Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/80 E. 2021/520 K. 25.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/80 Esas
KARAR NO : 2021/520

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/11/2020
KARAR TARİHİ : 24/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili 23/11/2020 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket nezdinde —- plakalı araca çarpması sonucunda maddi hasar meydana geldiğini, işbu kaza sonucu müvekkil sigorta şirketinin —- tazminatı ödediğini, sigortalı araç sürücüsü ———- vermiş olduğu ifadede—- ehliyetinin bulunmadığının anlaşıldığını, müvekkil şirketin ödemiş olduğu hasar bedelini davalı sigortalısından — uyarınca rücuen talep hakkının doğduğunu, tüm bu sebeplerden dolayı ödenen tutarın iadesi amacıyla davalı aleyhine dava dışı 3. Şahsa hasar tazminatı olarak ödenen 6.000-TL’nin tahsili talebiyle —Dosyası üzerinden başlatılan icra takibinde asıl alacağa ve ferilerine haksız olarak itiraz edilmesi sebebiyle itirazın iptali davacı açıldığını, davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazının iptali ile takibin devamını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin — tarihinde —akdedilirken kiracıların her ikisinin de sürücü belgeleri kontrol edilmiş ve bir kopyaları alındığını, kazanın sözleşmenin kurulmasından 2 gün sonra 22.04.2018 tarihinde meydana geldiğinden — altında olduğunu, rücu davasında davalı taraf, sigorta ettiren ve bu sigorta gereğince verdiği zarar sigortacı tarafından tazmin edilen kişi olduğunu, olayda zararın müvekkili kiraya veren tarafından meydana getirilmediğini, — Genel Şartlar b.4/aTazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise, sigortacının sigorta ettirene rücu edebileceğini düzenlendiğini, kazaya sebebiyet veren sürücü hiçbir şekilde müvekkilinin eylemlerinden sorumlu olduğu bir kişi olmadığı gibi sözleşmenin tarafı dahi olmadığını, sözleşmede alt kiraya vermenin de yasaklandığı göz önünde bulundurulduğunda kiracılarının aracı, sürücü belgesi dahi olmayan bir üçüncü kişi sevk ve idaresine verilmesi sözleşmeye aykırılık hali oluşturduğunu, araç kira sözleşmesi süresince kiracıların, aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işletmekte ayrıca araç üzerinde fiili hakimiyet ve tasarrufta bulunmadığını, kaza araç kira sözleşmesi süresi içerisinde kiracıların fiili tasarrufu sonucu gerçekleştiğini, somut olayda kazaya sebep olan araç sürücüsü — kusurundan kiracı — müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu açıklanan sebeplerle husumet itirazında bulunduklarını talep ve dava etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,—– ilamsız takip dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.Ödeme emrinin dosyamız davalısı borçluya 06/08/2020 tarihinde tebliğ edildiği ve dosyamız davalısı borçlunun takibi — öğrendiğini dile getirerek 05/08/2020 tarihinde itiraz dilekçesi sunarak takibi durdurmuş olduğu görülmüştür.
—- sayılı görevsizlik kararı üzerine iş bu dosyanın mahkememize tevzi edildiği görüldü.
—–takip dosyasının dosyamız içerisine celp edildiği görüldü.
—– plakalı araç ile maddi hasarlı kaza sonucu oluşturulan hasar dosyasının celp edildiği görüldü.
——ile —-dosyamız arasına celp edildiği görüldü.
—–ehliyetinin olup olmadığı hususunun —- sorulduğu ve gelen müzekkere cevabında kaza tarihi itibariyle ehliyetinin bulunmadığı görüldü.
Davacı sigorta rücu sebebi olarak sigortalısına ait araç sürücüsünün ehliyetinin bulunmmasına dayanmaktadır.
KTK’nun 95. maddesinde, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği öngörülmüş olduğundan, sigorta sözleşmesinin—- sigorta ettiren davalı, sigorta poliçesinin ve sigorta genel şartlarının kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmekle yükümlüdür.
Sigorta sözleşmesine dayalı rücu davalarında, tarafların yükümlülüklerinin belirlenmesinde, taraflar arasındaki ilişkinin sözleşme ilişkisi olması nedeniyle, poliçe ve poliçenin tanzim tarihinde yürürlükte bulunan sigorta genel şartları nazara alınır.
Somut olayda, davacı ile davalı arasında tanzim edilen —- tanzim tarihlidir. Bu nedenle rücu şartlarının belirlenmesinde —- Şartlarının nazara alınması gereklidir.
Sigorta Genel Şartlarından Sigortanın, sigortalıya rücu hakkı “B.4. Zara—” başlıklı maddesinde düzenlenmiş, ilgili madde “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir.
Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
a) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
b) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyet —–sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,
c) Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,
ç) Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise,
d) Sigortalının —- gerçekleşmesi halinde bu genel şartların B.1. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa,
e) Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gasp edilme olayında sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse,
f) Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,
Sigortacı rücu sebeplerine dayanarak tazminat sürecini geciktiremez ve bu sebeplere dayalı bilgi ve belgeyi hak sahibinden talep edemez.” denilerek, sigortacının sigortalıya rücu edebileceği durumlar belirlenmiştir. İlgili maddede sayılan rücu sebepleri birbirinden bağımsız sebepler olup, rücu sebeplerinden birinin bulunması halinde sigorta şirketi yapılan hasar ödemesinin rücuen tazminini sigortalısından talep edebilir.Eldeki dosya incelendiğinde—- gelen müzekkere cevabı ile davacı sigortaya sigortalı araç sürücüsünün ehliyetinin kaza sırasında bulunmadığı görülmüştür.Sigorta Genel Şartlar B.4-b maddesi uyarınca ehliyetsiz araç kullanımı nedeniyle gerçekleşen kaza sonrasında sigortanın zarar görenlere yapmış olduğu ödemeyi sigortalısından rücuen tazmin imkanı mevcuttur.Davalı taraf aracı uzun süreli kira sözleşmesi ile kiraladığını beyan ederek işileten sıfatının kalmadığı sebebiyle davanın pasif husumet yokluğundan reddini talep etmiştir.Davalı ile davacı arasında—– ilişkisi olduğu ve davalının sigortalı ,davacının ise sigortacı olduğu anlaşılmıştır. —- kararında sigortanın sigortalısına açtığı rücu davasında husumet konusu ” Olay tarihini kapsayan geçerli bir sigorta poliçesi mevcut olup işletenin işletenlik sıfatının kalkması sigorta poliçesinin geçerliliğini ortadan kaldırmaz, sigorta poliçesi ve poliçe nedeni ile davalının sorumluluğu (K.T.K. 20/d-94. md.-107. ve vs. md. açıklanan bazı durumlar ayrık olmak üzere) devam eder. —- Genel Şartlarının B.4/2.maddesinde “Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilir” hükmü mevcuttur. Şu halde, davacı söz konusu davayı ancak kendisiyle sözleşme yapan akidine karşı açabilecektir. Rıza hilafına bir durum olmadığından illiyet bağının kesilmesi söz konusu olmayıp aracı uzun süre kiralayan davalı şirketin işletenlik sıfatı devam ettiği gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. ” şeklinde açıklanmıştır.Her ne kadar davalı, davanın pasif husumet yokluğundan reddini talep etmiş ise de sigorta poliçesinin geçerliliğinin uzun sureli araç kirası sebebiyle ortadan kalkmaması,davacının sözleşmesel ilişki içerisinde bulunduğu davalıya karşı dava açması gözetildiğinde husumet itirazının reddine karar verilmiştir. Sigortanın sunmuş olduğu hasar dosyası ve dava dilekçesi ekinde yer alan —-ile hasar miktarının 6.000,00 TL olduğu,iş bu dosya tarafları arasında hasar bedeli konusunda anlaşmazlık bulunmadığı anlaşmazlığın davacı tarafından davalıya rücu şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olduğu;dava dilekçesi ekinde sunulan ödeme dekontu ile hasara uğrayan hak sahibine 6.000,00 TL ödendiğinin ispat olunduğu ve 26/06/2018 olan ödeme tarihinden itibaren sigortanın faiz isteme hakkı bulunduğu ve bu tarih ile takip tarihi arasında işlemiş yasal faiz miktarının 369,86 TL olduğu,alacaklının takip talebinde asıl alacağa ne tür faiz uygulanmasını talep etmediği ve itirazın iptali davaları ile takip talebinde yer alan taleplerin sıkı sıkıya bağlılığı gözetildiğinde uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğu görülerek davanın asıl alacak yönünden tamamının işlemiş faiz yönünden ise bir kısmının kabulüne yönelik davanın kısmen kabulü ile itirazın kısmen iptaline ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile,
Davalının—— esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 6.000,00 TL asıl alacak + 369,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.369,86 TL üzerinden iptaline, takibin kabul edilen asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-İcra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 6.369,86 TL lik kısım yönünden alınması gereken 435,12 TL harçtan peşin alınan 102,47 TL harcın mahsubu ile bakiye 332,65 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 102,47 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan —- alınması gereken 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan —- göre alınması gereken 1.872,14‬ TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 117,50 TL posta giderinin kabul-red oranına göre belirlenen 90,81 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8- Kabul red oranına göre belirlenen 1.020,16 TL — davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına, Yine Kabul red oranına göre belirlenen 299,83 TL — davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.