Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/720 E. 2022/233 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/720
KARAR NO : 2022/233

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 15/11/2021
KARAR TARİHİ : 06/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ….—–olduğu —- hem haksız fiil nedeniyle hem de kişili haklarının korunması nedeniyle manevi tazminat davası açtığını, bu davanın—dosyası ile görülmeye başlandığını, …——- çalışmaya devam ediyorken şirketten 28.12.2011 tarihinde işten ayrılacağı yönünde bir istifası olmamasına rağmen,— şirket tarafından kendisinin işten ayrılış nedeni istifa olduğu gösterilerek ve işten ayrılış tarihi —- olduğu gösterilerek gerçeği yansıtmayan işten ayrılış bildirgesi verildiğini, söz konusu şirket ile arasındaki iş akdi 12.12.2011 tarihinde devam ediyorken ve verilen işten ayrılış bildirgesine konu olan işten ayrılma durumunun gerçeği yansıtmadığını, söz konusu şirket tarafından — işe başladığı tarihin —olduğun gösterilerek gerçeği yansıtmayan —- verildiğin— herhangi bir —- olmamasına rağmen özürlü olarak çalıştırılacağı yönünde şirket tarafından gerçeği aykırı beyanda bulunulduğunu, özürlü beyanını kabul etmediğini, özürlü beyanının — konusu şirket tarafından başvuru yapılarak düzeltilmesini, düzeltme işlemleri hakkında ve ayrıca bu özürlü beyan ile şirketin ne amaçladığı hakkında — ile tarafına açıklama yapılmasını talep ettiğini — ihtaren bildirdiğini, kendisine geri dönüş yapılmadığını, söz konusu — olarak beyan etmesinin onurunu, saygınlığını ve itibarını rencide ettiğini ve manevi olarak rahatsız olduğunu, böylesine ciddi bir konu söz konusu —- kapatılmasının mağduriyetini daha da arttırdığını, kendisini mağdur eden gerçeği aykırı özürlü beyanının cezasız kalmaması için 15.000,00 TL manevi tazminat tutarının şirket tarafından tarafına ödenmesini ve — kaydının —- olması sonucunda şirketin ihyasına ilişkin dava açılması için tarafına süre verilmesini talep ederek —- bu şirkete manevi tazminat davası açtığını,— Sayılı Karar ile yetkisizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olduğunu, söz konusu karar ile tarafınca temyiz edilmiş olduğunu, —Sayılı kararı ile reddederek temyize konu ilk derece mahkemesinin kararının onanmış olduğunu, —- kararının maddi hata nedeniyle karar düzeltme yolu ile temyiz edildiğini ve bu talebinin ise —ile reddedildiğini,— sayılı kararında yetkili mahkeme olarak gösterilen —– İş Mahkemesi’ne dava dosyasının gönderilmesi için başvuru yaptığını, bu talebi üzerine dava dosyanın —— Esas Sayılı Dosya numarasına alındığı, —Karar Sayılı kararı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini ve kararı temyiz ettiğini, Temyiz sonucunda—- — kararı ile bozulduğunu —-davanın görülmesine devam —— duruşmada — usul ve yasaya uygun gerekçesi ile —-uyulmasına karar verildiğini ve davalı ….—üstlendiği — ihyasına ilişkin olarak gerekli ihya davasının açılması için tarafına 2 aylık kesin süre verilip süresi içerisinde işbu ihya davasını açtığını, ——- Esas sayılı dosyasının celbini ve ilişkin dava dilekçesinin ve dilekçedeki iddialarının incelenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; —— TTK. M.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği M.34 hükmü çerçevesinde———- konusundaki taleplerinin, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiğini ve sonuca bağladığını; yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, ——- aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlüdür. — özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını—- öngördüğü hükümleri içerip içermediği incelenir.Tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır.” (TTK.m. 32). Yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı verildiğini aksi halde, tescil talebini gerekçe göstererek reddedileceğini, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirkette, —— olduğunu,——- tarafından —– bırakılmış ——— sorumluluğunu gerektirdiğini,—- alacaklıların haklarını korumakla görevli olduğunu, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçların notere depo edilmesi ya da kafi bir teminat ile karşılanması gerektiğini, bu yapılmadan şirketlerin—–sonuçlandırıp, bakiyeler mevcut pay sahiplerine —— terkin edilmiş ise, terkin işlemlerinin iptali ile —- olunarak tasfiye sürecine yeniden geçilebileceğini, —-iddia edilen —– tespit etmesini mümkün olmadığını, TTK m. 545/1’de düzenlendiği üzere, müvekkil —- ve başvurusu üzerine işlem yapmış olup, bu kapsamda herhangi bir sorumluluğunun bulunduğunun kabul edilmesinin kanuna aykırı olacağını,— kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl ettikleri takdirde, şirkete ve şirketin alacaklılarına karşı sorumlu olduğunu, olağan — kaynaklanan, tasfiye sürecini eksik/erken sonuçlandıran — kusurundan—- sorumluluğu bulunmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, müvekkili———–dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığını, —–, eksik olarak yapıldığı iddia edilen işlemlerin muhatabının—- olduğunu bu nedenle yasal hasım konumunda bulunan müvekkilinin, yargılama masraflarından sorumlu tutulamayacağını, davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği yasal hasım konumunda bulunan müvekkilinin aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini, müvekkili —- aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; şirketin ihyası için açılacak davalarda zamanaşımı süresinin şirketin terkin edildiği tarihten itibaren 5 yıl olduğunu, işbu davanın süresi içinde açılmadığını bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen Geçici 7 .maddenin 15. Fıkrasında, “…——– —- alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak—- ihyasını isteyebilir.’’ hükmünün düzenlendiğini, bu hükme —- alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanların, haklı sebeplere dayanarak ve silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurabileceklerini, Müvekkilinin —- Tarihinde—- terkin edilmiş olduğunu, ihya davası açmak için son tarihin ——, bu nedenle dava açma süresinin geçmiş olup davanın zamanaşımına uğradığını, davacının manevi tazminat davasını——- açmış olduğunu, bu tarihin de şirketin terkin edildiği tarihten sonraya denk geldiğini, —— şirketin ihyası için gerekçe gösterilen tazminat davasının şirket tasfiyesinden önce açılmış olması koşulunun aranacağını belirttiğini, tüm bu sebeplerle işbu davanın usulden reddi gerektiğini, bu şirketin, şirketlere — yılında kurulduğunu, sonrasında müvekkilinin ve diğer ortakları— vermeye başlayınca kendi aralarında başka şirketler de kurarak bu şirketleri verdikleri hizmetlere göre ayırmış olduğunu, ——- hizmet vermeye —- —– üzerine hizmet vermeye başladığını,——– uzmanlık alanlarına göre bu şirketlere devredildiğini, bu devir işlemleri —– personellere bu hususun izah edildiğini, bu sırada davacının da —- davacının ———- çıkartılarak, o dönemde davacının bu hususa herhangi bir itirazı olmadığını, bu durum nedeniyle davacının herhangi bir hak kaybı olmadığını ancak çalışmaya başladıktan kısa bir süre sonra burada çalışmak istemediğini söylediğini, bunun nedeni —- giriş —- olduğunu —istemediğini belirttiğini, bu hususta kendisiyle yapılan görüşmeler sonucunda 12.12.2011 tarihinde işten çıkışının verilerek aynı tarihte tekrar — sağlandığını, bu arada — bildirgesine işlem ——–yaptığı —- ile özürlü olarak işaretlendiğini ve bu durumun fark edilmediğini, bu durumu bir süre çalıştıktan sonra davacının fark etmiş olduğunu, — düzeltilmesini istediğini, ancak bu sırada —- —– sürecine girdiğini, —— halinde olduğunu dolayısıyla yapılan araştırmada muhasebe tarafından bu işlemin hataen yapılmış olduğu ancak bu aşamada düzeltilmesinin mümkün olmadığını, davacının herhangi bir hak kaybı olmadığını,—- olmadığı hususların izah edildiğini ancak davacının bu hususu kabul etmediğini ve çalışmak