Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/641 E. 2023/891 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/641 Esas
KARAR NO: 2023/891
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/10/2021
KARAR TARİHİ: 02/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ———- davalının arasındaki ticari ilişki uyarınca, davalının ödeme aczine düştüğü; davalı adına düzenlenmiş olan faturaların ödenmemesi nedeniyle ——— Esas sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığı; taraflann arabulucu sürecinde anlaşamamış olmalan sebebiyle davacının itirazın iptali davası açtığı beyanla; icra takibinin devamı ile davalının %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.

CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının faturalarının bedelini çekle ödediğini ancak çeklerin davacı tarafindan tahsil edilmediğini, çeklerin aynı borç için iki defa ödeme aracı olarak kullanıldığını; daracının faturalar üzerinde aleyhine takibe girişmesinin haksız olduğunu, davacının kendisine ayıplı ürün sattığını ve bu zararın ödenmesi gerektiğini beyanla davacının davasının reddini, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddini, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.

RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”Defterlerin açılış ve kapanış tasdikleri tespit edilmek suretiyle HMK 222 maddesi uyarınca lehine delil teşkil edecek vasıfta olup olmadığının tespiti, Davacı ve davalı tarafların ticari defter açılış tasdikleri-E-Defter beratlarını ve yevmiye defteri kapanış tasdiklerini kanuni sürelerde yapılmıştır. Ancak taraf defterlerindeki kayıtlarda farklılıklar söz konusu olup defterler birbirini teyit etmediği için taraflardan birinin defterine kendi lehine karşı taraf aleyhine delil olarak itibar edilmesine olanak görülmemektedir. Tarafların defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacağı bulunup bulunmadığının ve miktarının incelenmesi, Takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 89.128,41 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde ileri sürdüğü 4 adet çekten kaynaklı ödemeye ilişkin savunmaların irdelenerek tarafların ticari defter ve kayıtlarındaki karşılıklarının araştırılması, Davalı vekilinin 4 adet çekten kaynaklı ödemeye dair beyanı incelendiğinde davalının bu 4 adet ve 178.000 TL toplam tutarlı çekleri ticari defterlerine kayıt ettiği ancak davacının etmediği; tarafların arasındaki defter kayıtlarındaki farklılıktan ötürü davalının defterindeki bu kayda dayanılmasına HMK m. 222 gereği olanak bulunmadığı ve bu kayda konu çeklerin dava konusu alacağın ödenmesiyle ilişkilendirilmesine elverir başkaca bir kayda rastlanmadığı; Talimat mahkemesince aldırılan ve davacı şirket ticari defter ve kayıtları nazara alınarak hazırlanan bilirkişi raporunun incelemeye esas alınması, Talimat mahkemesince aldırılan bilirkişi raporu incelemeye esas alınması gerektiği yönde kanaat oluşmuştur. Tarafların defter kayıtları arasında farklılık bulunduğu takdirde müsteminatları incelenmek suretiyle farklılığın neden kaynaklandığı ve hangi tarafın defterlerindeki kayda değer verilmesinin gerektiğinin incelenmesi; Tarafların ticari defterlerinde farklılıklar tespit edilmiş olup iş bu raporun V bölümünde detaylı olarak izah edildiği üzere; taraf defterlerinin dayanak belge ve bilgilere göre değerlendirilmesi itibarıyla heyetimiz davacının defterlerine değer verilmesinin yerinde olacağı kanaatindedir.” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.

