Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/608 E. 2022/744 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/608 Esas
KARAR NO : 2022/744

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/09/2021
KARAR TARİHİ : 17/11/2022

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili —- harç tarihli dava dilekçesinde özetle;Davacı vekilinin— Mahkemesi’ne verdiği dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan — İşyeri Hekimliği Sözleşmeleri — Sözleşmeleri gereği verdikleri hizmete karşılık müvekkili tarafından düzenlenen faturaların ödenmediği —başlatılan takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kaldırılması ve takibin devamı için işbu davanın ikame edildiğini belirterek davalı borçlunun haksız ve kötüniyetli itirazının iptaline, takibin devamına, davalının haksız ve kötüniyetl itirazı nedeniyle alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, tüm yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri ile dilekçeleri ekindeki Arabuluculuk — Faturalar, Sözleşmeler, Vekaletname görülmüştür
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının —-tarihinde esas dosyaya sunduğu cevabi dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkili arasında sadece kaydi bir ilişki olduğunu, davacının müvekkiline faturalarda belirttiği hizmetleri sunmadığını ve söz konusu faturaları müvekkiline tebliğ etmediğini, hizmetleri vermediğini ———— başından sonuna kadar fiilen çalışan ustalar————- tanıklığı ile ispat edeceklerini, ayrıca davalıdan kesilen fatura aylarında verdiğini iddia ettiği işyeri hekimliği hizmetlerine dair muayene raporları —– —– defterlerinin celbini talep ettiklerini, davalının hizmetleri sağlamaması üzerine kendisini uyardıklarını ancak değişiklik olmaması ve faturalarında kendi gıyabında kesilmesinden dolayı davalının almadığı bir hizmetin bedelini ödememek için takibe itiraz ettiğini, davacının salt olarak her zaman kesebileceği bir fatura ile müvekkile hizmet verdiğini iddia etmesinin mümkün olmadığını, hizmetin verildiğinin davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini belirterek davalıdan fatura aylarında ——–vermesi gereken hizmet — gerçekleştirip gerçekleştirmediğine delaleten ilgili aylara dair — dair belgelerin celbini, hizmetin verilmediğine dair tanıklarının Mahkemenin talep ettiği celsede hazır edileceğini, müvekkili —– tüm aylardaki ——– çalışan listesinin celbini ve bu kişilere dair —– hizmetinin verildiğinin ispatı için gerekli —– bu kişilerin işe başlangıç muayene belgelerinin davalıdan celbini talep ettiklerini, davanın reddini, davacınn %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ettikleri görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava faturalar kaynaklı açık hesap ilişkisine dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır.İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden —-mahkemeye başvurarak,——-alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.İcra dosyası celp edilmiş ,ödeme emrinin borçluya 18/01/2021 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde 20/01/2021 tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Her iki ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbiri ile uyuşması halinde ticari defterler, içeriğine göre delil vasfına sahip olabilecektir.
