Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/725 E. 2022/692 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/725 Esas
KARAR NO : 2022/692

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 17/11/2021
KARAR TARİHİ : 03/11/2022
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davalı şirketin maliki olduğu —– plakalı araç, müvekkilim sigorta şirketi tarafından
25/06/2020 başlangıç tarihli, —–
Poliçesi ile sigorta teminatı altına alındığını,
—– plakalı sigortalı araç, 17/12/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazasında ——plakalı araca çarparak hasar görmesine neden olduğunu, Kazada zarar——plakalı araç üzerinde yaptırılan —— incelemesi sonucunda
saptanan hasar bedelinin sigortalı aracın kusur oranına tekabül eden toplam 20.597,25 TL’si 03/03/2021 tarihinde zarar gören aracın hak sahibi olan——
ödenmiştir. 17.12.2020 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağı’na göre; davalıya ait —– ticari aracı kullanan dava dışı sürücü——- kaza sırasında 0,55 promil
alkollü ve kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu,
İş bu nedenlerle müvekkilim sigorta şirketinin zarar gören aracın hak sahibine ödemiş olduğu tazminatı—— poliçesi ve ——Poliçesi Genel Şartları gereğince, sigortalısı olan davalıdan rücuen talep ve tahsil etme hakkı doğduğunu,
Söz konusu kaza ve hasar nedeniyle müvekkilim şirket tarafından zarar gören aracın hak sahibine ödenen Toplam 20.597,25 TL tazminatın işlemiş ticari avans faizi ile birlikte davalı sigortalımızdan rücuen tazmin ve tahsili için—– İcra Müdürlüğü’nün—— Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatılmıştır. Ancak davalı tarafından itiraz edilerek icra takibi durdurulduğunu, haklı
davamızın kabulü ile davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine, takip konusu borca ve borcun tüm fer’i lerine yapmış olduğu itirazların iptali ile icra takibinin devamına, karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Şirketlerine ait olan ve şirketimizde —–sigortası bulunan, —–plakalı araç sürücüsü —— sevk ve idaresinde iken 17.12.2020 tarihinde maddi hasarlı trafik kazalı meydana geldiğini, Söz konusu kazada sürücünün hiçbir kastı veya ağır bir kusuru bulunmadığı halde şirketinizin kazaya karışan ——plaka sayılı araçta meydana gelen hasara karşın ödemiş olduğu 20.597,25 TL olan tazminat tutarını şirkette rücu talebi
kabul edilemeyeceğini, Keza trafik kaza tutanağında sürücü —— kullanmış olduğu ——plaka sayılı aracın kusurlu olduğu, trafik kurallarını ihlal ettiği, buna ek olarak ‘’ehliyetsiz’’ araç kullandığı tutanak altına alındığını, şirket sürücünün kusurlu olduğunu gerekçe yaparak, rücu talebini haklı göstermek istemesi
hukuka uyarlı olmadığını, Çünkü salt sürücünün kusurlu olması; rücu yapmanız için geçerli bir dayanak değildir. Kazaya neden olan sürücünün ‘’trafik kurallarının kast veya kasta yakın ağır kusur ile’’ yapılması gerekir. Ancak bu durumda sigortacı kendi sigortalısına rücu edebilir. Konu kazada sürücünün kast veya kasta yakın ağır kusuru olmadığını, Bilinmesi gerekir ki Trafik Sigortası Genel Şartla B.4 maddesi a bendine göre; işletenin ve
eylemlerinden sorumlu olduğu ‘’kasti bir hareketi veya ağır kusuru’’ sonucu trafik kazalarının mağdur tarafına ödeyen sigortacı ancak bu durumda kendi sigortalısına (işletene) rücu edebileceğini, —— Davacı sigorta şirketinin ‘’kırmızı ışıkta geçme, dikkatsizce ve dalgınlıkla kaygan zeminde
ani fren yapma, hız kurallarına uymama, kusurlu olarak hatalı sollama, kavşaklara ve dönemeçlere girerken hızını azaltmama, tek yöne girme, geçme yasağına uymama, uzunsüre araç kullanmaktan dolayı uykusuz ve yorgun olma’’ gibi nedenle ile kaza yapılsa dahiişleten ya da sürücü tam kusurlu olabilir.
