Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/83 E. 2021/451 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/83
KARAR NO : 2021/451

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 08/02/2021
KARAR TARİHİ : 09/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili 08.02.2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin——- numarasına kayıtlı olarak kurulan davalı şirketin iki ortağından birisi olduğu, şirketin 10.000 paya ayrılmış sermayesinin 500 payına isabet eden 12.500 TL sermayenin bulunduğu, müvekkilinin yüzde 5 civarında olan ortaklık payından da anlaşılacağı üzere küçük ortak olup, şirketin yönetimi, —yer aldığı gibi baştan beri diğer ortak …—– görevi olduğunu, şirketin ana — düzenlendiğini; şirketin kurulduğu günden itibaren alınacak kararlarda, yapılacak işlerde diğer (yüzde 95 oranında paya sahip) ortağı ..— kendi başına hareket ettiği, müvekkilinin görüş ve önerilerini dikkate almadığı, —-etmediği, kendi başına karar aldığı için toplantı dahi yapmadığı, şirket faaliyetlerine katılamayan müvekkiline kar payı da dağıtılmadığı, fikirleri/kararları sorulmayan müvekkiline şirketin işleyişi, faaliyetleri, alacak ve borçları konusunda istediğinde bilgi dahi verilmediği, bu şekilde yürüyen ortaklıkta —– yer alan hissedarlığı dışında bir varlığı olmayan müvekkilinin ortak olarak kalmakta bir yararının olmadığı düşüncesine vardıklarını, bunun üzerine müvekkilinin diğer ortak ile anlaşmaları neticesinde tüm hissesini ve bundan doğan yükümlülüklerini diğer tek ——devredip ortaklıktan çıkmaya karar verdiği, buna uygun olarak da taraflar arasında——– Sözleşmesi” imzalandığını, taraflar arasındaki pay devrinden sonra davalı şirketin ——-, aynı zamanda — — —- olması sebebiyle görevinin gereği olan bu işlemleri yerine getirdiğini müvekkiline bildirdiği, şirket ile ilişkisinin kesildiği inancıyla müvekkilinin de o günden sonra diğer ortak …—– olmadığını; devir tarihinden bu yana 2 yıldan fazla süre geçtiği, ancak müvekkilinin yakın zamanda, hakkında —– dahil uygulanan haciz işlemlerinden haberdar olduğu, bunun davalı şirkete ait borçlardan kaynaklandığını öğrendiği, bunun üzerine şirketi ve—– — arayan müvekkilinin aramalarına cevap alamadığı, şirketin —- bulunmadığını gördüğü ve neticeten şirkete de yetkilisine de ulaşamadığını: haricen yaptıkları araştırmalarda davalı şirketin —- tarihinde—— hukuki ve mali yükümlülükleriyle birlikte payını diğer ———- devretmişse de, devralan ———gereken bildirimi yapmamış olması nedeniyle şirketin an itibariyle bulunan borçlarından da sorumlu tutulduğu, bu nedenle, hakkında uygulanan haciz işlemi nedeniyle müvekkilinin icra tehdidi altında kalarak— şirkete——– için ödeme yapmak zorunda kaldığı, bu ödemelere dair talep ve dava haklarının saklı olduğunu, müvekkilinin ——– — kötü—– niyetli hareketinin yani devir sözleşmesini—üzerine düşen işlemleri yapmamış olmasından dolayı mağdur olduğu, şirketin — kayıtlarında yer alan adreste bulunmaması üzerine fiili olarak bir şirketin var olmadığının da düşünüldüğünü; müvekkilinin davalı şirket ortaklığından 06.04.2018 tarihi itibariyle çıkarılmış olduğuna karar verilmesini, fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalarının kabulünü, davacı müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkmasını, ortaklıktan çıkmanın geriye etkili olarak, pay devri tarihi olan 06.04.2018 tarihinden itibaren geçerli olmasını, TTK’nun 638/2. maddesi uyarınca davacı müvekkilinin hak ve borçlarının tümünün dondurulmasını veya müvekkilinin alacaklarının güvence altına alınması için teminatsız olarak davalı ve ortağının mal varlıklarının üzerine tedbir konulmasını, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirkete ve — usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesinin tebliğ edildiği, ancak davaya karşı cevap dilekçesi sunmadıkları görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı vekili ön inceleme duruşmasında öncelikli taleplerinin müvekkilinin —–tarihi itibarı ile şirketteki payını diğer ortağa devretmesi nedeni ile bu tarih itibarı ile ortak olmadığının tespitine karar verilmesine ilişkin olduğunu,bu talep kabul görmez ise haklı nedenle ortaklıktan çıkma talep ettiklerini belirtmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı şirkette 500 pay karşılığı 12.500 TL hissesi olan davacının, şirketteki tüm hisselerini 06.04.2018 tarihi itibarı ile şirketin diğer ortağı olan …– devretmiş olması ancak bu devir işleminden sonra TTK’nın 595. Maddesinde belirtilen diğer işlemlerin yapılmamış olması nedeni ile davacının — tarihi itibarı ile şirket ortaklığından ayrılmış olduğunun tespitine karar verilmesinin mümkün olup olmadığı, bunun mümkün olmaması halinde bu durumun davacı açısından şirket ortaklığından ayrılma için haklı neden teşkil edip etmediği hususundadır. Davacı — tarihi itibarı ile şirketteki tüm hisselerini diğer ortağa devrettiğini ancak bu pay devrinin bu kişi tarafından —, diğer ortağın tek yetkili ve müdür olması nedeni ile görevi gereği yapması gereken bu işlemleri yapmadığını bunun aynı zamanda ortaklıktan haklı nedenle ayrılma nedeni olduğunu belirtmiştir. Davacının diğer iddialarına da yukarıda yer verilmiştir. Davacı dilekçesinde netice-i talep kısmında davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına, çıkmanın geriye etkili olarak pay devir tarihi olan 06.04.2018 tarihinden itibaren geçerli olmasına karar verilmesini talep etmiştir. Olayları anlatmak taraflara hukuki nitelendirmeyi yapmak hakime aittir. Davacının asıl talebinin payı devir ettiği tarih itibarı ile artık ortak olmadığının tespitine karar verilmesi istemi olduğu anlaşılmıştır.
Davalı ve — olan diğer ortağa usule uygun tebligat yapılmasına rağmen herhangi bir cevap vermemişler, davayı inkar etmişlerdir.
Davalı şirketin —— sözleşmesine göre şirketin –bir şirket olduğu,— pay karşılığı 12.500 TL hissenin davacıya ait olduğu anlaşılmıştır. Şirketin tek yetkilisinin—- görülmüştür. Davacının — halen ortak olarak gözüktüğü kayıtlardan görülmüştür.
Davacının— yevmiye numaralı limited şirket pay devir sözleşmesi ile —- tamamını şirketin diğer ortağı— devrettiği anlaşılmıştır. Şirket— sözleşmesi incelenmiş şirket pay geçişine ilişkin herhangi bir özel hüküm olmadığı görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nın 595. Maddesi ” (1) Esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları noterce onanır. Ayrıca devir sözleşmesinde, ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri; rekabet yasağı ağırlaştırılmış veya tüm ortakları kapsayacak biçimde genişletilmiş ise, bu husus, önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım hakları ile sözleşme cezasına ilişkin koşullara da belirtilir.
(2) Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur.
(3) Şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemişse, ortaklar genel kurulu sebep göstermeksizin onayı reddedebilir.
(4) Şirket sözleşmesiyle sermaye payının devri yasaklanabilir. (5) Şirket sözleşmesi devri yasaklamış veya genel kurul onay vermeyi reddetmişse, ortağın haklı sebeple şirketten çıkma hakkı saklı kalır.
(6) Şirket sözleşmesinde ek ödeme veya yan edim yükümlülükleri öngörüldüğü takdirde, devralanın ödeme gücü şüpheli görüldüğü için ondan istenen teminat verilmemişse, genel kurul şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa bile, onayı reddedebilir.
(7) Başvurudan itibaren —- reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılır. ” hükmünü getirmiştir.
