Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/68 E. 2023/675 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/68 Esas
KARAR NO: 2023/675
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/02/2021
KARAR TARİHİ: 18/07/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi

DAVA:Davacı vekili 02/02/2021 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı ——-aralarındaki ticari ilişkiye istinaden cari hesaptan kaynaklı 109.041,53 TL alacaklı olduklarını, alacağın tahsili amacıyla yaptıkları tüm girişimlerin sonuçsuz kalması üzerine —— sayılı dosyasında başlatılan icra takibine borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, arabuluculuk sürecinde uzlaşma sağlanamadığını belirterek davalı borçlunun —– dosyasına itirazın iptaline, takibin devamına, haksız ve kötüniyetle itiraz eden davalının dava değerinden %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri ile dilekçeleri ekindeki Cari Muavin Dökümü, Arabuluculuk Son Tutanağı, Vekaletname görülmüştür.

CEVAP:Davalı vekilinin 23.02.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; İtirazın iptali davalarında davacının borç kalemlerini açıkça belirtmesi gerektiğini, davacı tarafından mahkeme dosyasına veyahut icra dosyasına sunulmuş olduğu herhangi bir fatura sevk ve irsaliyesinin bulunmadığını, faturanın ilgili kişi için hukuken değer ifade edebilmesi için ilgili kişiye ulaşmış olması gerektiğini, delilleri arasında müvekkille davacı arasındaki ticareti gösteren muavin defter kayıtlarında 2019 yılı sonunda müvekkilin 2.755,53 TL borcunun kaldığını 2020 yılında taraflar arasında ticari işlem olmadığını, davacı ve davalının ticari defterlerinin incelenerek fatura ve teslim üzerinden inceleme yapılması ve davacının alacağını ispat etme yükümlülüğünde olduğunun göz ardı edilmemesi gerektiğini, davacı ile müvekkili şirket arasında devam eden ticari işlemin ——- yılı sonunda sıfırlandığını, yapılan alışverişlerde müvekkilinin gerek kendisine ait gerekse müşterilerinden aldığı kıymetli evrakları davacıya teslim ettiğini, davcının müvekkilinden aldığı çeki müvekkilinin müşterisi ile anlaşma yaparak tahsil ettiğine yönelik evrakları sunduklarını, davacının sunduğu 1 sayfalık cari hesap ekstresinde müvekkilinin davacıya teslim ettiği kıymetli evrakların icraya verilmesi sonucu müvekkilinin araya girerek borçluların ödemelerine vesile olduğunu, davacının tahsil ettiği kıymetli evrakların borcunun müvekkilinin hesabından düşmediğini, bu sebepten ortaya çıkan alacağı haksız olarak tahsil etmeye çalıştığını belirterek müvekkili aleyhine haksız olarak açılan davanın reddine, davacı aleyhine %20’dan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep ettikleri il dilekçeleri ekindeki ——— Mail Yazışmaları, 35.000,-TL tutarlı Çek kopyası görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, açık hesap ilişkisine dayalı —–sayılı ilamsız takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da taraflar arasındaki ilişki açık hesap ilişkisidir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.27/12/2022 tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 09/03/2023 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi kök raporunda özetle;
“1.Taraflar arasında açık hesap şeklindeki ticari ilişkinin bulunduğu;
2.Davalı——— yılı defterlerinin TTK. md. 85 ve HMK 222. madde uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğu,—— yılı defterlerinin sunulmamış olması nedeniyle bu konudaki takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu;
3.Davalı —- incelenen kayıtlarına göre, takip ve dava tarihi itibari ile davalı—- —-borçlu bulunduğu;
4.Sayın Mahkemenizin—– Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yazdığı talimatı ile, davacı ticari defterlerinin taraflar aarsındaki ticari ilişkinin başladığı günden bugüne incelenmek suretiyle davalı ile olan ticari ilişkisine dair —- tarihli Bilirkişi Raporunda Bilirkişi tarafından özetle; Davacı şirketin —– yılı ticari defterlerinin delil kudretine haiz olduğu, davacı şirketin davalı şirketten —— dava tarihi itibari ile 109.041,53 TL alacaklı olduğu, davacı yanın icra takip tarihinden itibaren %9,00 oranında yasal faiz talep edebileceği, sonuç ve kanaatine varıldığı;
5.Davacı ve davalı kayıtları arasında tespit edilen 106.286,-TL farkın, II-4-Davacı Ve Davalı Kayıtları Arasındaki Fark: kısmında detaylı olarak açıklandığı;