EK RAPOR: Bilirkişi ek raporunda özetle;”Davalı tarafın kök rapora itiraz ve beyanlarının etraflı olarak irdelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; Kök rapor; davalı tarafın sunmuş olduğu ticari defter kayıtları, fatura itiraz tebliğleri, beyanları, davacı ticari defter kayıtlarında davalı lehine teşkil eden hususların esas alındığı, davalı ticari defter kayıtları ile talimat dosyası bilirkişi raporunun birlikte mukayese edilerek hazırlanmış olduğu iş bu ek raporda, Kök raporda tespit edilen hususların verinde olduğu” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:Dava, faturalardan kaynaklı açık hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir. İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak ———- Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Davacının ticari defterlerinde yapılan incelemeye göre takip tarihi itibariyle davalının 89.128,41 TL borçlu olduğunun tespit edlidiği, mahkememizce ihtilafın halli için taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine karar verilmiş olup bu çerçevede taraf şirketlerin ticari defterlerinin incelenmesi için 07/07/2022 tarihli ve 4 nolu duruşmada ara kararlar kurulmuş olup aynı şekilde 03/11/2022 tarihli 5 nolu celsede yine davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi için yerinde inceleme talebi de nazara alınarak ara karar oluşturulduğu, davalı şirketin incelenen ticari defter ve kayıtlarının yeniden incelenmesi için 27/04/2023 tarihli ve 7 nolu celsede yeniden ara karar kurulmuş, eksik ticari defter ve kayıtların ———– Esas sayılı dosyasında olduğunu bildiren davalı vekiline “ilgili defterin temini ile mahkememize sunulması amacıyla ” vakit tanındığı, ayrıca zaman kaybı yaşanmaması için mezkur mahkemeden mahkememizce istenildiği, davalı vekiline bu hususta elden takip yetkisi verildiği, buna rağmen 8 nolu celseye kadar ———– olduğu bildirilen ticari defter kayıtlarının temin edilemediği, 18/07/2023 tarihli ve 8 nolu celsede bu hususta yeniden arar karar kurulduğu, 8 nolu celseden sonra eksik ticari defter ve kayıtların teminini müteakiben dosyanın ek bilirkişi raporu için bilirkişi heyetine tevdii edildiği, incelenen defter ve kayıtlar neticesinde 08/09/2023 tarihli bilirkişi heyet raporunun oluşturulduğu, dosyaya sunulan mezkur bilirkişi raporunda konu ile alakalı olarak: “Kök rapor; davalı tarafın sunmuş olduğu ticari defter kayıtları, fatura itiraz tebliğleri, beyanları, davacı ticari defter kayıtlarında davalı lehine teşkil eden hususların esas alındığı, davalı ticari defter kayıtları ile talimat dosyası bilirkişi raporunun birlikte mukayese edilerek hazırlanmış olduğu iş bu ek raporda, Kök raporda tespit edilen hususların yerinde olduğu” yönünde kanaat bildirildiği, kök raporda ise ; “…. B) Tarafların defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacağı bulunup bulunmadığının ve miktarının incelenmesi Takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 89.128,41 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. …D) Talimat mahkemesince aldırılan ve davacı şirket ticari defter ve kayıtları nazara alınarak hazırlanan bilirkişi raporunun incelemeye esas alınması…” yönünde kanaat bildirildiği görülmüştür.
Davacı yan takip talebinde;
“Fatura Alacağı 20.093,98 TL
FATURA ALACAĞI 9.130,29 TL
Fatura Alacağı 5.794,25 TL
Fatura Alacağı 5.105,82 TL
Fatura Alacağı 48.572,92 TL
Fatura Alacağı 15.385,28 TL” şeklindeki açıklamalarına istinaden fatura alacağı ve faiz talebinde bulunduğu, toplam talebin 108.660,54 TL olduğu ancak itirazın iptali davasında ise 108.000 TL üzerinden harcın yatırıldığı, bu haliyle davanın 108.000,00 TL üzerinden görülmesi gerektiği, asıl alacağının bilirkişi tarafından 89.128,41 TL olarak hesaplandığı görülmüştür.
Netice itibariyle takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 89.128,41 TL alacaklı olduğunun bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edildiği, davalı tarafın usulüne uygun şekilde ticari defter ve kayıtlarını mahkememize sunmadığı, bu haliyle davacı alacağının 89.128,41 TL’lik kısmını ispatladığı fazlaya ilişkin alacağını ispatlayamadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Her ne kadar davacı yan takipte takip öncesi döneme ilişkin faiz talebinde bulunmuş ise de davacının davalıyı takip öncesi temerrüde düşürdüğünü ispatlayamaması karşısında takipteki faiz alacaklarına ilişkin talebin bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.Alacağın likit olması konusunu ———- Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. ——— Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalı tarafından ——— sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 89.128,41 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, harca tabi fazlaya ilişkin (108.000-89.128,41=) 18.871,41 TL ye yönelik talebin reddine,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan 89.128,41 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 6.088,36 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 1.301,07 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.787,29‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvuru harcı, 1.301,07 TL peşin harç toplamı 1.360,37‬ TL ile 3.669,00 TL ( Bilirkişi ücreti, tebligat gideri, müzekkere gideri, Dosya ücreti) olmak üzere toplam 5.029,37‬ TL yargılama giderinden davanın kabul 0,82 ve red 0,18 oranına göre hesaplanan 4.124,08 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 1.650,00 TL (tebligat ve müzekkere gideri) yargılama giderinden davanın red 0,18 ve kabul 0,82 oranına göre hesaplanan 297‬,00 TL’sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Arabuluculuk ücreti 1.320,00 TL’nin kabul oranına göre 1.082,4‬0 TL’sinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Arabuluculuk ücreti 1.320,00 TL’nin red oranına göre 237,6‬0 TL’sinin göre davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
9-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 17.900,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 17.900,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ———- Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/11/2023