istemediğini belirterek tazminatını istediğini, bu hususta taraflar arasında karşılıklı mutabakat sağlanarak davacının çıkışının tüm yasal hakları ödenerek 29.08.2012 tarihinde gerçekleştirildiğini, işbu davada şirketin ihyasını gerektirecek bir menfaatin, bir haklı sebebin söz konusu olmadığını, TTK’ nın geçici 7. Maddesinin 15. Fıkrasında belirtildiği üzere Şirketin ihyası için dava açılmasının birinin usule, birinin esasa ilişkin olmak üzere 2 koşulu olduğunu, ilk koşulun usule ilişkin olup zamanaşımı şartı olduğunu, ikinci koşulun ise, esasa ilişkin olup davanın haklı sebeple açılması olduğunu, davacının, işbu davada sigortalı —- özürlü olarak yapıldığını, bu durumun onurunu zedelediğini ve bu nedenle manevi tazminat istediğini ve yine—- terkin edilmiş olan şirketin ihyasını talep ettiğini, davacının, müvekkilinin şirketin kurucu ortağı olduğu bir şirketten— alanına göre geçirilmiş olduğunu ve bu hususun — olduğu gibi kendisiyle de paylaşıldığını, çalıştığı adres ve şirket isminin değiştiğini dolayısıyla bundan haberdar olunmamasının mümkün —— istemediğini belirtmesi ve — nedeniyle yeniden ——– yapılmış olup bundan da haberdar olduğunu, müvekkilinin kurucu ortağı olduğu şirketlerde hiç bir usulsuz işlem yapılmadığını, davacının– muhasebe çalışanınca sehven hata yapılarak özürlü olarak girişi yapıldığını ve bu durumun tamamen hataen yapıldığını, davacı tarafından fark edilip söylendiğinde de şirketlerin bir kısmının devredildiğini, mevcut şirket de tasfiye halinde olduğu için düzeltme yapılamadığını, müvekkilinin kurucu ortağı olduğu şirketinin bu şekilde giriş yapılmasından kaynaklı bir menfaatinin söz konusu olmadığını, o dönemde çalıştırılan personel sayısı gereği kadrosunda özürlü personel bulundurma gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığını, bu şekilde hatalı —davacının — zedeleyecek bir sonucunun bulunmadığını, bu hususun davacıya yönelik bir hakaret, —durum olarak adlandırılamayacağını, bu nedenle davacının manevi tazminat talebinin haklı olmadığını, keza bir şirketin sırf bu nedenle ihyasının asla kabul edilemeyeceğini, bu nedenle davanın esastan da reddi gerektiğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 547. maddesi gereğince —-terkin edilen şirketin faal olduğunun tespiti ile ihyası istemidir.
..— yazısıyla ihyası talep edilen şirketin— tarihinde yaptırdığı, şirket yetkilisi ve—. olduğu,—tarihinde— tasfiyenin sona ermesi nedeni ile terkin olduğu bildirmiştir.
Tasfiyesi istenen — aleyhinde davacı yan — tarihinde dava açmıştır. Söz konusu dosyanın yapılan incelemesinde ihyası istenen— ihyası istenen— — tarihinde işe —– 4857 Sayılı İş Kanununun 30.maddesine göre özürlü olarak çalıştırılacağının bildirilmesi nedeni ile manevi tazminat alacağının tahsilinin ihyası istenen şirketten talebi istemine ilişkin olduğu görülmüştür. Söz konusu İş Mahkemesinde görülen davada mahkemece alınan—tutanağının 1 nolu — gereği davacıya şirket ihyası davası açmak üzere süre ve yetki verildiği görülmüştür. Eldeki bu dava iş bu nedenle ikame edilmiştir.
Tasfiyenin kapatılması için tüm tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması, — olduğu tüm uyuşmazlıkların neticelenmiş olması gerekir. Şirketin devam eden bir hukuki uyuşmazlığı nedeniyle şirketin ihyasına karar verildiğinde,——olduğu görevin devamı niteliğindedir—- Maddesinde—- sonra ek — işlemlerinin yapılmasının—anlaşılması halinde şirketin yeniden tescilinin istenebileceği düzenlenmiştir.
Davalı yanca her ne kadar davacının zamanaşımına uğradığı iddia edilmiş ise de 6102 sayılı TTK’nın 547 maddesi kapsamında açılan davalarda zaman aşımı veya hak düşürücü süre söz konusu değildir. —–sayılı ilamı ). Bu nedenle davalının bu itirazına itibar edilmemiştir. Her ne kadar davalı yanca — dosyasının esasını ilgilendiren bir kısım iddialarda bulunulmuş ise de davalının ileri sürdüğü bu iddialar bu davanın konusunu teşkil etmemektedir.
