Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/678 E. 2022/598 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/678 Esas
KARAR NO: 2022/598
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/10/2021
KARAR TARİHİ: 11/10/2022
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili —- harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkiline —- tarihine ilişkin —— tarihine ilişkin de —cari hesap alacağı olmak üzere toplam —- borcu bulunduğunu, davalı şirket tarafından bu borç ödenmediği için —–dosya ile başlatılan takibe itiraz ettiğini, arabuluculuk sürecinin davalı tarafın katılmaması ile anlaşamama ile sonuçlandığını, borçlunun itirazının haksız olduğunu belirterek davalının—— sayılı dosyasına yaptığı asıl alacak ile tüm verilere ilişkin itirazlarının iptali ile icra takibin devamına karar verilmesini ve borçlunun kötü niyeti sabit olduğundan davalı borçlunun alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet/icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalı tarafa bırakılmasını talep ettikleri ile dilekçe ekindeki——— görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekilinin —— tarihinde sunduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde iddia ve beyanlarını ispat ile mükellef olup delillerini sunması gerektiği halde dava dilekçesi içinde davaya konu somut olayı ve taleplerini ispatlayan yeterli belge veya evrakları sunmadığını, dilekçesinde ve beyan dilekçesinde yer alan cari hesap ekstreleri ve faturaların gerçeğe aykırı ve dava konusu icra dosyasında yer alan cari hesap ekstresinden farklı bir cari hesap ekstresinin sunulduğunu, davacının sonradan delil listesi sunmasına muvafakatlerinin buunmadığını bu nedenle davacı yanın dava dilekçesine ekli olmayan ve yasal süresi içinde sunulmayan herhangi bir delil sunmasına ve tanık ismi bildirmesine, usul hükümleri hilafına delil ibraz edilmesi ve/veya tanık isimlerini bildirmesi halinde ibraz edilen delillerin dosya ve değerlendirme kapsamına alınmamasını talep ettiklerini, davacının beyanlarının gerçeğe aykırı olduğunu bu durumun tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi ile ortaya çıkacağını, müvekkilinin fatura ve cari hesaba dayanan tüm borçları ödediğini, alacağın varlığını kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan cari hesap ekstresinde yer alan ve —- tutarında yansıtılan borca —- tarihinde aynı —– tanzim edildiğini, davacı tarafından ayrı bir fatura olarak sunulan ve icra takibinde borç olarak gösterilen tutar ile aynı olduğunu davacı tarafından sunulan cari hesaba dahil olan bir faturanın mükerrer olarak sanki ayrı bir borç gibi tahsil edilmeye çalışıldığını, davacı tarafından daha sonra sunulan beyan dilekçesi ekinde farklı bir cari hesap ekstresinin yer aldığını, satış iade faturasının işbu cari hesaba yansıtılmadığını, müvekkili firma cari hesap alacağını ödediğini davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını, hiçbir suretle kabul manasına gelmemekle birlikte davacı tarafın alacağını ispat etmek zorunda olduğunu, gerçek dışı borç iddialarına dayanarak tamamıyla kötüniyetle başlatılan takibin haklı olarak süresinde itiraz edilerek durdurulduğunu, dava dilekçesi ekinde sunduğu fatura ve cari hesap kayıtlarının çelişki halinde olduğunu, iddia edilen alacağın likit alacak niteliğine haiz olmadığını belirterek davanın esastan ve tümden reddine, hukuka aykırı olarak talep edilen İcra İnkar Tazminatı Talebinin Reddine, Haksız ve Hukuka Aykırı Başlatılan Davaya Esas Takip Miktarının %20’den Az Olmamak Üzere Davacı Taraf Aleyhine Kötüniyet Tazminatına Hükmedilmesine, Yargılama Giderleri ile Vekalet Ücretinin Davacı Taraf Üzerine Bırakılmasına Karar Verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
—- sayılı takip dosyasının —- üzerinden mahkememiz dosyasının içerisine celp edildiği görüldü.
— tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve—- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava açık hesap ilişkisine dayalı ——sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da taraflar arasındaki ilişki açık hesap ilişkisidir
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
—- tarihli ara karar ile dosyanın bir Mali Müşavir uzmanı bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve—- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle “1.Davalı —- kanuni defterleri ve kayıtları ile sunulan belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması amacıyla, birden fazla kez talep edildiği halde raporun tanzim edildiği tarihe kadar yerinde inceleme kapsamında talep edilen bilgi ve belgeler tarafıma ulaştırılmadığı için Sayın Mahkemenin tarafıma verdiği görevin davalı ile ilgili kısmında bir görüşün oluşturulamadığı;
2.Kayıtlarını ibraz etmeyen tarafın defter ibrazından kaçınmış sayılacakları karşı tarafın delillerini kabul etmiş sayılacakları ve haklarında —— uyarınca ticari defterlerin sunulmaması halinde sunan tarafın kayıtlarına delil olarak dayanılacağı hususundaki takdirin —– ait olduğu;
3.Davacı —-incelnen defterlerinin,—— uyarınca sahipleri lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğu;
4.Davacı —- kayıtlarına göre, taraflar arasında açık hesap ilişkisinin ve davalının takip konusu cari hesaptan davacıya borcunun bulunduğu, davacı — davalı —- dava tarihinden itibaren ise — alacaklı olduğu;
5.Davacı — kayıtlarında herhangi bir mükerrer faturanın yer almadığı;
6.—– numaralı tüp kira bedeline ilişkin fatura içeriğinin taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olduğu;” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.” şeklinde tespitte bulunulduğu görülmüştür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gereken husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Her iki ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbiri ile uyuşması halinde ticari defterler ,içeriğine göre delil vasfına sahip olabilecektir.
Eldeki dosya incelendiğinde davalı tarafın ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere ibraz etmediği ve bu nedenle usulüne uygun tutulmuş davacı kayıtlarının ticari defterlerin delil niteliği göz önüne alınarak davacı lehine delil teşkil ettiği görülmüş ve davanın kabulüne karar verilmiştir. Her ne kadar davalı tarafça fazladan faturalandırma yapıldığı dile getirilmiş ise de davacının ticari defterlerinde yer alan kayıtların davacı talebi ile uyumlu olduğu ve mükerrer faturalandırma bulunmadığı, tüp kira bedeline ilişkin fatura içeriğinin de taraflar arasında ki —- sözleşmeye uygun olduğu tespit edilmiş olup davacının davalıdan takibe konu asıl alacak miktarınca alacaklı olduğu kanaatine varılmıştır.
Alacağın faturalara bağlı olması nedeniyle belirlenebilir ve likit olduğu bu sebeple davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile;——— asıl alacak üzerinden iptaline, takibin kabul edilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilerek devamına,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan — üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 905,66 TL harçtan, peşin yatırılan 160,13 TL harcın düşümü ile geri kalan 745,53 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 160,13 TL Peşin harç ve 59,30 TL başvurma harcı 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 53,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.272,43‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
7- 1.320,00 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/10/2022