Bunlar 2918 Sayılı KTK gereği idari para cezasını gerektirir. Çünkü yukarıda bahsedilenler
dikkatsiz araç kullanmak yasaklarına girip idari para cezası gereğidir. Hiçbir zaman kasıt veya kasta yakın bir ağır kusur değildir. Bu durumlar karşısında sigorta şirketine rücu hakkı verilmediğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Araç trafik tescil ve ruhsat bilgileri, ticaret sicil bilgileri, kaza tespit tutanağı, hasar dosyası, poliçe ve bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.
21/06/2022 tarihli ara karar ile dosyanın ——bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 01/07/2022 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi raporunda özetle;
Davacı şirkete trafik sigortalı davalıya ait bulunan—– plakalı aracı sevk ve
idare eden sürücü —–kazanın oluşumunda %75 kusurlu olduğu, —–dava dışı sürücüsünün ise %25 kusurlu olduğu tespit
edilmiştir. Davacı —— tarafından %75 kusur oranına göre dava dışı mağdura
ödenen 20.597,25 TL tazminat miktarının piyasa koşullarına göre kadri marufunda olduğu tespit edilmiştir. —— yasal sınır olan 0.20 promil üzerinde,0.55 promil alkollü olmasına rağmen,kazada %75 kusurlu olduğu için, karşı tarafa da %25 kusur atfedildiği için kazanın
münhasıran alkol etkisinde olmadığı kanaati hasıl olmuştur.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, davacı sigorta şirketinin 3.kişiye yapmış olduğu ödemeyi sigortalısından rücuen tazminat istemine ilişkindir.
2918 Sayılı KTK’nın 48. maddesinde uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu belirtilmiştir. Yine Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin “Alkol, Uyuşturucu veya Uyarıcı Maddeler Etkisinde Altında Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97. maddesinde; uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile kanlarındaki alkol miktarı 0.50 promilin üzerinde olan hususi otomobil sürücülerinin ve kanlarındaki alkol miktarı 0.20 promilin üstünde olması durumunda diğer araç sürücülerinin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu belirtilmiştir.—– Sigortası Genel Şartlarının B.4.c. maddesinde; “Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılmasısırasında meydana gelen zararlar,” şeklinde sigortacının sigortalıya rücu hakkı
nın düzenlendiği,Genel şartın dayanağını teşkil eden KTK’nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0,50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabülü de mümkün değildir. O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK hükümleri gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece —— bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın—– alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine aksi halde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir.——
Somut uyuşmazlık kazaya karışan—– plakalı araç, kaza tarihini kapsar şekilde Trafik Sigorta Poliçesi ile davalı sigorta şirketine sigortalıdır.
Dosyada kazanın meydana gelmesinde başka etken olup olmadığı, kazanın münhasıran alkolün etkisi ile gerçekleşip gerçekleşmediği konularında içinde —- – bulunan bilirkişi kurulundan alınan raporda aracın hasarlanmasına sebebiyet veren araç sürücüsü, hasarlı trafik kazasının meydan geldiği sırada 0,55 promil alkollü olmasına rağmen kazanın meydana geliş şekli dikkate alındığında münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmediği yönündeki tespite göre kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediğinin anlaşıldığı ve hasarın poliçe kapsamında kaldığı görülmekle, davacı tarafça açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememize açılan davanın REDDİNE,
2- Peşin alınan 259,04 TL harçtan, alınması gerekli 80,70 TL peşin harcın düşümü ile hazineye irat kaydına, geri kalan 178,34‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA ,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan——-davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-1.320,00 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.