Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/617 E. 2023/48 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/617 Esas
KARAR NO: 2023/48
DAVA: Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ: 24/06/2020
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı—— dava dışı —- davalı şirket arasında —– imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden taraflarca————- yazılı teknik şartnamesi belirtilen şekle uygun olarak —— başlatıldığını, müvekkilinin——–kaynaklanan hiçbir borcu bulunmadığını, ancak ——–vefatından sonra mirasçılarının borçlarını hiçbir şekilde ödemediklerini, müvekkilinin mağdur olduğunu ve borcunu ödemeyen ——– vefat ettiğini, mirasçılarının bulunduğunu ve borçlarını mirasçılarının ödemesi gerektiğini, dolayısıyla muhatabın ——–mirasçıları olduğunu ve icra takibinin ——— mirasçıları aleyhine yapılması hususunda——– durumu bildirdiğini, —- mirasçı sıfatı ile elektrik kullanımına devam ettiklerini,——huzurunda kati sözleşme senedi imzaladıklarını ve bu sözleşmenin —–ait önceden kalan elektrik borcunun bu—- ait olduğu ve her ortağın kullandığı——- kalan borcun —— ait olduğunu belirttiklerini, aynı zamanda taraflardan ——-tarafından borçlarından ——-düzenlendiğini, borcu bulunmamasına rağmen müvekkili aleyhine —–dayanak gösterilerek———— başlatıldığını ileri sürerek, başlatılan icra dosyasından müvekkilinin borçlu bulunmadığının tespitine, icra takiplerinin dava sonuçlanıncaya kadar durdurulmasına ve İİK. m. 72 gereğince müvekkili yönünden takibin iptaline, davalı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının elektrik aboneliği kullanımının tarımsal sulamaya ilişkin olduğunu, tarımsal sulama, tarafların ticari işlerinden kaynaklanan bir faaliyet olması nedeniyle davanın ticari dava olduğunu ve Asliye Ticaret Mahkemesinde açılması gerektiğini, Ticaret Mahkemelerinde açılacak davalarda ticari arabuluculuk zorunluluğu bulunduğundan açılan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğini, ——- mal sahibi olarak isimleri yer alan———- imzalandığını, bu sebeple sözleşme abonman sözleşmesinde isimleri yer alanları bağladığını, —– edilen faturalarda ——–oluştuğundan aradaki farkın tahsili gerektiğini, bu doğrultuda davacı aleyhine yasal takip başlatıldığını, davacı üzerine düşen borç miktarını ödediğini beyan etmişse de, borcun ödenmemesinden elektrik abonman sözleşmesinin taraflarının müteselsil olarak sorumlu olduğunu, ayrıca ——— sözleşme senedi imzalandığı beyan edilmiş ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin üçüncü kişi olan müvekkili şirketi bağlamayacağını belirterek, davanın reddini ve %20’den az olmayacak şekilde tazminata mahkum edilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
———-sayılı görevsizlik kararı ile iş bu dosyanın mahkememize tevzi edildiği görüldü.
Dava, tarımsal elektrik abonelik sözleşmesine dayalı olarak tüketim faturası nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
——– tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 Sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı kanunun 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve dair usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının 6102 Sayılı TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 Sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup 6102 Sayılı TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler. Bu haliyle de göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup re’sen dikkate alınacak olup uyuşmazlığın tarımsal abonelik sözleşmesinden kaynaklanması ve davacı tarafın tacir sıfatına sahip olmaması nedeniyle davada görevli mahkemenin genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi olduğu ve dosyaya——— bakılması gerektiği kanaatiyle aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur.
(Somut olayda, taraflar arasında tarımsal sulama abonelik sözleşmesi düzenlendiği, davacının çiftçi olup tarımsal faaliyette bulunduğu, abonelik sözleşmesinin mesleki faaliyet için yapıldığı ve davacının 6502 sayılı Kanun anlamında tüketici tanımına girmediği anlaşılmış olmakla, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.————–
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK’nun 114/1-c ve 115/2. Maddesi uyarınca görevsizlik nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin KARŞI GÖREVSİZLİĞİNE, görevli mahkemenin —————ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
Ancak bu konuda ———–Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı verip kesinleştiği ve mahkememiz ile arasında OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI doğduğu dikkate alınarak, işbu kararın İstinaf yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde MERCİİ TAYİNİ için dosyanın ———— Adliyesi ‘nin ilgili dairesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2. Maddesi gereğince “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edeceği”şeklindeki düzenleme nazara alınarak Yargılama Giderleri Konusunda Bu Aşamada Karar Verilmesine Yer Olmadığına,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,——– Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin ise yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/01/2023