değer bildirilmiştir. davalı kamu düzenine aykırı davranmakla kusurludur vede bunun sonuçlarına katlanmak zorunda olduğunu, ——– e. sayılı dosyasından başlatılan icra takibinin “kamu düzenine aykırı olarak hazırlanıp, başlatılmış olması nedeni ile” tedbiren teminatsız olarak durdurulmasına, mahkememizce takibin durdurulmasına karar verilmeyecekse, 2004 sayılı icra ve iflas kanunu’nun 72/3. maddesi uyarınca icra veznesindeki paranın davalı alacaklıya ödenmemesine karar verilmesini, menfi tespit davamızın kabulüyle,——— e. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi dolayısıyla müvekkilimizin davalıya ——– e. sayılı dosyasından 1.377,58-usd = 11.433,91-tl borçlu olmadığının tespitine, takibin kamu düzenine aykırı şekilde geçersiz olarak başlatılmış olması nedeniyle müvekkilimizin davalıya ——— e. sayılı dosyasından 1.377,58-usd = 11.433,91-tl borçlu olmadığının tespitine, ——— e. sayılı dosyasına konu edilen senedin ve bu senetten kaynaklı alacak iddiasının zamanaşımına uğramış olması nedeniyle müvekkilimizin davalıya ——— e. sayılı dosyasından 1.377,58-usd = 11.433,91-tl borçlu olmadığının tespitine, 89/1 haciz ihbarnamesi uyarınca müvekkilimizin ———- nezdindeki hesabındaki parasından cebri icra tehdidiyle ——— tarafından 89/1 haciz müzekkeresi uyarınca ——– e. sayılı dosyasına 05.01.2022 tarihinde kısmi olarak tahsil edilen 20.236,87 -tl tahsil edilmiştir. müvekkilimizden haksız olarak alınan 20.236,87 -tl’nin ödeme tarihi olan 05.01.2022 tarihinden itibaren işletilecek reeskont avans faiziyle birlikte istirdadına, davalının icra takibi başlatmakta açıkça kötü niyetli olması sebebiyle asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesi, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Menfi tespit ve istirdat davalarının tefrikine, arabuluculuk tutanağının mevcut olmamasından dolayı her iki davanın da usulden reddine, menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar eksikliği sebebiyle usulden reddine, istirdat davası için herhangi bir harç ödenmediğinden dolayı usulden reddine, yapılan icra takibinin takip hukukuna aykırı şekilde yapıldığından bahisle açılan menfi tespit davasında iddialar mahkemenizce incelenecek iddia olmadığı göz önüne alındığından görevsizlik kararıyla dava için usulden reddine, yargılama sonunda davacının haksız ve hukuka aykırı davasının tüm talepleriyle reddine, haksız şekilde açılan menfi tespit davası nedeniyle %20’den aşağı olmayacak şekilde kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 28/12/2022 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak asliye ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.Dava, 1 adet senede istinaden davacı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibinden kaynaklı menfi tespit davasıdır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 02/09/2020 tarihinde açılmış olup, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.Zamanaşımına uğramış bono sebebiyle, kambiyo hukukundan doğan haklar yitirilmiş olur. İcra takibine dayanak bononun 22/12/2010 keşide 17/01/2011 vade tarihli,4.500 usd bedelli bononun üç yıllık zamanaşımına uğradıktan sonra 22/10/2020 tarihinde ilamsız icra takip başlatıldığı görülmüştür.Benzer konuya ilişkin ——— sayılı ilamında ; ” Somut olayda, tacir sıfatını haiz olmayan kardeşler arasında düzenlenen senetlerin kambiyo senedi vasfı bulunmayıp, senetler adi senet hükmündedir. Bu itibarla mahkemece davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçeler ile tarafların tacir sıfatının bulunmaması ve takibe konu evrakın adi senet hükmünde olması durumunda görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu yönünde kanaat bildirdiği görülmüştür.6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.——-ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabından tarafların gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı bildirilmiştir.Yukarıda açıklandığı üzere, tarafların gerçek kişi olup tacir sıfatı taşımadığı anlaşılmaktadır.————sayılı ilamında; “…Dava konusu bononun takip tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı davacının lehtar, davalının ise keşideci sıfatı taşıdığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Zamanaşımına uğramış olan bono nedeniyle kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilir ise de taraflar arasında temel ilişki bulunması halinde zamanaşımına uğramış olan bonoya yazılı delil başlangıcı olarak dayanılabilir ve böyle bir durumda alacak tanık dahil her türlü delil ile kanıtlanabilir. Ancak bu halde mahkemenin görev durumu temel ilişkinin ticari iş kapsamında bulunup bulunmadığı sonucuna göre belirlenecektir. Öte yandan sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayanılması halinde ise TTK 732. maddesine göre mahkemenin görev durumu belirlenecektir. Somut olayda ise, davacı vekili dava dilekçesinde bononun davalıya verilen para karşılığı alındığını beyan ettikten sonra dava konusu alacağın mesnedinin sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkin olduğunu bildirmiştir. Bu durumda mahkemece davacı vekiline davasının dayanağı açıklattırılarak, temel ilişkiye dayanılması halinde temel ilişkinin ticari iş kapsamında olup olmamasına göre görev durumunun belirlenmesi, sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayanılması halinde ise TTK 732. maddesi karşısında görev durumu hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler açıklığa kavuşturulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü mahkeme kararının kaldırılmasına” şeklindeki açıklamalarının ışığı altında davaya konu senedin kambiyo hukukundan kaynaklanan hakları yitirdiği, davaya konu senedin tacir sıfatını haiz olmayan taraflar arasında düzenlenen senet olduğu, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. Maddesi kapsamında bir davanın ticari dava sayılabilmesi için hem tarafların her ikisinin tacir olması hem de uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması gerektiği bu haliyle tarafların tacir sıfatının bulunmadığı ve sonuç olarak kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve asliye ticaret mahkemesini görevli kabul etmek mümkün değildir. Görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olduğundan ve göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan; taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemelerce resen dikkate alınması gerektiğinden; mahkememizce işin esası incelenmeksizin davanın görev yönünden reddine karar verilip, talep halinde ——– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği vicdani kanaatine ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

G.D: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
1-6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4 ve 5 maddeleri gereğince görevli mahkeme ——— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olması sebebi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden, İstinaf yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli ——– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi taktirde mahkememizce Resen davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına( ihtarat yapıldı)
3-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,
4-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi için taraflardan biri tarafından başvuruda bulunulmadığı takdirde, mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesine, harç, yargılama gideri, vekalet ücreti, gider avansı vd hususların talep halinde, 6100 Sayılı HMK’nın 331/2. ve 331/2. maddesi gereğince mahkememizce hüküm altına alınmasına,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ———- Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/10/2023