Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/77 E. 2022/24 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/77 Esas
KARAR NO : 2022/24
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/02/2021
KARAR TARİHİ: 13/01/2022
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili —— harç tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı ve davacı müvekkili arasındaki alım satım ilişkisine istinaden müvekkilinin fatura düzenlediğini ancak ödeme tarihi geçmesine rağmen davalı borçlunun hiçbir ödemede bulunmadığını, ödeme yapmaktan kaçınan davalı borçlu hakkında icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu tarafından haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz edildiğini, takibin durdurulduğunu, uyuşmazlığın çözümü için arabuluculuk bürosuna başvurulduğunu, davalı yanın ödeme yapmayacağı yönündeki beyanı üzerine anlaşmaya varılamadığını, mahkememizde söz konusu itirazın iptali için işbu davaya açma zorunluluğunun hasıl olduğunu belirterek davalı borçlunun —-Sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin —- tarihli cevap dilekçesinde özetle; İcra Takibine ve davaya konu edilen —fatura miktarı kadar davacıya borçlu olduklarını kabul ettiklerini, icra takibine konu edilen ve dava konusu edilen diğer faturalar —- borç miktarını kabul etmediklerini bu faturalara süresinde itiraz edildiğini, bu faturaların toplamı olan—- yapıldığını, bu faturalardan bakiye kalan —- davacıya iade edildiğini ve buna ilişkin taraflar arasında yazışmalar olduğunu, müvekkilinin davacıdan —– için talep ettiği malzemenin—– olması gerekirken davacı tarafından müvekkiline altınmeşe renginde —-yanlışlıkla gönderildiğini, talep edilen bu miktardaki malın davacıya teslim edildiğini, müvekkilinin davacıya bu faturalardan dolayı hem ödeme sebebiyle hem de mal iadesi sebebiyle borcunun bulunmadığını, Alacak miktarının likit olmadığını bu nedenle icra inkar tazminatının da reddine karar verilmesi arz ve talep ettiklerini belirterek cevap dilekçesi verme süresinin — uzatılmasını, usulüne uygun olarak sunulan vekâletname gereği davalı vekili olarak davaya kabul edilmelerini, davacının —- alacağını kabul ettiklerini bu alacak miktarı haricinde talep edilen—- alacak ve alacağın likit olmamması nedeniyle icra inkar tazminatına yönelik davanın reddine, davacı-alacaklı olduğunu iddia edenin %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava ,-adet faturaya dayalı başlatılan — sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davalı tarafın vermiş olduğu cevap dilekçesi ile takibe konu —-faturaya yönünden davayı kısmen kabul ettiği görülmekle yargılamaya diğer — fatura yönünden devam edilmiştir.
— tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle;
“Ticari defter kayıtları ve diğer belgelerde de görüldüğü üzere taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunduğunu, davacının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılan — tarihli Bilirkişi Raporunda; — yılı son itibariyle davalının davacıya — borcunun göründüğü, davacının takip tarihi itibariyle faiz isteyebileceği” görüş ve kanaatine varıldığını, davalı —defterlerinin, TTK. md. 85 ve HMK 222. madde uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğunu, davalı— kayıtlarına göre; davalı — takip tarihi itibari ile —borçlu bulunduğunu,davacı firma tarafından davalıya düzenlenmiş tüm faturaların davalı kayıtlarında yer aldığını, davalı tarafından davacıya ödendiği belirtilen havale tutarı ve davalı tarafından davacıya düzenlendiği belirtilen iade faturasının davalı kayıtlarında yer almadığı ve davacı ile davalı kayıtları arasındaki farkın bu nedenle kaynaklandığını, —dekontunda gönderenin —-olduğu, herhangi bir açıklamanın bulunmadığı davacı ve davalı kayıtlarında yer almayan dava dışı şahıslar arasında yapılan —tutarındaki ödeme işleminin davaya ilişkin olup olmadığı takdirinin — ait olduğunu, takip tarihinin —– tutarlı söz konusu iade faturasının davalı tarafından takip ve dava tarihlerinden sonra düzenlendiği bu konudaki takdirinin —- — ait olduğunu,— davacı lehine avans faizi hakettiğine hüküm vermesi halinde, davacı tarafın —- yasaya istinaden takip tarihindeki alacağı tutar için icra takip tarihi olan —- tarihinden—- tarihine kadar—-tarihinden itibaren — oranında avans faizi talep edebileceğinin” sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür— şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır—–maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Her iki ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbiri ile uyuşması halinde ticari defterler ,içeriğine göre delil vasfına sahip olabilecektir.