Kural olarak —- nasıl yapılması gerektiği yukarıda kanun hükümleri ile ayrıntılı düzenlenmiştir. Buna göre —sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur.İki ortaklı —— ortaklardan birinin payını diğer ortağa noterde pay devir evrakı ile devrettiğine dair evrakın pay devrine onay veren bir genel kurul kararı olarak kabul edilip edilemeyeceği irdelenecektir.
—-..Davacı vekili, müvekkili ile davalılardan — %50’şer hisse ile davalı şirketi kurduklarını, ortaklığını sürdürmek istemeyen müvekkilinin hisselerinin devri konusunda davalı ile anlaştığını, hisseler devredilip devir karar defterine işlenmiş ise de, davalının devir işlemini — ettirmediğini, müvekkilinin şirketle bağı kalmadığı halde şirketteki sorumluluğunun devam ettiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalı şirkette hisse sahibi olmadığının tespitini, durumun —-ettirilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının — zimmetine geçirdiğini ve şirketi zarara uğrattığını, tarafların bu borçlar ödenmek koşuluyla hisse devri konusunda anlaştıklarını, —- hisse devri yapıldığını, davacının hisse devri yapıldı diye borçlarını ödemediğini, oysa taahhüt yerine getirilmediği için hisse devrine ilişkin protokolün tamamlanmadığını, devrin pay defterine işlenmediği gib— edilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 6102 sayılı TTK’nın 595. maddesinde limited şirketlerde pay devrinin yazılı şekilde yapılıp — tarafından onaylanması ve devre ortaklar genel kurulunca da onay verilmesi şartına bağlandığı, taraflar arasındaki pay devrinin noterde yapıldığı, şirket iki ortaklı olup ortaklar hisse devri konusunda anlaştığından — evrakının ortaklar genel kurul kararı olarak kabulü gerekeceği, bu maddede 6762 sayılı TTK’nın 520. maddesinden farklı olarak pay defterine kayıt şartının aranmadığı, davalı tarafın devir işleminden vazgeçildiğine ilişkin noter evrakına eşdeğer bir belge sunmadığı, tespit hükmünün infazı suretiyle— talebinin yerinde görülmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davacının davalı şirkette pay sahibi olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA..” karar verdiği görülmüştür.
Davacı ile davalı şirket yetkilisi ve aynı zamanda — olan diğer ortağı … arasındaki pay — yapılmıştır. Davalı şirket iki ortaklı olup —–belgesine göre her iki ortak devir konusunda anlaştığından bu şekilde TTK’nın 595. Maddesi gereği ortaklar genel kurulu kararının olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar ayrıca bir ortaklar genel kurulu kararı olmasa da noter evrakı, iki ortaklı şirketin ortaklığın devrine ilişkin ortaklar genel kurulu kararı olarak kabul edilmek gerekmiştir.Yukarıda zikredilen Yargıtay ilamında iki — payını diğer—- usule uygun devreden bir ortağın ,devre dair bu noter evrakının ortaklar genel kurulu kararı hükmünde olduğu belirtilmiş ve bu gerekçe ile verilen karar temyiz denetiminde onanmıştır.—- şirket pay devir sözleşmesinde payı devralan ortak … TTK’nın 595. Maddesi gereği devir sözleşmesini şirkete ibraz ederek ———– kurumlarda kayıt ve tescil etmeyi sağlayacağını kabul ve beyan etmesine rağmen bu yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Davacının şirketteki payını —- tarihi itibarı ile diğer ortağa devrettiği sabit olup 6100 sayılı TTK’nın 595/2. Madde ve fıkrası uyarınca devre onay veren bir genel kurul kararı bulunmamaktadır. Ancak pay devrine ilişkin bu noter evrakı ortaklar genel kurulu kararı hükmündedir. Tüm bu anlatılan nedenlerden ötürü davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE,
Davacının —- sicil numarasında —- şirketteki tüm payını —– tarihinde şirketin diğer ortağı—- devir ettiğinin tespitine, bu tarih itibarı ile davacının ŞİRKET ORTAĞI OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken maktu harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3- Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30TL peşin harç, 137,70 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 256,30 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan—–maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
6-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.