Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/692 E. 2022/773 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/692 Esas
KARAR NO : 2022/773

DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 02/11/2021
KARAR TARİHİ : 24/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı —-ettiği kablo siparişine istinaden; Keşidecisi—– olan 28.09.2021 keşide tarihli —– seri nolu 90.000,-TL, 12.10.2021 keşide tarihli ——seri nolu 110.000,-TL, 26.10.2021 keşide tarihli—— seri nolu 96.000,-TL çeklerin —— avans olarak teslim edildiğini, davalı —— teslim edeceği mal ile ilgili 26.05.2021 tarihli —– numaralı 213.791,81 TL ile 31.05.2021 tarihli —— numaralı 80.647,16 TL tutarlı e-faturayı müvekkiline kesip gönderdiği halde taahhüt ettiği kabloları teslim etmediğini, davalının müvekkilini teslim vaadi ile oyaladığını, çeklerin ödeme vadelerinin yaklaşmasına rağmen malları teslim edilmeyince müvekkilinin avans çeklerinin iade edilmesini talep ettiğini, davalının çekleri piyasadan toplamaya çalışacağım vaadi ile müvekkilini oyaladığını, davalı çekleri müvekkiline iade etmediğini, müvekkilinin bedelsiz olan çekleri 3. Kişiler tarafından bankaya ibraz edildiğinde ödemediğini, huzurdaki dava konusu Keşidecisi ——-olan, muhatabı — ——- Şubesi olan 12.10.2021 keşide tarihli,——- seri nolu 110.000,-TL bedelli çekin diğer davalı—— tarafından icra takibine konulduğunu, müvekkilinin mallarına ve araçlarına hacizler konulduğunu, banka hesaplarının bloke edildiğini, takip dayanağı çekin bedelsiz olduğunu karşılığında hiçbir mal alınmadığı halde haciz baskısı altında davalı —— sayılı dosya borcuna karşılık 60.000,- TL nakit, herbiri 27.10.2021 düzenleme tarihli 20.000,- TL tutarlı 4 adet toplam 80.000,- TL bonoyu ——vermek zorunda kaldığını, —–çekleri cirolayarak diğer davalı——ise çeke karşılık herhangi bir mal vermediği halde dava konusu çeki kötü niyetli bir şekilde iktisap ettiğini belirterek ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, 4 adet 80.000,-TL tutarlı bonoların ciro edilmesinin icra takibine konulmasının ve tahsilinin tedbiren durdurulmasına, —— sayılı borcu sebebi ile müvekkilinin dosyaya yatıracağı bakiye borç tutarı 80.000,-TL’nin yargılama sonuna kadar davalıya ödenmemesini ve icra takibinin durdurulması yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davanın kabulüne, müvekkilinin—— sayılı dosyası sebebi ile davalılara borçlu olmadığının tespitine, müvekkilinin 27.10.2021 tarihli protokol başlıklı sözleşme ve toplam 4 adet 80.000,-TL tutarlı bono sebebi ile——-borçlu olmadığının tespitine söz konusu bonoların davalıdan istiradı ile müvekkiline teslimine teslimi mümkün olmaz ise hükümsüzlüklerine, müvekkilinin davalı ——-yaptığı 60.000,- TL ödemenin 27.10.2021 tarihinden itibaren işleyen ticari avans faiziyle birlikte ——- istiradı ile müvekkiline verilmesine, müvekkilinin her türlü hakkının saklı tutulmasına, dava masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı —– vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile diğer davalı——arasında mayıs 2018 tarihinden itibaren mevcut olan ticari ilişki kapsamında dava konusu çekin ciro edilip müvekkiline teslim edildiğini, davacı tarafın müvekkili ile ——- yetkilisinin iş yerinde birlikte çektirdiği fotoğraf ile algı yaratmaya çalıştığını 3,5 yıldır karşılıklı ticaret yapan kişilerin iş yerinde çektirmiş oldukları bir fotoğrafın davacının davasına delil oluşturmayacağının izahtan vareste olduğunu, müvekkili ile——arasında ticari ilişki dışında bir ilişki bulunmadığını, müvekkilinin —– karşı derdest 2 adet icra dosyasında haciz işlemleri yapıldığını,—— Esas sayılı dosyaları);——- şirketleri bir merkezde toplamak için inşa edildiğini