Eldeki dosya incelendiğinde taraflar arasındaki mal alım satımına ilişkin ticari ilişkinin mahiyeti 6098 sayılı TBK’nın 209. Vd. Maddelerinde düzenlenen taşınır satışıdır.Davacı satıcının edim yükümü malın mülkiyetinin geçirilmesi amacıyla taşınırın zilyetliğini teslim iken davalı alıcının edim yükümü ise —- borcudur. Davalı taraf cevap dilekçesi ile birlikte — müvekkili adına— tarafından davacının tahsilatçısı olduğu dile getirilen — ödendiğini kalan bedel olan—- kısma tekabül eden malın ise farklı renkte olması nedeniyle ayıplı kabul edilerek davacıya iade edildiğini dile getirmiştir.Her ne kadar ödemeye ilişkin tanık dinletme talebinde bulunulmuşsa da davanın miktarı itibariyle tanıkla ispatın mümkün olmadığı ve davacının tanık dinletilmesine muvafakati olmadığının bildirilmesi nedeniyle tanık dinletme talebi reddolunmuştur.Ödeme iddiasının yazılı delille ispat edilmesi gerektiği,davacının tahsilatçısı olduğu dile getirilen —- davacı nam ve hesabına çalıştığının yazılı delille ispatı gerektiği,davacıya yapılacak ödemelerin —- yapılacağına ilişkin herhangi bir yazılı delil olmaması nedeniyle ödeme iddiasının ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.Taraf ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda talimat mahkemesinden alınan rapor ve mahkememizce davalı ticari defterlerinin incelenerek davacı kayıtları ile karşılaştırılmasına ilişkin rapor göz önüne alındığında davalı tarafından kabul edilen ve davacı tarafından takibe konu edilen —faturanın davacı kayıtlarında yer alan — alacak bakiyesinin davalının — tarihinde yapmış olduğu ödeme sonrasında arta kalan miktar olduğu anlaşılmış ve bu bedelin davalı tarafından da kabul edilmiş olması nedeniyle bu hususta ihtilaf olmadığı görülmüştür.
Diğer –fatura yönünden ise davacının kayıtlarında — faturanın da yer aldığı ve davacı defterlerinde yer alan kayıtların davalı defterlerinde yer aldığı ve bu itibarla davacı kayıtlarında yer alan bedelin takibe konu edildiği görülmekle davanın kabulüne karar verilmiştir.Her ne kadar davalı kayıtlarında davalının borç miktarı daha yüksek olsa da iş bu bedelin davaya konu olmadığı görülmekle arta kalan miktar yönünden herhangi bir araştırma yapılmamıştır.İade edildiği dile getirilen mallar yönünden iade faturasının davalı tarafından davadan sonra kesildiği ve 6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesinde belirtilen —— günlük itiraz süresinin geçmiş olduğu görülmekle faturanın kesinleştiği anlaşılarak bu bedelin de içerik olarak kesinleştiği ve davalının süresinden sonra iade faturası kesmesi nedeniyle faturanın delil niteliği göz önüne alınarak fatura içeriğine itiraz edemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Alacağın likit olması konusunu—— kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
—– kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir.—–Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile —– sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin takip talebi doğrultusunda devamına,
2-) Kabul edilen asıl alacak miktarı olan 12.042,74 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-)Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 822,63 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 145,45 TL harçtan mahsubu ile bakiye 677,18 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-)Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvuru harcı, 145,45 TL peşin harç toplamı 204,75‬ TL ile 1.981,75 TL —— olmak üzere toplam 2.186,5 TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-)Arabuluculuk ücreti 1.320,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-)Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-)Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/01/2022