Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1 E. 2023/656 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/22
KARAR NO : 2023/679

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 11/01/2022
KARAR TARİHİ : 18/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında yapılan taşıma sözleşmeleri gereğince düzenlenen navlun bedellerine ilişkin faturaların tahsili amacı ile —- İcra Müdürlüğü’nün —– Esas sayılı dosyasında icra takibine geçildiğini. Ancak icra takibi, davalı şirketin borca ve ferilerine itirazı nedeniyle durdurulduğunu, Müvekkil şirket tarafından davalıya ait emtiaların uluslararası nakliyesi üstlenildiğini, İşbu anlaşma uyarınca müvekkil şirket tarafından icra dosyasına konu edilen farklı tarihte ve farklı alıcılara teslim edilmek üzere taşıma hizmeti ifa edildiğini. Buna göre ifa edilen taşımalar neticesinde; 15.09.2021 tarih, —- nolu, 4.600 Euro bedelli navlun faturasına istinaden; —–taşıması navlun bedeli 10.09.2021 tarih, —-nolu, 2.600 Euro bedelli navlun faturasına istinaden; —- taşıması navlun bedeli 13.09.2021 tarih, —-nolu, 2.550 Euro bedelli navlun faturasına istinaden; —– taşıması navlun bedeli 17.09.2021 tarih, —- nolu, 4.100 Euro bedelli navlun faturasına istinaden; —-taşıması navlun bedeli Açıklamalı faturalar düzenlendiğini. Davalının fatura konusu taşımalara ilişkin olarak müvekkil tarafından verilen hizmete ya da hizmet kusuruna ilişkin iş bu davaya dayanak icra takibine kadar hiçbir itirazı olmadığını. Davalı taraf “müvekkile herhangi bir borcu bulunmadığına dair” gerekçe ile vaki takibe itiraz etmiş olup itirazı haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Davalı icra takibine itirazında ticari ilişkiyi ve dava konusu talebe esas alacağı doğuran nakliye hizmetini inkar etmemiş, bilakis nakliye işlerinin müvekkile yaptırıldığını fakat bir süredir nakliyesi yapılan emtiaların hasarlı teslim edildiğini bu nedenle zarara uğradığını yaklaşık 80.000 EURO zararı olduğu soyut iddiası ile müvekkile bu nedenle borcu olmadığını iddia etmektedir. Davalının fatura konusu taşımalara ilişkin olarak müvekkil tarafından verilen hizmete ya da hizmet kusuruna ilişkin iş bu davaya dayanak icra takibine kadar hiçbir itirazı olmamıştır. Müvekkil —-tarafından taşıma gerçekleştirilmiş ve faturalara konu emtialar alıcılarına eksiksiz, ihtirazı kayıtsız, tam hasarsız olarak teslim edildiğini. Dilekçemiz ekinde sunulan CMR belgeleri ile navlun evraklarından da davalının hasar iddiasının somut bir dayanağı olmadığını. Davalının icra takibi açılmadan öncesine kadar ileri sürdüğü bir hasar iddiası, hasar ihbarı, zarar talebi de olmadığını. Öncelikle ihtiyati haciz talebimizin incelenerek, davalının yedinde veya üçüncü şahıslarda olan taşınır ve taşınmaz malları ile hak ve alacaklarının 13.850,00 Euro için uygun bir teminat mukabilinde İHTİYATEN HACZİNE karar verilmesini, Davalının, —-. İcra Müdürlüğü’nün —– sayılı ile başlatılan icra takibine vaki yetkiye ve borca itirazının iptali ile icra takibinin 13.850,00 Euro’ya takip tarihinden