Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/627 E. 2022/66 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/627 Esas
KARAR NO: 2022/66
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 05/10/2021
KARAR TARİHİ: 27/01/2022
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili — harç tarihli dava dilekçesinde özetle; — takibi ile davalı tarafından davacı aleyhine haksız bir takip başlatıldığını, — tarihli şirket devir sözleşmesinde davalının ve davacının imzasının bulunmadığını, davalının oğlu dava dışı —- sözleşme gereklerini yerine getirmediği, şirketi hukuken devralmadığını, devir bedellerini ödemediğini, usulsüz işlemler yaptığını, şirketi zarara uğrattığını, hakkında savcılık soruşturması açıldığını, şirket hesabından davacının hesabına yüklü miktarlarda para gönderdiğini, sonuç olarak davacı ile davalı arasında herhangi bir ticari münasebet bulunmadığını, davacının davalıdan herhangi bir para almadığını belirterek,—– dosyasında takibe konu edilen alacak nedeni ile davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitini, takibin tedbiren durdurulmasına, davalının davacıya %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Menfi Tespit Davasında görevli mahkemelerin uyuşmazlığın kaynağına göre Asliye Hukuk Mahkemesi, Asliye Ticaret Mahkemesi, Tüketici Mahkemesi vb. olabilir. Dava dilekçesine göre uyuşmazlık kaynağı ise; sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan icra takibine konu alacak olduğunu, Davalının oğlu —- davacı şirketin %100 hisse sahibi ve yetkilisi —– devredilmesi konusunda adi bir sözleşme imzalandığını, şirket devir sözleşmesi yapılırken şekil şartlarına uyulmamış ve noterde bir devir sözleşmesi yapılmadığı gibi şirket, davalının oğlu adına da —- edilmediğini, dolayısıyla uyuşmazlığın konusu; davalının şahsi hesabından, davacı şirketin banka hesabına ve/veya davacı şirket çalışanlarının hesaplarına gönderilen borç paranın tahsiline ilişkin olduğunu, davacı ile dava dışı —- arasındaki alacak-verecek meselesi, davalının alacağını etkilemediğini, davalının ödediği para ile davacının sebepsiz yere zenginleştiği açıkça ortada olduğunu, bu nedenle sebepsiz zenginleşmeye dayanan dava konusu alacağa dair uyuşmazlıkta Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu beyan ile davanın görevsizlik nedeniyle reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,—-Sayılı dosyasında borçlu olunmadığına ilişkin menfi tespit davasıdır.
—- Esas sayılı takip dosyasının dosyamız içerisine celp edildiği görüldü.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine giren ticari davaların çözümlendiği mahkemelerdir. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevine giren işler dışında kalan tüm uyuşmazlıklar Asliye Hukuk Mahkemesince ve diğer özel görevli mahkemelerce çözümlenir. Hangi davaların ticari dava olduğu 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde sayılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesi ve 5/2. maddesiyle özel yasalarda hangi davaların ticari dava olduğu açıkça yazılmıştır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanununda düzenlenen veya kendi özel kanunlarında mutlak ticari dava olduğu belirtilen ve bu sebeple ticari nitelikte olduğu kabul edilen davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki taraf için ticari sayılan konulardan doğan davalardır. Nispi ticari davadan söz edebilmek için iki koşulun bir arada olması gerekir. Birinci koşul her iki tarafın da tacir olması, ikinci koşul ise davaya konu uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesi ile ilgili olmasıdır.
Takibe konu alacak iddiası incelendiğinde alacağa konu sözleşmenin tarafları davacı ve davalı değildir.Nitekim aynı uyuşmazlığa konu açılan davada ——– Dava, davacı tarafça davalının sahibi olduğu şirket hisselerini davacının oğluna satarak devretmesi karşılığında ödenen paranın, geçerli şekilde hisse devri sözleşmesi yapılmaması ve hisselerin de devredilmemesi nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili talebine ilişkindir.
Dosya kapsamından, iddianın ileri sürülüşüne göre hisse devir sözleşmesinin geçersiz de olsa taraflar arasında değil dava dışı davacının oğlu ile davalı arasında yapıldığı, davacının bu sözlü sözleşmeye taraf olmadığı, bu haliyle ödenen bedelin sebepsiz zenginleştirme oluşturup oluşturmadığının tartışılması görevinin genel mahkemelerin görevi içinde olduğu anlaşılmaktadır.” şeklinde açıklamalar yapılmak suretiyle görevli mahkemelerin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu belirtilmiştir.Yukarıda beliritlen gerekçeler ışığında sebepsiz zenginleşmeye dayalı takibe ilişkin borçlu olunup olunmadığı hususunda görevli mahkemeler Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davanın HMK 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu sebebiyle HMK 115/2. Maddesi gereğince usulden reddine,
3-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli NÖBETÇİ —— ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-Aksi taktirde davanın açılmamış sayılmasına,
5-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/01/2022