Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/682 E. 2021/862 K. 22.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİKARAR
ESAS NO : 2021/682 Esas
KARAR NO : 2021/862

DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/01/2021
KARAR TARİHİ : 22/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı dava dilekçesinde özetle;——– hissedarı olduğu ——- davalının ise asıl iş veren konumunda olduğunu, sahibi olduğu—-binasının —-ancak yapılan eser bedelinin — ödenmediğini ve bunun neticesinde — tahsil edemeyen —- iflasa sürüklendiğini, —– şirketinin hakedişler yapıldığında ödenmek üzere piyasadan vaadeli mal satın alabilmek için çok sayıda şirket çeklerine——-verildiğini, kendisinin de banka teminat mektuplarında şahsi kefaletini verdiğini, yapılan eser bedeli ödenmeyince hem — şirketinin hem de kendisinin fakirleştiğini, davanın sebebinin davalılardan birinin asıl iş veren diğerinin alt iş veren olduğu — bedelinin ödenmemesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini olduğunu, eser bedeli ödenmeyince davalıların sebepsiz zenginleştiğini, her ikisinin de müteselsil sorumlu olduğunu, dava konusunun esas itibariyle yapılan eser bedeli ve zenginleşme maksadıyla tazmin edilerek bedeline el konulan– uğranılan zarar olarak belirsiz alacak davası açtığını, ayrıca —- davalılar tarafından iflasa uğratılmasıyla hissedar olarak uğranılan zarar talep ettiğini, —- zararın belirlenmesini istediğini, kendisinin — olduğunu, köklü ve itibarlı —- sürüklendiğini, bu itibarla yapılan eser bedelinin tespit edilmesini, teminat mektuplarına el konulması nedeniyle uğranılan zararın, davalıların zenginleştikleri miktarın davalının,—- esas sayılı dosyasında uğranılan zararın, yapılan — zenginleşmenin iadesi, yüklenici şirketin iflasına sebep olduğundan şirket değer kaybı zararı ve şirket sermaye zararına karşılık şimdilik 1.000,00 TL tazminatın, —- olduğundan şirket iflas etmemiş olsaydı karar tarihine kadar hissedar olarak elde edilecek kar mahrumiyeti olarak 1.000,00 TL tazminatın—- zararları —- taşınmazın değer kaybı için 1.000,00 TL icra dosyasında kapak hesabı kadar borç tutarına karşılık şimdilik 1.000,00 TL tazminatın 19/11/2014 tarihinden itibaren ve ihtarname tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faiz oranında davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, —- ile hesaplanmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı——- dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkili şirket arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığını, sözleşmenin müvekkili şirketi ile davacının ortağı olduğu — arasında imzalandığını,— tarafından ihlal edildiğini, davacının bahsettiği —-esas sayılı esas sayılı dosyasında tespit edildiğini, davacının zarar iddiasının gerçek dışı olduğunu belirterek husumetten ve esastan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
—— görevsizlik kararı verilerek dosya Mahkememize gönderilmiştir.
Görevsizlik sonrası Mahkememize intikal eden davada; Davacının, müflis ——, davalılar arasında —— imzalandığı, yüklenici —- şirketin, edimlerini yerine getirdiği ancak alacağının ödenmediği, ortak olan davacının bu nedenle zarara uğradığının iddiası ile alacak talebi ile dava açıldığı, müflis şirketin —- açmış olduğu ve taraflar arasında mevcut başka davalar da bulunduğu, davacının talep edebileceği alacak bulunup bulunmadığının ihtilaflı olduğu anlaşılmıştır.
Sözleşme konusu taşınmaza ait tapu kaydı,—– esas sayılı dosyası, —– sayılı dosyası, —-tutanaklar gibi tüm deliller toplanmıştır.
—– eser sözleşmesine dayalı alacak sebebi ile dava açıldığı, davanın derdest olduğu anlaşılmıştır.
——– alacak için takip yaptığı anlaşılmıştır.
———- dosyasında—- ertelemesi davası açıldığı, daha sonra iflasına karar verildiği, —- dosyası olduğu anlaşılmıştır.