Bilirkişi kök raporunda özetle;
“Dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi, nihayetinde bilirkişiye verilen taraflara ait tüm defter ve kayıtlar ile tüm evrakları inceleme görevi ile sınırlı olmak üzere, yukarıda anlatılan görüş ve gerekçelerle, nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere;
1.İncelenen ticari defter kayıtlarında görüldüğü üzere taraflar arasında açık hesap şeklinde ticari bir ilişkinin olduğu;
2.—- celsesinin —, tarafların ticari defterlerininin hazır edilmesi istenen inceleme günü olarak tayin edilen——-bulunmadığı, defterlerini dosyaya ibraz etmediği, dava dosyasında ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişi bildiriminde de bulunmadığı,
Davalı —- —Mahkemenize ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişi bilgisinin yeraldığı yerinde inceleme talepli dilekçesinin sunulduğu, İnceleme günü olan 07.01.2022 tarihinde hazır bulunmayan davalının 09.01.2022 tarihli yerinde inceleme talebi konusu ile kayıtlarını ibraz etmeyen tarafın defter ibrazından kaçınmış sayılacakları, karşı tarafın delllerini kabul etmiş sayılacakları ve haklarında — tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7251 sayılı kanunun 23. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK’nın 222. maddesinin 3. fıkrası uyarınca ticari defterlerini sunan tarafın kayıtlarına delil olarak dayanılacağının takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu;
3.Yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin yaptırılmamış olması nedeniyle davacı ——- defterlerinin, TTK. md. 85 ve HMK 222. madde uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunup bulunmadığı konusundaki takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu;
4.Davacı —-ilişkin defter ve kayıtlarına görei davacı —- alacaklı olduğu; Sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizin ——- tarihli duruşmasında “Bilirkişiden davacının rapora itiraz dilekçesinde sunmuş olduğu tasdikler göz önüne alınarak ticari defterlerden olan yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olup olmadığı hususunda dosya üzerinden ek rapor alınmasına, ” şeklinde ara karar kulmuş olup dosya ek rapor alınmak üzere bilirkişiye tevdi edilmiş olup bilirkişi 30/05/2022 tarihinde ek raporunu mahkememize sunmuştur.
Bilirkişi Ek Raporunda Özetle;
“Dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi, nihayetinde bilirkişiye verilen taraflara ait tüm defter ve kayıtlar ile tüm evrakları inceleme görevi ile sınırlı olmak üzere, yukarıda anlatılan görüş ve gerekçelerle, nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere;
1.İncelenen ticari defter kayıtlarında görüldüğü üzere taraflar arasında açık hesap şeklinde ticari bir ilişkinin olduğu;
2.—– celsesinin—, tarafların ticari defterlerininin hazır edilmesi istenen inceleme günü olarak tayin edilen——- defterlerini dosyaya ibraz etmediği, dava dosyasında ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişi bildiriminde de bulunmadığı,
Davalı —– tarihinde —ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişi bilgisinin yeraldığı yerinde inceleme talepli dilekçesinin sunulduğu,— tarihinde hazır bulunmayan davalının — tarihli yerinde inceleme talebi konusu ile kayıtlarını ibraz etmeyen tarafın defter ibrazından kaçınmış sayılacakları, karşı tarafın delllerini kabul etmiş sayılacakları ve haklarında —- tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7251 sayılı kanunun 23. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK’nın 222. maddesinin 3. fıkrası uyarınca ticari defterlerini sunan tarafın kayıtlarına delil olarak dayanılacağının takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu;
3.Davacı — defterlerinin, TTK. md. 85 ve HMK 222. madde uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğu;
4.Davacı —- yılına ilişkin defter ve kayıtlarına görei davacı —- davalı ——— alacaklı olduğu; Sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.” şeklinde tespitte bulunmuştur.
Taraf ticari defterlerinin incelenmesi için alınan raporda davacı kayıtlarına göre davalının —- borçlu göründüğü anlaşılmıştır. Davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi için yapılan ihtara rağmen süresinde davalı tarafın kayıtlarını sunmadığı görülmekle 7251 sayılı kanunla değişik HMK 222.maddesi uyarınca ticari defter ve kayıtların davalı tarafından eksiksiz sunulmadığı görülerek davacı kayıtlarının davacı lehine delil teşkil ettiği kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu — ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir.—-. Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Ayrıca tarafların tacir olduğu görülmekle takip tarihinden itibaren asıl alacağa avans faiz işletilmesinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile—- sayılı dosyasına yapılan itirazın 9.500,00 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline, takibin kabul edilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilerek devamına,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan 9.500,00 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 648,94 TL harçtan, peşin yatırılan 114,74 TL harcın düşümü ile geri kalan 534,20 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 114,74 TL Peşin harç ve 59,30 TL başvurma harcı 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 76,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.230,54‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan—- vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
7- —- davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.