Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/675 E. 2022/60 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİKARAR
ESAS NO : 2021/675 Esas
KARAR NO : 2022/60

DAVA : Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ : 11/09/2020
KARAR TARİHİ : 27/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkil aleyhinde —-doyası ile müvekkil aleyhine arabuluculuk belgesine dayanılarak icra takibinin açıldığını, arabuluculuk anlaşmasında ucu açık bir şekilde bir çerçevede lisans sözleşmesinin hazırlanıp 5 iş günü içerisinde imzalanacağı şeklinde ucu açık bir cümle ile tutanağın müvekkil aleyhine arabuluculuk anlaşma belgesinin ucunun açık bırakıldığını, davalı arabuluculuk anlaşması hakkında icra edilebilirlik şerhi alarak—– sayılı dosyası ile müvekkil aleyhine icra takibine giriştiğini, iş bu kötü niyetli takip sonrası müvekkilin borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit davası açma zaruretlerinin hasıl olduğunu, bu nedenlerle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne, haklı davalarının kabulüne ve müvekkilin davalıya borçlu olmadığına karar verilmesine, ilgili arabuluculuk belgesinin iptaline, icra takibi başlatan kötü niyetli davalıdan alınmak üzere %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine , yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı taraftan tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; müzakerelerin tamamına taraf vekillerinin ve pek çoğuna da ilave olarak her iki şirket yetkililerinin iştirak ettiği ve nihayetinde arabuluculuk faaliyeti sonunda 20.09.2019 tarihinde imzalanan sözleşmeye müvekkil şirketin tüm iyi niyetli çabalarına rağmen davacı yanın riayet etmemesi üzerine icra edilebirlik şerhi alınması için başvurulduğunu,—- sayılı kararı ile arabuluculuk antlaşma içeriğinin arabulucuğa ve cebir icraya elverişli olduğuna karar verilerek icra edilebilirlik şerhinin verildiğini, davacının edimlerini yaklaşık 1 yıl boyunca yerine getirmemesi üzerine icra edilebilirlik şerhinin verilmesi için —- başvurduğunu, karşı yana yapılan tebligata rağmen herhangi bir beyanda bulunulmadığını, akabinde de —- Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan takip neticesinde dosya borcunun tamamının ödenmek suretiyle infaz edilerek kapatıldığını, bu nedenlerle haksız ve kötü niyetli davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
—- karar sayılı ilamında; ” Dava, taraflar arasında arabuluculuk görüşmeleri sonucunda oluşturulan tutanak ile tarafların bağlı olup olmadığı, bağlı ise hangi kapsamda sorumlu oldukları, tutanak ile karar altına alınan koşullarda sözleşme gerçekleşmiş ise hangi taraf yönünden sözleşmenin ihlal edildiği, sözleşme ile lisans verilen —— markasının davalılarca sözleşmeye aykırı olarak kullandırılıp kullandırılmaması kaynaklı ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir. Tescilli markanın lisans sözleşmesi ile kullandırılması 6769 Sayılı kanunda düzenlenmiş bulunmaktadır. Sözleşme şartlarının lisans alan veya veren tarafından ihlali halinde, tescilli bir markadan doğan haklar, lisans alana veya verene karşı dava yoluyla ileri sürülebilir. Somut uyuşmazlıkta davacı taraf, davalılarca arabuluculuk tutanağında yer alan şartlar ile marka lisans sözleşmesi ile kararlaştırılan yükümlülüklerin yerine getirilmediği ve ihlal edildiğinden bahisle istirdat istemli işbu davayı açmış olduğuna göre, davaya bakma görevi 6769 Sayılı kanunun 156. maddesi gereğince uyarınca Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne ait olup, tarafların iddia ve savunmaları itibariyle, uyuşmazlığın Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiğinden, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, mahkemece bu husus göz önüne alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, görev hususunun kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle Mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiği, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esası hakkında karar verilmesinin doğru olmadığı sonucuna varılmıştır. Davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince kararın kaldırılarak mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.” şeklindeki açıklamalarına istinaden görevli mahkemenin—- Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla mahkememizce işin esası incelenmeksizin davanın görev yönünden reddine karar verilip, talep halinde —- Nöbetçi Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği vicdani kanaatine ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4 ve 5 maddeleri gereğince görevli mahkeme —— Nöbetçi Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olması sebebi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden, İstinaf yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli —- Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi taktirde mahkememizce Resen davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına( ihtarat yapıldı)
3-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,
4-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi için taraflardan biri tarafından başvuruda bulunulmadığı takdirde, mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesine, harç, yargılama gideri, vekalet ücreti, gider avansı vd hususların talep halinde, 6100 Sayılı HMK’nın 331/2. ve 331/2. maddesi gereğince mahkememizce hüküm altına alınmasına,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, davacı vekili yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.