—— bu şirket ile davalı davalı —- imzalandığı, sözleşmenin yüklenicisi dava dışı, —- şirketinin edimlerini yerine getirdiği, yüklenicinin yaptığı eser bedelinin ödenmediğinden, yüklenici şirketin iflasa sürüklendiği, davacının ise iflasa sürüklenen bu şirketin kurucu ve büyük ortağı olarak, hissedar olarak uğradığı zararı talep ettiği, dayanak sözleşmelerin tacir olan şirketler arasında imzalanması, davacının da yüklenici şirketin ortağı sıfatı ile dava açtığı, bu hali ile davanın ticari dava olduğu ve Ticaret Mahkemesinin görev alanına girdiği anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir. ” şeklindeki gerekçelere yer verilerek mahkemelerinin görevsiz olduğunu ticaret mahkemelerinin görevli olduğu değerlendirmelerinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği —– tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak asliye ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
Davacının kurucusu ve büyük ortağı olduğu şirketin iflasa sürüklenmesine sebep olduğunu ileri sürdüğü davalılardan uğradığı zararı talep ettiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği —- tarihinde açılmış olup, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
Kurucusu ve büyük —– sebep olduğunu ileri sürdüğü davalılardan uğradığı zararın tazmini sebebiyle açılan davada davacının hissedar olmasından kaynaklı tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Zarara uğrayan ve iflas eden şirket davacı taraf olmayıp söz konusu şirketin hissedarı olarak davacının dolaylı zararlarını talep ettiği anlaşılmaktadır. Davalıların dava dışı ——— imzalandığı anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın ——davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle —- davanın varlığından söz edilemez.
Yukarıda açıklandığı üzere, davacı yanın tacir sıfatı bulunmamaktadır. Buna ilişkin bir iddiaları da yoktur. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. Maddesine göre ise bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması gerekmektedir. Davacı tacir değildir. Dava dışı —- bulunmaktadır. Davalılar ile dava dışı ——- arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklı davacının uğramış olduğunu ileri sürdüğü zararın tazmini davasında ticaret mahkemelerinin görevli olacağına dair değerlendirme mahkememizce doğru görülmemiştir.
—— sayılı ilamında benzer konuya ilişkin; “Somut uyuşmazlıkta davacı vekili, müvekkili olduğu davacı ile davalı şirket arasında; davalı şirketin ———– davalı şirketin müvekkilinin yapmış olduğu işler için toplamda 20.226,52.-TL işçilik bedelini müvekkiline ödemediğini, müvekkilinin 7.926,52.-TL olan hakediş alcağının tahsili için icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafça haksız olarak icra takibine itiraz edildiğini, bu nedenle söz konusu itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Buna göre; davacı tacir olmadığı gibi, uyuşmazlık mutlak ticari dava niteliğinde de değildir. Bu nedenle görevli mahkeme, HMK’nın 2/1. maddesi uyarınca — Hukuk mahkemesidir.” şeklinde gerekçelere yer verildiği görülmüştür.
—- karar sayılı ilamında benzer konuya ilişkin; “Bir davanın, nispi ticari dava kabul edilebilmesi için davanın her iki tarafının da tacir ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunması zorunludur.
Somut olayda davacı vekili, davalıya —- hizmet verildiğini, ancak bedelin bir kısmının ödenmediğini, kalan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edildiğini beyan ederek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bu durumda uyuşmazlığa konu alacağın eser sözleşmesi niteliğindeki bir hukuki ilişkiden kaynaklandığı ve davalı tarafın da tacir olmadığı anlaşılmakta olup uyuşmazlık, ticari dava niteliğinde değildir. Bu nedenle görevli mahkeme, HMK’nın 2/1. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesidir. ” şeklinde gerekçelere yer verildiği görülmüştür.
Sonuç olarak eser sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklar mutlak ticari davalar arasında da sayılmamıştır. Bu durumda taraflar arasındaki davanın ticari dava olarak kabulü ve davaya asliye ticaret mahkemelerinde bakılması mümkün değildir. Görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleridir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın HMK’nun 114/1-c ve 115/2. Maddesi uyarınca görev nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin KARŞI GÖREVSİZLİĞİNE, görevli mahkemenin—–
Ancak bu konuda—- Mahkemesinin görevsizlik kararı verip kesinleştiği ve mahkememiz ile arasında OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI doğduğu dikkate alınarak, işbu kararın İstinaf yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde MERCİİ TAYİNİ için dosyanın — — dairesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2. Maddesi gereğince “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edeceği”şeklindeki düzenleme nazara alınarak YARGILAMA GİDERLERİ KONUSUNDA BU AŞAMADA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize veya mahal Asliye Hukuk Mahkemesine sunulacak dilekçe ile İSTİNAF yolu açık olmak üzere karar verildi.