itibaren 3095 sk. 4/a maddesine göre işletilecek faizi ile devamına, Haksız itiraz nedeni ile davalının, müvekkil lehine %20den aşağı olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, Yargılama giderleri ve ücret-i vekâletin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkeme dava dosyasında dava dilekçesi ve ekleri müvekkili şirkete tebliğ ettiğini. Müvekkili şirkete yapılan tebligat usul ve yasaya aykırı, usulsüz tebligat yapıldığını. dava dosyasında davaya dayanak olan İcra dosyası —1cra Müdürlüğü’nün —-. Sayılı dosyası olduğunu, İcra dosyasında vekil sıfatı ile yetkiye, borca ve diğer tüm hususlara dair itirazlarımız sunulduğunu, Mahkememiz tarafından dava dilekçesi ve ekleri kanuna ve Yargıtay kararlarına aykırı şekilde davalı asile tebliğ edildiğini. vekil sıfatı ile tarafına tebliğ edilmesi gerekli ve zorunlu olan dava dilekçesi, tensip zaptı ve ekleri ile ihtiyati haciz kararının asile tebliğ edilmesi nedeniyle dosyada davalı asile yapılan tebligatların tamamı usul ve yasaya aykırı, yapılan tebligatlar usulsüz olduğunu. tebligatların usulsüzlüğü nedeni ile öncelikle dava dilekçesi ve eklerinin usulsüz şekilde yapıldığının kabulü ile iş bu dilekçelerinin sunulma tarihinden itibaren veya Sayın Mahkeme 25.01.2022 tarihini tebliğ tarihi olarak kabul eder ise bu tarihten itibaren geçerli olmak üzere cevap dilekçesi sunmak üzere süre verilmesi gerektiğini, dava bakımından —- Mahkeme ve icra daireleri yetkili olmadığını, müvekkilinin işyeri adresinin bulunduğu —- mahkeme ve icra daireleri yetkili olduğunu. dosyanın yetkili ve görevli —-Asliye Ticaret Mahkeme’sine gönderilmesine karar verilmesini talep ettiklerini. Davacı taraf, müvekkil şirketin emtialarını taşımak için almış ancak emtialara binlerce EURO hasar verilmesine neden olduğunu, hasarlı emtialar müvekkil müşterileri tarafından müvekkile iade olunduğunu. Müvekkil şirketin hem emtiaları tamamen zayi olmuş ve hem de ayrıca ve ilaveten müspet menfi zararları söz konusu olduğunu. Davacı tarafın bizzat kendisi dahi kendi sigortasına hasarlarla ilgili başvuru yaptığını, hasarların varlığı davacı tarafında bu şekilde kabul edildiğini. Yine davacı taraf yetkilileri ile yapılan e-mail yazışmalarında da davacı taraf hasarlı nakliyeyi ve kusurunu kabul ettiğini. Yargılama aşamasında müvekkilimin uğradığı müspet-menfi zarar, ikame maliyetler, ürünlerin geri getirilmesi maliyetleri, diğer zarar-ziyan net bir şekilde ortaya çıkacağını. Davacı tarafa karşı dava açmak haklarımızı saklı tutarak TAKAS-MAHSUP talebinde bulunduklarını, Huzurdaki dava yasal süre içerisinde açılmadığını, zamanaşımı, hak düşürücü süre, aktif-pasif husumet, derdestlik, itirazında bulunduklarını. Müvekkilim şirket, alacaklı tarafa taşıma işleri yaptırmış olup davacı tarafça kendisine teslim edilen emtialar müşteriye hasarlı olarak teslim edilmiş ve emtianın hasarlanmasından dolayı müvekkilim şirket davacı tarafın kusurlu davranışı ile zarara uğratıldığını. Fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydı ile bugüne