——-Sayılı ilamında “….TTK’nın 547. maddesi gereğince —— kapanmasından sonra —- işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu , terkin edilen şirketin davacıya borçlu olup olmadığının bu davanın konusunu teşkil etmediği ,yapılan ilanlara rağmen alacağın bildirilmemesinin ihya isteminin reddine gerekçe olamayacağı, davacının derdest davanın sonlandırılabilmesi için ihya istemekte hukuki yararı bulunduğu, tüzel kişiliğin sona erdiğinin kabul edilemeyeceği esasen davalı—– istinaf sebeblerine konu ettiği hususların esas davalarda incelenebilecek nitelikte olduğu gözetilerek, mahkemenin dava dosyası ile sınırlı olarak tüzel kişiliğin ihyasına ve—atanmasına ilişkin hükmüne yönelik istinaf sebebleri yerinde görülmemiş davalı — istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” belirtilmiştir.
Yapılan yargılamaya göre, her ne kadar dava konusu şirket kendisi tarafından tasfiye sürecine girip tasfiyeyi sonuçlandırmış — edilmiş ise de dava konusu terkin edilen şirket hakkında halen devam eden derdest dava bulunduğu, dolayısıyla faal olduğu, derdest olan dava sonucuna göre şirket borcu ortaya çıkabileceği, tasfiyenin şirketin tüm borç ve alacakları tasfiye olunmaksızın tamamlanamayacağı, — olunamayacağı sonucuna varıldığından ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547/2. maddesi gereğince “Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek —için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son —- yeni bir veya birkaç kişiyi ——-olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmü dikkate alındığında davanın kabulüne, dava konusu şirketin ihyasına,—- atanmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, ihyası talep edilen şirket hakkında devam eden dava olması sebebiyle, dava konusu şirketin tasfiyesinin tamamlanmamış olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, dava konusu şirketin ihyasına— olarak atanmasına, davalı … yasal hasım olması sebebiyle işbu davalı yönünden davacı lehine yargılama gideri takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
—Sayılı ilamı “….— gereği gibi yapılmasından davalı —sorumlu bulunduğundan davada taraf sıfatı bulunduğu, davalı — aleyhine davanın kabulü nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi HMK 326/1 gereği olduğu gözetilerek; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün davacı yargı gideri bakımından kaldırılarak yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı— tahsiline karar verilmiştir.” belirtmiştir.
— ilamı “… Belirtilen yasa maddesinde açıkça düzenlendiği üzere; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa davaya dayanak olan işlemlerin sonuçlandırılmasına münhasır olarak şirketin yeniden tescili talebi ile işbu davanın açılıp görülmesi mümkündür. Davacının açtığı dava sonucunda davanın kabulüne karar verildiği taktirde tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığından bahsedilemeyecektir. ——–
Davacının şirket aleyhine açtığı dava sonuçlanmadığına göre tasfiye eksik yapılmıştır. İlanlara başvurulmamış olması sonucu değiştirmez. İhya davası şirketin aktif hale gelmesi için değil, söz konusu hukuk davasına münhasır olmak üzere davanın sonuçlandırılması ve sonrasında tasfiyenin tamamlanmasını temin için açılmıştır. Tasfiye işlemi eksik yapıldığı ve davacının dava açmasına sebebiyet verildiği için yargılama giderlerinin—— bırakılmasında ve vekalet ücreti takdirinde bir usulsüzlük yoktur.” —- giderinden sorumlu olduğu belirtilmiştir.
—- ilamında “… Somut olayda ; terkin olunan şirketin eski çalışanı olan davacının eksik gösterilen sigortalı hizmet tesbiti davası açıldığı ,davanın sürdürülebilmesi için davacı vekiline davalı şirketin tüzel kişiliğinin ihya davası açmak üzere süre verildiği, açılan bu davanın görülebilmesi için şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına, —- atanarak tescil ve ilanına karar verildiği , tasfiyeden sonra dava açılmış olsa da davacı bakımından tasfiyenin usulune uygun sonlandığının kabul edilemeyeceği , şirketin alacağı ve borcu bulunmadığı bu sebeble ihyasında hukuki yarar bulunmadığı savunmasının dinlenebilir olmadığı , ,toplanan tüm delillere göre TTK 547 maddede ki ek tasfiye koşullarının gerçekleştiği kanaatına varan mahkemenin takkdirinde isabetsizlik olmadığı,ihya ve yeniden —- usulune uygun sonlandırılmadığından davalı —- HMK 326/1 gereği yargı gideri aleyhine hüküm verilen davalıdan alınacağından istinaf sebebleri yerinde bulunmamakla davalı —- vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” belirtmiştir.