ve burada binlerce şirket bulunduğunu ve bu firmaların çoğunun da birbiri ile ticari ilişkisinin bulunduğunu dolayısı ile müvekkili şirket ile diğer davalının —— bulunmasının organik bağa delil olarak göstermenin abesle iştigal olduğunu; Davacının şirketine faturalandırıldığı halde teslim edilmediğini iddia ettiği malların karşılığında diğer davalı şirkete 3 adet çek keşide ettiğini —— bu çeklerden birini müvekkili şirkete, birini—— adlı firmaya birini de —— adlı firmaya ciro edip verdiğini, dava konusu çekin tahsili için işlem başlatılmasından sonra davacı şirket ——- verilen çeklerin bedelini bu firmalara itiraz etmeden ödediğini, bu iki firmanın da faaliyet merkezinin —— olduğunu ve bu çeklerin de dava konusu alım satım nedeniyle davacı tarafından diğer davalı—— teslim edildiğini; Taraflar arasındaki protokolün herhangi bir baskı ile değil tamamen tarafların serbest iradesine uygun olarak hazırlandığını, davacı tarafın borcunu birkaç parça şeklinde vadeli ödeme talebinde bulunduğunu müvekkilinin bunu kabul etttiğini ve başka haciz yapmadığını, ilk ödeme için 28.000,-TL talep ettiklrtini, davacı tarafın 30.000,-TL olacak şekilde protokol düzenlenmesini talep etttiğini, imzaların atılacağı gün davacının 60.000,-TL peşin ödeme yapacağını beyan edince protokolün yeniden güncellendiğini; Davacı tarafın iddia ettiği davalı—— firmasından 2 fatura ile mal satın aldığını ve dava konusu çek ile dosyaya ibraz ettiği diğer 2 çeki bu malların satış bedeli için vadeli olarak keşide edip davalı —— teslim ettiği 2 faturanın ilkinin 26.05.2021 tarihli, ikincisinin 31.05.2021 tarihli elektronik fatura olup davacıya derhal tebliğ edildiğini, davacının parasını peşin olarak ödediği ve kendisine fatura edilmiş olan malların kendisine teslim edilmediği halde 5 ay boyunca bu malları talep etmediğini veya teslimi için hiçbir işlem yapmadığını 8 günlük itiraz süresi içerisinde bu faturalara itiraz edilmediğini, davacının kendisine teslim edilmediğini ddia ettiği malların bedeli olarak davalı—— 3 adet çek verdiğini malların teslim edilmemesi üzerine bu çeklerin ciro ile devrinin yasaklanması veya ödenmemesi için 5 ay boyunca hiçbir işlem yapmadığını söz konusu çeklerin ödeme süresi geldiğinde davacının sadece müvekkili şirkete verilen çek için itiraz ettiğini diğer iki çekin bedelini hamil firmalara ödediğini, dava konusu çek dahil bu mallara karşılık olarak vermiş olduğu 3 çek için 5 ay boyunca hiçbir işlem yapmadığını çeklerin iyi niyetli üçüncü kişilere devredilmesine olanak sağladığını, davacı ile davalı—– arasındaki ticari ilişkinin sadece tarafları bağladığını mal teslimi olup olmaması hususunu üçüncü kişilerin bilmesinin mümkün olmadığı gibi iki şirket arasındaki mal teslimi konusu üçüncü kişileri ilgilendiren bir konu da olmadığını müvekkiline yönelik tüm tedbirlerin kaldırılmasına, haksız ve hukuka aykırı açılmış iş bu davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle; “Davalılardan —— 04.03.2022 günü saat 10:30’da Sayın Mahkemenizde hazır bulunmadığı, defterlerini dosyaya ibraz etmediği, dava dosyasında ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişi bildiriminde de bulunmadığı, kayıtlarını ibraz etmeyen tarafın defter ibrazından kaçınmış sayılacakları karşı tarafın delillerini kabul etmiş sayılacakları ve haklarında 28/07/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7251 sayılı kanunun 23. Maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK’nın 222. Maddesinin 3. Fıkrası uyarınca ticari defterlerin sunulmaması halinde sunan tarafın kayıtlarına delil olarak dayanılacağı hususundaki takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu; Davacı——defterlerinin, TTK. md. 85 