kadar uğranılan zarar malın değeri de eklendiğinde yaklaşık 80.000 EURO ya yakın tutarda zarar söz konusu olduğunu. Bu zararlar nedeniyle müvekkil şirketin davacı taraftan alacağı bulunduğunu. Öte yandan müvekkilimin alacakları daha fazla tutarlarda olup davacı tarafın alacağının varlığı halinde bile müvekkilimin takas-mahsup ve hapis hakları bulunduğunu. Süre uzatım talebimizin kabulü ile tarafımıza Sayın Mahkeme tarafından usulsüz tebligata dair beyanlarımız da dikkate alınarak 1 ay veya uygun bir sürede cevap vermek üzere cevap süresi verilmesine. Yetki itirazımızın kabulü ile dosyanın —- Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, Takas mahsup talebimizin kabulüne, Haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli davanın reddine. Davacı tarafın asıl alacağın % 20 sinden az olmamak üzere tazminata mahkumiyetine, Yargılama giderleri ve ücreti vekâletin de davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”Davalı; —- Şirketi’nin 2021 yılları yasal defterlerin 6102 sayılı yeni TTK. ilgili hükümleri yönünden ticari defterlerin ispat kuvveti bakımından Davalının 2021 yıllarına ait Yasal defterlerin (Yevmiye, Defter-i Kebir, Envanter) açılış tasdiklerinin süresi içinde yapıldığı, Yevmiye Defterinin kapanış tasdiklerinin süresinde ve usulüne uygun tasdik edildiği tarafımca görülmüştür. Bu yönüyle sahibi lehine delil sayılması gerektiğine dair takdir yetkisinin Sayın Mahkemenize ait olduğu, Davalı şirketin defter kayıtlarına göre; davacı şirketin dava konusu 4 adet toplam 21.500 Euro faturaları 31.12.2021 KUR FARKI hesaplamaları sonrası toplam 315.669,49 TL karşılığı ALACAKLI olduğu görülmüştür. CMRmd 17/1 uyarınca taşıyıcının kural olarak yükleme yerinden varış mahalline kadar taşıdığı mala gelecek zarardan mesul olduğu, yine CMRmd 17/2 uyarınca ise eğer kayıp ya dahasaryüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlemesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise ya da eğer kayıp veya hasar, hasara uğrayan malların ambalajlanmaması ya da hatalı ambalajlanmış olması, yükün gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden kişiler tarafından alınması, yüklenmesi, yığılması veya boşaltılması yüzünden yahut da kırılma suretiyle kısmen veya tamamen zarar görebilecek malların özelliğinin doğal sonucu olan özel risklerden doğmuş ise, taşımacının zarardan sorumlu tutulamayacağı, davalı akdi ( asıl ) taşıyıcının—- tam ve sağlam olarak teslim aldığı emtiayı, varma yerinde tam ve sağlam bir şekilde teslim etmesi için gerekli bütün tedbirleri alması gerektiği, dava konusu emtia özellikle sudan etkilenen bir emtia olduğundan ve ülkeler arasında taşıma yapıldığı, uzun bir yol kat edeceği ve özellikle — yağmurları da dikkate alınarak dorsede ıslanmaya karşı her türlü tedbirin alınması gerekirken, alınmadığının anlaşıldığı, dorsenin brandasının ıslaklığa neden olan durumda yırtık olduğu varsayıldığında, taşıyıcının bu yırtığı tamamen tamir etmeden yola çıkarak, hasarın meydana gelmesine neden olduğu; bu duruma göre, taşıma