—- ilamında “…Tasfiye yapıldığı tarih itibariyle usulüne uygun yapılmış olsa bile tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi amacıyla şirketin ihyası yasal zorunluluktur. Tasfiyede ilanların yapılmış olması, davacının —- başvurmaması sonucu değiştirmez. Davacının şirketten alacaklı olup olmadığı, İş Mahkemesindeki yargılama sonucu belirlenebilecek bir husustur. Sonuç olarak; TTK 547. maddedeki ek tasfiye işlemleri için şirketin ihyası isteminin koşullarının oluştuğu, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla..” şeklindeki kararında tasfiyenin yapıldığı tarih itibarı ile usule uygun yapılsa dahi tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi için şirketin ihyasına ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin —- edilerek davacısına ödenmesine dair mahkeme kararını onamıştır.
Davacı yanca karar celsesinde dava ile sınırlı olmaksızın şirketin ihyasına karar verilmesi talep edilmiş ve bu yönde birkaç Yargıtay içtihadı sunulmuştur. Son dönem— kararlarında şirket ihyasına dair taleplerin temyize kabil olmayan kararlar olduğu belirtilmektedir.— sayılı ve — ilamı ile ” şirket davalarında yargılama usulünün düzenlendiği TTK 1521. maddesin de açılacak davalarda basit yargılama usulünün uygulanacağı, ek tasfiyenin ” çekişmesiz yargı işi olduğu” tesbit edilmiştir.Açıklanan nedenlerle hükme yönelik ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde olmadığından davalı… vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, çekişmesiz yargı işlerinde temyiz yolu açık bulunmadığından kesin olarak karar verilmiştir. ” belirtmiştir.İhya kararları temyize tabi olmadığından — kararları esas alınmıştır.
— mahkeme kararını kaldırıp kendisinin hüküm kurduğu —- esas sayılı dosyasının takibi ve sonuçlandırılması ve icrası ile sınırlı olmak üzere şirketin tüzel kişiliğinin ek tasfiyesi için —” şeklinde hüküm kurmuştur.
—- ilamında “…—-terkin ile sona ermektedir. Şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir. Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkı olacaktır. Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp,tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir.” belirtmiştir.
—- Sayılı ilamında “….İhyasına karar verilen şirket hakkında … Asliye Hukuk Mahkemesinin —–dosyası ile açılan şirketin ihyası davasında, mahkemece….Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nin —- Esas sayılı davası ile ilgili iş ve işlemlerle sınırlı olmak üzere şirketin ihyasına karar verildiği, kararın davalı—– işbu dosyaya ibraz edilen istinaf dilekçesinde ileri sürülen benzer sebeplerle istinaf edildiği,—– Karar sayılı kararı ile, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği, kararın davalı —- temyiz edilmesi üzerine —- tarihli ilamı ile, —– sayılı kararı kararının onanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı — vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi….” belirtmiştir. Görüldüğü üzere 6102 sayılı TTK’nın 547. Maddesi uyarınca verilen ihya kararlarında yapılacak — aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlamaktır. Şirket tüzel kişiliğinin tamamen canlandırılması amaçlanmamıştır. Maddenin– mahkemenin istemin yerinde olduğuna kanaat etmesi durumunda –hususunda bu işlemleri yapması hususun da yeniden tesciline karar vereceği ve bu işlemleri yapması—– görevlendireceği açıkça belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmış, yapılan yargılama gideri davalı —– yüklenmiş buna dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE, .— nosuna kayıtlı bulunup — tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince — terkin edilen ——- 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince— dosyası ile sınırlı olmak– hakkında derdest olan davanın sonuçlanması ve infazı bakımından — terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA, .——- TESCİLİNE,
2—- en—- olan — atanmasına, ek tasfiye işlemlerinin — yürütülmesine, ek tasfiye işlemleri bitinceye kadar — görevine devam etmesine,
3-Kararın — ilan edilmesine,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu harcın, peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 21,40 TL harcın davalı —- tahsiliyle hazine gelir kaydedilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç, 260,10 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 378,70 TL yargılama giderinin davalı—- tahsiliyle davacıya verilmesine, davalı … yasal hasım olması sebebiyle davacının işbu davalıyla ilgili yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6- Davalı tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı ve davalı —-vekilinin yüzüne karşı, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.