ve HMK 222. madde uyarınca sahipleri lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğu; Davacı —— arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı; Davacı —– davalılardan —— ile ticari ilişkilerinin bulunduğu; Davacı——- kayıtlarına göre; Davacı—— 20.10.2021 takip tarihinde 330,01 TL borçlu bulunduğu, —– Şubesi olan 28.09.2021 keşide tarihli ——seri nolu 90.000,-TL, 12.10.2021 keşide tarihli ——-seri nolu 110.000,-TL, 26.10.2021 keşide tarihli ——- seri nolu 96.000,-TL çeklerin 26.05.2021 tarihli ——- numaralı 2013.791,81 TL tutarlı, 31.05.2021 tarihli—— numaralı 80.647,16 TL tutarlı e-faturalara karşılık verildiği. Davalılardan ——düzenlediği söz konusu faturalar içeriği mal veya hizmetlerin teslimine ilişkin belgeleri sunmadığı için söz konusu çeklere karşılık mal veya hizmet alımının gerçekleşip gerçekleştirilmediğinin tespit edilemediği. Davalılardan—— tarafından düzenlenmiş faturalara, davalı tarafından 8 gün içinde itiraz edildiğine dair dosyada mevcut belge ya da bilginin bulunmadığı; Davalılardan —— kayıtlarına göre; Davalı ——318.069,14 TL alacaklı olmasına rağmen dava konusu çeklerden 12.10.2021 keşide tarihli —- seri nolu 110.000,-TL tutarlı çeki 09.08.2021 tarihinde diğer davalı ——ciro ettiği ve alacağının 428.069,14 TL’ye çıktığı ile bu tarihten sonra da mal/hizmet alım/satımına ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığı sadece birbirlerine çek ve havale yaptıkları kayıtların bulunduğu; Raporumuzda aktarılan tespitler kapsamında, ——sayılı dosyası üzerinden takibe konu edilen çekin, bedelsiz olup, olmadığı; davalı ——- bile bile borçlu zararına iktisapta bulunup bulunmadığı; takip kapsamında ödenen 60.000-TL’nin ve düzenlenen 4 adet toplam 80.000-TL bononun istirdatı gerekip gerekmediği hususunun Yüce Mahkemenizin takdirlerinde olduğu;” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava; İ.İ.K’nun 72. Maddesinden kaynaklı borçlu olunmadığının tespiti ve istirdat talebine ilişkindir. Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir ——- Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacıya düşer. Örneğin; alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer——-6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delilleri toplanmış;——-sayılı dosyası içerisinde bulunan 12/10/2021 tarihli, 110.000,00 TL bedelli, ——seri nolu senet çek, bilirkişi raporu, ——yazılan müzekkere cevapları, taraf beyanları hep bir arada değerlendirildiğinde; keşidecisi—— 12.10.2021 keşide tarihli, —– seri nolu 110.000TL bedelli çekin davacı yanca davalı —– keşide ettiği, davalı ——-mezkur çeki cirolayarak —–verdiği, ibraz tarihinde çekin ibraz edildiği, karşılıksızdır kaşesi vurulduğu, bu defa davalı——Hakkında —— esas dosyası üzerinden takip başlatıldığı, takipten sonra davalı —— ile davacı şirket arasında 27.10.2021 tarihli protokol başlıklı sözleşme imzalandığı, protokole istinaden davacı şirket tarafından takip alacaklısı ve iş bu davanın davalısı ——- 60.000TL nakit ödeme yapıldığı, aynı protokole istinaden mezkur icra takibindeki borca karşılık her biri 27.10.2021 düzenleme tarihli, 20.000TL tutarlı olan ve 15.11.2021, 15.12.2021, 15.01.2022, 15.02.2022 vade tarihli toplam 4 adet 80.000TL tutarlı bononun davacı borçlu tarafından takip alacaklısı —— verildiği, sonuç olarak davalı ——tarafından——seri nolu 110.000 TL bedelli çekin karşılığı olarak—— herhangi bir mal veya hizmet verilmediğinin davalıların ticari defterlerinin ve belgelerinin incelenmesi ile ortaya çıkacağının davacı tarafça iddia edildiği, incelenmesine karar verilen taraf ticari defter ve kayıtlarının neticesinde; davalı—— şirketi ticari defter ve kayıtlarını incelemeye sunmadığı, davacı ——-Şirketi ile