esnasında emtianın korunması için her türlü tedbiri alma kuralını ihlal etmesi ve tedbirsiz davranılması nedeniyle taşıyıcının somut olayın vukuunda (kasti bir eylemi bulunmasa veya kötü harekete eşdeğer sayılabilecek seviyede olmasa da) kusurlu olduğu, taşıyıcının kendisini sorumluluktan kurtarabilecek beyyinelerden istifade edemediği ve tazminat bağlamında mesuliyetinin doğduğu durumlarda CMR Konvansiyonunun 23/1. Maddesine göre; taşıyıcıyı yükün kısmen veya tamamen kaybından dolayı “yükün taşınmak üzere kabul edildiği yer ve zamandaki kıymetine” göre tazminat ödemekle sorumlu olduğu ve aynı maddenin 3. fıkrasında taşıyıcının ağır kusurlu olmadığı durumlarda tazminat miktarının eksik brüt ağırlığın kilogramı başına 8.33 hesap birimini aşamayacağı, 23/7-2. maddesi uyarınca da üst sınırın belirlenmesinde kullanılacak olan sdr kurunun, taraflar aksini sözleşme ile kararlaştırmamış ise Mahkemenin karar verdiği tarihteki —- SDR kuru olması icap ettiğini; bu konuda —HD. 25.6.2009 Tarih, —–Sayılı Kararında ağır kusur hali ile ilgili olarak kapsamlı açıklamalara da yer verilerek, taşıyıcının sorumluluğunun tayininde “CMR md.23’e göre belirlenecek sınırın üzerine çıkılmaması” gerektiğine vurgulama yapıldığı; —-.HD. 23.03.2000 Tarih, —- Sayılı Kararında da taşıyıcının mesuliyet limiti belirlenirken taşınan malın tamamının brüt ağırlığına göre değil, hasarlı kısmın ağırlığına göre sorumluluk hesabı yapılması gerektiğinin belirtildiği, inceleme kısmında belirtildiği üzere hasar gören malların palet sayısı ve brüt ağırlıkları dosya içeriğinde yer almadığından hatta eksper raporunda belirtilmesi gerekirken eksper raporunun yer almaması nedeniyle bir an için malzemelerin tümünün kullanılamaz olduğu varsayıldığında; 1.Taşımada hasar gören 18 palet, brüt 10.650 kg yük için taşıyıcının CMR md.23/3″e göre mesuliyeti, malların yükleme yaptığı gün ve zamandaki değeri üzerinden hesaplanacağı bu haliyle (10.650,00 kg. x 8,33= ) 1.098,31 …ile sınırlı olduğu ancak yükleme tarihine dair evraklar yer almadığından hesaplamanın yapılamadığı, 2.Taşımada hasar gördüğü ihtar edilen …Palet 10.181,50 kg yük için taşıyıcının CMR md.23/3″e göre mesuliyeti, malların yükleme yaptığı gün ve zamandaki değeri üzerinden hesaplanacağı bu haliyle (10.181,50 kg. x 8,33= ) 1.098,31 …ile sınırlı olduğu, bu kurun CMR’nin ancak yükleme tarihine dair evraklar yer almadığından hesaplamanın yapılamadığı. Taşıyıcının Dava dilekçesinde de konu ettiği sağlam ve eksiksiz teslimi sağlanan ürünlerle ilgili taşıma ücreti alacağı, taşıma ücretini ödeme gönderenin asli yükümlülüğüdür. CMR Konvansiyonu’ nda navlun alacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığından bu yöne ilişkin ihtilaflarda iç hukuk kuralları uygulanmalıdır. TTK 870- (1) Taşıma ücreti, eşyanın tesliminde ödenir. Taşıma sözleşmesi ile ortak irade hükümleri çerçevesinde borç/alacak ifası ve edimlerinin mutabakat ve/veya mahsuplaşma ile yapılmasının kabulü ve takdiri yüce mahkemeye aittir.” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.

RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle; “Davacı —-. ve Davalı Firma : —– ticari defterlerinin defter ve kayıtlarının H\1K 222. Maddesine göre lehine delil kabul edilebileceği, Davalının ve davacının defter kayıtlarına göre DAV ALININ DAVACIDAN 20.500 EURO alacaklı olduğu, Davacının, başlattığı takibe davalının vaki itirazının iptalini takipteki asıl alacak tutarı olan 4 adet belge karşılığı 13.850.00 EURO kadar talep edebileceği. CMR Konvansiyonu Madde 23 Fıkra 4 uyarınca 15 F.vlül 2021-17 Eylül 2021 tarihleri arasında gerçekleşen 13850 Euro navlun bedelli taşımaların takas mahsup talebine uvgun olmayarak davacı —– ödenmesi gerektiği, CMR Konvansiyonu Madde 23 Fıkra 2 gereği taşıyıcının sorumluluğunun eksik brüt ağırlığın kilogramı basına 8.33 SDR(Özel Çekme Hakkı) sınırını aşamayacağından davalı —-firmasının hasar gördüğünü iddia ettiği emtia için davacı —- firmasının sorumluluğunun en fazla 20831.50 kg x 8.33 SDR x 12.5078 TL = 2170433.44 TL olacağı.” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
EK RAPOR: Bilirkişi ek raporunda özetle; “Davacı —-ve davalı —- ticari defterlerinin ve kayıtlarının HMK 222. Maddesine göre lehine delil kabul edilebileceği, Davalının ve davacının defter kayıtlarına göre Davalının davacıdan 20.500,00 EURO alacaklı olduğu,Davacının takipte dayandığı dört adet fatura muhtevası navlun hizmetini davalıya çekincesiz olarak ifa ettiği, fatura tutarları kadar navlun ücretine hak kazandığı, Davalının hasar iddiasında bulunduğu taşımaların takipte dayanılan fatura konusu taşımalara ait olmadığı, iddia edilen hasar tutarlarının denetlenebileceği evrakların dosyada mevcut olmadığı, davalının iddia ettiği hasarın tazminatı yönünden karşı bir dava ihdas etmediği, tüm bu nedenlerle davalının takas-mahsup talebinin yerinde olamayacağı, Davacının likit olduğu tespit edilen toplam 13.850.00 alacağı için —.İcra Dairesi nezdinde —-savılı dosyası ile başlatmış olduğu takibin, takipteki asıl alacak tutarı kadar devamını talep edebileceği. Davacının takipteki asıl alacağına, 3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/a maddesi gereğince, takip tarihinden itibaren Devlet Bankalarının Euro cinsinden bir vıl vadeli mevduata uyguladığı en yüksek faiz oranında faiz talep edebileceği sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturadan kaynaklı başlatılan takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.Davalı şirket merkezinin —- olması nedeniyle —— Asliye Ticaret Mahkemeleri vasıtasıyla davalı şirketin ticari defter ve kayıtları incelenerek 12/06/2022 tarihli bilirkişi heyet raporu dosyaya sunulmuştur.
Davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapmak üzere bilirkişi heyeti tayin edilmiş olup, 31/05/2023 tarihli bilirkişi heyet raporu dosyaya sunulmuştur. Mezkur bilirkişi raporunda özetle; ” Davacının takipte dayandığı dört adet fatura muhtevası navlun hizmetini davalıya çekincesiz olarak ifa ettiği, fatura tutarları kadar navlun ücretine hak kazandığı,
Davalının hasar iddiasında bulunduğu taşımaların takipte dayanılan fatura konusu taşımalara ait olmadığı, iddia edilen hasar tutarlarının denetlenebileceği evrakların dosyada mevcut olmadığı, davalının iddia ettiği hasarın tazminatı yönünden karşı bir dava ihdas etmediği, tüm bu nedenlerle davalının takas-mahsup talebinin yerinde olamayacağı,
Davacının likit olduğu tespit edilen toplam 13.850,00 alacağı için —–.İcra Dairesi nezdinde—–Esas sayılı dosyası ile başlatmış olduğu takibin, takipteki asıl alacak tutarı kadar devamını talep edebileceği, ” yönünde tespitlerde bulunulduğu anlaşılmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Ticari defterlerin delil olması için gerekli şartlar HMK’nın 222/2 maddesinde “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. ” ifadesi ile sayılmıştır. Buna göre ticari defterlerin delil olması için;
a) Ticari bir dava olması,
b) Uyuşmazlık konusunun her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir işlemden kaynaklanması,
c) Ticari defterler kanuna uygun eksiksiz tutulmuş olması,
d) Ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yapılmış olması,
