Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/771 E. 2022/409 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/771 Esas
KARAR NO: 2022/409
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/12/2021
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;——başlatılan takibe borçlunun itiraz etttiğini takibin durduğunu, müvekkili şirketin davalıdan alacaklı olduğunu itirazın iptaline karar verilmesi geretiğini, alacağın cari, belirli ve likit olduğunu davalının haksız itirazının iptali ile asıl alacağın en az %20 si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğinden huzurdaki davanın açıldığını belirterek, davanın kabulüne, yapılacak giderlerin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının icra takibinde ve dava dilekçesinde alacaklı olduğunu iddia ettikleri ——– borcun neden kaynaklandığını bildirmediğini, alacağına dayanak teşkil eden mal veya hizmete dair herhangi bir fatura veya delil sunmadığını, davacının sunduğu tek sayfadan ibaret bir fatura listesindeki faturalarının içeriğinin ne olduğunun anlaşılamadığını, davacının dava dilekçesinde esasa dair tek bir ayrıntıya yer vermediğini, müvekkili şirketin birçok şantiyesi bulunduğunu davacı şirketin verdiğini iddia ettiği mal veya hizmetin hangi şantiyede kime verdiği, mal veya hizmetin kim tarafından talep edildiği, hangi tarihlerde mal veya hizmet verildiği gibi hususların taraflarınca bilinmediğini, davacının teslim edilen mallara ilişkin herhangi bir sevk irsaliyesi de sunmadığını davacı şirketin bu mal veya hizmeti kime ve nereye verdiğini de ispat etmesi gerektiğni, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında herhangi bir sözleşme de bulunmadığını, yazılı herhangi bir cari hesap ilişkisinin de bulunmadığını, davacının iddia ettiği alacağın yargılamaya muhtaç olduğunu bu aşamada müvekkili şirketin icra takibine itirazı konusunda kötüniyetli olmadığını, müvekkili şirketin borcu ödememek gibi bir niyetinin de bulunmadığını, bu nedenle davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin ve davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;” Sayın Mahkemenizin —-kararında taraflara ait tüm defter ve kayıtlar ile tüm evrakların hazır edilmesi istenen inceleme günü olarak tayin edilen —- davalı —– bulunmadığı, defterlerini dosyaya ibraz etmediği, dava dosyasında ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişi bildiriminde de bulunmadığı, Kayıtlarını ibraz etmeyen tarafın defter ibrazından kaçınmış sayılacakları karşı tarafın delillerini kabul etmiş sayılacakları ve haklarında —–defterlerin sunulmaması halinde sunan tarafın kayıtlarına delil olarak dayanılacağı hususundaki takdirin —— ait olduğu; Davacı —-incelenen defterlerinin, TTK. md. 85 ve HMK 222. madde uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğu; Davacı —- kayıtlarına göre, davacı —- tarihi itibariyle davalı —– alacaklı olduğu; Dava dosyasında yer alan takibe ve davaya konu edilen faturaların davalı kayıtlarında yer aldığı, fatura içeriği kullanma sularının irsaliye ile teslim edildiği, irsaliyelerin çoğunda suların hangi şantiyeye teslim edildiği bilgisinin bulunduğu ve bu irsaliyelerin suları teslim alanlar tarafından imzalandığı, söz konusu faturalara davalı tarafın —-içinde itiraz etmediği itiraz ettiğine ve iade ettiğine dair dosyada mevcut belge ya da bilginin bulunmadığı; Davacı —- davalıya düzenlediği faturaların aylık beyan sınırı altında kaldığı, doğal olarak—– ile beyan edilmediği; Dava konusu edilen faturalarda ödeme vadesinin bulunmadığı, dava dosyasına davacı tarafından herhangi bir ihtarname örneğinin ibraz edilmediği, davalının takipten önce temerrüde düşürülmediği; Sayın Mahkemenizin davacı lehine avans faizi hakettiğine hüküm vermesi halinde; Davacı tarafın 3095 sayılı yasaya istinaden takip tarihindeki alacağı tutar için icra takip tarihi olan —–tarihinden itibaren ——- oranında avans faizi talep edebileceği;” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Davacı—-döneminde davalıya düzenlediği faturaların aylık beyan sınırı altında kaldığı bu nedenle—- beyan edilmediği ancak davacının ticari defterlerinde yapılan incelemeye göre —- takip tarihi itibariyle davalının —-borçlu olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce —- günü yapılması istenilen defter incelemesine davalı yanın hazır olmadığı duruşma olan — nolu celsede karar verildiği, davalı vekiline duruşma zaptının tebliği ile inceleme gün ve saati ihtar edildiği, davalının ticari defterlerini dosyaya ibraz etmediği gibi dava dosyasına ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişiyi bildirmediği, 6100 sayılı Hmk’nın 222/3. maddesinde, —– tarihli resmi gazetede yayımlanan 7251 sayılı kanunla ticari defterlerin sunulmamasına ilişkin 23. madde ile değişiklik yapılmış ve ticari defterlerin davalı tarafından sunulmaması halinde davacının ticari defter kayıtlarının lehine delil olacağı belirtildiği, dava dosyasında yer alan takibe ve davaya konu edilen faturaların davalı kayıtlarında yer aldığı, fatura içeriği kullanma sularının irsaliye ile teslim edildiği, irsaliyelerin çoğunda suların hangi şantiyeye teslim edildiği bilgisinin bulunduğu ve bu irsaliyelerin suları teslim alanlar tarafından imzalandığı, söz konusu faturalara davalı tarafın —gün içinde itiraz etmediği itiraz ettiğine ve iade ettiğine dair dosyada mevcut belge ya da bilginin bulunmadığı; davacı—- incelenen —kayıtlarına göre, davacı—- itibariyle davalı —- alacaklı olduğu böylece bilirkişi davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde takip tarihi itibariyle davacının davalıdan —— alacaklı olduğunun tespit edildiği, bu haliyle davacının davasını ispat ettiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu —– göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. —–kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir —— olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalı tarafından —– icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın —- üzerinden iptali ile takibin DEVAMINA,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan 11.210,00 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 765,75 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 135,39 TL harçtan mahsubu ile bakiye 630,36‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvuru harcı, 135,39 TL peşin harç toplamı 194,69 TL ile 1.334,50 TL ( Bilirkişi ücreti, Kep reddiyatı, Posta masrafı, Elektronik posta, Tebligat ve Dosyadaki diğer masraflar) olmak üzere toplam 1.529,19‬ TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk ücreti 1.320,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde ———- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.09/06/2022