diğer davalı——Şirketinin ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde 16/05/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunun oluşturulduğu, oluşturulan bilirkişi raporunda özetle davalı ——- 318.069,14 TL alacaklı olmasına rağmen dava konusu çeklerden 12.10.2021 keşide tarihli ——seri nolu 110.000-TL tutarlı çeki 09.08.2021 tarihinde diğer davalı —— ciro ettiği ve alacağının 428.069,14 TL’ye çıktığı,—–davalı —– diğer davalı —– şirketine zaten borçlu iken, ciro yolu ile çek alarak borcunun artırılması hayatın olağan akışına uygun olmadığı yönünde tespit ve değerlendirmelerde bulunulduğu, diğer davalı ve takibe konu çekin lehtarı olan ——Şirketinin defterlerini dosyaya ibraz etmediği, dava dosyasında ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişi bildiriminde de bulunmadığı, kayıtlarını ibraz etmeyen tarafın defter ibrazından kaçınmış sayılacakları karşı tarafın delillerini kabul etmiş sayılacakları ve haklarında 28/07/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7251 sayılı kanunun 23. Maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK’nın 222. Maddesinin 3. Fıkrası uyarınca ticari defterlerin sunulmaması halinde sunan tarafın kayıtlarına delil olarak dayanılacağının kabulü gerekmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (HMK 222/1) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Tüm bu genel hukuki açıklamalar ışığında dosyaya bakıldığında; davacı taraf ticari defterlerini sunmuş ancak davalı tebligata rağmen defterlerini sunmamıştır. Mahkememizce, davacının iddiası, HMK m. 220/3 hükmü de dikkate alınarak doğru kabul edilmiştir. Davalı ibraz yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Yapılan açıklamalar muvacehesinde, davacının iddiasını ispat ettiği kabul edilmiştir. Bir diğer husus ise davalı ——- 318.069,14 TL alacaklı olmasına rağmen dava konusu çeklerden 12.10.2021 keşide tarihli—– seri nolu 110.000,-TL tutarlı çeki 09.08.2021 tarihinde diğer davalı —— ciro etmesi ve alacağını 428.069,14 TL’ye çıkarmasına ve bilirkişi tarafından bu hususa dikkat çekilmesine rağmen davalı ——– kablonun bilirkişi raporuna karşı 01/06/2022 tarihli beyan dilekçesindeki itirazlarının ve ileri sürülen beyanların yeterli açıklıkta olmadığı, davalılar arasında cari hesabın artmasına sebebiyet veren olayların izahına açıklık getiremediği hususları hep bir arada değerlendirilerek davacının davalı——- karşı açmış olduğu davasını ispatladığı vicdani kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın kabulüne,
2-Davacının——sayılı dosyasından dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine,
3-Davacının her biri 27.10.2021 düzenleme tarihli, 20.000TL tutarlı olan ve 15.11.2021 , 15.12.2021, 15.01.2022, 15.02.2022 vade tarihli toplam 4 adet 80.000TL tutarlı bono nedeniyle davalı —— borçlu olmadığının tespitine,
4-Davacının icra dosyası ve 27/10/2021 tarihli protokol nedeniyle yatırıldığı anlaşılan 60.000,00 TL’nin ödeme tarihi olan 27/10/2021 tarihinden itibaren avans faiz ile birlikte davalı taraftan alınarak davacıya iadesine,
5-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 9.563,4‬0 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 2.390,85 TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.172,55‬ TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——– vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvuru harcı, 2.390,85 TL peşin harç toplamı 2.450,15‬ TL ile 3.024,10 TL (Bilirkişi Ücreti, Kep Reddiyatı, Posta Masrafı, Elektronik Posta Masrafı ve Dosyadaki Diğer Masraflar) olmak üzere toplam 5.474,25‬ TL olan yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —— Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.