e) Uyuşmazlık konusu işle ilgili olarak defterlere geçirilen tüm kayıtların birbirini doğrulamış olması gerekir. Somut olayda bilirkişi raporuna yansımış haliyle taraf ticari defter ve kayıtlarından davalının davacıya 21.500 euro borçlu olduğu tespit edilmiştir. Davalı yan hasardan kaynaklı takas – mahsup defiinde bulunduğu ancak hasarlı taşımaların takipte dayanılan faturalara konu taşımaya ilişkin olmadığı, iddia edilen hasar tutarlarının denetime uygun şekilde davalı yanca mahkememize sunulmadığı, davalının savunma olarak ileri sürdüğü hasara ilişkin açılan bir davanın bulunmadığı, delil tespitinin yapılmadığı, taraflar arasında yazılı sözleşmeye konu edilmediği, yazılı mutabakatın bulunmadığı hususları hep bir arada nazara alınarak takas – mahsup savunmalarına itibar edilmemiştir. Sonuç olarak, hükme esas alınabilecek yeterli teknik nitelikte bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davalı adına düzenlenen ve takibe konu 4 adet faturanın davalı nezdinde kayıtlı bulunduğu hususunun bilirkişi incelemesi ile tespit edildiği, taraflar arasındaki takibe konu miktar olan ücretin davacı tarafça ispatlandığı anlaşılmış alacağın faturaya bağlı olması nedeniyle belirli likid olduğu kanaatine varılmış kabul edilen asıl alacak miktarı olan 13.850,00 Euro’nun takip tarihi olan 19/10/2021 tarihindeki —- Euro efektif satış oranı olan 10.7730 TL ile çarpılması sonucu oluşan 149.206,05 TL üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatının (29.841,21 TL) davalıdan alınarak davacıya verilmiştir (Yargıtay —-Hukuk Dairesi —- tarihli kararı). Tarafların tacir olduğu ve alacağın yabancı para alacağı olduğu görülmekle—. İcra Müdürlüğünün—- Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın 13.850 Euro üzerinden iptali ile kabul edilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesine göre faiz işletilerek takibin devamına karar verilmiştir. Vekalet ücreti ile harç hesaplaması Yargıtay —-Hukuk Dairesinin —-Sayılı kararı doğrultusunda dava tarihindeki (11/01/2022)— EURO/TR efektif satış oranı olan (15.5956) esas alınarak yapılmıştır.

TASHİH:
Her ne kadar kısa kararın (—) no’ lu maddesinde “Davanın KABULÜ ile;
1—–. İcra Müdürlüğünün—– Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile 13.850 Euro alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesine göre faiz işletilerek takibin DEVAMINA, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,” şeklinde yazılmış ise de gerekçeli karar yazım aşamasında sehven ” Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,” kavramının yazıldığı fark edilmiştir. 6100 sayılı kanunun 304. Maddesi ” Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. ” hükmünü getirmiştir. Henüz karar tebliğe çıkartılmadan söz konusu hata fark edildiğinden resen tashih yapılmıştır. Bu nedenle hükmün 1. Maddesinde geçen ” Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,” ibaresinin kaldırılması yönünden resen tashihine karar verilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1—– İcra Müdürlüğünün —–Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile 13.850 Euro alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesine göre faiz işletilerek takibin DEVAMINA,
2-19/10/2021 tarihindeki —– Euro efektif satış oranı olan 10.7730 TL ile çarpılması sonucu oluşan149.206,05 TL üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatının (29.841,21 TL) davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 10.192,26 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 1.802,04 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8.390,22‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 23.380,91 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvuru harcı, 1.802,04 TL peşin harç toplamı 1.882,74‬ TL ile 6.420‬,00 TL (Bilirkişi Ücreti, Kep Reddiyatı, Posta Masrafı, Elektronik Posta Masrafı) olmak üzere toplam 8.302,74‬ TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk ücreti 1.320,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —- Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.