6.Davalı vekili tarafından 23.08.2021 tarihinde bilirkişi raporuna karşı beyanlarını sundukları dilekçeleri ekindeki çek ve senet listesinde yer alan belgelerin davalı kayıtları ile karşılaştırılması ie çıkan tespitlerin, raporun II- 5- maddesinde detaylı olarak açıklandığı;
7. Davalı —- kayıtlarında yer alan aşağıda listelenen ödemelerin ispat edilmemesi halinde davacı —— alacaklı olacağı;” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Her iki ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbiri ile uyuşması halinde ticari defterler ,içeriğine göre delil vasfına sahip olabilecektir.Davacı taraf bu davada aralarında açık hesap şeklinde ticari ilişki bulunduğu çekişmesiz olan davalıdan kalan bakiye alacağının tahsili talep etmektedir. Davalı ise, davacı şirkete borçlu olmadığını savunmaktadır. Bilirkişi kök ve ek raporunda davalının kendi ticari defterlerine göre davacıya 2.755,53 TL borçlu bulunduğu davacının kendi defterlerine göre ise davalıdan olan alacağının 109.041,53 TL olduğu da saptanmıştır. Bahsi geçen bilirkişi raporunda belirtildiği gibi davacının ticari defter ve kayıtları usulüne uygun olarak tutulmuş olup, buna göre davalıdan 109.041,53 TL alacaklıdır. Davalının ticari defterleri ise usulüne uygun tutulmamış olup kendi defterlerinde davacıya 2.755,53 TL tutarında borçludur. 6100 sayılı HMK’nun 222/2.maddesine göre ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Aynı maddenin 4.fıkrasına göre de açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları sahibi aleyhine delil olur. Yukarıda da belirtildiği gibi, davalı şirket 2017 yılı yevmiye defteri kapanış tasdikini yaptırmadığından usulüne uygun tutulmayan kendi ticari defterlerine göre davacıya 2.755,53 TL tutarında borçlu olup, bu kayıt kendi aleyhine delil teşkil eder. Davacının ticari defterleri usulüne uygun olarak tutulmuş olduğundan ve kendi defterlerine göre davacı taraf davalıdan 109.041,53 TL alacaklı olduğundan, bu durum HMK 222/3.maddesi uyarınca davacı lehine delil teşkil ettiğinden davacının açık hesaptan dolayı davalıdan 109.041,53 TL alacaklı olduğu anlaşılmış ve davanın bu asıl alacak üzerinden kısmen kabulüne dair aşağıda ki şekilde karar verilmiştir. Her ne kadar davalı taraf çeklerle ödeme yapıldığını ileri sürmüşse de bilirkişi kök ve ek raporunda da görüleceği üzere bir kısım çeklerin tarafların mutabakatı öncesine ait olduğu bir kısım çeklerin ise taraf kayıtlarında yer almadığı bu sebeple dikkate alınmadığından,—-çek nolu 35.000 TL tutarlı çek ile—– yevmiye nolu 100.000 TL bedelli çekin iptal olduğu, —– yevmiye nolu 20.000 TL miktarlı çek ve — yevmiye nolu 33.000 TL miktarlı çeke ilişkin ise herhangi bir belge sunulmadığından davalı itirazları yerinde görülmemiştir.6098 sayılı TBK’nın 117.maddesine uygun temerrüt ihtarı bulunmadığından takip öncesi işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir.Asıl alacak faturalara bağlı olduğundan belirlenebilir ve likit olmakla kabul edilen asıl alacak miktarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.Yukarıda beliritlen gerekçeler ışığında davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulüne; davalı tarafından ——- icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 109.041,53 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, fazlaya dair istemin reddine
2-Alacak belirli ve likit olduğundan kabul edilen asıl alacak miktarı olan 109.041,53 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 109.041,53 TL lik kısım yönünden alınması gereken 7.448,62 TL harçtan peşin alınan 1.631,72 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.816,90 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 1.631,72 TL peşin harç ve 59,30 TL başvurma harcı davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 17.356,23 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 1.800‬,00 TL bilirkişi ücreti ve 170,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.970,00 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 1.685,14 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
8-Davalı tarafından yapılan toplam 300‬,00 TL bilirkişi ücreti giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 45‬,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9- Kabul red oranına göre belirlenen 1.129,13 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına, Yine Kabul red oranına göre belirlenen 190,87 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/07/2023