Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/801 E. 2022/137 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/801 Esas
KARAR NO : 2022/137

DAVA : Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 12/07/2021
KARAR TARİHİ : 24/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı arasında ticari bir ilişkinin bulunduğunu, müvekkili şirketin satılmayan ürünleri davalı şirkete iade başvurusunda bulunduğunda ve iade faturası düzenlendiğinde müvekkilinin davalı şirkete bir borcunun kalmayacağını, ancak davalının iade kabul etmediğini ve ürün vermekten imtina ettiğini, akabinde davalı tarafça takip başlatıldığını, müvekkilinin davalı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesini, davalı tarafa %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacının borcunun olmadığı iddialarının hukuki bir dayanağının bulunmadığını, davacının tüm taleplerinin reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak davasıdır.
Bilindiği üzere, — tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan — sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi ile; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” ve geçici 12. maddesi ile de “(1) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.” düzenlemesi getirilmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na—- eklenen 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi getirilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler gereğince 01/01/2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurup anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir——–vekiline 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının aslının veya onaylı örneğinin mahkememize sunulması gerektiği hususu 07/10/2021 tarihli ve —–içerisinde ibrazı gerektiği ihtar edilmesine rağmen tanınan süre içerisinde arabuluculuk son tutanağını mahkememize sunmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı——–vekili tarafından tanınan süre içerisinde arabuluculuk anlaşamama / son oturum tutanağının mahkememize ibraz edilmemesi üzerine —- içerisinde davacı —- açmış olduğu alacak davası tefrik edilerek mahkememizin işbu esası olan —- esasına kaydedilmiştir.
Eldeki dava da taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunun bir miktar para alacağına ilişkin olduğu, davanın 12/07/2021 tarihinde açıldığı, dava dilekçesi içeriğinden davacı —- dava açılmadan önce arabulucuya baş vurduğuna yönelik her hangi bir bilginin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dava bir miktar para alacağına ilişkin olup ticari dava olduğu ve 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının aslının veya onaylı örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olduğu halde davanın arabulucuya başvuru yapılmadan doğrudan açılmış olmasına, davacı dava tarihinden sonra arabulucuya başvurmuş olsa dahi zorunlu dava şartı olan “arabulucuya başvuru” koşulunun tamamlanabilir dava şartı olmamasına göre — yerine getirilmediğinden usulden red kararı vermek gerekmiştir.
12/07/2021 tarihli dava dilekçesinde — olduğu alacak davasının değerinin dilekçede; ” Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL alacağımıza hükmedilmesi …” şeklinde 5.000 TL olarak belirlendiği, böylece davada usulden reddedilen alacak davasının değerinin 5.000 TL olduğu anlaşılmakla dava değerinin 2022 yılı kesinlik sınırı olan 8.000,00 TL nin altında kalması nazara alınarak kesin olarak karar verilmiştir.— — karar sayılı ilamında benzer konuya ilişkin; ” … karar altına alınan miktarın yıllar itibariyle yeniden değerlendirme oranları nazara alındığında — istinaf kesinlik sınırı olan— — altında kaldığı, dolayısıyla istinafa gelen davalı yönünden kabul edilen dava miktarı itibariyle mahkeme kararının tutar itibariyle kesin nitelikte olduğu anlaşıldığından tarafça yapılan istinaf başvurusunun bu sebeplerle reddinin gerekeceği, kanunun bahşetmediği bir hakkın ise mahkemece taraflara verilemeyeceği, dolayısıyla yerel mahkeme kararında istinaf yasa yolunun açık olduğunun bildirilmesinin taraflar lehine kazanılmış hak doğurmayacağı üzere davalı vekilinin istinaflarının esastan incelenemeyeceği anlaşılmıştır. ” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6102 Sayılı kanun 4. Ve 5/A maddeleri, 6325 Sayılı Kanun 18/A-2. Maddesi HMK 114/2. Ve 115/2. Maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliğ giderleri yatırılan avanstan karşılandıktan sonra, kalan ve kullanılmayan avansın yatırana iadesine,
5-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde— vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda, dava değeri kesinlik sınırının altında kalması nazara alınarak KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.